Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1694 E. 2023/1109 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1694
KARAR NO: 2023/1109
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2018/358 E. – 2019/343 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” markasının … sayı ile TPMK nezdinde 07. sınıf emtialar üzerinde müvekkili adına tescilli olduğunu, davayı konu “… şekil” ibareli markanın ise aynı sınıfta … sayı ile davalı adına tescilli olduğunu, müvekkiline ait tanınmış marka ile davalı yana ait marka arasında esas unsurlar bakımından iltibas oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunu, davalı yanın söz konusu markayı kullanmasının, müvekkiline ait markanın tanınmışlığının zarar görmesine yol açtığını ve davalının müvekkilinin şirketin tanınmışlığından haksız yarar sağladığı ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli markanın tescilli olduğu tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hükümsüzlüğü talep edilen müvüekkiline ait “…’’ markasının müvekkilinin seri markalarından biri olduğunu, müvekkili markasında ‘’…’’ ibaresinin esaslı unsur olduğunu, “…’’ ibaresinin ise yardımcı unsur olarak kullanıldığını, markaların gerek görsel ve gerekse işitsel açıdan birbirine benzemediğini, müvekkiline ait ‘’…’’ markası tanınmış bir marka olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin davacı markasının tanınmışlığından faydalanılması söz konusu olmadığı gibi müvekkilin böyle bir ihtiyacının da bulunmadığını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davacının davasının REDDİNE,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait tanınmış “…” ibareli marka ile iltibas yaratan, müvekkil şirkete ait markanın tanınmışlığının zarar görmesine yol açan, müvekkil şirketin tanınmışlığından hak yarar sağladığı ve kötü niyetli olduğu aşikâr olan davalı yana ait … sayılı “… şekil” ibareli markanın, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/9 hükümleri gereğince hükümsüzlüğü talep edildiğini, mahkeme kararında taraf markalarının sınıfsal karşılaştırması yapılmamış, bu yöndeki ayniyetin markaların görsel ve işitsel benzerliği üzerindeki etkisi tartışılmadığını, taraf markaları ortak olarak ….ibaresini içermekte olup, her iki markada … ibaresi esas unsuru olduğu, mahkeme kararında dava konusu markanın esas unsurunun “…” olduğu, “…” ibaresinin ise yardımcı unsur olduğu ifade edildiğini, Müvekkil markası yönünden ise, esas unsur-yardımcı unsur değerlendirmesi dahi yapılmadığını halk tarafından tereddütsüz olarak tanınan ve Kurum nezdinde de … ve … sayıları ile tanınmış marka olarak da tescil edilmek suretiyle özel koruma verilen “…” ibaresi, şüphesiz ki müvekkil şirkete ait çatı markasını oluşturduğunu, Bu nedenle davaya mesnet gösterilen markanın değerlendirmesinde “…” ibaresi arka planda bırakılmalı ve marka değerlendirmesinde baskın unsur olarak “…” ibaresi esas alındığını, davalı şirketin de … çatı markası altında çok fazla seri markası bulunduğunu, davalıya ait markada yer alan … ibaresinin de çatı marka niteliği taşıdığını, tüm bu açıklanan gerekçelerle, taraf markalarının esas unsurlarının … ibaresi olduğunu, markaları arasında esas unsurlar birebir aynı olduğundan, bu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik olduğunu, dava konusu markanın hükümsüz kılınmaması halinde, bu markanın müvekkil markasıyla karıştıracağının kaçınılmaz oduğunu, bu sebeplerele yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil, Davacı yanca hükümsüzlüğü talep edilen “… ” markası da müvekkilin seri markalarından biri olduğunu, Ayrıca …, …, … gibi markalar hem seri marka statüsünde hem de bağlantı marka olarak tanınmışlık düzeyine ulaştığını, markaların “…” ibaresini ortak olarak içerdiği görülmekle, … ibaresinin yüksek ayırt edici niteliğe sahip olduğu, baskın unsur konumunda olduğunu, söz konusu müvekkil markasının logosuna bakıldığında da “…” ibaresinin ön plana çıktığı, “…” ibaresinin yardımcı unsur olarak bulunduğu dikkat çektiğini, Davacı markası incelendiğinde ise “…” ibaresinin ön plana çıkartıldığı, “…” ibaresinin daha küçük puntolarla yazılmış olduğunu Logolar arasında da görsel açıdan herhangi bir çağrışım ve benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasında bu kelime … asli unsurunun yanında tali olarak, ön planda olmayacak şekilde kullanıldığını, davacı markada ise “…” ibaresi … kelimesinden daha baskın bir şekilde kullanıldığını, bilirkişi de bu ifadelerimizle örtüşür nitelikte tespitlerde bulunduğunu, görsel, gerek işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, “…” markası tanınmış marka olduğunu, müvekkil, “…” ve “…” esas unsurlu birçok seri markanın sahibi oluduğunu, davacı markasının tanınmışlığından faydalanılması söz konusu olmadığı gibi, müvekkilin böyle bir ihtiyacı olmadığını, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın tescilli olduğu tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.TPMK kayıtlarına göre; … sayılı “… +Şekil” ibareli markanın, 07. sınıfta 13/02/2018 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına, … sayılı “…” ibareli markanın 07. sınıfta 25/05/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. 6769 sayılı kanunun 6/ 1 maddesi hükmü uyarınca, ” Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”SMK’nın 25/1 maddesine göre ; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.Başvuru ve önceki markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Zira tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır. Yine karıştırma ihtimalinde ilgili mal veya hizmetin benzerliği üzerinde de durulmak gerekir.Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Uyuşmazlık konusu markalar arasında bilirkişi raporunda denetime elverişli şekilde tespit edildiği üzere; davaya konu markalar tarafların seri markalarından olup, taraf markalarında ortak “…” ibaresi olduğu, ancak bu ibarenin davalı markasında yardımcı unsuru olduğu, asli unsurun ise “…” ibaresi olduğu, davacı markasında ise “…” ibaresinin ön plana çıkartıldığı, ancak davacı markasındaki “…” ibaresinin ayıt ediciliğinin yüksek olduğu, her iki markadaki … ibaresinin yazı stilinin ve konumlanmasının farklı olduğu, markaların görsel ve işitsel açıdan benzer olmadığı, davalı markasının asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin ayırt ediciliğe sahip olduğu,markalar arasında ortak kullanılan ve ayırt ediciliği düşük (…) bir unsurun kullanımında karıştırma ihtimali yönünden markalardaki farklılıklar üzerinde durulması gerektiği, nitekim ayırt ediciliği düşük bir unsurun ortak olmasının doğrudan karıştırma ihtimaline yol açmayacağı, taraf markalarındaki ortak olan ayıt ediciliği zayıf nitelikteki ortak unsur dışındaki mevcut farklılıkları sebebiyle markaların bütüncül olarak bıraktığı genel izlenimin farklı olduğu, tescilli oldukları emtialarda hitap ettiği tüketicilerin rastgele alış veriş yapmadıkları, fiyatları itibariyle daha fazla dikkat sarf ettikleri, tüketiciler nezdinde işletmeler arasında bağlantı dahil markaların karıştırılması tehlikesi bulunmadığından iltibasa sebebiyet vermediği anlaşılmıştır. Bunun yanında , davacıya ait … ibaresinin ön plana çıkartıldığı “…” markasının tanınmış marka olduğuna dair somut delil bulunmadığı, haksız çıkar sağlama ve kötüniyetli tescil koşullarının bulunmadığı bu nedenle davalı markasısın hükümsüz kılınmasını gerektirecek yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere ilişkin kararda gösterilen gerekçelere göre kurulan hükümlerde bir isabetsizlik bulunmadığı, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2018/358 E. 2019/343 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023