Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1643 E. 2023/997 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1643
KARAR NO: 2023/997
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2015/1057 E. – 2019/451 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ve müvekkili …’nun tüm malvarlığına haciz işlemleri uygulandığını, takip konusu senet alacaklısı …’ın yetkili hamil olmadığını, senet borçluları … ve …’nun 02/09/2014 tanzim ve 17/10/2014 tarihli 58.000,00-TL bedelli senedi tanzim ederek …’a verdiklerini, …’un da senedi ciro ederek … A.Ş.’ye verdiklerini, daha sonra senedin ciro yoluyla … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verildiğini, tedbiren icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına, müvekkili adına kayıtlı araçlar üzerine koyulan haciz ve yakalamaların kaldırılmasına, banka ve PTT hesaplarına konulan blokelerin kaldırılmasına, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile ilgili menfi tespit davası açtığını, oysa işbu icra dosyasında davalı/alacaklı’nın vekili olduğunu, davacı tarafından aynı icra dosyası ile ilgili olarak yine aynı gerekçelerle İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/695 Esas sayılı dava açıldığını, işbu davada davalı vekiline tebligat yapıldığını, yine aynı mahkeme tarafından davacının davası reddedildiğini ve işbu kararın kesinleştiğini, bu sebeble aynı konuda ve aynı sebeble açılan dava ile ilgili olarak verilen karar olması sebebiyle kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davanın mesnedi olan senette keşideciler … ve … olmakla lehtar … tarafından müvekkiline ciro edildiğini, davacı tarafça imzaya herhangi bir itiraz edilmediği gibi başka firmalara yapılan senet ödemesinin borçlunun oğlu (dosyanın diğer borçlusu) “…’nun arkadaşı olan müvekkilinin, senedi kasadan rızası dışında aldığını” iddia ettiğini, usul ve yasaya aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın REDDİNE,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Somut olayda davacı taraf davaya konu bonunun davalı tarafından kasadan alınarak ve senet cirantaları arasına davalının kendi cirosunu araya sıkıştırarak icra takibine konu ettiğini iddia ettiğini, Davacı bu hususu ispata yönelik olarak oğlunun beyanları dışında herhangi bir delil sunmadığını, tarafça senedin çalındığına yönelik davalı hakkında yapılan suç duyurusu sonucu açılan soruşturmada da davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacı tarafça bu karara karşı yapılan itiraz reddilerek İstanbul 13. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2017/234 D.İş sayılı kararı ile kesinleştiğini, Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının tüm delilleri toplanmış olmakla birlikte davacı tarafça iddiasını ispatlayacak yemin delili dahil olmak üzere başkaca bir delil de sunulmamış olduğundan ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek hüküm tesis edildiğini, Davalı taraf İstanbul … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile müvekkilin hiçbir borcu bulunmadığı halde evine hacze gidilmiş, bütün ticari faaliyetleri kısıtlanmış ve maddi-manevi yıpratıldığını, Bu tür haksız hacizlerle edinilen kötü bir intiba müvekkilin ticari geleceğini olumsuz şekilde etkilendiğini, yerel mahkeme iş bu husus hiçbir aşamada, hiçbir şekilde göz önünde bulundurulmadığını, Sayın bilirkişi tarafından tanzim edilen etraflıca bir raporda da görüldüğü üzere, davalı …’ın, bonoyu protesto edildikten sonra aldığı ve cirosunu araya atarak icra takibine koyduğunu, yerel mahkeme bilirkişi raporunu dikkate almadığını, takip konusu senette alacaklı şahıs olarak … hiçbir şekilde yer almadığını, İş bu husus bilirkişi raporu ile sabit olduğu gibi takip konusu senede dair alınacak adli tıp raporu ile ortaya çıkacağını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne. yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, haklı çıkmaları halinde karşı tarafın kötü niyet tazminatına ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince 18.11.2015 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile icra dosyasının kapak hesabının %15’inin mahkeme dosyasına, %100′ ünün ise icra dosyasına yatırılması halinde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, Davacı tarafından 25.11.2015 tarihli tahsilat makbuzu ile söz konusu teminat mahkemesine yatırıldığını, İcra dosyasına ise 27.11.2015 tarihli tahsilat makbuzu ile kapak hesabı miktarı yatırıldığını, yerel davanın, davalı alacaklı müvekkil lehine sonuçlanması ve ilk derece Mahkemesince davalı müvekkil aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi göz önüne alındığında İİK 72/4 hükmü gereğince müvekkil lehine tazminat hükmedilmemesi hukuka aykırı olduğunu, bu sebeplerle davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı tüm istinaf taleplerinin reddi ile istanbul 3. asliye ticaret mahkemesi’nin 2015/1057 E. 2019/451 K. sayılı gerekçeli kararının lehe kısımlarının onanmasına; katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüne ve davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı aleyhine 02.09.2014 tanzim ve 17.10.2014 tarihli 58.000 TL bedelli senetten kaynaklı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatılmış olup davacı tarafça huzurdaki dava ile dava konusu senedin borcunu ödediği ve senedin rıza dışı elinden çalındığı iddia edildiğini, Davacı taraf dava konusu senet bedelini yetkili hamil olan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye elden ödeyerek senedi geri aldığını ve davalının bedelsiz senedi icra takibine koyduğunu iddia ettiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davacının bedelsizlik iddiasını yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğini, davacı iddiasını ispatlayacak herhangi bir belge, ödeme dekontu ve delili Mahkemeye sunmadığını, cironun protestodan sonra yapılması senedin kambiyo vasfını yitireceği anlamına gelmediğnii, Bilirkişinin yetkisini aşan tespiti olan protesto sonrası ciro edilen senedin kambiyo vasfını kaybettiğine dair tespiti hukuka uygun olmadığını, yargıtay kararlarından da bilirkişinin hatalı inceleme yaptığının ispatı olan kararlar bulunmakta olup bu kararlara göre protestodan sonra ciro yapılması kambiyo senedi niteliklerini kaybetmediği belirtildiğini, Bu sebeplerle bilirkişinin hukuka uygun olmayan raporun hükme esas alınmadan yerel Mahkemenin vermiş olduğu davanın reddine dair kararı usule ve hukuka uygun olup davacının istinaf tüm başvuru sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. UYAP sisteminden elde edilen nüfus kaydı kapsamına göre davac …’nun yargılamanın devamı sırasında hükümden önce 12.12.2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.Hemen belirtmek gerekir ki, taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. ve 51. maddelerinde düzenlenen taraf ve dava ehliyeti aynı Kanun’un “Dava şartları” başlıklı 114/1-d maddesinde, dava şartı olarak kabul edilmiş, 115/1. maddesinde ise dava şartlarının kamu düzeninden olduğu mahkemece davanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Genel olarak miras bırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür. Yargılama süresince tarafların dava ve taraf ehliyetine sahip bulunması dava şartıdır.6100 sayılı HMK’nin 55. maddesine göre “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm mirasçıların malvarlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır.Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.O halde mahkemece 6100 sayılı HMK’nin 55. maddesi hükmü uyarınca davacının mirasçıları tespit edilerek adlarına usulüne uygun şekilde tebligat çıkarılması, mirasçıların davaya devam edip etmediklerinin tespit edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-a-4 maddesi gereğince istinaf nedenleri ve işin esası incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih ve 2015/1057 E. 2019/451 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023