Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1678 E. 2023/705 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1678 Esas
KARAR NO: 2023/705
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2017/391 E. – 2019/550 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Bankası A.Ş.’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlattığını, takibe konu çekte keşideci imzaların sahte olduğunu, müvekkiline ait olmadığını, kambiyo senetlerinde keşidecinin imzası olmaksızın keşidecinin lehtara ya da başka kişiye borçlu olmasının hukuken mümkün olmadığını, zira borç ilişkisi doğmayacağını, aynı şekilde çekteki yazıların da müvekkiline ait olmadığını, çeklerde müvekkilinin el ürünü hiçbir yazı ve rakam bulunmadığını, çekteki imzaların davacı müvekkile ait olmadığı gerekçesi ile dava konusu … no.lu çek ile işbu davaya konu edilmeyen … Bankası, Oto Sanayi Şubesi’nin … çek no.lu 22.02.2016 keşide tarihli, keşidecisi …, Lehdarı … A.Ş olan 42.500 TL meblağlı, IBAN NO: … (… hesabına ait) çek ve … Bankası, Oto Sanayi Şubesi’nin … çek no.lu 30.02.2016 keşide tarihli, keşidecisi …, Lehdarı … A.Ş olan 25.000 TL meblağlı, IBAN NO: … (… hesabına ait) çeke ilişkin olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde (icra takibinden önce) menfi tespit davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, ancak bu davada … Bankası A.Ş. taraf olmadığı için ve davanın sonucunda verilen karar … Bankasını bağlamayacağı için zaruret neticesinde işbu huzurunuzdaki davayı açmak durumunda kaldıklarını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2016/139 Esas sayılı dava dosyası ile davacısının müvekkili olduğu, davalısının ise … A.Ş. olduğu menfi tespit davasında 19.12.2016 tarihinde bilirkişi raporu alındığını, söz konusu bilirkişi raporunda; “inceleme konusu çek aslındaki keşideci … ismine atfen atılı imzanın …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır.” denilmek sureti ile inceleme konusu yapılan … Sanayi Şubesi’ne ait 22.02.2016 tarihli … sayılı 42.500 TL’lik çekteki imzanın davacı müvekkile ait olmadığının tespit edildiğini, dava konusu edilen … no.lu çekteki imzanın da tıpkı işbu dava konusu edilmeyen … sayılı çekteki imza gibi müvekkil tarafından atılmadığını, aynı şekilde çekteki yazıların da müvekkiline ait olmadığını, çeklerde müvekkilin el ürünü hiçbir yazı ve rakam bulunmadığını, müvekkilin dava konusu çek yapraklarının kaybolması veya çalınması ve rızası dışında elden çıkması neticesinde kötü niyetli olarak doldurulup haksız kazanç amaçlı tedavüle çıkartıldığının tahmin edildiğini, öte yandan, dava konusu edilen çekin lehtarı olan dava dışı … A.Ş. ile müvekkil arasında bu çeklerden dolayı borç ilişkisi doğurabilecek herhangi bir mal veya hizmet alışverişi, herhangi bir akdi ilişki söz konusu olmadığını, dava konusu çeklerin aynı zamanda bedelsiz olup bu bakımdan da müvekkilinin borçlu olmadığını, açıklanan nedenlerle; takip konusu … no.lu çek nedeniyle borçlu olmayan müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi nedeni ile müvekkilin daha fazla mağduriyetine neden olunmaması adına işbu menfi tespit davasını açmak ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmek zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkilinin imzasını taşımayan (sahte – taklit imzalı) ve hiçbir akdi ilişkiye de dayanmayan, bedelsiz olan … Bankası, Oto Sanayi Şubesi’nin … çek no.lu, 17.05.2016 keşide tarihli, keşidecisi …, lehtarı … A.Ş olan 25.000 TL meblağlı, IBAN NO: … (… hesabına ait) takip dayanağı çekten dolayı müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitini, icra veznesine ödenen paranın davalıya ödenmemesi için uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkili aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle toplam alacak üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Çeliktepe/İstanbul Şubesi kredili müşterilerinden … Tic. A.Ş tarafından ifa uğruna edim kapsamında muhtelif kişilere ait çeklerin ciro edilerek müvekkili bankaya teslim edildiğini, … Tic. A.Ş.’nin ödeme güçlüğü yaşaması ve mevcut kredi hesaplarının kat edilerek sonlandırılması üzerine söz konusu çeklerin yasal takibe konu edildiğini, bu kapsamda davacı … tarafından … Tic. A.Ş. Lehine düzenlenen 17/05/2016 keşide tarihli 25.000TL bedelli çeke istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlanıldığını, davacı tarafın çekteki imzanın davacıya ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, davaya konu çekin kendisince keşide edilmediği iddiaları ile işbu davayı açtıklarını, müvekkil banka aleyhine kötü niyet tazminatı talebinde bulunduklarını, davacı tarafından açılan işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davaya yanıt verilmesi zorunluğunun doğduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yapılacak imza incelemesinde imzanın davacıya ait olduğunun tespiti halinde müddeabbihin %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, tüm yargılama masrafı ve vekalet ücretlerin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı sabittir. Ayrıca davacının ticari defterlerinin incelenmesinde davacının dava dışı … A.Ş ile ticari ilişkisinin olduğu, davaya konu çekin davacı defterlerinde yer aldığı alınan bilirkişi raporu ile de sabittir. Çek kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi için verilir. Kambiyo senedine bağlı borcun ödenebilmesi için, kambiyo senedinin aslının ibraz edilmesi ve ibraz eden hak sahibinin bir birini doğrulayan müteselsil cirolarla hak sahibi olduğunun anlaşılmasına bağlıdır. Çeke bağlı alacağı bulunan kişinin müracaatı halinde kambiyo borçlusu belirtilen şekilde hak sahipliğini belirledikten sonra ödeme yapması halinde borcundan kurtulur. Çeke ilişkin borcun ise muhatap bankada bulunan hesapta keşide tarihinde çek karşılığının bulundurulması ve muhatap bankanın çeki ibraz edenin gerçek hak sahibi olduğunu tespit ederek ödemesi halinde keşideci borcundan kurtulur. Somut olayda, davacı, çekin rızası dışında elinden çıktığını, çekteki yazı rakam ve imzanın kendisine ait olmadığını, davalıya borçlu olmadığını iddia etmektedir, davalı banka ise çekin son hamilidir. Bu durumda, davalının iktisabının korunup korunmayacağının değerlendirilmesi gerekir. Kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılır. Aynı şekilde TTK’da iyiniyetli çek hamilinin korunacağı düzenlenmiştir. Buna göre;çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun,onu geri vermeye mecbur değildir. Somut olayda, her ne kadar çekteki keşideci imzası davacıya ait değil ise de; bu çeki ibraz eden ve takibe konu eden davalının iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğuna ilişkin hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Davacı ile çeki davalıya ciro eden dava dışı şirket arasında ticari ilişki olduğu, çekin bu şirkete verildiği, davacının çek bilgilerini çekin ibrazından önce nasıl ve nereden öğrendiğini izah edemediği hususları da dikkate alındığında davacının davasında haksız olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Menfi tespit davası olarak açılan sonrasında istirdat davasına dönüştürülen işbu davada; davaya konu olan … Bankası Oto Sanayi Şubesi’nin 17.05.2016 keşide tarihli ve 25.000 TL meblağlı … no’lu lehdarı … AŞ. ve keşidecisi … olan çekteki keşideci imzasının müvekkili …’a ait olmadığının 04.02.2019 tarihli adli tıp uzmanı Prof. dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, imzada sahteciliği mutlak defi olduğunu, iyi niyetli hamil olsa bile davalı bankaya karşı da ileri sürülebileceğini, Yukarıda belirtilen çekin başkaca çeklerle birlikte İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/139 E. Ve 2018/554 K. Sayılı menfi tespit davasına daha önceden konu edildiğini ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından menfi tespit davasının kabulüne karar verildiğini, bu kararın 26.06.2018 tarihinde kesinleştiğini, başka deyişle müvekkili …’ıN … Ticaret Aş.’ye borçlu olmadığı kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olduğunu, Yukarıda sözü edilen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/139 E. Ve 2018/554 K. Sayılı menfi tespit davasında, şu anda işbu davaya konu olan … Bankası Oto Sanayi Şubesi’nin 17.05.2016 keşide tarihli ve 25.000 TL meblağlı … no’lu çekle ilgili olarak gerek imza yönünden gerekse ticari defterler yönünden gerekli incelemeler yapıldığını ve bu hususta iki ayrı bilirkişi raporuyla müvekkil …’ın … Ticaret AŞ.’ye borçlu olmadığının saptandığını, Mahkemece bu bilirkişi raporlarının hükme esas alındığını ve kararın kesinleştiğini, Yerel Mahkemenin kararın gerekçesinde yer vermiş olduğu 16.08.2019 tarihli S. M. Mali Müşavir … tarafından sunulmuş olan bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı aleyhine herhangi bir tespit yapılmadığının görüleceğini, bu raporun da davacının … AŞ.’den alacaklı olduğunu kabul ettiğini, alacaklı olduğu saptanan müvekkilinin aynı zamanda … Yapı AŞ.’ye borçlu olamayacağından ve çekteki keşideci imzası da kendisine ait olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ancak buna rağmen Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, davacı dava ve takip konusu çek üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, mali bilirkişi raporuna itibar edilerek, davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda belirtilen nedenlerle davacı tarafından istinaf başvurusuna konu edilmiştir. Mahkemece; imza incelemesine yönelik bilirkişi raporunda, dava konusu çek üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olduğu yönündeki tespite rağmen, mali bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar Mahkemece; davacının çek bilgilerini göstererek çekin bankaya ibrazından önce menfi tespit davası açmış olması, bu nedenle çek bilgilerini çekin ibrazından önce nasıl ve nereden öğrendiğini izah edememiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/139 Esas 2018/554 Karar sayılı dosyasında, eldeki davaya konu çekin de aralarında bulunduğu üç adet çek yönünden aynı davacı tarafından dava dışı lehdar …A.Ş aleyhine menfi tespit davası açıldığı, bu davada yapılan yargılama sonucunda; davaya konu çekler üzerindeki imzaların davacı eli ürünü olmadığı, ayrıca incelenen ticari defterlere göre davacının davalıya borçlu değil aksine alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın istinaf edilmemesi üzerine 26.06.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bu karar davalı tarafın farklı olması nedeniyle eldeki dava açısından kesin hüküm niteliği taşımasa da, güçlü delil olarak kabul edilmiştir. Zira söz konusu dava çekin lehdarı aleyhine açılmış, eldeki dava ise çeki ciro silsilesiyle devralan son hamil bankaya karşı açılmıştır. Dolayısıyla, gerek eldeki dava dosyasına sunulan imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu ve gerekse İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/139 Esas 2018/554 Karar sayılı kararı dikkate alındığında, eldeki davaya konu çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının kabul edilmesi gerektiği, bu kabule göre imzada sahtecilik mutlak def’ilerden olup, def’inin herkese karşı ileri sürülebileceği, son hamil davalı bankanın iyi niyetli olmasının da durumu değiştirmeyeceği, davacının çek bilgilerini çekin ibrazından önce nasıl ve nereden öğrendiğini izah edememiş olmasının salt davanın reddine yeterli olmadığı, aksi yöndeki değerlendirmelerin hatalı olduğu, bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu anlaşılmıştır. Ancak davacı vekili tarafından, icra dosyasına ödemede bulunulduğu iddia edilmiş olmasına göre, Mahkemece yapılacak iş; ödeme iddiası araştırılarak, ödeme yapıldığı taktirde davanın istirdat davasına dönüşmüş olacağı gözetilmek suretiyle, varılacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla davacı vekilinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih, 2017/391 E. 2019/550 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023