Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1682 E. 2023/1107 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1682
KARAR NO: 2023/1107
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2017/24 E. – 2019/294 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 25 ve 35. sınıfta tescilli “…” ve “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin merkezi Madrid’de bulunan ve WIPO tarafından 01/09/20169 tarihinde yayınlanan gazete ile de “…” isminin yurtdışı isim ve patent hakkını da 10 yıllığına satın aldığını, müvekkili markaları ile benzerliği ile dikkat çeken “…”, “…(…)…” ve “…” isimlerinin tescili için başvuru yaptığını başvuruyu reddettiğini, ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek, davalının müvekkilinin ticaret unvanına ve marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitini, durdurulmasını, ref’ini, marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulmasını, imhasını, davalıya ait www…com isimli internet sitesinin yayının durdurulmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 500,00 TL maddi, 500,00 TL itibar ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 11.000,00 TL tazminatın, haksız rekabetin başladığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak dava ile ilgili cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.Birleşen 2017/138 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hem yurt içinde hem de yurt dışında tanınmış müşterileri nezdinde markalaşmış bilinirliği, bu nedenle davalı adına kayıtlı markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, ticaret unvanına vaki tecavüzün meni ile … kelimesinin davalının sicil kaydından ve kullanıldığı diğer yerlerden silinmesi ve haksız rekabetin önlenmesini, www…com sitesi adı altında yapılan tecavüzün meni ile bu internet sitesinin kapattırlamasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; markaların benzer olmadığını logo ile beraber tesicl edilip kullanıldığını, yerinde olmayan davanın tüm talepler yönünden reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “ASIL DAVA YÖNÜNDEN :Asıl dosya yönünden(2017/24 Esas) davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davacı adına tescilli … tescil nolu “…+ŞEKİL” markası ve … tescil nolu “…+ŞEKİL” markalarından doğan haklarına davalının “…” şeklindeki markayı ürünlerinde kullanımı nedeniyle tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, davalının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkili olupturan ürünlerini ve münhasıran bu ürünlerin üretiminde kullanılan üretim araçlarına reklam ve sair tanıtım evraklarına el konularak ürünler üzerindeki markaların silinmesi mümkün ise silinmesi ve çıkarılması değil ise imhasına, Davalı adına olan “www…com” internet sitesinin yayınının durdurulmasına, 5.000,00 TL manevi tazminat ile 500,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılarak hüküm özetinin ülke çapında yayınlanan 1 gazede ile ilanına, Davacının itibar tazminatına yönelik talebi ile fazlaya dayalı manevi tazminat taleplerinin reddine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:1-Birleşen mahkememizin 2017/138 esas sayılı dosyası yönünden davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı … unvanındaki “…” kelimesinin davalının ticaret unvanından ve diğer ticari evrakından silinmesine, Davacının davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne ilişkin talebi yönünden daha önce Mahkememizin 2017/392 Esas, 2018/29 Karar sayılı dosyasında iltibas oluşturan 18, 25 ve 35. sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verildiğinden ve kesinleştiğinden, bu dosyada yeniden bu emtialar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer emtialar yönünden talebin reddine,Davacının bu dosyada davalı adına olan internet sitesinin yayınının durdurulması talebi yönünden aynı talep mahkememizin 2017/24 esas sayılı dosyasında da mevcut olduğundan, bu dosya yönünden derdestlik dava şartı nedeniyle bu talep yönünden olan davanın usulden reddine, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı markası olan (şekil) … ve … (şekil) markaları ile müvekkil markası olan (…) … markaları hukukunun iltibas tehlikesi yönünden esas aldığı hiçbir kritere göre benzerlik taşımadığını, hem davacı hem de müvekkil markası logolu markalar olup müvekkilin markasındaki yusufçuk olarak bilinen böceğin kelimenin köşesinde yer almasının özgün olduğunu, kelime olarak karşılaştırıldığında ise kendi içlerinde herhangi bir benzerlik bulunmadığını, her iki markanın kendi bütünlüğü bulunmakta ve bu bütünlük içinde birbirinden farklı görünüm ve çağrışımlara sahip bulunmadığını, , işitsel yönden karşılaştırma yapıldığında ise davacı markasında geçen … ibaresinin kalın ve yuvarlak sesli harfler sebebiyle müvekkil markasındaki ince sesli harfler dolayısıyla farklı olduğunu, ticaret unvanından … ibaresinin çıkarılması müvekkilinin ticaret unvanının terkini anlamına geldiğini, bu halde de ticaret mahkemelerinin görev alanına giren bir taleple karşı karşıya kalındığını,tazminat konusunda alınan rapor müvekkilin davacının markasına tecavüz edemeyeceğini gösterir tespitlerle kurulduğunu, davacının neredeyse tüm satışları yurtdışı iken müvekkil yurtiçi pazarında faaliyet gösterdiğini, davacı sadece erkek dış giyim alanında faaliyet yürütürken müvekkil sadece kadın giyim alanında faaliyet yürüttüğünü, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın e-satış üzerinden satış yapmasından itibaren sürekli olarak müvekkilin telefonları çalmakta, müvekkile ayıp ihbarında bulunmadığını, bu aramaların tamamı isimlerin karıştırılmasından kaynaklandığını, dava konusu marka ile müvekkile ait markalar hemen hemen aynı olup halk tarafından karıştırılma ihtimali çok yüksek olduğunu, hem söyleniş açısından, hem kullanılan harfler bakımından, hem çağrışım bakımından, hem kullanıldığı alanlar bakımından ayırt edilebilecek derecede bir farklılığı bulunmadığını, bütünlük ilkesi ve toplu intiba kuralına göre hükümsüzlüğü talep edilen marka, müvekkilin tanınmışlık oranı düşünüldüğünde sanki müvekkile ait seri markalardan biri gibi görüdüğünü, davalının müvekkilinin tescilli markası ile iltibas oluşturan markasını ticaret ünvanı olarak da kullandığını, iltibas oluşturan markasını ürünlerinde kullanarak “http://www…com ” “www…com ‘’ web sitesi üzerinden … markası ile satış yaptığını, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Asıl dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, ref’i, maddi-manevi ve itibar tazminatı ile, tecavüzlü ürünler ile bu ürünlerin üretiminde kullanılan üretim araçları ile tanıtım materyallerine el konularak imhası, davalıya ait www…com isimli internet sitesi yayınının durdurulması, hükmün ilanı, birleşen dava ise, davalı adına tescilli olan … sayılı markanın hükümsüzlüğü, unvan terkini ve internet sitesi yayının durdurulması taleplerine ilişkindir.Asıl ve birleşen dava tarihine göre uyuşmazlıkta 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SMK’nın hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. TPMK kayıtlarına göre, davacı adına , 09.05.2013 tarih, … nolu ” … + şekil” ve 29.01.2015 tarih, … nolu “… + şekil” ibareli markaların 25 ve 35. Sınıflarda tescilli olduğu, davalı adına 07.10.2015 başvuru tarihli … numaralı şekil + … ibareli markanın 14,18, 25.ve 35.sınıflarda tescilli olduğu görülmektedir. Dosyada mevcut 22/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; sonuç olarak, davalının 25 ve 35. Sınıflarda …/…+Şekil (…)” şeklinde markasal kullanımının bulunduğu, www…com internet sitesinde de davalının “…” markalı ürünlerinin satışına aracılık edilmiş olduğu ve davalının markasal kullanımının, kendisi adına … sayı ile tescilli “…+Şekil (…)” markasının tescili kapsamında olup, bu markanın tesciline uygun olduğu belirtilmiştir.SMK m.7 maddesinde marka sahibinin izinsiz olarak yapılması hâlinde, önlenmesini talep edebileceği fiiller belirtilmiş, aynı kanunun 29. Maddede ise, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller gösterilmiştir. Markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bütün olarak bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Yine karıştırma ihtimalinde ilgili mal veya hizmetin benzerliği üzerinde de durulmak gerekir. İltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir. Diğer taraftan, haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilen kurallardır. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2018, s. 350).6102 Sayılı TTK’nın 55/1-5 maddesine göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Bu durumda, kişinin bir başkasının haklı olarak kullandığı mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması iltibasa yol açar ve haksız rekabet teşkil eder. O hâlde SMK 7. ve 29. Maddeleri kapsamında tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavizin eylemi aynı zamanda haksız rekabet teşkil etmektedir. Somut olayda , taraflara ait markaların asli unsuru … ve … sözcükleridir. Tek bir harf dışında harfler ve harflerin sıralaması aynı şekildedir. Her iki markada 35. ve 25. Sınıflarda tescillidir. Bu nedenle markalar arasında ayniyete yakın benzerlik bulunduğundan, karıştırılma ihtimali yüksek olup tüketicilerin hizmetin kaynağı , işletmeler arasında bağlantı olduğu yanılgısına düşebilecekleri , davalıya ait kullanımın davacının alt/seri markası olabileceğini düşündürteceği görülmekle , bu durumun tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması niteliğinde olduğu ve iltibasa sebebiyet verdiği , iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanım ile üretilen ürünlerin ticaretinin yapılması tescilli marka hakkına tecavüz teşkil eden bir kullanım olduğu ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır. Davalı … Ltd. Şirketinin 05.10.2015 tarihinde tescil edildiği, Davacıya ait markanın iltibas oluşturacak şekilde aynı zamanda ticaret ünvanı olarak kullanıldığı bu nedenle SMK 7/3-e maddesi uyarınca davacının bu tecavüzlü kullanımın önlenmesini talebinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. SMK 150. madde düzenlemesine göre “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uuygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sımai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat islenebilir ” yine aynı yasanın 151. maddesinde, yoksun kalınan kazanca ilişkin ” Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Görüldüğü gibi,Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. İtibar tazminatının oluşabilmesi için tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi şartını aramıştır. Ayrıca uğranılan zarar, fiili kayıp yoksun kalınan kazanç maddi tazminat konusu olabilecektir.Somut olayda, iltibas oluşturacak şekildeki markasal kullanım nedeniyle , gerçek zarar tespiti mümkün olmadığından TBK 50 ve 51 maddeleri gözetilerek, taleple bağlı kalınarak 500,00 TL maddi tazminat, somut olayın özelliği, tarafların durumu ile hak, nesafet ve adalet ilkesini gözeterek 5.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alındığı , maddi ve manevi tazminata ilişkin hükümlerde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine itibar tazminatına yönelik talebinin ise, davalının kötü kullanımı söz konusu olmadığından reddine karar verildiği, davalı tarafın kullanımlarının, markanın itibarının zarara uğratacak boyutunun ve tazminatı ödenmesi gerektirecek nitelikte olmadığı bu nedenle talebin reddi kararının dosya kapsamına uygun olduğu, hüküm altına alınan 500,00 TL maddi tazminat kararının HMK ‘nın 341.maddesi uyarınca miktar itibariyle istinaf edilemeyecek kesin nitelikte bir karar olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen deliller kapsamında kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarih ve 2017/24 E. 2019/294 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince Birleşen dava yönünden alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 298,00 -TL harcından mahsubu ile fazlaya ilişkin olan bakiye 28,15-TL daha harcın davalı tarafa talep ve isteği halinde iadesine,4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023