Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1647 E. 2023/326 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1647
KARAR NO: 2023/326
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/05/2019
NUMARASI: 2016/187 E. – 2019/271 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına … sayı ile kayıtlı patente tecavüz edilmediğinin tespitini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının huzurdaki dava yönünden dava şartını yerine getirmediğini, dava öncesi ihtar gönderilmediğini, davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının imal edip sattığı ve kurulumunu gerçekleştirdiği ürünle müvekkili şirkete ait … nolu patentten kaynaklanan hakları ihlal etmekte olduğunu, davacının patent başvurusunda yer alan istemlerin davalının üründe aynı ya da eşdeğer unsurlar kullanılarak taklit edilmiş olduğunu, bu durumun müvekkilinin patent hakkına tecavüz teşkil etmekte olduğunu, davalının, müvekkilinin tüm şartları yerine getirerek yıllarca süren emek ve birikimiyle almayı hak kazandığı 2014 yılı tescilli patentli ürününe ve usulüne karşı, 2016 yılında aldığı ve özü itibariyle müvekkilin ürün ve üretim usulünden bire bir taklit edilen faydalı modeli ileri sürme, faydalı modelin korumasından faydalanma imkanı olmayıp, bunu savunma olarak ileri sürmesinin hukuken dinlenemez olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davalı yana ait … tescil no’lu patentten kaynaklanan haklara davacı ürünü yoluyla tecavüz edilmediğinin tespitine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ankara 1. FSHHM’nin 2016/34 D.İş sayılı dosyasında rapor hazırlandığını, yani bilirkişinin konu hakkında daha önceden bir fikre/ön yargıya sahip olduğunu, bu hususun incelemenin objektif yapılamaması sonucunu doğurduğunu, bu raporun kanaate etkili olduğunu, ancak rapora itiraz ettiklerini, bilirkişinin bir kısım unsurları yerinde incelemediğini, incelemenin ise yokluklarında yapıldığını, inceleme yer ve saatinin kendilerine tebliğ edilmediğini, Müvekkili tarafından patente dayalı üretilen ürün-sistemin yerinde incelenmediğini, internet üzerinden ürünlere ait sistemler-fotoğrafların karşılaştırılmadığını, değerlendirmenin sadece patent evrakları üzerinden yapıldığını, bu nedenle incelemenin eksik kaldığını, İnceleme konusu olayda bilirkişinin vi, viii, ix nolu maddelerde, istemde sunta kullanıldığı, inceleme konusu üründe ise sunta yerine alüminyum kullandığını belirterek, madde özelliklerini, karşılamadığını belirttiğini, oysaki istemde yazılı sunta ile inceleme konusu üründeki alüminyumun kullanılma şekilleri ve işlevlerinin tamamen aynı olduğunu, dolayısıyla bu iki unsurun eşdeğer kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilince ilk buluş tarihinden itibaren fiilen üretilen ürünün alüminyum olduğunu, bilirkişi tarafından sırf kullanılan malzemenin farklı olmasından bahisle iki unsurun eş değer kabul edilmemesinin fahiş bir hata olduğunu, Raporda yapılan yorum ve değerlendirmelerin 551, 554 sayılı KHK ile belirlenen koruma kapsamına ve tanımlamalara aykırı olduğunu, Patent konusu ürünün kısmen veya tamamen üretilerek taklit edilmesinin patent haklarının ihlal edilmesi için yeterli olduğunu, bu ifadeyi ürünün fiziksel şekilde kısım kısım taklit edilmesi olarak yorumlamak yanında ürünün karakteristik bazı özelliklerinin taklit edilip diğer kısımlarının aynı işlevi görecek benzer malzemelerle değiştirilerek üretilmesi olarak da anlamak gerektiğini, dava konusu olayda da böyle bir durum olduğunu, davacı tarafın da patent konusunun ana özelliklerini taklit ettiğini ve detay denebilecek kısımları ise sırf farklı görünebilmek adına eş değer malzemeler kullanarak değiştirdiğini, bilirkişi heyetinin de i, ii, iii, iv ve vii numaralı 5 unsurun birebir aynı olduğunu tespit ettiğini, yine ürünün incelenmesinde işlevlerinin de aynı olduğunun konunun uzmanı olmayan bir kimsenin bile anlayacağı kadar açık olduğunu, Ayrıca bilirkişi raporunda inceleme ve karşılaştırmaların davacının başvurusunu yaptığı faydalı model kapsamında yapılmış olmakla birlikte, faydalı modelin gerekli unsurları taşıyıp taşımadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadığını, Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalının ürettiği ürünün yenilik unsuru taşımadığını, müvekkilinin patentli ürününün taklidi niteliğinde olduğunun açıkça anlaşılacağını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına … sayılı patente tecavüz edilmediğinin tespitine ilişkin olup, yerinde inceleme sonucunda düzenlenen bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davacının ürünündeki/patentindeki özelliklerin davalı ürününde bulunmadığı hususu tespit edilmiş olduğundan, davacı ürünlerinin dava konusu TR … sayılı patent belgesi koruma kapsamında kalmadığı sonucuna varılmakla, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, bu itibarla istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2019 tarih ve 2016/187 E., 2019/271 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023