Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1651 E. 2023/998 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1651
KARAR NO: 2023/998
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2018/118 E. – 2019/280 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türk Patent Enstitüsü nezdinde davalı adına tescilli … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…” markasının tüm sınıflar açısından 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde belirtilen mutlak red nedenlerinin varlığı nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ve terkinine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına bakıldığında içerisinde ülke isimlerinin geçtiği onlarca marka tescili olduğunu, “…”, “…”, “…”, “…” … ”..vb markaların bulunduğunu, davacını asıl dava açma sebebinin mesnetsiz iddialar ile markaları iptal ettirip kendi adına marka olarak tescil ettirmek istemesinden kaynaklandığını, Bunun kanıtı olarak Davacı … ’in Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … markasına benzer olarak kullandığı “…” ibareli marka müracaatları bulunduğunu,TPE kayıtlarında görüleceği üzere … dosya numaralı “…” ve … dosya numaralı “…” ibareli marka müracaatları “…” markasına benzer görülerek Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından red edildiğini, mesnedsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenizin yukarıda esas ve karar numarası verilen dosyasında davalının tescil ettirmiş olduğu “…” ve “…” markalarının hükümsüz bırakılması ve sicilden terkini talep edildiğini, yapılan yargılama neticesinde dosya karara bağlanmış olup davanın reddine karar verildiğini, Dava konusu edilen markalarda adı geçen “…” Asya’da Basra Körfezinde yer alan bir ada ülkesi olduğunu, Bahreyn ülkemizde özellikle nargile tütünü ve kahvesiyle ün yaptığını, mahkeme Bahreyn ibaresinin cafe ya da yeme içme alanında meşhur bir coğrafi kaynak olmadığını, … ve … ibarelerinin yeme içme ve cafe alanında herkes tarafından kullanılan ürünü tanımlayan, coğrafi kaynak gösteren bir niteliğe sahip bulunmadığını Türkiye’nin birçok şehrinde özellikle nargile hizmeti sunan birçok cafe türü işletmeler ya … adını kullanmakta ya da … tütünü sattığını belirtmediğini, Davalıya ait olan … işletmesine ait internet sorgusu yapıldığında işletmenin tam adının “…” olduğu görüldüğünü, bu isimden de anlaşılacağı üzere davalı tarafından ticari işletmesinde yeme içme hizmetinin yanı sıra asıl olarak nargile hizmetinin verildiği görüleceğini, İşletmeye ait sosyal medya platformu olan Instagram adlı sitede işletmenin hesabından yapılan paylaşımlarda da nargile hizmetinin verildiği görüleceğini, davalı tarafından tescillediği markalarda … kelimesinin kullanılmasının sebebi nargile hizmeti sunması bu sebeple gelecek olan müşterileri … ismiyle etkilemeye çalıştığını, ortalama bir nargile tüketicisi … isminin nargileyi çağrıştırdığını bildiğini, Bunu bilen ticari işletmeler de … ismini kullanarak nargile hizmetinde müşteri çekmeyi amaçladığını, davalının işletmesinin adı “…” olmakta olup işletmesinde kullandığı … ismi ilgili 6769 sayılı SMK, 556 sayılı KHK hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, mahkemenin ileri sürmüş olduğu … kelimesinin cafe ya da yeme içme alanında meşhur bir coğrafi kaynak olmadığı, herkes tarafından kullanılan ürünü tanımayan coğrafi kaynak gösteren bir niteliğe bulunmadığı, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın BOZULMASINA, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava mutlak ret nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu , davalı adına tescilli … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…” markasının tüm sınıflar açısından , ülke ismi belirtmesi , tasviri işaret niteliğinde coğrafi kaynak belirtmesinin asli unsur olarak kullanılması, halkı yanıltıcı niteliği nedeniyle , 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde belirtilen mutlak red nedenlerine göre hükümsüzlüğü gerekip gerekmediği noktasında toplanmıştır. 6769 sayılı SMK’nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır. 6769 sayılı SMK’nın geçici 1/1 maddesi uyarınca, marka başvurularının sonuçlandırılması yönünden, başvuru tarihinde geçerli kanun hükümlerinin uygulanması gerekirken, münhasıran açılan hükümsüzlük davaları ile tecavüz davaları yönünden SMK’nın 192. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan yeni SMK’nın hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Mutlak ret nedenleri 6769 sayılı SMK’nın 5. Maddesinde düzenlenmiştir. Yasanın 5/c maddesi “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer; coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler, marka alarak tescil edilemez” şeklindedir. Bu hükmün temel amacı ilgili sektördeki herkesin kullanabileceği tanımlayıcı (tasviri) işaretlerin marka tescili yoluyla tek bir kişinin tekeline bırakılmasını önlemektir. SMK 5/f maddesinde ise , mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.Bir işaretin SMK 5/c kapsamına girmesi için ,tescilli olduğu bir mal ve hizmetin karakteristik özelliğini yada diğer vasıflarını doğrudan akla getirir nitelikte olması, tescilli olduğu mal veya hizmetler ile yer adı arasında ilişkilendirme bulunması, bu kapsamda ilgili mal ve hizmette tüketicilerin tercihlerini bu marka yönünde yapmaya yönlendirecek boyutta bilinir olması gerekir. Davalıya ait … başvuru numaralı “… + şekil ” ve … başvuru numaralı “… + şekil ” markaların 43. Emtia sınıfında ( yiyecek içecek sağlanması, geçici konaklama hizmetleri…) tescilli olduğu, davalı tarafından cafe işletmesi ünvanı olarak kullanıldığı, markalardaki … ibaresinin markanın asli unsurunu oluşturduğu, tescilli olduğu “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” sınıfı açısından tasviri niteliğinin bulunmadığı doğrudan ilişkilendirme yapılacak nitelikte olmadığı, cins, çeşit, vasıf, kalite bildirir vasfının olmadığı, bu ibarenin hizmetin karakteristik özelliklerini derhal düşündürecek bir niteliğinin ve yiyecek içecek konusunda ünlü olma gibi bir durumunun bulunmadığı , davacının … ibaresinin kaliteli nargile de ünlü olduğu iddiasının kabulü durumunda markadaki ibarenin sadece dolaylı bir çağrışım yaptığından söz edilebileceği, davalı markasının tanımlayıcı marka olmadığı coğrafi kaynak konusunda dolaylı çağrışımın SMK 5/c maddesi kapsamında mutlak ret nedeni oluşturmayacağı, yine tescilli olduğu hizmet sınıfı yönünden aynı nedenlerle halkı yanıltacak yönünün bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen deliller değerlendirilerek kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/06/2019 tarih ve 2018/118 E. 2019/280 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023