Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1713 E. 2023/1112 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1713
KARAR NO: 2023/1112
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2017/274 E. – 2019/78 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmaları:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…+Şekil” markalarının TPE nezdinde korunmakta olduğunu; davalı … Ltd. Şti. tarafından müvekkiline ait markalarını taşıyan taklit ürünlerin piyasaya sürüldüğünü; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/163055 Hz. Sayılı ve İstanbul 1. Sulh Mahkemesi’nin 2014/2114 D.iş sayılı kararı gereğince 19.11.2014 tarihinde yapılan aramada tutanak ile kayıt altına alındığı üzere, davalıya ait iş yerinde, müvekkiline ait ürünlerin taklitleri olan 465 adet ürün tespit edildiğini; piyasaya sunulan bu taklit ürünlerin müvekkili şirketi hem maddi, hem de manevi büyük kayıplara uğrattığını, davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin tespitine ve durdurulmasına, dava konusu markaların yer aldığı davalının ürettiği mal ve ambalajların toplatılarak imhasına, başka firmalar tarafından dağıtılması, stok ve pazarlamasının ve satışının önlenmesine, işaretin mal veya ambalaj üzerine konulmasının ve işaretin davalının iş evrakı ve reklamlarında kullanılmasının yasaklanmasına, davacıda meydana gelen maddi zararın 556 sayılı KHK’nin 66. maddesi uyarınca lisans bedeli üzerinden tespitine, markanın, ekonomik kazanç açısından önemli bir etkisi bulunması sebebiyle tazminata mahkemece makul bir payın eklenmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın masrafı davalıdan alınmak üzere kamuya yayın yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd. Şti’nin “… Cad No:… Sancaktepe” adresinde müşteki … firması ile ilgili 556 sayılı KHK’ye muhalefet nedeni ile arama yapıldığını ve imalat fazlası, iade için üretim yaptıran … firması veya temsilcisi tarafından alınmayı bekleyen bir kısım 2. kalite ve eski sezon üretimi mal bulunduğunu, ürünlerin davacı şirket adına bizzat … yaptırılmış orijinal ve eski sezon ürünleri olduğunu; izah edilen nedenler ile davalı şirket merkezinde ele geçen ürünler sahte ve taklit ürün olmadığından, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Toplanan deliller, bilirkişi raporları, davalının ve ihbar olunan … Tic. Ltd. Şirketi’nin ticari kayıtları, arama ve el koyma tutanağı, davacı vekilinin duruşmadaki beyanı, dosya içine sunulan Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne sunulmuş beyannameler birlikte değerlendirildiğinde, davalıya ait depoda davacının markalarını taşıyan 465 adet ürün bulunmuşsa da, davacı şirket adına üretim yapan … Ltd. Şirketi ile davalı şirket arasındaki anlaşma uyarınca davacının markasını taşıyan ürünlerin üretildiği, ele geçirilen ürünlerin iç etiketleri ile uyumlu üretim takip etiketlerine göre 2008 yılında davacı şirket için üretildikleri, … Tic. Ltd. Şirketi’nin ticari kayıtlarında yer alan faturalar ile davalının kayıtlarında yer alan faturların birbirini doğruladığı, ayrıca Gümrük Beyannamelerinin örneklerinden de davalı şirket tarafından üretilen “…” markalı ürünlerin … Ltd. Şirketi tarafından davacı şirkete gönderildiğinin belli olduğu, davacı vekilinin de 03/07/2018 tarihli duruşmada ürünlerin orijinal olduğunu kabul ettiği, ancak davalı tarafından piyasaya sürüldüğünü iddia ettiği, ürünlerin piyasaya sürüldüğüne dair hiç bir delil bulunmadığı, ürünlerin davalının deposunda bulunduğu, gerek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan bilirkişi raporunda, gerekse Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda ürünlerin orijinal ve eski sezon ürünler olduğunun tespit edildiği, bu nedenle davacının marka haklarına tecavüz edilmediği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.”şeklinde karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı firmanın, sipariş fazlası olduğunu iddia ettiği ve izinsiz iç piyasaya sürdüğü ürünler için tek dayanağı, marka sahibi olmayan bir firmaya gerçekleştirdiğini ancak ihracat fazlası olduğu iddia edilen ürünlerin Türkiye’de piyasaya sürülmesi için ortada hiçbir izin olmadığını, davalı tarafından, … lehine yapıldığı iddia edilen ihracata bağlı olarak, … markasının Türkiye’de kullanılması yönünde ne bir lisans sözleşmesi ne de bir yazılı muvafakat arz edilmediğini, İhbar olunanın tek taraflı olarak tanzim edilebileceği faturaları ve bunlara ilişkin iddia ettiği belgeleri sunarken 2008-2014 tarihleri arasında … firması ile çalıştığını, dosyaya … ile ilgili tek bir belge, yazışma ve sipariş sunulmadığını, davalı firmanın, fason üretim yapan bir firma olduğunun kabulü halinde dahi, üretilen ürünlerin asıl marka sahibinin izni ve bilgisi dışında hatta ikinci kalite olarak üretilmesinin makul görülmesi mümkün olmadığını, 465 parça volcom markalı ürün kasım 2014’te davalı işyerinde ele geçirilmiş aynı tarihlerde piyasadan da satın alındığını, davalının … ibaresinin kullanımı için izin almadığını, bu ürünlerin bir kısmı, davalı tarafından, davalıya ait mağazalarda satıldığını, bunu ispatlayan ürün örnekleri, görseller, satış fişleri dosyaya sunulduğu halde dikkate alınmadığını, iç piyasada izinsiz satılan … markalı ürünlerin hacmini belirlemektense, ürünlerin tümünün ihracat fazlası olduğu sonucuna ulaşarak, eksik inceleme ve değerlendirme gerçekleştirdiğini, dava konusu … ibareli tekstil ürünlerinin tamamı depoda tutulan ve iade bekleyen ürünler olmadığını, davalının hiçbir zaman iade iradesi olmadığını, bu konuda müvekkile hiçbir bildirimde bulunmamış, tersine, piyasadaki mağazalarında … markalı ürünleri peyderpey sattığını, ürünlerdeki baskı deseninde ve ürün fiyat etiketlerinde … ibaresi bulunmakta, ürün etiketinde … ibaresine yer verilmediğini, 30.09.2014 tarihli kasa fişi davalı … ait olup, davalı tarafından pazarlandığını tevsik ettiğini, Böyle bir ürünün orijinal olduğu tespitine nasıl ulaşıldığı tarafca anlaşılamadığını, ilk derece mahkemesinin, davanın çözümünün teknik bilgi gerektirdiğinden sebeple tanzim ettirdiği bilirkişi raporlarında yer alan tespitlere aykırı hüküm tesis ederek, davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu ürünler taklit ürün olmayıp, orjinal ürün olduğunu, bu konuda yürütülen soruşturmada alınan bilirkişi raporunda da bu husus tespit edilmiş olup, savcılık dosyası kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile kapatıldığını, arama sonucu elde edilen ürünler ile ilgili savcılık dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, şikayete konu ürünlerin taklit ürün olmadığı, ürünlerin davacı şirket adına bizzat müvekkil şirkete yaptırılmış orjinal ürünler olduğu tespit edildiğini ve herhangi bir marka tecavüzü olmadığı sonucuna varılarak haklılığımız ortaya konulduğunu, müvekkil firma davacı firmanın türkiye mümessili olan … tekstil ile yapılan imalat anlaşmasına istinaden söz konusu ürünleri, davacı firma için imal etmiş olup, ürünler davacı firmaya teslim edildiğini, davacı şirket adına üretim yapan … ticaret ltd. şirketi ile davalı müvekkil şirket arasındaki anlaşma uyarınca davacının markasını taşıyan ürünlerin üretildiğini, … tekstil ve ticari kayıtlarında yer alan faturalar ile davalı müvekkil şirketin kayıtlarında yer alan faturaların birbirini doğruladığı, ek bilirkişi raporunda; ürünlerin orjinal olduğu, orjinal ürün olması nedeni ile markaya tecavüzün söz konusu olmadığı dolayısıyla davacı yanın tazminat hakkının olmayacağının açıkça belirtildiğini beyanla istinaf taleplerinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava , “…” ibareli davacı markasının taklit ürünler üzerinde kullanıldığı iddiasına dayalı marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. Dava 6769 sayılı SMK’nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce açıldığına göre 6769 sayılı SMK’nın geçici 1/1 maddesi uyarınca, münhasıran açılan hükümsüzlük davaları ile tecavüz davaları yönünden SMK’nın 192. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 554 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 556 Sayılı KHK’nin 61/c.maddesinde; “Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.” marka hakkına tecavüz sayılan fiiler arasında gösterilmiştir. Bu hüküm “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olan yani “taklit” markayı taşıyan malların üçüncü kişiler tarafından ticari amaçla elde bulundurulması ya da bu mallar üzerinde ticari amaçla tasarrufta bulunulması hâlinde uygulanabilir. Somut olaya gelince ; TPMK kayıtlarına göre, … numaralı “…” ibareli markanın 18. ve 25. sınıflarda 23/11/2007 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle, … numaralı “…+Şekil” markasının 25. sınıfta 18/11/2006 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle davacı adına tescilli olduğu görülmektedir. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/163055 soruşturma sayılı dosyasında davacı şirketin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18/11/2014 Değişik İş sayılı kararı ile davalı şirketin merkezinde arama yapıldığı, toplam 465 adet “…” ve “…+Şekil” markalı ürün ele geçirildiği, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı sonuç olarak ele geçen ürünlerin taklit ürün olmadıkları, şüphelinin markaları taklit ederek üretim yaptığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, itiraz üzerine verilen itirazın reddi kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.Dosyada mevcut taklit olduğu iddia olunan ürünler üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen ek bilirkişi raporunda; ürünler üzerinde davacıya ait markalarının mevcut olduğu, etiketlerinde üretim tarihlerinin 2008 yılı olduğunun yazılı olduğu, yine takip etiketlerinde müşteri adı olarak volcom yazdığı, davacı tarafça sunulan orjinal ürünlerin ise yakın sezon ürünleri olduğu, ürünün iç kumaş etiketleri ile üretim takip etiketinin artikel numarası ve firma adlarının birbiri ile örtüştüğü, emanette bulunan ürünlerin iplik, kumaş, dikiş, etiket, logo, baskı ve temizlik kalitelerinin orjinal ürünlerin kalitesine yakın olduğu, değişikliklerin (iplik, kumaş kalınlığı, vs) farklı sezon ürünleri ve üretim yerlerinden kaynaklandığının söylenebileceğini, artikel numaralarının yer aldığı kumaş etiketlerin içeriklerinin orijinal ürünler gibi olduğu, bazı ürünlerin henüz bitmemiş olduğu, inceleme sonucunda bunların seri üretim öncesi numune çalışması olduğu, tüm ürünlerin davacıya ait orijinal ürünler olduğu tespit edilmiştir. İhbar olunan … Şirketi ticari kayıtları ile davalının kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda ise, 30/06/2014 tarihinden sonra davalının davaya konu ürünleri ürettiğine dair kayıt bulunmadığı, … Ltd. Şirketi’nin 30/06/2014 tarihli muavin kayıtlarında yer alan üç adet faturanın davalı şirket tarafından sunulan faturalarla uyumlu olduğu tespit edilmiştir. HMK’nın 190.maddesi hükmüne göre; İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Eldeki dosyada haksız eylem mahiyetindeki dava konusu fiillerin davalı tarafından gerçekleştirildiğini ispat yükü iddia eden davacı üzerindedir. Dosya kapsamına göre; davalı şirkette ele geçirilen ürünlerin gerek bilirkişi incelemeleri gerekse davacı vekilinin beyanı nazara alındığında orjinal ürünler olduğu, dolayısıyla davalının taklit ürün üretmek ve ticaretini yapmak şeklinde bir fiilinin bulunmadığı, ele geçirilen ürünlerin davacı adına üretim yapan ihbar olunan şirket ile davalı şirket arasındaki anlaşma sonucu 2008 sezonunda üretilen ürünler olduğu, bu ürünlerin ihbar olunan şirket tarafından yurt dışına sevk edildiği sabittir. Bunun dışında davalının davacı şirket için üretilen orjinal ürünleri izinsiz piyasaya sürdüğüne dair iddianın ispatına yarar delil bulunmadığı, davacının iddiasını yöntemince ispatlayamadığı dikkate alındığında davalı tarafça marka hakkına tecavüz sayılan bir fiilin ve haksız rekabet teşkil edecek bir faaliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırı bir husus söz konusu değildir.Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih ve 2017/274 E. 2019/78 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023