Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/167 E. 2020/465 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/167
KARAR NO: 2020/465
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2016/161 E. 2017/100 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ,dava dilekçesinde; Davacının 1991 yılından beri ticari faaliyetlerini sürdürdüğü sektörde … Ltd.Şti şeklindeki ticari ünvanı ve … esas unsurlu markası ile tanındığını, ( 1991 yılında 2005 yılına dek kullandığı ünvanının 2005 yılından itibaren … Ltd ŞTi olarak değiştiği); davacının yoğun olarak kullandığı ve 19/05/2001 yılından beri www…com alan adının sahibi olduğunu, … no.lu … markasının 37 ve 42.sınıflarda TPE nezdinde kendi adına tescili olduğunu, inşaat hizmetleri alanında tanındığını, karşı tarafın markasını “…” Harfi ekleyerek oluşturduğu “…” markasının kendi markasından farklılık oluşturmadığını, davalı tarafından TPE nezdinde tescil edilen … nolu tescile ait markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, kendilerinin tanıtmış oldukları markanın nihai tüketici gözönünde bu marka ile karıştırılacağını, müvekkilinin bu markayı kullanmaya başlamasından 20 yıl geçtikten sonra karşı tarafın marka başvurusunda bulunması ve tescil olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, markanın kullanılmasının iltibas oluşturacağını, davalı ile kendi markalarının aynı sınıflarda tescilli olduğunu, davalıya ait “…” markasının öncelikle ihtiyati tedbir koyularak 3.kişilere devrinin önlenmesine ve her türmü maddi ve manevi tazminat talep ve dava hakları saklı kalmak üzere davalıların TPE nezdinde tescilli bulunan … nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davacının markasının … ibareli olduğunu, müvekkilinin markasının ise … ibareli olduğunu, markaların birbirinden çok farklı bulunduğunu, bilirkişi rapırundakı “I” harfinin müvekkilinin markasını ayırt edicilik kazandırmadığı beyanını, kabul etmediklerini, beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 42/a ve b bendleri, 7/1-b ve 8/1-b maddeleri gereğince, davalı markası ile davacı markasının 37.sınıfta aynı hizmetler sınıfında kayıtlı olduğu, her iki şirketin iştigal alanının benzer olduğu, aynı sektörde faaliyette bulundukları, her iki tarafın markasında … ibaresinin ortak olduğu, davalı markasında … şeklinde hecelerin ayrı yazılışının ve sona getirilen ‘…’ ekinin ayırt edicilik kazandırmadığı, markaların görsel, işitsel ve fonetik yönden ayırt edilemeyecek şekilde benzer oldukları,davalı markasının davacı markasının tescilli olduğu 37.sınıfta tescil edildiği, markaların hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi yönünden 556 Sayılı KHK 9/1-b maddesi gereğince karıştırılma ihtimalinin bulunduğu , aynı sektörde faaliyet gösterdiklerinden davalının davacının ticaret unvanının asıl unsuru ve aynı zamanda 13/12/2006 tarihinden itibaren tescilli … ibareli markasından ve 2001 tarihli www…com alan adlı internet sitesinden haberdar olmamasının düşünülemeyeceği,davalının marka olarak seçebileceği onca marka ve seçenek özgürlüğü varken neden … ibaresini marka olarak tercih ettiğini açıklayamadığı,sektörde davacının markasının tanınmışlığından faydalanmak amacıyla hareket ettiği, davacının KHK 42. Madde gereğince davalı markasının hükümsüzlüğünü isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne davalı şirket adına Türk Patent ve Marka kurumu nezdinde … sayılı “…” MARKASININ hükümsüzlüğüne ve sicilden terkikine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davalının logo kullanımında bulunduğunu, her iki markanın birbirinden farklı olduğunu, davalı markasının ayırt edici olduğunu, ”yapı” ibaresinin iştigal edilen işle ilgili olduğunu, davalıya ait ait olan markanın, marka tescili için Enstitü Bilikişilerince uygunluk aldığını, askı süresinde ise ne davacı tarafından nede başka şirketler tarafından itiraz edilmediğini, huzurdaki davanın da 5 sene sonra açıldığını, davacının 2011 yılında davalının yaptığı markalı konut projesine denk yaptığı marka tescili olan gösterebileceği emsal bir inşaat projesi bulunmadığını, ayrıca davalı şirketin marka bilinirliğinin davacıdan fazla olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile 37.sınıfta tescil edilmiş “…” ibareli markanın, davacı ”…” markası ile iltibas yarattığından bahisle hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemli davadır. Türk Patent ve Marka Kurumudan celbedilen kayıtlara göre; davacı adına 13.12.2006 başvuru tarihli … sayılı Şekil + … ibareli markanın 37 ve 42.sınıflarda tescilli tescilli olduğu, davalının … sayı ile 21.03.2012 başvuru tarihli “…” ibareli markasının ise 37.sınıfta tescil edildiği görülmüştür. Tarafların ticaret sicil kayıtlarının incelemesinde, davacı şirketin ticaret ünvanının 10.11.1989 yılında … Ltd. Şti. olarak tescilli iken, 2005 yılında ünvan değişikliğine gidilerek … Ltd. Şti. olarak tescil edildiği, faaliyet alanlarının 21.04.2000 yılında tesçil edilen davalı şirket ile benzer olduğu görülmüştür. Somut olayda, davacı ve davalı şirketin aynı sektörde faaliyette bulundukları, her iki tarafın markasında … ibaresinin ortak olduğu, davalı markasında … şeklinde hecelerin ayrı yazılışının ve sona getirilen ‘I’ ekinin markaya ayırt edicilik unsuru kazandırmadığı, markaların görsel, işitsel ve fonetik yönden ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları, her iki markanın da 37.sınıfta tescilli olduğu, markaların hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi yönünden 556 Sayılı KHK 9/1-b maddesi gereğince markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğu, davalının marka olarak davacı markasına yakın bir marka seçmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalının kötüniyetle hareket ettiği, bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak iddiasının da dinlenemeyeceği, 556 sayılı KHK’nın 42. Maddesi kapsamında hükümsüzlük koşullarının somut olayda gerçekleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarih ve 2016/161 E. 2017/100 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2020