Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/164 E. 2021/22 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO 2020/164 Esas
KARAR NO : 2021/22
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI : 2015/210 E., 2017/111 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin … isimli bilgisiyar yazılımının FSEK mevzuatı uyarınca eser sahibi olduğunu, TPMK da söz konusu yazılımın … isim hakkını marka olarak tescil ettirdiğini, İst.Anadolu 1 FSHH Mah. 2014/36 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit neticesinde tanzim edilen bilirkişi raporunda mali hakları davacı şirkete ait olan … yazılımı ile … modüllerinin davalı işyerine ait bilgisayarlarda kurulu ve aktif olarak çalışır durumda olduğunu davalı şirketin, davacı şirkete ait yazılımları izinsiz olarak korsan diye tabir edilen biçimde yüklemiş ve kullanmakta olduğunun görüldüğünü, davalı hakkında İstanbul Anadolu C.Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, İst.Anadolu FSHC Mahkemesi’nin 2014/1141 e sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığını ve …’ın delil yetersizliğinden beraatine, …’ın ise cezalandırılmasına karar verildiğini beyanla davalının, davacı şirketin sahibi olduğu bilgisayar yazılımlarını herhangi bir sözleşme ve izne tabi olmaksızın, şifre kırmak suretiyle bilgisayarlarında kullanarak haksız kazanç elde ettiğini ve FSEK mevzuatına aykırı hareket ederek davacı şirketin mali haklarına tecavüz ettiğini, FSEK 68/2 maddesi uyarınca davaya konu bilgisayar programının satımı konusunda sözleşme olması halinde belirlenecek mutad bedelin 3 katı tutarında tazminat talep ettiklerini, davacı şirkete ait olan bilgisayar programlarının lisansız kullanması sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 15.000 TL’nin haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ceza yargılamasında temyiz hakkının kullanılması söz konusu olmadığından ceza mahkemesi kararının hukuk yargılaması açısından delil olarak dikkate alınamayacağını, programın kullanıldığı tespit edilen bilgisayarın dizüstü bilgisayar olup, davalı şirkete ait olmadığını, davalının dava dışı bir şirketten bahse konu programların kullanılacağı alanlara ilişkin hizmet satın aldığını, yapılan ceza mahkeme dosya içeriği itibarı ile de davalının tespit yapılan şirketin şantiyesinin asıl işvereninin Üsküdar Belediye Başkanlığı olduğu ve buradaki şantiyede yapılmış olması nedeniyle bilgisayarların davalı şirkete ve davalıları ait olmadığını buna yönelik tespitin yapılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ” Mahkememizce dosya kapsamına alınan 09/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda … adlı bilgisayar programının FSEK 2.maddesi kapsamında İlim ve Edebiyat Eseri olduğu, FSEK 8, ve 11.madde uyarınca Eser sahibinin davacı olduğu, davalının hak sahipliğini gösterir belge dosyaya sunulmadığı, yazılımın birim fiyatının 9560,00 TL olarak hesaplandığı FSEK 68.madde gereğince hak sahibinin bunun 3 katını talep edebileceği davacının eser üzerindeki mali haklarının ihlal edildiği beyan edilmiştir.Mahkememizin 2014/36 D.iş sayılı dosyasında, yapılan keşif neticesinde, davalı şirket tarafından kullanılan şantiyede harita çizim ve kadastro odasında 5 adet bilgisayardan l adet masa üstü bilgisayarda davacı şirketin dosya kapsamında celp edilen Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müd. 24/05/2012 tarihli kayıt ve tescil belgeleri ve 175546 sayılı marka tescil belgesine konu yazılımın kullanılır vaziyette bulunduğunun anlaşıldığı, davacı tarafın bilgisayar yazılımı üzerinde eser sahibi olduğu, FSEK 1/B maddesi g bendi gereğince bilgisayar programlarının da eser olarak kabul edildiği, davacı tarafın eser sahibi olduğu yazılım programının izinsiz olarak davalı şirketin kullandığı şantiyede masa üstü bilgisayarda, kullanılır vaziyette tespit edilmesi neticesinde, davacının mali haklarından çoğaltma hakkının ihlal edildiğinin tespit edildiği, davalı tarafın FSEK 76/2 maddesi gereğince yazılım üzerinde hak sahibi olduğunu iddia ve ispat etmediği anlaşılmıştır.Davalılar vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, davalının tespit yapılan Üsküdar Belediye Başkanlığına ait yerde dönemsel ve yüklenici sıfatı ile bulunduğunu, davalı şirketten önce başka firmaların da bu alanda çalıştığını, bilgisayarın mülkiyeti ve kullanma hakkının kime ait olduğunun tespit edilmediğini, davalı şirketin dosyaya sundukları fatura suretlerinden de anlaşılacağı üzere, dava dışı şirketten bahse konu programın kullanılacağı alanlara ilişkin olarak hizmet satın aldığını 29.500 TL ödediğini, ne amaçla böyle bir programı ayrıca kaçak kullandığının izahı gerektiğini beyanla itiraz ettiği anlaşılmıştır. Üsküdar Belediyesine müzekkere yazılarak 10/07/2014 tarihinde Ünalan Yaşam Merkezi ve Gözlem Evi şantiyesinde fiilen çalışan davalı şirket dışında taşeron şirket yada firma bulunup bulunmadığı ve firmaların, şirketlerin hangi konuda hizmet verdiklerinin araştırılarak bildirilmesi istenmiş, 05/12/2016 tarihli cevabı yazıda ; “bina inşaat yapım işine ait sözleşmenin 15.1 maddesinde ihale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir ” denildiğini, ancak idareye herhangi bir alt yüklenici çalıştırıldığına dair bildirimde bulunulmadığı beyan edilmiştir.Davalı şirketin taşeronu olduğu -Üsküdar Belediyesine ait inşaatın şantiyesinde ,bir adet bilgisayarda davacının proğramanın izinsiz olarak kullanıldığının tespit edildiği, FSEK 68madde gereğince yapılan incelemede ,yazılımın bedelinin 9.560 TL olarak hesaplandığı ,2014 yılı yazılım bedelinin 11.950 TL olduğu, piyasada mutad şekilde % 20 oranında yapılan indirimin bilirkişiler tarafından raporda da yapıldığı ,davacı tarafın 3 kat tazminat talep ettiği anlaşılmakla, FSEK 68.madde gereğince davalı şirket ile davalı şirket yetkilisi olup, şirketin haksız fiilinden iş ve işlemleri nedeniyle sorumlu olan davalı …’ın sorumlu olduğuna, ıslah ile artırılan talebin kabülüne 26.680 TL tazminatın 10/07/2014 haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.Ceza dosyasında bulunan ifade tutanaklarından sanık …’ın, savunmasında, şantiye işleri ile daha çok kardeşi …’ın ilgilendiğini, kendisinin nadiren gittiğini beyan ettiği, diğer sanık …’ın da savunmasında şantiye işleri ile ilgili genel olarak kendisinin ilgilendiğini, diğer sanığın şantiyeye hiç fazla gidip gelmediğini oradaki işlerle ilgilenmediğini beyan ettiği, davalı …’ın haksız fiilden sorumlu olduğuna dair dosya kapsamında başkaca delil bulunmadığı anlaşılmakla, haksız fiilden diğer şirket yetkilisinin sorumlu olduğuna ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacı yazılımlarının davalı yanca izinsiz ve lisanssız olarak kullanılması nedeni ile FSEK 68. maddeye dayalı olarak açmış oldukları telif tazminatında Yerel Mahkeme’nin “davalı … hakkında açılan davanın reddine, Davalı … ve davalı şirket hakkında açılan davanın 26.680,00 TL tazminatın 10.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verildiğini, davalı … hakkında verilen red kararının hatalı olduğunu, davacı şirkete ait eser niteliğindeki yazılımların davalı şirkete ait şantiyede şirket çalışanlarınca izinsiz ve lisansız kullanıldığının İstanbul Anadolu 1. Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/36 D.İş dosyası ile tespit edildiğini ve bu nedenle davalılar aleyhinde FSEK’in 68. maddesine dayalı olarak 3 kat telif tazminatı talebini içeren tecavüzün ref’i davası açıldığını, şantiye işleri nedeniyle …’ın ilgilendiği gerekçesiyle … yönünden red kararı verilmesinin doğru olmadığını, davalı … diğer davalı … gibi davalı şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, … gibi …’ın da söz konusu eylem nedeni ile kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, FSEK’in 66. maddenin 2. fıkrasına göre “Tecavüz, hizmetlerinin ifa ettikleri sırada işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılır.” dendiğini, davalı şahısların sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğunun da 66. Maddenin 3. Fıkrasında açıkça belirtildiğini, somut davada davalıların eylemlerinin niteliği haksız fiil olsa da tecavüzün ref’i davası kusur ve zarar şartı gerektirmeyen bir dava olup, somut davanın haksız fiil hükümlerinden ayrılmakta olup FSEK’te özel hükümlere yer verildiğini, ancak Yerel Mahkeme’nin davalı şirket yetkilisinin şantiyeye gitmemesi ve haksız fiilden sorumlu olduğuna dair delil olmadığı gibi gerekçelerle davalı … bakımından davayı reddetmesinin yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalıların mali hakları davacı şirkete ait olan programları kendi iş yerindeki bilgisayarlara izinsiz ve lisansız olarak, hiçbir bedel ödemeden yüklemiş olmaları veya çalışanlarının yüklemesine meydan vermeleri nedeniyle kusursuz sorumlulukları bulunduğunu, bu nedenle davalının şantiyeye gidip gitmemesinin davalının sorumluluğu bakımından bir önemi bulunmadığını, somut davada her ne kadar kusur şartı aranmasa dahi davalının davacı şirketin yazılımlarının çalışanlarca lisansız bir şekilde kullanmasına izin vermesi nedeni ile kusurunun bulunduğunu, davalı …’nın davalı şirketin temsilcisi, bir işveren olarak çalışanlarının haksız fillerinden dolayı TBK 66. m uyarınca kusursuz olarak sorumluluğu bulunduğunu, Yerel Mahkeme tarafından verilen davalı … yönünden davanın reddi kararının kaldırılması suretiyle davanın her bir davalı yönünden tümden kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 5846 sayılı FSEK 2/3 m. uyarınca bilgisayar programları “ilim ve edebiyat eserleri” kapsamında korunmaktadır. FSEK 22 m. uyarınca, bir eserin çoğaltılması hakkı münhasıran eser sahibine, onun izin verdiği ve haklarını devrettiği ölçüde de mali hak sahibine aittir. FSEK 68 m. uyarınca, izinsiz olarak çoğaltma hakkının ihlali maddi tazminat sebebi olarak kabul edilmiştir. Ayrıca5846 Sayılı FSEK.’nin 66/2. maddesi uyarınca tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Bu durumda 5846 Sayılı FSEK.’nin 68. maddesi yönünden işletme sahibinin de asli faillerde olduğu gibi kusurlu olup olmaması sonuca etkili değildir. Ancak temsilci veya çalışanın eyleme katılması ve ortaya çıkan tecavüz veya zarar ile bu eylem arasında uygun bir illiyet bağının kurulabilmesi zorunludur. Bir ticari işletmenin organlarının temsilci oldukları kabul edilmelidir. 4721 Sayılı TMK.’nın 50. maddesi uyarınca organı temsil eden gerçek kişiler hakkında da men ve ref davaları açılabilir (Levent Yavuz, Türkay Alıca, Fethi Merdivan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, 1. Baskı, Cilt:2, s:1900-1905). İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2014/141 esas ,2015/1152 k. Sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı şirketin şikayeti üzerine sanıklar …,… ve … Ticaret Limited Şirketi aleyhine kamu davası açıldığı, yargılama sonunda … ın beraet ettiği, sanık … ın 5846 sayılı Yasanın 71/1 maddesi gereğince mali haklara tecavüz suçu işlendiğinden TCK 62/1 ve 52/2 maddesi uyarınca takdiren 6.080 TL adli para cezasına hükmedildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, itiraz üzerine kararın 14/01/2016 tarihinde kesinleştiği, davalı şirket hakkında TCK 60/3 maddesi gereğince güvenlik tedbiri uygulanmasının işlenen fiile nazaran ağır sonuçlar meydana getirebileceğinden güvenlik tedbirine hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Dava, 5846 Sayılı FSEK’nın 68. maddesi uyarınca maddi tazminat istemine ilişkindir. Ceza dosyasında sanık olan davalı …’ın beraatine karar verilmiştir. Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 53’üncü maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, hukuk hakimi, gerek ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile gerekse delil yetersizliğine dayalı beraat kararı ile bağlı değil ise de, sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı ile ve o eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen mahkumiyet kararının bu yönleri ile bağlıdır. Ceza mahkemesi tarafından yapılan maddi olaya ilişkin bu belirleme az önce de açıklandığı üzere hukuk hakimini bağlar. Dava konusu NETCAD isimli bilgisayar programının ilim eseri vasfında bulunduğu, eserle ilgili hakların ve kullanım yetkisinin sahibinin davacı şirket olduğu, bilgisayar programının davalı şirkete ait şantiyede bulunan, her an kaldırılıp taşınması adetten olmayan masaüstü bilgisayarında bulunması, davalı şirketin yapım ve inşasını yüklendiği yol inşaatlarını da içerecek şekilde birçok ürünün üretilmesinde kullanılması karşısında bu durumun işle ilgisi olmayan birinin münferit eylemi olarak kabul edilemeyeceği, eylemden FSEK’nun 66. maddesi gereğince davalı şirketin doğrudan sorumlu bulunduğu, davalılardan …’ın davalı şirketin ortağı olması ve bu sıfatının eylem tarihinde de sürmesi, şirketin iş ve eylemlerini gerçekleştiren kişi konumunda bulunması nedeniyle haksız fiil niteliğindeki bu eylemden FSEK’nun 66. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu, davalılardan …’ın yetkili temsilcisinin eyleme katılmış olduğunun iddia ve ispat edilememiş olması karşısında hakkında verilmiş olan red kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, Mahkemece, yargılamanın 6100 Sayılı HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/07/2017 gün ve 2015/210 E., 2017/111 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021