Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1683 E. 2023/1064 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1683
KARAR NO: 2023/1064
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2017/218 E. – 2019/191 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dünyaca meşhur “…” markası ve ilgili şekil, logo, yazı, sözcük vs.’nin Enstitüsü bünyesinde tescilli hak sahibi olduğunu, “…” markasının tüm ürünlerinde tanınmış hale getirdiğini, markasının kimliği, ayırt edici unsuru, logosu olan “…” kelimesi, yan şerit (form strip) şekli, sıçrayan kedi logosunun TPE nezdinde tescillendiğini, yan şerit şekil markalarının … ve başkaca numaralar ile tescilli olduğunu, ayrıca “…” markasının tanınmış lisesinde yer aldığını, yan şerit logosunun ise TPE tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, ancak hal böyle iken, davalı tarafından ticareti yapılan ayakkabıların müvekkili adına tescilli markalara tecavüz teşkil ettiğini ve davalının bu yolla haksız kar elde ettiğini, davaya konu davalı yana ait ayakkabılarla, müvekkiline ait orijinal ayakkabılar karşılaştırıldığında, iltibasın var olduğu hususunun ortada olduğunu, davalı yana ait ürünlerde müvekkili adına tescilli yan şerit (form strip) şeklinin aynen kullanıldığını, bu durumun ayrıca tüketiciler nezdinde algı yanılmasına sebebiyet verdiğini iddia ederek, davalı eyleminin marka tecavüzü olarak tespitini, önlenmesini, (piyasadan toplatılması, internet sitesinden kaldırılması gümrük alanlarından toplatılması vs.), fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, davacı vekili bilahare 10/07/2018 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini, 24.375 Euro+11.907,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yer verdiği 4 adet “…” markalı ayakkabı modelinde, davacının … sayılı 5 adet markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzerinin bilinçli ve kasıtlı olarak müvekkil tarafından kullanıldığını iddia etmekte olduğunu, ancak söz konusu “…” markalı ayakkabılarda, müvekkili şirket tarafından şirketin en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan … adına … sayı ile tescil edilmiş olan 25. Nolu emtialarda tescilli markayı kullanmakta olduklarını ve müvekkili kullanımının tescilli markalarına dayalı olduğunu, bu nedenle tecavüz iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “davalı şirketin yetkilisi adına olduğu bildirilen … tescil numaralı şekil markasının koruma kapsamını aşar şekilde davacı adına tescilli … tescil numaralı şekil markası ile nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek şekilde tescilli olduğu ayakkabı emtiasında kullanıp piyasaya sürdüğü, bu şekildeki eylemin davacı markasından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla, davacının davasınnı kısmen kabulü ile, davalının davacı adına tescilli … tescil nolu şekil markasından doğan haklarına tecavüzün tespitine, bu markaya tecavüz oluşturan davalı ürününün piyasadan ve gümrüklerden toplatılmasına, internet sitelerinden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacının tercihine göre maddi tazminatı hesaplayan bilirkişi … tarafından düzenlenen ve dosya kapsamı ile uyumlu olan rapora göre, davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının (lisans bedeli) 11.907,00 TL olduğu anlaşılmakla, davacının maddi tazminata yönelik talebinin bu tutar yönünden kabulü gerekmiştir. Davacı ayrıca asgari lisans bedeli üzerinden de talepte bulumuş ise de, markanın sadece bir üründe kullanılması, emsal lisans sözleşmelerinde ise … markalı tüm ürün çeşitleri ve markaları bakımından düzenlenmiş olması karşısında, bu yöndeki talebi yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Ayrıca davalının eylemi, davacının markadan doğan manevi haklarını da ihlal ettiğinden, ihlalin niteliği, tarafların ekonomik durumu, kullanılan ürün sayısı ve süresi ile manevi tazminatın amacı gözetilerek, talep edilen 5.000,00 TL manevi tazminat uygun görüldüğünden, manevi tazminata ilişkin talebin de kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin ürünleri üzerinde … tescil numaralı kendi markasını kullandığını, davaya konu ayakkabı ürünlerinin markasının “…” markası olduğunu, müvekkilinin ayakkabıları üzerine koyduğu tescilli “…” kelime markasının yanı sıra yine tescilli … numaralı markasını ayakkabıların yan tarafında kullandığını, Davacının, … tescil numaralı markasının hükümsüzlüğü için açmış olduğu davanın reddedildiğini, … markasının Türkiye’de ve dünyada da tanınmış Türk Markalarından birisi olduğunu, … ise, tanınmış yabancı bir marka olduğunu, davacı markasının tanınmışlığı da dikkate alındığında, ortalama tüketici nezdinde karıştırma ve aynı işletmeden gelme ve çağrıştırma ihtimali olmadığından ürünün kullanıcıları daha çok spor ayakkabı kullanıcıları olup bilinçli tüketici konumunda olduklarından davacının hükümsüzlük talebi yerinde olmadığına ilişkin Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/220 E. 2016/146 K. Sayılı karar dikkate alındığında karıştırma ihtimali olmadığını, -Müvekkilin tescilli markasını tescilli olduğu şekli ile kullanmadığı iddialarına karşılık da olarak müvekkilinin tescilli markasını tescilli olduğu şekli ile kullandığını, … tescil numaralı markanın ayakkabıların tasarımları ve ayakkabıları üzerinde markanın kullanım alanının darlığı nedeniyle dikey olarak değil hafif yatay olarak kullanıldığını bu durumun aykırılık oluşturmadığını, Paris Sözleşmesinin 5/C-2 maddesi uyarınca, “Bir ticaret markasının, sahibi tarafından, Birlik ülkelerinden birinde tescil edildiği şekilde, ayırt edici özelliğini değiştirmeyen unsurlarla farklı bir biçimde kullanılması, tescili hükümsüz kılmayacak ve markaya sağlanan korumayı kaldırmayacaktır” hükmüne göre, tescilli markanın ayırt edici özelliği değiştirilmeksizin farklı bir biçimde kullanılmasının markaya sağlanan korumayı ortadan kaldırmadığını, markalar arasında görsel, işitsel benzerlik olmadığını, karıştırılma ihtimali olmadığını, Müvekkiline ait … markası ile müvekkiline ait … marka no lu markasının ilk majiskül harfini temsil ettiğini ve müvekkilinin tanınmış … markası ile bağlantılı bir tescil olduğunu, dava konusunun … markalı spor ayakkabı da ki kullanım da tescilli markanın ayırt edici unsurunu hiçbir şekilde değiştirmeden dikey markanın yatay kullanımı şeklinde bir kullanım olduğunu bu nedenlerle kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel mahkemece reddedilen kısmın, emsal lisans sözleşmesinde yer alan asgari lisans bedeline ilişkin olduğunu, mahkemece işbu bedelin varlığı ve hesaba katılması kabul edildiği halde mantığa, maddi vakıaya ve hukuka aykırı bir şekilde bu bedel tazminat hesabına katılmadığını, ıslah dilekçeleri ile … markalı ürünlerin 3 kategoriye ayrıldığını, Aksesuar, Ayakkabı, Tekstil olan 3 çeşidin toplamına 97.500 Euro’luk sabit bir asgari lisans bedeli öngörülmesi sebebi ile de 3’e bölünerek maddi tazminat taleplerini “24.375,00 EURO + 11.907,00 TL’ye” ıslah ettiklerini, grup başına düşen talep ettikleri kısmın, asgari bedel olan 97.500/3 – 32.500 EURO’ dan da az olduğunu, Türkiye’de hatta bir çok ülkede tanınmışlığa kavuşmuş davalının tecavüzü sabit olduğundan, bu bedelin ödemesi gerektiğini, müvekkilin markalarının tanınmış marka olmasının da tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle bu yönden taleplerinin kabulüne karar verilmek üzere kararın kaldırılmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, markaya tecavüzün durdurulması, men’i, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Davalı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede;Davalı … tescil numaralı kendi markasını kullandığını, iltibas ve karıştırma tehlikesi bulunmadığını ileri sürmüş olup, davacının yan şerit (form strip) şekli, sıçrayan kedi logosunun TPE nezdinde … ve başkaca numaralar ile tescilli olduğu ve bu tescilli markaların davalı ayakkabısında ayniyete yakın benzerlikte kullanıldığı, davalının savunmasında bu tür şeritlerin yaygın kullanıldığını savunulmuş ise de, davalının kullandığı şeridin sıradan düz bir şerit olmayıp, davacının tanınmış şekil markasının kopyaya yakın benzeri olduğu, davalının ayakkabıda ilaveten kendi … markasını kullanmasının hatta bu markanın da tanınmış olmasının marka iltibasını önleyici etkiye sahip olmadığı, tüketicinin … markasında görmeye alışık olduğu formu davalının … markalı ürününde gördüğünde davacının markasını … kullanılmasına izin verdiğini, dolayısıyla firmalar arasında bir ortaklık veya ekonomik ilişki olduğunu hatta şekil markasını ayakkabının sahibi davalı firmaya devrettiğini düşünebileceği, bunun da açık şekilde marka ihlali olduğu (T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5750 E., 2022/7573 K. ) anlaşılmış olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu kapsamı ve rapor içeriğindeki görseller dikkate alındığında davalının kendi tasarımı dışı bir kullanımının olmadığına yönelik savunmasının da yerinde olmadığı, … tescil numaralı markanın tescil edildiği hali ile değil davacının yan şerit ibareli tescilli markalarından özellikle başta … tescil numaralı markasına ve … tescil memaralı yarı şerit ibareli markalarına yakınlaştırılarak ve onlarla seri marka izlenimi yaratacak şekilde kullanıldığı, bu haliyle farklılaştırılarak kullanımın marka tescili kapsamında kullanım olarak değerlendirilemeyeceği, bu haliyle davalı ürünlerinin davacının tescilli markalarına tecavüz oluşturduğu bu yöndeki istinaf talebinin de reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede;Davacının 66/c maddesine göre maddi tazminat isteminde bulunduğu, dava dosyasına emsal lisans sözleşmesi olarak sunulan sözleşmede cari lisans bedelimin net satışlarının %9 olacağı belirtildiği, buna göre bilirkişilerce 11.907,00. TL olarak hesaplandığı, ancak lisans sözleşmesindeki asgari lisans bedelinin 2008 yılı için yıllık 97.509,00.-Evro’ olduğu ve tescilli puma markalı ürünlerin tamamıma yönelik olarak belirlenmiş bir bedel olduğu, davaya konu uyuşmazlıkta tecavüze konu ürünün 101/51 kodlu ayakkabı ürünü olduğu, lisans sözleşmesindeki asgari bedelin yerinde bir bedel olmayacağı, istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih ve 2017/218 E., 2019/191 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcın peşin yatırılan 289,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 19,15 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.154,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 288,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 866,19 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023