Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1633 E. 2023/979 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1633 Esas
KARAR NO: 2023/979
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2017/541 E. – 2019/264 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” isimli eserinin yayımlanması için davalı … ve davalının sahibi olduğu davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. 2015 yılı Mart ayında sözlü olarak anlaşmış olduğunu, görüşmeler ve projenin olgunlaştırılmasının Haziran 2015 tarihine kadar sürdüğünü, projeye 1 Temmuz 2015’te başlanılması ve ilk avans ödemesinin de bu tarihte yapılmasının kararlaştırılmış olduğunu, taraflar arasındaki görüşmeler uyarınca proje bedelinin 60.000 TL civarında olacağının kararlaştırıldığını, bu doğrultuda müvekkilinin 01/07/2015 tarihinde 20.000 TL “… Kitabı Projesi 1. Avans”, 16/07/2015 tarihinde 15.000 TL “… Kitabı Projesi 2, Avans”, 15/02/2016 tarihinde 12.000 TL “… Kitabı Projesi 3. Avans”, 24/10/2016 tarihinde 13.000 TL “… Kitabı Projesi 4, Avans” olmak üzere toplam 60.000 TL’yi 1 numaralı davalının … Bankası … IBAN numaralı hesabına gönderdiğini, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini tamamıyla yerine getirmiş, talep edilen ödemeleri davalılara göndermiş olduğunu, ancak, projenin başından itibaren davalıların proje ile yeteri kadar ilgilenmemiş projeyi sürekli olarak çeşitli bahaneler ileri sürerek haksız bir şekilde ötelemiş olduklarını, dava konusu eserin müvekkili için ticari bir eser olmakla birlikte manevi olarak çok daha büyük bir önem taşımakta olduğunu, müvekkilinin ve ailesinin 7 kuşak …’lı olup, gerek doğup büyüdüğü semte olan ilgisi, gerekse mimar olmasının verdiği gözlemcilik doğrultusunda aile ve arkadaş çevresinden gelen talep doğrultusunda bu eseri hazırlamış olduğunu, ancak kitap projesinin davalılarca çeşitli bahanelerle sürekli ötelenmiş olduğunu, davalıların projeye gerekli özeni göstermemiş olduğunu, müvekkilinin bu durumun düzeltilmesine dair taleplerinin de davalılar tarafından dikkate alınmamış olduğunu, davalıların bu haksız tutumunu sürdürmesi üzerine müvekkilinin 16/03/2017 tarihli e-posta mesajı ile projeyi sonlandırmak zorunda olduğunu davalılara bildirmiş olduğunu, müvekkilinin bu bildirim sonrasında kitap projesi için davalılara ödemiş olduğu toplam 60.000 TL’nin kendisine iade edilmesini talep etmiş ise de bu taleplerine davalılar tarafından cevap dahi verilmemiş olduğunu, davalıların bu haksız tutumu karşısında müvekkilinin proje için ödediği avansları iade almak için davalılar aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas numaralı dosyası ile icra takibi başlatmış ise de davalıların müvekkiline “borçlu olmadıkları” iddiası ile itiraz sunmuş olduklarını, bu nedenlerle davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numarası dosyaya sunmuş olduğu itirazlarının asıl alacak yönünden iptali ile 60.000 TL asıl alacağını icra takibinin takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, icra takibine karşı yapılan haksiz itiraz nedeniyle davalılar aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilinin davacıya ait “…” adlı eserin müvekkili tarafından dizayn edilerek çoğaltılıp satışa arz edilmesi konusunda sözlü olarak anlaşmış olduklarını, müvekkili ile davacı arasındaki sözlü anlaşma uyarınca, davacı eserin hazırlık masraflarına ilişkin 60.000 TL avans ödemesi yapacağını, müvekkilinin de eseri çoğaltarak satışa arz edecek olduğunu, avans ödemelerinin davacı tarafından yapılmış ve müvekkili tarafından da eserin editoryal hazırlıkları tamamlanıp kapak dizaynı yapılarak ozalitlerin matbaaya teslim edilmiş olduğunu, davacı tarafın, müvekkilinin edimin ifasında geciktiği, davacının aile üyelerinin yaşının büyük olması nedeniyle eseri görmelerini istedikleri ve müvekkili ile sözlü anlaşmanın bu nedenle feshedildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira, müvekkilinin anlaşma yapıldıktan sonra derhal kitabın hazırlıklarına başladığını ve her aşamadan davacıyı haberdar etmiş olduğunu, davaya konu kitabın hazırlıklarının müvekkili tarafından tamamlanmış ve ozalitlerinin müvekkili tarafından matbaaya teslim edilmiş olduğunu, ancak kitap baskıya verilmiş olmasına rağmen, davacının müvekkilinin büyük emek ve mesai harcayarak hazırladığı kitap taslağını müvekkilinden alarak başka bir yayıncıya götürmüş olduğunu, davacının müvekkilinin büyük özveriyle hazırladığı ve müvekkilinin özgünlüğünü taşıyan editoryal çalışma ve kapak tasarımını birebir kullanarak davaya konu eseri daha düşük bedelle … aracılığıyla basmış olduğunu, dolayısıyla, davacı tarafından anlaşmanın haksız olarak feshedilmiş olup haksız fesih nedeniyle müvekkilinin bir çok zarara uğramış olduğunu, davacının haksız feshi nedeniyle müvekkilinin birçok zarara uğramışken davacının bir de yapmış olduğu avans ödemelerinin iadesini istemesinin abesle iştigal olup kabulünün mümkün olmadığını, davacının, müvekkili tarafından davaya konu eser matbaaya teslim edilmişken tam baskı aşamasında haksız olarak sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğramış olduğunu, davaya konu kitabın editoryal hazırlıkları ve tasarımı için bir çok masraf yaptığı gibi davacı tarafından baskıdan cayılması nedeniyle de … San. ve Tie. A.Ş’ye cezai şart ödemek durumunda kalmış olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafından müvekkili ile arasındaki anlaşmadan haksız olarak dönülmesi nedeniyle … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı haksız ve kötü niyetli icra takibinin iptali ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davalının ekonomik sıkıntıya düşmesi sebebiyle haziran 2015 ve ocak 2017 aralığında sözleşmesel edimini yerine getiremediği, bahse konu sürenin yayıncılık sektörü açısından makul süreyi aştığının kabulünün gerektiği, davacının sözleşmeyi feshi ve yapmış olduğu ödemelerin iadesini talep etmesinde bu noktada haklı olduğu, ancak davalının sözleşmesel ilişki çerçevesinde davaya konu esere yapmış olduğu editöryal katkı ve bu hususta yapılan masrafların belirlenen bedelden mahsubunun gerektiği, alanında uzman bilirkişiler tarafından sektör uygulamaları gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda davalının sözleşme süresince yapmış olduğu hizmet, yayına hazırlanmaya katkı, emek editöryal katkının karşılığının 20.000,00 TL olarak değerlendirildiği ve belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, alacağın likit olmaması, davalının itirazında kötü niyetli olduğunun kabulünü gerektirir bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatına yönelik talebin reddine, sonuç olarak icra takibinin 40.000 TL asıl alacak üzerinden devamına,” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca, müvekkili tarafından eserin editöryal hazırlıkları tamamlanıp, kapak dizaynları yapılarak ozalitlerin matbaaya teslim edildiğini, davaya konu eser matbaaya teslim edilmişken tam baskı aşamasında davacı tarafından sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, kitap baskıya verilmiş olmasına rağmen, müvekkilinin büyük emek ve mesai harcayarak hazırladığı kitap taslağını müvekkilinden alarak başka bir yayıncıya götürdüğünü, davacının müvekkilinin büyük özveriyle hazırladığı ve müvekkilinin özgünlüğünü taşıyan editoryal çalışma ve kapak tasarımını birebir kullanarak davaya konu eseri daha düşük bedelle … Mimarlık aracılığıyla bastığını, müvekkilinin davaya konu kitabın editöryal hazırlıkları ve tasarımı için bir çok masraf yaptığı gibi davacı tarafından baskıdan cayılması nedeniyle … San. Ve Tic. A.Ş’ye cezai şart ödemek zorunda kaldığını, ödenen cezai şart dekontlarının dosyada bulunduğunu, zira davacının haksız olarak sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğradığını, 2015 Haziran ile Ocak 2017 arasında geçen sürenin yayıncılık sektöründe bir kitabın yayına hazır hale getirilmesindeki makul süreyi aştığının kabul edilebilir yanı olmadığını, zira bu sürenin uzama gerekçesinin, taraflar arasında yapılan ve yine dosyada mübrez mail yazışmalarından belli olduğunu, makul sürenin aşıldığı varsayılsa dahi bu sürecin uzamasından salt müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Bilirkişi tarafından mailde yazılı bu hususlar dikkate alınmadan yapılan değerlendirme neticesinde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporu oluşturulurken baz aldığı mail konuşmalarından da açıkça görülecektir ki; davacının kitabının başka yayınevleri tarafından yayınlanmak istenmediğini, müvekkilinin geçirdiği zor günlere rağmen kitabı basacağını söylediğini, davacının da söz konusu durumu kabul ettiğini, bu sebeple müvekkilinin geçirdiği mali sıkıntılara rağmen bu kitabın yayınlayacağını henüz sözleşme ilişkisi kurulmadan önce davacıya söylediğini, müvekkilinin mali durumunun kitabın basımı aşamasında bozulmadığını, davacının sözleşmeyi feshetmesinin bu sebeple haklı olduğu sonucuna varan bilirkişinin, davacının bu hususu en baştan beri bildiği gerçeğini her nedense göz ardı ettiğini, Müvekkilinin kitabın basıma hazırlanması için büyük emek ve mesai harcadığını, tasarımcı ile birlikte alternatif çalışmalar yaptığını, defalarca farklı cilt çalışmaları, kapak tasarımları, sırt yazıları hazırlandığını, davacının talepleri doğrultusunda da defalarca revize edildiğini, bilirkişi raporunda da “…..davalı … ayrıca editörlük hizmeti ve basım organizasyonu dışında davaya konu kitapta Antik döneme ilişkin yazı için de çalışma yaptığı….” hususunun açıkça kabul edildiğini, Bu bakımdan kitabın basımı ile bu denli ilgilenen müvekkilinin sarfettiği emeğin karşılığının parasal olarak ölçülebilecek değerde dahi olamayacağını, bu nedenle müvekkilinin katkısı için tayin edilen miktara da itiraz ettiklerini, Dava dışı … San. ve Tic. A.Ş ile müvekkili arasında dava konusu kitabın basımı konusunda imzalanan 26.07.2016 tarihli sözleşme ve müvekkili tarafından … San. ve Tic. A.Ş’ye ödenen cezai şart dekontlarının cevap dilekçesine ek olarak sunulmuş olmasına karşın bilirkişi raporunda sunulan belgelerin göz ardı ederek neredeyse hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, … Basıma ödenen cezai şart dekontunda açıkça, toplam 40.880,00 TL olan masrafların ayrı ayrı kalem olarak belirtildiğini, her iki cilt için de ayrı cezai şart ödendiğinin açıkça görüldüğünü, Yine bilirkişi tarafından faturanın değerlendirmeye alınmamış olmasının da, raporun hatalı ve eksik olduğunu gösterdiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap ve istinaf dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından davaya konu eserine matbaaya teslim edilmişken baskı aşamasında davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği ve anlaştığı matbaaya cezai şart ödedikleri yönündeki iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, Müvekkili tarafından sözleşmenin sona erdirilmesinin nedeninin, müvekkili tarafından avans ödemeleri çok önce yapılmış olmasına rağmen davalı yayınevinin bir buçuk yıl süreyle müvekkilini oyalayarak kitabın baskıya hazır hale getirilmemesi ve projeye karşı ilgisiz tavırlarını sürdürmesi olduğunu,Bilirkişi kök ve ek raporlarında da kitabın yayına hazır hale getirilmesi için geçen sürenin makul süreyi aştığının kabul edildiğini ve müvekkilinin sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğunun belirtildiğini, Davalılar tarafından dosyaya sunulan cezai şart dekontunun hiçbir şekilde incelemeye alınmadığı iddiasının da gerçek olmadığını, zira 22.01.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davacı ile davalının İzmir’e giderek başka bir matbaacı ile görüşüp bu matbaacıdan fiyat teklifi aldıkları, dolayısıyla davalıların kesin olarak bir matbaacıyla anlaşmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle davalıların bu iddiasının yerinde olmadığının değerlendirildiği, Davalılar vekilinin iddialarının aksine, davalı yayınevinin kitaba katkısının redaksiyon yapılması ve numune hazırlanmasından ibaret olduğu, editöryal herhangi bir katkısının olmadığını, bu hususun tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, Davalının esere yapmış olduğu editöryal katkı ve hizmetlerin bilirkişi raporu doğrultusunda 20.000,00 TL olarak değerlendirilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, tanık beyanlarıyla da ispatladıkları üzere, davalıların kitaba yaptıkları katkının, kitabın içeriğine müdahale etmeksizin, mizanpajına dokunmaksızın, hatta editoryel bir denetim ve çalışma yapılmaksızın sadece redaksiyon yapılmasından ibaret olduğunu, davacının uzun yıllar üzerinde emek harcadığı bu kitabın içeriği ve genel tasarımının kendisine ve ekibine ait olduğunu, davalı yayınevinin editoryal hiçbir katkısı olmadığını, davalının kitaba katkısının çok sınırlı olduğunu, Eksik inceleme sonucunda tanzim edilen bilirkişi raporu esas alınarak, davalının davaya konu kitaba katkısının 20.000,00 TL olarak takdir edilmesinin fahiş olup hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK’nun 67.maddesi uyarınca, taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı alacağa yönelik olarak davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı … tarafından, borçlu davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … aleyhine, farklı tarihlerde gerçekleştirilen dört adet avans ödemesine dayalı olarak 60.000 TL asıl alacak ve 9.239,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 69.239,89 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçluların yasal süresinde borca itirazda bulunduğu ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında davacıya ait “…” isimli eserinin yayımlanması hususunda 2015 yılı Mart ayında sözlü olarak anlaşma sağlandığı ve görüşmeler uyarınca proje bedeli olarak belirlenen 60.000,00 TL’nin davacı tarafından davalıya gönderildiği hususlarında bir ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın; davalıların sözleşmeden kaynaklanan edimleri yerine getirip getirmediği, davacının sözleşmeyi feshinde haklı olup olmadığı, var ise davalının sözleşme gereği yapmış olduğu masraflarla ödediğini iddia ettiği cezai şart bedelinin davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.“ …” adlı kitabın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 2.maddesi anlamında “herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan” ilim ve edebiyat eseri olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin, yayım sözleşmesi olduğu, bu sözleşme kapsamında davalıların davacıya ait eserin bastırılması ve editörlük hizmetlerini yüklendiği, davacının ise davalının edimlerinin karşılığı olarak 60.000 TL ödemeyi taahhüt ettiği ve bu miktarı kısım kısım olmak üzere ödediği görülmektedir. Toplanan deliller, mail yazışmaları ve tanık beyanları bir bütün olarak dikkate alındığında; 2015 yılı haziran ayı ile 2017 yılı ocak ayı arasında yaklaşık bir buçuk yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen, davalıların davaya konu kitabı yayına hazır hale getirmedikleri, bilirkişi kök ve ek raporlarındaki sektörel değerlendirmelere göre söz konusu sürenin yayıncılık sektöründe bir kitabın yayına hazır hale getirilmesindeki makul süreyi aştığı, kitabın yayına hazır hale getirilmesinin gecikmesinin davalının da kendi beyanı ile sabit olduğu üzere, davalının mali durumunun bozulmasından kaynaklandığı, bu çerçevede de uzunca bir süre davaya konu kitabın yayınlanması için maillerle uyarılarda bulunan davacının artık taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu kanaatine varılmış, Mahkemece bu tespitin yerinde olduğu, davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmekte haklı olan davacının, davalılar ile dava dışı … Şirketi arasında imzalanmış ve dava konusu kitabın basılması amacıyla yapılan sözleşmede, eldeki davaya konu sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davalıların adı geçen dava dışı şirkete cezai şart ödemek zorunda kalmış olması nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, zira davalıların dava dışı şirkete cezai şart ödemesinde bir kusurunun bulunmadığı, bu itibarla davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak, davacı yan her ne kadar sözleşme kapsamında ödemiş olduğu bedelin tamamını talep etmiş ise de; davalıların sözleşmeden kaynaklı olarak yerine getirdiği bir kısım edimlerin bedelinin davacı alacağından mahsubu gerekmektedir. Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Örneğin bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir. Bunun gibi haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa, böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görüldüğü gibi bu olaylarda karşılıklı alacaklar bulunmamaktadır (Akman S./Burcuoğlu H./Altop A.: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 1013). ”… Mahsup yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve müstakil iki alacak bulunmamaktadır. Mahsup savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından resen nazara alınır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1.4.2019, 2017/2073 E 2019/479 K sayılı ilam) Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; taraflar arasındaki mail yazışmalarına ve davacı tanıklarının beyanlarına göre, davalı yanın dava konusu eserin yayımı için redaksiyon çalışmaları yaptığı, cilt ve kapak tasarımıyla ilgili faaliyet yürüttüğü, ayrıca cevap dilekçesi ekinde sunduğu fatura içeriğinde ”ozalit bedeli” gibi bir kısım açıklamalar bulunduğu gözetilerek, bu çalışmalar nedeniyle davacının elde ettiği bir menfaat bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususları açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması hatalı görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş; davalı yanın dava konusu eser için sözleşme kapsamında yapmış olduğu redaksiyon çalışmaları, cilt ve kapak tasarımı çalışmaları nedeniyle davacının elde ettiği bir menfaat bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu, cevap dilekçesi ekinde sunduğu fatura içeriğinde ”ozalit bedeli” gibi bir kısım açıklamalar bulunduğu gözetilerek faturanın davacı ve dava dışı … Şirketinin ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, BA ve BS formları ile ilgili Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, faturanın doğruluğu tespit edildikten sonra fatura içeriğinde yer alan hizmetler nedeniyle davacının elde ettiği bir menfaat bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulması için ek bilirkişi raporu aldırılması, mümkün değil ise, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak varılacak sonuca göre karar verilmesidir. Açıklanan nedenlerle, tarafların istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelemesine yer olmadığına, 3- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih, 2017/541 E. 2019/264 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran taraf vekillerinin peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023