Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1685 E. 2023/1082 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1685
KARAR NO: 2023/1082
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2015/315 E. – 2019/810 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin vekili aracılığıyla icra müdürlüğüne dilekçe vererek takibe konu çeklerin kendisi tarafından imzalanmadığını bildirerek borca ve imzaya itiraz ettiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından müvekkilinin sigortalı olarak çalıştığı şirkete maaş haczi gönderildiğini, ayrıca müvekkilinin davalı şirketten olan yargılama gideri alacağının icra takibine konulduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına haciz konulduğunu ve bu dosyadan bir kısım tahsilat yapıldığını, müvekkilinin eşinin kendisi adına düzenlenen çekleri imzalayarak piyasaya sürdüğünü öğrendiğini, ancak müvekkilinin bankaya ne şahsen ne de vekaleten adına çek hesabı açılması için talimat vermesinin söz konusu olmadığını, her nasılsa müvekkilin eşi …’nın, bankadan müvekkilinin adına çek koçanı aldığı ve piyasaya dağıttığını, çeklerin altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığından, açılan ceza davalarında müvekkili hakkında beraat kararı verildiğini, davaya konu tekteki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin eşinin ve/veya onun bilgisi dahilinde birileri tarafından imzalanarak piyasaya sürüldüğünü, bu sebeple müvekkilinkinin davaya konu icra dosyasında borçlu olmadığını, müvekkilinin imzalamadığı çekten dolayı maddi olarak zarar görmeye devam etmesi nedeniyle iş bu davanın açılmak zorunda kaldığını, yine eski eşi tarafından aynı şekilde imzası taklit edilerek piyasaya sürülen başka bir çek ile ilgili olarak Bakırköy 6. Ticaret Mahkemesi’nin 2011/379 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmış olduğunu, dava konusu çekin müvekkili tarafından imzalanmadığının bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını ve Mahkeme tarafından da müvekkilinin borçlu olmadığına karar verildiği anılan karanın kesinleştiğini, müvekkili açısından telafisi imkansız zarar açılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, devamında müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira 17/04/2015 tarihinde geri dönen tebligat parçası incelendiğinde haber verildiği iddia olunan komşunun isminin tespit ve tevsik edilerek imzasının alınmadığı sadece şirket ismi yazılarak isimden imtina gibi afaki bir ibare yazıldığı tebliğ memurunun komşuya kapıcıya veya yöneticiye haber verip vermediğinin belli olmadığını, tarafça davadan 10/09/2015 tarihinde haberdar olduğunu, takibe devam edilirken menfi tespit davasının açılmasıyla birlikte mahkemece takibin 02/04/2015 tarihli ara kararla takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zíra İİK 72. maddesinde yer alan düzenlemede açıkça takipten sonra açılan menfi tespit davasının takibi durduramayacağı ancak teminat karşılığında yatırılan paranın alacaklıya verilmesinin önüne geçilebileceğinin belirtildiğini, dolayısıyla 02/04/2015 tarihli ara kararın açıkça hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, daha öncesinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mah.nin 2011/510 esas sayılı dosyasında söz konusu çeke ilişkin menfi tespit davası açıldığını ancak dava takipsizlikten dolayı işlemden kaldırıldığını, söz konusu davanın aradan 3 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra yeniden açıldığını, davacının kocası ile birlikte bebek eşyaları satan mağaza işlettiklerini beyan ettiğini, buna rağmen söz konusu iş yeri için yapılan mal alımlarından haberdar olmamasının ödemelerin nasıl gerçekleştiğinin bilinmemesinin çek ödemelerinden haberdar olunmamasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açılan menfi tespit davasında taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, yapmış oldukları icra takibinde davacı … ile dava dışı davacının eşinin annesi … hakkında icra takibi yapıldığını, müvekkili şirketin davacının keşidecisi olduğu çeki gerçek bir ticari ilişki neticesinde davacının eşinin annesi …’tan fatura karşılığı ciro yolu ile teslim aldığını, çekin meşru hamilinin müvekkili olduğunu, dolayısı ile taraf teşkilinin sağlanması için dava dışı … davanın yöneltilmesi gerektiğini, davacının icra dosyasında imzaya ve borca ilişkin yapmış olduğu herhangi bir itirazının bulunmadığını, davacının itiraz etmiş olduğu dosyanın yine davacı aleyhine başlatmış oldukları Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası olduğunu, davacının bu icra takibinde dolandırıldığına ilişkin beyanda bulunduğunu, karşılıksız çek verme suçundan dolayı Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/426 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu savunmasında çek karnesi talebinde bulunduğunu ancak hiçbir çeki imzalamadığını, Bakırköy 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1305 Esas sayılı dosyasında savunmasında suça konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek çelişkili beyanlarda bulunduğunu, davacının dava dışı eski eşi ve eski eşinin annesi ile müvekkilini dolandırdığını, yapmış oldukları suç duyurusu neticesinde soruşturmanın devam ettiğini, çek aslının … Altıyol Şubesine teslim edildiğini, ancak ilgili şube tarafından ait olduğu Bağcılar Şubesine gönderilmiş olması söz konusu olabileceğinden hangi şubede bulunduğunun bilenemediğini, dava konusu çekin yasal hamil sıfatı ile iyi niyetli olarak elinde bulunduran müvekkilinin dava açılmasında kusuru bulunmadığını, davacının icra mahkemesinde başvuru yaparak takip konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ispat ederek borçlu olmadığını kanıtlama imkanı varken bu güne kadar kullanmayarak iş bu davanın açılmasına kendisinin sebebiyet verdiğini beyan ederek, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış bulunan davanın reddine ve dava değeri üzerinden %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “incelenen dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporlarına, yemin delilinin yerine getirilmiş olmasına, aynı konuda açılmış Bakırköy 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/379 Esas sayılı dosyasında verilen karara göre, davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından takibe devam edilirken menfi tespit davasının açılması sonrasında 02/04/2015 tarihli ara kararla İİK 72. maddesine aykırı şekilde teminatlı olarak sadece icra dairesine ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi gerekirken teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verildiğini, tedbirin hatalı verildiğine yönelik itirazların dikkate alınmadığını,Müvekkili şirketin, davacının keşidecisi olduğu çeki gerçek bir ticari ilişki neticesinde lehtar olan … (… )’tan fatura karşılığı ciro yoluyla teslim aldığını, müvekkilinin söz konusu çekin iyiniyetli meşru hamili olduğunu, ciro silsilesine göre davanın lehtar …’a da (…) yöneltilmesi, yani taraf teşkilinin sağlanması gerektiğine yönelik itirazların da dikkate alınmadığını ve taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulduğunu, Davacının daha öncesinde Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/510 Esas sayılı dosyasında söz konusu çeke ilişkin menfi tespit davası açtığını, ancak davanın takipsizlikten dolayı işlemden kaldırıldığını, söz konusu davanın aradan 3 yıl gibi zaman geçtikten sonra yeniden açıldığını, hukuki yarar bulunmadığından hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki açılan ikinci davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,Davacının icra dosyasında imzaya ve borca yönelik bir itirazı bulunmadığını, Davacının 2 adet çek karnesi düzenlenmesi talebini içeren dilekçesinin bulunduğunu, hazırlanan 2 adet çek karnesinden … seri numaralı çek karnesinin davacı tarafından teslim alındığını, … seri numaralı çek karnesinin ise …’ın talimatıyla …’ya teslim edildiğini, davaya konu çekteki imzayı taşıyan ve takastan ödenen 1 adet 30.11.2008 keşide tarihli, 15.000,00-TL. bedelli çek bulunduğunun bildirildiğini, davacının kocası ile birlikte bebek mağazaları satan bir işyerini işlettiklerine, bankadan çek karnesi alarak eşine vermek suretiyle mal alımlarına imkan tanımış olduğuna yönelik açık beyanları, davacının bankadan aldığı çek karnesinde bulunan ve davaya konu çekteki aynı imzayı taşıyan 30.11.2008 keşide tarihli, 15.000,00-TL. bedelli … nolu çekin davacı tarafından ödendiğine yönelik banka cevabı dikkate alındığında, davacının işine geldiği zaman yetkisiz olduğunu iddia ettiği eşi tarafından ciro edilen çeki ödediği, araları açıldığı dönemde ise yetkisiz olduğunu iddia ettiği eşinin ciro ettiği çekteki imzaya itiraz ederek sorumlu olmadığını iddia etmesinin MK. 2. Maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu,Taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, dolayısıyla HMK.nun 222/5 maddesinin olayda uygulanma kabiliyeti olmadığını, Ara karara rağmen ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmeyerek dava konusu çekin dava dışı 3.şahsa ödeme olarak defter ve kayıtlarına işlenip-işlenmediği hususunun tespitini imkansız kılan davacı yönünden de aleyhe yorumla dava konusu çekin davacı defter ve kayıtlarında bulunması nedeniyle ibraz etmekten kaçındığının kabulü ile davasının reddine karar verilmesi gerektiği halde, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu çekten kaynaklı olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.Davacı, dava ve takibe konu cekteki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin eşinin ve/veya onun bilgisi dahilinde birileri tarafından imzalanarak piyasaya sürüldüğünü iddia etmiş, Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilince istinaf başvurusuna konu edilmiştir.Davaya konu çek incelendiğinde; 30.03.2008 keşide tarihli, 8.000 TL bedelli olup, keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı … olduğu, çekin arkasında sırasıyla dava dışı birinci ciranta ve lehtar olarak …, daha sonra son hamil olarak davalı ciro ve imzasının bulunduğu, çekin 30.03.2009 tarihinde bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığı görülmüştür.Davacının, icra takibinde imzaya itiraz etmemiş olmasının, eldeki menfi tespit davasının görülmesine engel teşkil etmeyeceği, zira icra takibinin bir dava olmadığı, davacının, açacağı bir menfi tespit davası ile, çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürülmesinde her zaman hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Diğer yandan davalı vekili her ne kadar davanın, çekte lehtar olarak yer alan dava dışı …’a yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini ileri sürmüş ise de, lehtar ve hamil arasında zorunlu bir dava arkadaşlığının bulunmadığı, davacının menfi tespit davasını son hamil veya cirantalara yalnız veya birlikte yöneltmekte seçim özgürlüğünün bulunduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, davaya konu çekteki imzayı taşıyan ve takastan ödenen 1 adet 30.11.2008 keşide tarihli, 15.000,00-TL. bedelli çekin ödendiğini, dava konusu çekteki imzayı inkar ederek sorumluluktan kurtulmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini ileri sürmüşse de; mahkemece bankadan getirtilen yazı cevabından ödendiği beyan edilen çekin lehtarının … olduğu, ciranta ve lehtarları arasında davalı şirket isminin yazılı olmadığı, davalı ile olan ticari ilişki kapsamında verilmediği tespit edilmekle bu çekteki imza ile karşılaştırılmasının sonuca etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Çekteki imzanın keşideci davacıya ait olmadığı iddiasıyla açılan eldeki menfi tespit davasında, dosyaya sunulan Adli Tıp Raporuna göre, çekteki imzanın davacıya ait olmadığı görülmüş olup, imzada sahteciliğin mutlak defilerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği, açıklanan nedenlerle Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varıldığından, esasa yönelik istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2019 tarih ve 2015/315 E., 2019/810 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 546,48 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 136,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,73 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023