Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1676 E. 2023/680 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1676
KARAR NO: 2023/680
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/10/2019
NUMARASI: 2017/298 E. – 2019/711 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; (06/10/2016 tarihli) müvekkili şirketin 2013 yılından beri metalurji ve mimarlık alanında faaliyetlerini yürüttüğünü davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden … San.Ltd.Şti aleyhine icra takibi başlatıldığını , müvekkili şirketin icra dosyası borçlusu şirket ile herhangi bir ticari bağlantısının olmadığını, icra takibi neticesinde 20.07.2016 tarihinde 3.kişi konumundaki müvekkili şirketine gelindiğini ve müvekkili şirketin iyiniyetli 3.kişi olmasına rağmen menkul mallarının haczedildiğini, İstanbul 23. İcra Mahkemesi’nin 2016/1030 Esas ve 2016/986 Esas sayılı dosyaları ile istihkak iddiaları doğrultusunda yargı sürecinin başlatıldığını, söz konusu haciz işlemi sonrasında 02.08.2016 tarihinde davalı … A.Ş tarafından müvekkili şirket üzerinde icra haciz baskısı kurularak 30.000,00-TL bedelli bir protokol sunulduğunu, müvekkilinin söz konusu protokolü imzalamak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin 30.000-TL tutarındaki parayı davalı tarafa ödemesine rağmen davalı tarafın kötü niyetli olarak 08/08/2016 tarihinde 2.bir haciz işlemi gerçekleştirdiğini belirterek müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı 30.000,00-TL’nin ödeme tarihi itibariyle ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatına sebepsiz zenginleşme hukuki dairesinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasının borçlusu … San. Ltd. Şti aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında 20/07/2016 tarihinde haciz işlemi gerçekleştirildiğini, davacı tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, taraflarınca istihkak iddiasına itiraz edildiğini, icra müdürlüğünce dosyanın İcra Mahkemesi’ne gönderildiğini, İstanbul 23. İcra Mahkemesinin 2016/918 E. 2016/603 K. sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, davacı tarafından İstanbul 23. İcra Mahkemesi’nin 2016/986 E. sayılı dosyasında istihkak davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, ticari dava niteliğindeki istirdat davalarında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, mahkemenin görevsiz olduğunu, davacının aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı bulunmadığını, icra takibine konu borç 3. kişi tarafından ödenmiş olsa bile davacı sıfatının borçluya ait olduğunu, borcu ödemiş olan 3. kişi alacaklıya karşı istirdat davası açamayacağını, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, haciz esnasında borçluya ait evraklar bulunduğunu, borçlu şirket ile davacı şirketin faaliyet konularının aynı olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce dosyadaki tüm deliller, belgeler ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı taraf her ne kadar dava dilekçesiyle icra takibindeki haciz baskısıyla üçüncü kişi olarak ödediği toplam 30.000,00 TL nin geri verilmesi için iş bu davayı açmış ise de, iş bu davanın istirdat davası olarak görüldüğü, İİK 72/7 maddeye göre icra dosyasında takibe itiraz etmeyen veya itirazı kaldırılan ve bu yüzden borçlu olmadığı bir parayı ödeyen kişinin ödediği tarihten itibaren bir sene içinde paranın geri alınması için dava açabileceği, somut olayda ise davacının takip borçlusu olmadığı icra takip dosyasında sadece 3. kişi olarak ödediği parayı geri istediği, TBK’nın 195. maddesine göre; borçlunun borcunu ödeyen davacı 3. kişinin borçlu ile borcun nakli sözleşmesi yapmış gibi kabul edilerek davacı 3. kişinin iş bu ödemeden dolayı bu madde hükmü gereğince ancak ve ancak icra takip borçlusu olan … Sanayi Limited Şirketi’ne rücu etme hakkının bulunduğu, bu davada davacı 3. kişinin takip alacaklısından yatırdığı parayı talep etme hakkının bulunmadığı ayrıca aksi halinde dahi yukarıda açıklandığı ve bilirkişi raporunda belitildiği üzere davacı şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında organik bağın mevcut olduğunun kabulü ile ispatlanamayan davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine” gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK madde 72 uyarınca istirdat davası açılabilmesi için geri verilmesi istenen paranın geçerli bir icra takibi sırasında ödenmiş olması gerektiğini ve davacının aslında borçlu olmadığı bir parayı icra kuvvetinin tehdidi ve baskısı altında ödemiş olması gerektiğini, davanın açılmasına sebep olan icra takibinin borçlu … San Ltd Şti hakkında başlatılmış olduğu halde üçüncü kişi olan müvekkilin iş yerine hacze gelindiğini ve davalıya icra baskısı altında borçlu olunmamasına rağmen 30.000 TL ödeme yapıldığını, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkil şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ mevcut olduğu varsayımında bulunulduğunu, söz konusu organik bağın mevcut olduğu kanaatine yalnızca çeşitli vakıaların yorumlanmasıyla ulaşıldığını ve hakkaniyete uygun yargılama yapılmadığını, usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerin kesin delil niteliğinde olduğunu ancak ticari defterlerin hiçbir şekilde hükme esas alınmadığını, hacze konu malların müvekkil şirket tarafından satın alınmış olup faturalarının da mevcut olmasına rağmen müvekkilin ortağı olmadığı bir dönem için … ve … Endüstri şirketlerinin 9 ay gibi bir süre aynı adresi kullanıyor olmalarından ötürü aralarında organik bağ bulunduğu tespitinde bulunmasının hatalı olduğunu, dosyada mübrez bilirkişi raporlarında müvekkil şirket ile borçlu şirket arasında somut delil mahiyetindeki belgeler üzerinde yapılan incelemelerde şirket arasında organik bağ kurulamadığını, davacı müvekkilin … San Tic Ltd Şti’nin tek yetkilisi … olduğunu, icra dosyasının borçlusu olan dava dışı … San Ltd Şti’nin ortakları arasında müvekkili … bulunmadığını, müvekkil şirketin çekin lehtarı veya cirantası olmadığını, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yerel mahkeme kararına karşı usule dair yaptığı itirazına ilişkin istinaf dilekçesinde yerel mahkemenin müvekkil şirketinin istirdat davası açma hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinden bahsedilmişse de yerel mahkemenin davacının davasını redetmesinin tek sebebi davacının alacaklı olan müvekkile karşı istirdat davası açma hakkının olmaması olmadığını, gerekçeli kararda aksi halde dahi şeklinde devam edilip davacı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın olduğuna vurgu yapıldığını bu nedenle davacının davasını ispatlayamadığından bahsedildiğini, davacı şirket ile dava dışı borçlu arasında organik bağın bilirkişi raporlarında da açıkça ortaya konulduğunu, tüm bu nedenler ile davacının davasının haksız ve hukuka aykırı olup yerel mahkemenin davacının davasının reddine ilişkin kararının usule ve hukuka olduğunu beyan ederek davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/425 E. 2017/7 K. sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın İstanbul Nöbetçi ATM’ye gönderildiği, davanın İstanbul 11. ATM’de görüldüğü anlaşılmıştır.Davanın konusu davacı tarafından icra dosyasının borçlusu olmadığı halde haciz baskısı altında 2/08/2016 tarihli protokol ile dosya borcuna mahsuben 30.000,00 TL’nin ödendiğini belirterek ödenen bedelin istirdatı talebidir.02/08/2016 tarihli protokolün; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına istinaden düzenlendiği, davacının banka hesabında dosya borcuna mahsuben …’ın banka hesabına 14.000,00 TL EFT ve elden 1.000,00 TL nakit alındığı, dosyanın geri kalan bakiyeye karşılık tahsil harcının borçluya ait olmak üzere bir adet bono alındığı, alınan bono vadesinde ödenmediği takdirde tahsil harcı borçluya ait olmak üzere dosya borcu ile ilgili hiçbir hak ve alacağı kalmayacağının belirtildiği, 02/08/2016 tanzim tarihli 04/08/2016 vade tarihli borçlusu … kefilin … Ltd Şti olan 25.000,00 TL bedelli bono düzenlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 31/05/2018 tarihli S.M. Mali müşavir tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, …’ın davacı … Ltd Şti ile organik bağ içinde olduğu, borçlu şirket ile … ve …’nun ortak oldukları, şirket adresinde borçlu şirketinde 2013 yılı içinde faaliyet gösterdiği, davacı şirket ortağı ve vekaletname ile şirket adına geniş yetki ile donatılmış olan …’ın borçlu şirketle ilişkisinin bulunduğu, bu nedenle dava dışı borçlu … Ltd Şti ile davacı şirket arasında organik bağ-ilişki bulunduğu belirtilmiştir.01.03.2018 tarihli Ekonomi Ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuk Öğretim Üyesi, Muhasebe-finans uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı şirket ile borçlu … şirketi arasında organik bağ bulunduğu, davacı ile davalı arasında borç tasfiye protokolü imzalanmasına ve buna bağlı olarak bono verilmesine ilişkin işlemlerin hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.TBK 195. maddeye göre borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur. 02/08/2016 tarihli protokol gereğince davacının icra dosyası borcunu üstlendiği, bu nedenle ödediği parayı alacaklıdan isteyemeyeceği anlaşılmıştır.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2019 tarih ve 2017/298 E., 2019/711 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,5 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/06/2023