Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1658 E. 2023/552 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1658
KARAR NO: 2023/552
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2018/858 E. – 2019/945 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinde takip konusu 90.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalıya toplam 41.000,00 TL ödenip buna ilişkin dokuz adet ödeme dekontunun 05/07/2018 tarihinde ilgili icra dairesine sunularak konulan hacizlerin fekkinin talep edildiğini, ancak icra müdürlüğünce ödemenin bono kapsamında yapılıp yapılmadığının yargılama gerektirdiği gerekçesiyle talebin red edildiğini, davalıdan takibe konu bono kapsamında borç aldığını ödeme yaptığını bunun dışında aralarında herhangi bir ticari veya hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle ödemelerin bono kapsamında yapıldığının açık olduğunu ileri sürerek, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra takibin duruldurulmasına borçlu olmadığı 44.852,29 TL’nin alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, takip nedeniyle daha önce yapılan 41.000,00 TL kadar borçlu olmadığının tespitine ve yapılan ödemelerin tarihleri de dikkate alınarak takip dosyasındaki ödemelerin hesaplanıp, fazla ödemelerin iadesine, %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ” davacının dava konusu bonoya ilişkin olarak ödeme yaptığını ispatlayamadığından bahisle, davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının süresinde cevap dilekçesi vermediğini, bu nedenle münkir addedilmesi gerektiğini, sonradan sunulan delillere ve bayanlara itibar edilmemesi gerektiğini, Davalı ile dava konusu bono dışında herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, buna rağmen Mahkemece davalının beyanlarına itibar edilerek, ödemelerin başka borçlar nedeniyle yapıldığının kabulünün hatalı olduğunu, taraflar arasında başkaca bir ticari ilişki ispatlanamadığından ödemelerin dava konusu bonoya istinaden yapıldığının kabulü gerekmesine rağmen, Mahkemece ispat yükünün belirlenmesinde hata yapıldığını, Bilirkişi raporuna göre, davacının davalıya 43.233,86 TL fazladan ödeme yaptığının sabit olduğunu, davalı yanın iddialarını ispata yarar bilgi ve belge sunamadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, icra takibinden sonra açılan ve kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemi ile fazla ödemelerin istirdadına yöneliktir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı tarafından davacı aleyhine 07.09.2015 düzenleme, 31.12.2017 vade tarihli 90.000,00 TL bedelli bono ve ferilerinin tahsili amacıyla 03.01.2018 tarihinde toplam 90.342,12 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafından 19.02.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan ödemelerin, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takibe konu kambiyo senedi vasfını taşıyan 07.09.2016 düzenleme 31.12.2017 vade tarihli 90.000,00 TL bedelli bonoya mahsuben yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı tarafça belirtilen dilekçe ekinde sunulan makbuzlar incelendiğinde; 05.04.2017 tarihli Garanti Bankası makbuzunda 2.000,00 TL ödeme yapıldığı, herhangi bir açıklama yapılmaksızın mart ibaresinin yazıldığı, 28.02.2017 tarihli 2.000,00 TL’lik dekontta şubat ayı aidatı, 19.07.2017 tarihli dekontta nisan ayı aidatı, 31.01.2017 tarihli dekontta ocak 2017 ayı aidatı, 29.12.2016 tarihli dekontta aralık ayı, 11.11.2016 tarihli dekontta ekim ayı ödeme, 28.09.2016 tarihli dekontta eylül ayı senet açıklaması, 02.09.2016 tarihli ve senedin düzenlenmesinden önceki tarihi taşıyan makbuzda ise, ağustos ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. 4721 Sayılı TMK’nun 6. Maddesi gereğince, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2019 tarih 2017/3521 E., 2019/1844 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.) Somut olayda, davacı yan ödeme def’inde bulunarak borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, ispat yükü davacı üzerinde olup, davalı yanın ”ödemelerin başka borçlara mahsuben yapıldığı” yönündeki savunmasının ”dava konusu senede ilişkin ödemede bulunulmadığı” yönündeki iddiayı değiştirmediği, bu nedenle ispat yükünün de yer değiştirmediği, aksi yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı, icra dosyasına yapılan 41.000,00 TL bedelli ödeme yönünden borçlu olmadığını iddia etmiş, fazladan yapılan ödemenin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, dosyaya sunulan dekontlar incelendiğinde, sekiz adet 2.000,00 TL bedelli ve bir adet 25.000,00 TL bedelli dekont toplamının 41.000,00 TL tutarını oluşturduğu, geriye kalan üç adet dekontta açıkça icra dosyasına ödeme yapıldığının belirtildiği, dolayısıyla sekiz adet 2.000,00 TL bedelli ve bir adet 25.000,00 TL bedelli ödemelerin icra dosyasına mahsuben yapılıp yapılmadığının tartışılması gerektiği, zira uyuşmazlığın da bu noktada toplandığı görülmektedir. Söz konusu 2.000,00 TL bedelli dekontlar incelendiğinde açıklama kısmında;”Ağustos”, ”eylül ayı senet”, ”ekim ayı ödeme”, ”aralık ayı”, ocak 2017 aidatı”, ”nisan aidatı”, ”şubat ayı aidatı”, ”mart” ibarelerinin yer aldığı, bu ödemelerin dava ve takip konusu bonoya ilişkin olarak yapıldığına dair ispat yükünün yerine getirilemediği, yine 02.09.2018 tarihli 2.000,00 TL bedelli ödemenin, bononun düzenleme tarihinden önce olduğu, bu nedenle söz konusu bu ödemenin de dava konusu bonoya mahsuben yapıldığının ispatlanamadığının kabulü gerektiği, diğer yandan 25.000,00 TL bedelli ödeme ”senede istinaden ödeme” açıklaması ile yapılmış olsa dahi, davalı yanca ”davacı ile başka ticari ilişkilerin bulunduğu ve bu ödemenin 05.02.2018 vade tarihli bonoya ilişkin olduğunun” iddia edilmiş olması karşısında, dekontta dava konusu bonoya ilişkin bir açıklama bulunmaması nedeniyle, bu ödemenin de dava konusu bonoya mahsuben yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2019 tarih ve 2018/858 E., 2019/945 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/05/2023