Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1719 E. 2023/1113 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1719 Esas
KARAR NO: 2023/1113
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2017/598 E. – 2019/235 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin talebi üzerine müvekkilinin bir … sistemi geliştirdiğini ve bu sistemi Mart 2017 tarihi itibariyle sorunsuz çalışacak şekilde davalı şirketin bilgisayarlarına kurduklarını, geliştirilen … sisteminin Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünde … adında, … kayıt ve tescil numarası ile tescil edildiğini, davalı şirketin bu sistemi aktif olarak kullanıp ticari kazanç sağladığını, müvekkilinin davalı şirkete keşide ettiği Beyoğlu ….Noterliğinin 21.07.2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile programın telif haklarını satın almasının veya programın kullanımının derhal durdurularak haksız kullanılan dönem için 200.000,00 TL tazminatı ödemesinin istendiğini, ancak davalı şirketin Üsküdar ….Noterliğinin 02.08.2017 tarih, … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile aradaki ilişkiyi reddettiğini ve dava konusu programı kullanmadıklarını beyan ettiğini, şirket yetkilisi ve programın yazılımcısı olan … ile davalı şirket yetkili ve çalışanları arasında dava konusu programın kurulumuna ilişkin bir çok e-mail yazışması bulunduğunu, bu sebeplerle davalı şirketin dava konusu programı haksız kullanımı nedeniyle 200.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu programın eser sahibi olduğunu iddia etmekte ise de, programın tamamen müvekkili şirket kaynakları kullanılarak hazırlandığını, ayrıca kaynak kodları teslim edilmemiş olduğundan hali hazırda tam ve eksiksiz bir kurulumdan da söz edilemeyeceğini, eksik iş nedeniyle alacak talep edilemeyeceğini iortada bir tecavüz bulunmadığını, tecavüzü kanıtlayan delillerin davacı tarafından sunulması gerektiğini, talep edilen tazminat bedelinin oldukça fahiş olduğunu, taraflar arasında lisansın devri için 30.000,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını, yapılan bu anlaşmanın karşılığında da kaynak kodlarının teslimi hususunda anlaşıldığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; ” “Devir Belgesi” başlıklı sözleşme ve tüm dosya kapsamı ile dava konusu yazılımın davacı şirkete ait olduğu, ancak taraflar arasında kararlaştırılan bedel karşılığında sınırsız ve süresiz kullanım hakkı ile davacı şirket tarafından davalı şirkete devredildiği, belirlenen bu bedelin davacıya ödendiği, ileride davacı şirket adına ürün kullanımının kısıtlanması ile ilgili herhangi bir talep ve iddiada bulunmayacaklarını kabul ettikleri, yazılı sözleşmenin aksinin ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, davacı tarafça bu sözleşmenin aksini ispat edebilecek bir delil sunulamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin dava konusu … programını kullanıyor olmasına rağmen satın alma sözleşmesini imzalamadığı dava dosyası kapsamından da anlaşıldığını, davalı şirkette direktör olarak çalışan ve Devir Belgesinde imzası bulunan …, davalı şirketin satın alma anlaşmasını yapması için nihai anlaşmanın kapsamını belirten bir metnin yönetim kuruluna sunulması gerektiğini belirterek buna ilişkin olarak taahhütname niteliğinde bir metin hazırladığını belirtmiş ve müvekkil şirketin sahibi ve tek çalışanı olan … imzalamasını istediğini, taahhütname niteliğinde olduğunu düşündüğü metni imzaladığını, imzalamış olduğu metnin dosyaya sunulan Devir Belgesi olup olmadığı konusunda tam bir kanaat sahibi olmadıklarını belgenin müvekkil şirkette bulunmadığını, Davalı tarafa 21Temmuz 2017 tarihinde gönderilen ihtarname ile dava konusu … programının satın alınması, satın alınma işlemi gerçekleştirilmeyecek ise programın kullanımına son verilerek kullanılan dönem için 200.000,00TL tazminat ödenmesi istendiğini, davalı taraf dava konusu IVR programının lisans hakları için 30.000,00TL karşılığında anlaşmış olduğunu fakat programın kaynak kodları teslim edilmediği ve tam entegrasyon sağlanmadığı için alacak talebinde bulunulamayacağını iddia ettiğini, Davalı taraf bu beyanı ile herhangi bir bedel ödemediğini kabul ettiğini, Davalı taraf öncelikle 30.000,00TL bedel ile lisans devri için anlaşıldığını ispat ettiğini, entegrasyonunun sağlanmış olduğu ve bu program üzerinden müşterilerin isimleri de sayılarak müşterilere hizmet verilmekte olduğu tespit edildiğini, davalı taraf program bedelini ödemediğin ( kaynak kodlarının teslim edilmediği gerekçesine dayanarak) ikrar ettiğini, Davalı taraf müvekkile hiçbir bedel ödemeden dava konusu programı iki yılı aşkın süredir kullandığını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 1.750,000,00TL nin 27.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davacı tarafla olan anlaşması kapsamında devir belgesini imzaladığı ve içeriğinde bahsedilen hususlarda taraflar arasında mutabakata varıldığını, işbu devir belgesi davacı şirketin yetkilisi … tarafından bizzat imzalanmış olup aynı kişi tarafından 11.07.2017 tarihinde müvekkil şirket müdürlerinden birine de aynı metin mail yoluyla iletildiğini, yerel Mahkeme tarafından davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmesinin ardından davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğunu, taraflar arasında imzalanan 11.07.2017 tarihli devir protokolü hukuken geçerli bir belge olarak kabul ettiğini, bu kabul karşısında istinaf talebinde yer alan devir belgenin geçersizliğine ilişkin iddiaların yerinde olmadığını, hukuken geçerli devir belgesi kapsamında uyuşmazlık sonuçlandırılmış olup istinaf talebinin reddi gerektiğini, devir anlaşmasında sınırsız ve süresiz bir kullanım hakkı verilmesini kabul ve taahhüt ettiği kullanımın kısıtlanması ile ilgili bir talep ve iddiada bulunmayacağını, kaynak kodlarının bir kopyasının da müvekkil şirkete teslim edileceğini açıkça beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, … programının müvekkil şirket için geliştirildiği, kaldı ki davacı tarafın dilekçelerinde de bahsi geçen programın davacının rızasıyla müvekkil şirketin bilgisayarlarında kurulduğu kabul edildiğini, dava konusu olarak tecavüzün önlenmesi talep edilmişse de müvekkil şirketçe ele geçirilen bir program olmadığı gibi bizatihi davacı tarafça kurulum gerçekleştirildiğini, bahsi geçen programın esasında müvekkil şirketin kaynakları ve ortamı kullanılarak oluşturulduğunu, davacının haksız bir alacak talebinin yanı sıra daha önce nitelendirilmeyen bir faiz talebinde de bulunduğu görüldüğünü, istinaf aşamasında ileri sürülen faiz talebinin değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gibi yasal dayanaktan da yoksun oludğunu, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, bilgisayar programının davalı tarafça haksız kullanıldığı iddiasına dayalı telif tazminatı istemine ilişkindir. Davacı davalı şirketin isteği üzerine geliştirdikleri ve telif haklarına sahip oldukları bilgisayar programını davalı şirket bilgisayarlarına kurduklarını, davalının programı kullanarak ticari kazanç elde etmeye başladığını, ihtara rağmen davalının telif ücretini ödenmediğini, kullanımı ile aradaki ilişkiyi reddettiğini beyanla eldeki davayı açmış, davalı ise programın davalı şirket olanakları ile geliştirildiğini , kaynak kodlarının teslim edilmemesi nedeniyle tam bir kurulum yapılmadığını, tecavüzün söz konusu olmadığını savunmuştur. Uyuşmazlık davacıya ait tescilli “…” isimli bilgisayar programının, davalı tarafça izinsiz olarak kullanılıp kullanılmadığı , kullanım varsa ödenmesi gereken telif ücretinin miktarı noktalarında toplanmaktadır. Davacı dava dilekçesi ile talep ettiği 200.000,00 TL tazminat bedelini 08.04.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.750.000,00 TL’ye arttırmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı telif hakkı kayıt tescil belgesine göre; … isimli bilgisayar programının davacı şirket adına 01.08.2017 tarihinde … tescil numarası ile tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından davalıya keşide edilen Beyoğlu …Noterliğinin 21.07.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “..telif hakları müvekkili şirkete ait olan … isimli programın kullanılması, ticari amaçlarla başka kişi veya şirketlerin kullanımına sunulmasına müvekkili şirketin muvafakati bulunmadığını, programın satın alma ve yıllık bakım sözleşmelerini yapmak üzere 7 gün içinde şirketle iletişime geçmesi, satın alma ve yıllık bakım sözleşmesi yapmaktan vazgeçmesi halinde kullanımın derhal sona erdirilmesini ve ticari kazanç elde edilen döneme ilişkin olarak şirkete 200.000,00 TL tazminat ödemesini” ihtar etmiştir. Davalı vekili tarafından davacıya keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 02.08.2017 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde “..firma ile imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını, ihtarnamede iddia edildiği gibi bir borçlarının ya da yükümlülüklerinin söz konusu olmadığını” belirtmiştir. Dosyada mevcut bilişim uzmanı bilirkişi tarafından tanzim edilen 12.10.2017 tarihli ve 07.12.2018 tarihli raporda; davacı şirket yetkilisi … arasında dava konusu programın kurulum ve çalışmasına ilişkin olan e-mail yazışmaları bulunduğu, … davalı şirket bilgisayarlarının IP numarasını bildiği ve bu bilgisayarlarda … kullanıcı adı ve şifresi ile oturum açabildiği, davalı şirket bilgisayarlarında kurulu … programının Sağlık Bakanlığı … hizmetleri kapsamında günlük iş kapasitesini davacı şirket yetkilisi … e-mail olarak gönderdiği, davacı şirket adına tescil edilmiş olan … programı ile davalı şirketin bilgisayarlarında tespit edilen IVR programının dosya diziminin birebir aynı olduğu,davalı şirket çalışanları ile davalının davacıya ait … programını kullandığı ve bu program üzerinden müşterilerine hizmet verdiği, programın toplam 6 server üzerinde kurulu olduğu ve 3500 port kapasitesine sahip olduğu her bir kanal için programın ücretinin 500,00 TL’den az olamayacağı, 3500 port için toplam ücretinin 1.750.000,00 TL olacağını bildirmiştir. Dosyada mevcut 11.07.2011 tarihli “Devir Belgesi” başlıklı belgenin içeriğinin; “… olarak 01/01/2017 tarihinden itibaren “…” isimli … sistemimizin kendi bordrolu çalışanlarımız tarafından geliştirildiğini ve tüm mali ve manevi hakları üzerinde hak sahibi olduğumuzu kabul, beyan ve taahhüt ederiz. Geliştirilen bu ürünün …’e belirlenmiş bedel karşılığında sınırsız ve süresiz kullanım hakkı ile devredildiğini, belirlenen bu bedelin tarafımıza ödendiğini, ileride şirketimiz adına ürün kullanımının kısıtlanması ile ilgili herhangi bir talep ve iddiada bulunmayacağımızı kabul, beyan ve taahhüt ederiz. …’in talebi ile güvenlik amacıyla …’e bu ürünün, telif hakları tarafımızca tescil edilmiş kaynak kodlarının kopyası da teslim edilmiştir. …, ürüne ait teslim edilen kaynak kodların tüm mali ve manevi hakları (geliştirme yapma, işleme, yayma, 3. Kişilerle paylaşma, satma) üzerinde tek söz sahibidir. …’in bu kaynak kodlar üzerinde (bug-fix veya third-party entegrasyon yapma) dışında geliştirme yapma, 3. kişilerle paylaşma veya satma hakkı yoktur.” şeklinde olduğu , davalı şirket adına müdür ve direktör ünvanlı şirket çalışanları … ve … tarafından , davacı şirket adına tek ortağı ve yetkilisi olan … tarafından imza ve kaşe edilmiş olduğu , belgedeki imzanın davacı tarafça inkar edilmediği ancak taahhüt sözleşmesi zannedilerek imzalandığı , davalı şirket adına imzası bulunanların şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadıklarını, bu nedenle protokolün geçerli olmadığı ileri sürülmüş ise de; davacı şirket yetkilisinin belgeyi imzaladığı, davalı şirket tarafından ise bu belgeye dayanmakla yetkisiz kişilerin imzasına taşısa bile icazet verilmiş olduğu anlamına geleceğinden belgenin geçersizliği iddiası üzerinde durulmamıştır. Mahkemece yazılı devir belgesi başlıklı belgenin aksine yazılı delil bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de; toplanan delillerden , eser niteliğinde olup davacı adına tescilli bilgisayar yazılım programının davacı şirket tarafından davalı şirket için geliştirildiği ve davalı şirket bilgisayarlarına kurulumunun yapıldığı sabittir. Davalı bir yandan davacıya keşide ettiği cevabi ihtarnamede ; ” firmamız ile imzalanmış olan herhangi bir sözleşmeye rastlanılmadığı, ihtarnamede iddia edildiği gibi bir borcumuzun ya da yükümlülüğümüzün söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.” denilmek suretiyle aradaki hukuki ilişkiyi inkar etmiş iken, diğer yandan eldeki davada verdiği cevap ve ikinci cevap dilekçesinde ise ; “programın tamamen müvekkili şirket kaynakları kullanılarak hazırlandığını, ayrıca kaynak kodları teslim edilmemiş olduğundan hali hazırda tam ve eksiksiz bir kurulumdan da söz edilemeyeceğini, eksik iş için alacak talep edilemeyeceğini, ortada bir tecavüz bulunmadığını, tecavüzü kanıtlayan delillerin davacı tarafından sunulması gerektiğini, talep edilen tazminat bedelinin oldukça fahiş olduğunu, taraflar arasında lisansın devri için 30.000,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını, yapılan bu anlaşmanın karşılığında da kaynak kodlarının teslimi hususunda anlaşıldığını” beyan etmiş, yukarıda özetlenen devir belgesi başlıklı belgeye dayanmıştır. Bu belgede devir hakkının bedelinin miktar olarak belirtilmediği görülmektedir. Ayrıca cevabi ihtarname içeriği ile sonradan dayanılan belgenin başlangıçta inkar edildiği , arada anlaşma olmadığı beyanının bu belgenin davalı şirket kayıtlarına intikal eden nihai bir sözleşme olmadığını, yine belgede kaynak kodların teslim edildiği belirtilmiş olduğu halde davalı taraf kodların teslim edilmediğini beyan etmiş olmakla belge içeriğinin davalı yanca da inkar edildiği görülmektedir. Buna göre, davalı, taraflar arasındaki bilgisayar yazılım programına ilişkin hakların devri anlaşmasını kabul etmiş ve 30.000,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, programın tam olarak kurulumunun sağlanmadığını , kaynak kodlarının teslim edilmediğini, talep edilen bedelin fahiş olduğunu savunarak ispat yükünü üzerine almıştır. Zira davalının beyanları “bağlantılı bileşik ikrar” mahiyetindedir. Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/11904-K. 2018/3734,T. 21.5.2018 ).Buna göre ; her ne kadar “Devir Belgesi” başlıklı sözleşmede belirlenen bedelin ödendiği belirtilmiş ise de, davacı tarafından bedelin ödenmesi istenirken davalı tarafından programın tam olarak kurulumunun sağlanmadığı, kaynak kodlarının teslim edilmediği beyanları dikkate alındığında eserin kullanım haklarının devrine ilişkin sürecin söz konusu belge içeriğinin aksine tamamlanmadığı, davalı taraf beyanlarından aradaki sözleşmesinin varlığının ikrar edildiği, ancak tam olarak kurulum olmadığı, borç doğmadığı, sözleşme bedelinin 30.000 TL olduğu yönlü beyanların bağlantılı bileşik ikrar mahiyetinde olduğu ,ikrarın yazılı belgenin aksine delil oluşturduğu, bağlantılı bileşik ikrarın bölünebileceği bu nedenle dava konusu programın kullanım bedelinin devri için 30.000 TL bedel için anlaşma yapıldığının, anlaşma bedelinin ödendiği ya da borç bulunmadığı savunmasında ispat yükünün davalıda olduğu, ticaret şirketi olan davalının 30.000 TL üzerinden anlaşma yapıldığına dair sözleşme ve ödemeye ilişkin yazılı delil ibraz etmediği birlikte dikkate alındığında söz konusu devir belgesinin taahhüt ve taslak anlaşma mahiyetinde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalara göre;11.07.2011 tarihli “Devir Belgesi” başlıklı belge bilgisayar programının rızaen teslim edildiğini göstermektedir. Esasen programın rızaya dayalı davalı bilgisayarlarına kurulduğuna dair bir ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık programın tam olarak teslim edilip edilmediği ile bedelinin ödenip ödenmediği noktalarında toplanmıştır. Devir belgesi rızaya dayalı teslimi gösterdiğinden davacı ancak rayiç bedeli talep edebilir yoksa izinsiz kullanım nedeniyle tazminat isteyemez. Davacı bilgisayar programının bedelinin ödenmediğini ileri sürerken, davalı kaynak kodların teslim edilmediğini savunmuş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunun uyuşmazlığın çözümü noktasında denetime elverişli ve yeterli olmadığı, zira bilirkişi raporunda davacı tarafın tamamladığı iş miktarı bu kapsamda kaynak kodların teslim edilip edilmediği ve dava tarihindeki rayiç bedel tespiti hususunda bir açıklık olmadığı, davalının işin tamamlanmadığı kaynak kodların teslim edilmediği savunması üzerinde durularak yeni bir uzman bilirkişi raporu alınarak işin tamamlanan kısmı, kaynak kodların teslim edilip edilmediği, işin dava tarihi itibariyle rayiç değeri tespit edilerek sonuca gidilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, değinilen hususlarda yeniden inceleme yapılması toplanan ve toplanacak deliller çerçevesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/09/2019 tarih, 2017/598 E. 2019/235 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023