Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1720 E. 2022/158 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1720
KARAR NO: 2022/158
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/938 E. 2019/1004 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Keşidecisi … Ltd Şti olan İstanbul Esenyurt Şubesi … Bankası’na ait … numaralı 30/09/2017 tarihli 25.000-TL bedelli çekin müvekkiline ciro edildiğini, lehtar olan müvekkilinin .. Tic. Ltd. Şti’nin uhdesinde iken kaybolduğunu, zayi kararı verilmek üzere İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/521 Esas sayılı dosyası ile ödeme yasağı talepli olarak dava açıldığını, 3. kişileri de kapsar ibraz ve ödemeden men kararına rağmen davalı alacaklı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz kararı alınarak, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, ihtiyati haciz kararının muhatabı olmaması gereken lehdar müvekkili ve keşideci…adlı iki firma hakkında kötü niyetle ihtiyati haciz kararı verilmesinin alacaklı yanca talep edildiğini, müvekkilinden sonraki cirantalar ve iyiniyetli 3. kişiler veya borçlular arasında ödeme talep edilebilirken, özellikle müvekkili ve keşideci hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilip diğer cirantalar hakkında hiçbir işlem yapılmamasının kötü niyet göstergesi olduğunu beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin sahtecilik nedeniyle öncelikle teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, araçlarına konulan yakalama ve haciz şerhleri ile varsa başkaca tüm hacizlerin kaldırılmasına, bahse konu takibin davacı müvekkili yönünden iptaline ve çekin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalının usulüne uygun tebligata rağmen süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalara katılmadığı, davayı …’ya devir ettiği, devir alan vekili beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Grafolog Bilirkişinin düzenlediği 18.07.2019 tarihli raporunda; “İnceleme konusu çekin arka yüzündeki …Tic. Ltd. Şti. adına atfen atılmış ciro imzasının adı geçen şirketin imza yetkilisi olduğu bildirilen …’ eli ürünü olmadığının bildirildiği, Huzurdaki davada Keşidecisi… Ltd Şti olan İstanbul Esenyurt Şubesi … Bankası’na ait … numaralı 30/09/2017 tarihli 25.000-TL bedelli çeki, diğer davacı … Ltd. Şti’ye verdiğinin, çekin ciro edildiğ, lehtar olan davacılardan …Tic. Ltd. Şti’nin uhdesinde iken kaybolduğu, zayi kararı verilmek üzere İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ödeme yasağı talepli olarak dava açıldığı, Dava konusu çeke ilişkin arka yüzünde de yer alan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/521 E. sayılı 3. kişileri de kapsar ibraz ve ödemeden men kararına rağmen, davalı alacaklı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz kararı alındığı, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı, 6762 sayılı TTK’nın ilgili hükümleri nazara alındığında, hak sahipliğini ispat vazifesi başlıklı 702. maddesine göre; cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde salahiyetli hamil sayılacağı, aynı Kanun’un 704. madde düzenlemesine göre de; çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702. maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükellef olduğu, çeki elinde bulunduranın kötüniyetinin tanık dahil hertürlü delil ile ispatının mümkün olduğu, Dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucu, dava konusu çekin çalındığı, davacı tarafından çalınan çek hakkında çek iptali davası açıldığı, davalının çeki bankaya ibraz ettiği, ancak ödemeden men yasağı nedeniyle çek bedelini tahsil edemediği, iyiniyetli 3. kişi olduğunu ileri sürdüğü, çekin çalınması sonrası çekte sırayla ciroları bulunan davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap edildiği kanaatine varılmış olmakla her iki davacı yönünden davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan … Ltd Şti olan … Bankası Esenyurt şubesine ait … numaralı 30.09.2017 tarihli 25.000.-Tl bedelli çekten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çekin istirdadına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacının, davasını senetteki imzanın sahte olduğu iddiasına dayandırdığını, davacının ileri sürdüğü def’inin, nisbi nitelikte olduğunu ve nisbi def’ilerin herkese karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, ciro silsilesi incelendiğinde müvekkilinin ciranta olup, senetteki imzanın davacı borçluya ait olup olmadığını, bilme yükümlülüğü bulunmadığından, çekin meşru ve iyi niyetli hamili olduğunu, çekin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı gibi bunu bilebilecek durumda da olmadığını, hal böyle iken çekteki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen def’ilerin senedi düzgün ciro zinciri ve teslim yoluyla teslim alan iyiniyetli müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, TTK 687. maddesi ile müvekkilinin meşru hamil olduğu durumlarda def’i olarak ileri sürülemeyeceğinin hükme bağlandığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 14.6.201 tarihli, 2012/3488 E, 2012/10160 K. sayılı kararı ). 2-Davacı tarafın, çekin rızası hilafına elden çıktığını ve ödeme yasağı konulan çeke dayalı icra takibi yapılamayacağını iddia ettiğini, davacının iddialarına esas aldığı İstanbul 13 .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/521 Esas sayılı çek iptali davasının hasımsız açıldığını, müvekkilinin taraf olmadığını, TTK 599. maddesi hükmü gözetildiğinde, alacaklı cirantanın taraf olmadığı çek iptali davasında verilen tedbir kararının, takip alacaklısını bağlamayacağından, müvekkilini bağlamayan davanın hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile; Davalının lehdar müvekkili ve keşideci…adlı iki firma hakkında kötü niyetle ihtiyati haciz talep ettiğini, müvekkillerinden sonraki cirantalar ve iyiniyetli 3. kişiler veya borçlular arasında ödeme talep edilebilecekken özellikle müvekkili ve keşideci hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilip diğer cirantalar hakkında hiçbir işlem yapılmamasının açıkça kötü niyet göstergesi olduğunu, Yerel mahkeme’nin 14/05/2019 tarihli … no’lu celsenin … numaralı ara kararı gereğince dosyanın bilirkişiye tevdii edildiğini, bilirkişinin raporu doğrultusunda “…. söz konusu ciro imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ nun eli ürünü olmadığı”…. kanaatine ulaştığını, 18.07.2019 tarihli bilirkişi raporunun itirazlarını doğruladığını, davalının iş bu hususu bildiğini ve bu sebeple ihtiyati haciz kararı alarak haciz işlemine giriştiğini, hatta davacının bu dosyaya konu çek dışında birden fazla sahte imza ve kaşesi olan çekleri aynı yol ile tahsil etmeye çalıştığı ve bu çeklerin savcılık şikayetine konu edildiği dikkate alınarak kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği halde reddinin doğru olmadığını, açıklanan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle katılma yolu ile istinaf taleplerinin kabulü ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … Esenyurt Şubesi’ne ait … hesaptan … çek numarası ile… Tic. Ltd. Şti. tarafından 30/09/2017 tarihinde keşide edilen, hamili …Tic. Ltd. Şti. olan 25.000,00 TL bedelli çekin rızası hilafına elinden çıkıp, ödeme yasağı kararı verilmesine rağmen, ihtiyati haciz kararı alınarak, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığından, borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline ve çekin istirdadına karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu çekten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çekin istirdadına karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davacı …Tic,. Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebi yönünden; Davalının hamili olduğu çek için keşideci, lehdar ve kendisinden önceki cirantalara başvurma hakkı olup, sahip olduğu bu hakkını tüm sorumlulara yöneltebileceği gibi, bir yada bir kaçına karşı kullanabilir. HMK 24/2. maddesi uyarınca kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Davalı tarafın yasadan kaynaklanan bu hakkını kullanarak sorumlulardan, davacıya karşı dava açması kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, keşideci ve lehtar olan davacılar dışındaki kişiler aleyhine takip başlatmadığı ve dava açmadığından dolayı davalının kötü niyetli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. İmzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı mahkemece yapılan yargılama sırasında tespit edildiğinden, davalının bu durumu bildiğini kanıtlamayacağından, hasımsız açılan çek iptali davasında, davalı taraf olmadığı için ödeme yasağı kararı davalıyı bağlamayacağından, bankaya ibrazda sadece ödeme yasağı bilgisi verilip, çekteki lehtar imzasının sahteliğine ilişkin bilgi verilmediği için, davalının sahtecilikten haberdar olacağı sonucu çıkarılamayacağından, davalının bu dosyaya konu çek dışında birden fazla sahte imza ve kaşesi olan çekleri aynı yol ile tahsil etmeye çalıştığı, çek ve takip dosya numaraları bildirilerek davacı tarafça somut olarak kanıtlanmadığından, davalının kötü niyeti ispatlanmamış olup, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden; 1-TTK 792.maddesinde; “Çek, herhangibir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamiline, ister ciro yoluyla devredilebilen bin çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” TTK 790.maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” TTK 801.maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki ödeyecek olan muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.” TKK 683.maddesinde; ” Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve alonj denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.” TTK 687.maddesinde; ” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” düzenlemeleri mevcuttur. Dava konusu çekin, … Bankası Esenyurt şubesine ait … numaralı keşidecisi… Ltd Şti, lehtarı … Ticaret Ltd Şti olan 30/09/2017 keşide tarihli 25.000,00 TL bedelli olduğu, sırası ile … Ticaret Ltd Şti, … Ltd. Şti, ….Ltd. Şti, …. Ldt. Şti, … ve davalı … (…) …’e ciro edildiği, 02/10/2017 tarihinde bankaya ibrazında ödeme yasağı sebebi ile işlem yapılmadığının şerh verildiği tespit edilmiştir. Davacılardan … Tic. Ltd.Şti, takibe konu çekin şirket yetkilisi tarafından ciro edilmeden rızası dışında elinden çıktığını, şirkete ait cirodaki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını, davalı taraf ise, iyi niyetli yasal hamil olduğundan, imza inkarının kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini iddia etmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 19/12/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamlarında istikrarlı şekilde belirtildiği üzere imza inkarı mutlak def’ilerden olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davalıya karşı ileri sürülmeyeceğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece alınan 18/07/2019 tarihli bilirkişi raporundan, davaya konu çekin arka yüzünde yer alan, davacı … Tic, Ltd.Şti yetkilisi …’na atfen atılı imzaların, mukayese imzalar ile arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar tespit edildiğinden, eli ürünü olmadığı anlaşılmış ise de dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılmış bulunan çek istirdadı ve İİK 72. maddesi gereğince menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı lehtar ve keşideci, çekin rıza hilafına elden çıktığını ileri sürerek bu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtarın imzasının sahte olduğunun tespiti, davalının yetkili hamil olduğunu değiştirmeyeceğinden, davalının yetkili yasal hamil olduğunu kabul edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11. HD’nin 17/12/2018 tarihli, 2018/5363-7977 esas ve karar sayılı kararı).6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesi hükmü uyarınca davacının, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Mahkemece, bilirkişi raporu ile imzanın lehtar şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı belirtildikten sonra, çekin keşide tarihi ve dava tarihi itibariyle 6102 Sayılı TTK yürürlükte olup davaya uygulanması gerekirken 6762 Sayılı TTK’nun 702 ve 704. maddeleri yazıldıktan ve kötü niyetin her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. Mahkeme; Dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucu, dava konusu çekin çalındığı, davacı tarafından çalınan çek hakkında çek iptali davası açıldığı, davalının çeki bankaya ibraz ettiğini, ancak ödemeden men yasağı nedeniyle çek bedelini tahsil edemediğini, kendisinin iyiniyetli 3. kişi olduğunu ileri sürmüştür. Çekin çalınması sonrası çekte sırayla ciroları bulunan davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap edildiği kanaatine varılmış olmakla her iki davacı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir gerekçesi ile davayı kabul etmiş ise de çekin çalınmış olması ve lehtar imzasının şirket yetkilisine ait olmaması davalının kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, görülmekte olan davada, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil ibraz edilmediği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı, davacıların bu husustaki ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmıştır. Dava menfi tespit ve çek istirdadı olup, davacılardan başka cirantalar olduğundan, lehtar imzasının sahteliği imzaların istiklali ilkesi uyarınca diğer imzaları etkilemediğinden, diğer cirantaların haklarını etkiler şekilde çek davacı tarafa teslim edilemeyeceğinden, istirdat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü hatalı olmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Menfi tespit talebi yönünden yapılan incelemede; 6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.). Ancak Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Bu sebepledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K.). Somut olayda davacı … Tic. Ltd. Şti kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürülebileceğinden Mahkemece davacı … Tic. Ltd. Şti yönünden davanın kabul edilmesi hususunda verilmiş olan kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeple davalının işbu davacıya yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı, davacı keşidecinin kendi imzasına yönelik bir itirazı olmadığı, imzaların istiklali kuralı gereğince lehtarın çekteki imzasının sahte olmasının sadece lehtar yönünden lehine delil ve mutlak def’i olabileceği, keşidecinin çekten dolayı sorumluğunu ortadan kaldırmaya hukuken yeterli olmadığı, keşidecinin çekten dolayı sorumluğunun devam etmekte olduğu dikkate alınarak davacı (keşideci) … Ltd. Şti yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Bu sebeple davalının işbu davacı yönündeki istinaf talebinin ise kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Mahkemenin gerekçesinde; “Davamıza konu söz konusu çeke ilişkin arka yüzünde de yer alan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/521 E. sayılı 3. kişileri de kapsar ibraz ve ödemeden men kararına rağmen davalı alacaklı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz kararı alınmış, akabinde …Bankası-Esenyurt Şubesine ait, keşidecisi … Tic. Ltd. Şti. olan keşide tarihi 30.09.2017 olan 25.000 TL bedelli, 7039232 olan çeke dayalı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı yanlar arasında ihtilafsızdır” tespiti yapılmıştır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca çek iptali davaları hasımsız olarak açıldığından davalı taraf çek iptali davasında taraf olmadığından, bu davada verilen karar davacıyı bağlamayacağı gibi, dava konusu çekin davacı tarafın çalınan çeklerinden biri olduğunun belirlenmesi ve bu kapsamda zayi sebebiyle çek iptali davasının açılmış olması, davalının çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispata yeterli değildir (Yargıtay HGK’nun 06/04/2021 tarih ve 2017/11-159 esas ve 2021/417 karar). Mahkemece davalının taraf olmadığı hasımsız açılan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/521 E. Sayılı çek iptali davasının davanın kabulüne gerekçe yapılması yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesinin ikinci cümlesi uyarınca kamu düzeni yönünden re’sen yapılan inceleme; 6100 Sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususları düzenlemiş olup, c bendinde; “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” şeklinde belirtildiğinden, mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gerekir. Gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi görür. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun sebeplerini gerekçede açıklar. Anayasa’nın 141’inci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gerektiği belirtilerek gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmıştır. Kararın gerekçesinin sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir (HGK’nun 22.06.2011 tarihli ve 2011/11-344 E., 2011/436 K. ile 29.02.2012 tarihli ve 2011/9-754 E., 2012/102 K. sayılı kararları).Görülmekte olan davada mahkemece yargılama aşamasında yapılan işlemler sıralandıktan sonra, yasa maddeleri yazılarak “Dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucu, dava konusu çekin çalındığı, davacı tarafından çalınan çek hakkında çek iptali davası açıldığı, davalının çeki bankaya ibraz ettiğini, ancak ödemeden men yasağı nedeniyle çek bedelini tahsil edemediğini, kendisinin iyiniyetli 3. kişi olduğunu ileri sürmüştür. Çekin çalınması sonrası çekte sırayla ciroları bulunan davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap edildiği kanaatine varılmış olmakla her iki davacı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur. Dosyadaki hangi maddi vaka veya vakalardan davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu sonucuna ulaşıldığı mahkemece açıklanmadığından, karar bu hali ile 6100 Sayılı HMK’nın 297/c bendinde belirtilen bir gerekçe içermediğinden usule aykırıdır. Usul hükümleri kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle re’sen inceleneceğinden, HMK 355. maddesinin ikinci cümlesi kapsamında mahkeme kararının bu yönden kaldırılması düşünülmüşse de davalının istinaf talebinin kısmen kabulü sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verildiğinden bu yönden mahkeme kararının kaldırılmasına hukuken gerek görülmemiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince, davacı …Tic. Ltd. Şti vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak yapılan hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kabul edilen istinaf sebepleri dikkate alınarak, davacı … Ltd Şti’nin açmış olduğu menfi tespit davasının reddine, davacı … Tic. Ltd. Şti’nin açmış olduğu menfi tespit talebinin kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, davacıların çek istirdadı talebinin reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebinin REDDİNE 2- Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜNE, 3- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/938 E. 2019/1004 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3/a- Davacı … Tic. Ltd. Şti tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının KISMEN KABULÜNE, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan keşidecisi … Ltd Şti olan … Bankası Esenyurt şubesine ait … humaralı 30.09.2017 tarihli 25.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalı tarafa BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 3/b- Davacı … ve Tic. Ltd. Şti tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının REDDİNE, 3/c- Davacıların çek istirdadı talebinin REDDİNE, 3/d- Yasal koşulları oluşmadığından davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.707,75 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 426,94 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.280,81 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı … Tic. Ltd. Şti. tarafça ilk derece mahkemesince yapılan 426,94 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 186,15 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.244,49 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle işbu davacıya verilmesine, 4/c- Davacı …Tekstil İnş. Turizm Organizsyon San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacı …Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …Tic. Ltd. Şti’den tahsiliyle davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- Davalı tarafın istinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- Davacı tarafın istinaf talebi reddedildiğinden alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL ‘nin davacı … Tic, Ltd. Şti’den tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/c- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/d- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/e- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022