Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1630 E. 2023/995 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1630
KARAR NO: 2023/995
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/72 E. – 2019/197 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş.nin bir sigorta şirketi olup “…”, “…”, “…”, “…” markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde davalı adına tescilli olduğunu tescilli ve lisanslı bir sigorta ve reasürans brokeri olan müvekkilinin … A.Ş.’nin merkezi Guernsey’de bulunan uluslararası bir finans grubu olan … Limited’in (…) bir parçası olduğunu, müvekkili şirketin, www…com.tr ve www…com alan adlarının sahibi olup, kendisine ait www…com.tr ve www…com alan adlı web siteleri ile internet üzerinden online sigorta brokerliği hizmetleri de verdiğini, internet sitelerinin “net”, “com”, “com.tr”, “gov” gibi alan adı uzantıları bulunduğunu, “gov” uzantısı İngilizce “goverment” Türkçe’de devlet, hükümet anlamına gelmekte olup, “gov” uzantısının devlet kurumları tarafından kullanıldığını, “edu” uzantısı; İngilizce “education”, Türkçede eğitim anlamına gelmekte olup, “edu” uzantısının eğitim kurumları tarafından kullanıldığını, “com” uzantısının; İngilizce “commercial”, Türkçe’de ticaret anlamına gelmekte olup, neredeyse tüm kişi ve kuruluşlar tarafından kullanılabilmekte olduğunu, davalının “…” markasının ayırt edici niteliği bulunmadığını ve bu nedenle hükümsüz kılınması gerektiğini, davalıya ait “…” internet alan adının iptali gerektiğini, davalının marka tescillerinin kötü niyetli olduğunu belirterek, davalıya ait …, .. ve … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarının tüm tescil sınıfları açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalıya ait www…net alan adının iptaline, “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının ve www…net internet alan adının internet ortamı, tanıtım araçları ve basılı evrakta kullanılmasının önlenmesine, davalının eylemlerinin haksız rekabet olduğunun tespitine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin temel faaliyetinin sigorta ve reasürans brokerliği hizmetleri olan, 30.000.000 TL. sermayeli bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’de diğerlerinin yanı sıra Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde; 36, 48, 42 ve 45.sınıflarda tescilli 21.05.2004 tarih ve … sayılı, 36, 38 ve 42.sınıflarda tescilli, 10.01.2014 tarih ve … sayılı, 36, 48 ve 42.sınıflarda tescilli 23.05.2016 tarih ve … sayılı, 36, 38 ve 42.sınıflarda tescilli 23.05.2016 tarih ve … sayılı, 36, 38 ve 42.sınıflarda tescilli 23.05.2016 tarih ve … sayılı, 35.sınıfta tescilli 09.05.2017 tarih ve … sayılı marka tescillerinin sahibi olduğunu ve sözkonusu markaların 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun koruması altında bulunduğunu, iş bu davanın İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen 05/02/2018 tarih ve 2018/71 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiğini, zira bu dava ile davanın taraflarının aynı olduğunu, müvekkilinin … markalarının kendiliğinden ayırt edici markalar olduğunu ve SMK.nın 5/1(a) ile 5A(b) maddeleri uyarınca hükümsüzlüğü gerektiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin … markalarının … ya da … ibaresinden değil “… ibaresinin kendine özgü bir yazı karakteri ile mavi renkli yazıldığını, “…” ibaresinin ve bu ibareyi tamamlayan “NET”, “COM” gibi ibareler arasında “bir nokta işareti” kullanıldığını, bu nokta işareti için mavi renkli yazı ile son derece zıt bir renk olarak “turuncu” renk tercih edildiğini, yine bu iki ibarenin arasına aynı turuncu renk ile şemsiye şekline benzer bir ibare yerleştirildiğini, dolayısıyla müvekkilinin markasının salt “…” kelimesinden değil; birçok kelime ve şekil unsurunun birleşmesinden oluşturulmuş bir marka olduğunu, müvekkilinin markasının bir meslek adı veya ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir ibare olmadığını, davacının müvekkilinin … markalarının içerisindeki “…” ibaresini ayrıştırmakta ve müvekkilinin markası sigorta ibaresiymiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışmakta olduğunu, her türlü dava ve tazminat talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirket ‘…’ markasını oluştururken ‘…’ ifadesine, hiçbir ayırt edicilik unsuru bulunmayan, iyelik eki olan ‘…’ ile birlikte alan adı uzantısını eklemiş olup; bu ifadeler markaya ayırt edici nitelik kazandırmadığını, davalı şirket ‘…’, ‘…’ ve ‘…’ markalarını ise hiçbir surette kullanmadığını, markalarına ilişkin olarak hiçbir pazarlama ve tanıtım faaliyetinde bulunmadığını, ‘…’ markasını kullanmakta olup; iş bu markaya ilişkin olarak yapılan faaliyetlerin de ‘…’, ‘…’ ve ‘…’ markalarını kapsamına alamayacağını Bu markalar da ‘…’ markasına benzer bir şekilde, ‘sigorta’ ibaresine iyelik eki olan ‘…’ ile birlikte alan adı uzantısını eklemesi ile oluşturulmuş olup; internet üzerinden sigorta faaliyeti ve hizmeti yürüten davalı şirketin, sigorta hizmeti verdiği ve sigorta ürünleri sattığı da göz önüne alındığında, ayırt edici özelliğe sahip olmayan ilgili markaların da hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı şirket ayrıca, ‘www…net’ internet sitesi ile ‘…’ diye bir markasının olmamasına rağmen haksız ve hukuka aykırı, ayrıca haksız rekabet teşkil eder şekilde ‘…’ ifadesini fiilen kendi markası gibi kullanmadığını, Davalı şirketin sigorta faaliyeti ve hizmeti çerçevesinde kullandığı markası, ‘…’ değil ‘…net’ olup; bu bağlamda, davalı tarafından markasından bağımsız ve haksız rekabet teşkil eder şekilde kullanılan ‘…’ internet alan adının iptali gerektiğini, davalı şirketin, hiçbir ayırt edici özelliği bulunmayan, tescil ettirdiği markasından farklı ikinci düzey alan adını içeren ve davalının ticari faaliyette bulunduğu alanı tanımlayan ‘…’ ibaresinin ikinci düzey alan adı olarak kullanılması sebebiyle, davalının alan adının iptali ile birlikte, haksız rekabet içeren faaliyetlerinin tespitine karar verilmesi gerektiğini, davalıya ait ‘…’, ‘…’, ‘…’ ve ‘…’ markalarının hükümsüzlüğüne, davalıya ait ‘…’ alan adının iptaline, davalının eylemlerinin ve alan adının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine karar verilmesinin talep edildiğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, yargılama giderlerini karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …com markası haricindeki diğer dava konusu markaların kullanıldığını iddia ettiğini, davada müvekkilin dava konusu markalarının SMK’nın 5/1(a),5/1(b) 5/1 (c) 5/1(d) ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğünü talep ettiğini, müvekkil tescilli tüm markalarını yoğun ve aralıksız olarak tescil edildikleri tarihten bu yana kullandığını, davaya konu … markaları şekil ve kelime kompozisyonundan oluşan, kendiliğinden yeterli ayırt ediciliğe sahip markalar olduğunu, söz konusu markalar uzun yıllardır yoğun kullanımı sonucu tüketiciler nezdinde yüksek bir ayırt edicilik ve tanınmışlık da kazandığını, markalarda … ibaresi kendine özgü bir yazı karakteri ile mavi renkli yazıldığını, …” ibaresi ve bu ibareyi tamamlayan “NET”, “COM” gibi ibareler arasında bir “nokta işareti” kullanılmış, bu nokta işareti için mavi renkli yazı ile son derece zıt bir renk olarak “turuncu” renk tercih edilmiş, yine bu ibarelerin arasına aynı turuncu renk ile şemsiye şekline benzer bir ibare yerleştirildiğini, dava konusu markaların kötüniyetli olarak tescil edildiği iddiası yerinde olmadığına, kendiliğinden ayırt ediçi olan ve kullanım yoluyla tanınmışlık kazanan , yazı tipi, renk ve şekil unsurları içeren markasının tescil edilmiş olduğunu, uzun süredir aralıksız olarak kullanıldığı, anılan markalarla yoğun reklam ve tanitim faaliyetinde bulunulduğu, bu tanıtım faaliyetleri neticesinde müvekkilin … markalarının ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandığı tespit edildiğini, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, davalı adına tescilli …net, …com, ….com.tr markalarının mutlak ret nedenine dayalı hükümsüzlüğü ile www…net alan adının iptali, kullanımın önlenmesi, haksız rekabetin tespiti, hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu davalının markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği bulunmayan , hizmeti tanımlayan, ibare olup olmadığı ve bu nedenle markaların mutlak ret nedenine dayalı hükümsüz kılınmalarının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6769 sayılı SMK’nın 4. Maddesinde, marka olabilecek işaretler “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” şeklindeki hüküm ile düzenlenmiştir. Mutlak ret nedenleri 6769 sayılı SMK’nın 5. Maddesinde düzenlenmiştir. Yasanın 5/a ve 5/b maddelerinde 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler ile , herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler, 5/c maddesi “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer; coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler, marka alarak tescil edilemez” şeklindedir. Bu hükmün temel amacı ilgili sektördeki herkesin kullanabileceği tanımlayıcı (tasviri) işaretlerin marka tescili yoluyla tek bir kişinin tekeline bırakılmasını önlemektir. SMK 5/2 maddesinde ” Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.” hükmünü haizdir. Yine SMK’nın 25. Maddesinde “5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” denilmiş , aynı maddenin 4. fıkrasında ” Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz” düzenlemesi getirilmiştir. Somut olaya gelince; TPMK kayıtlarına göre ; … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 22.06.2005 tarihinde, … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 23.12.2014 tarihinde, … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 19.12.2016 tarihinde, … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 03.01.2017 tarihinde, … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 11.07.2017 tarihinde, … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 12.12.2017 tarihinde davalı şirket adına sonuncusu 35. Sınıfta diğerleri 36-38-42-45.sınıfta tescil edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda; “…” ve “…” ibarelerinin SMK’nun 5/1-c maddesi uyarınca 36. Sınıf kapsamındaki sigorta hizmetleri için tanımlayıcılık ifade ettiği, ancak markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmasının mutlak ret nedenlerinin istisnası olduğu, … Tescil No, … Tescil No ve … Tescil No ile tescilli “…”; … Tescil No ile tescilli “…”; … Tescil No ile tescilli “…” ve … Tescil No ile tescilli “…” markalarının davalı tarafından uzun süredir fasılasız olarak kullanıldığını, adı geçen ibare üzerinde yoğun reklam ve tanıtım faaliyetinde bulunduğu, tüm bu tanıtım faaliyetleri sonucunda … ve devamı seri markalarını ayırt edici düzeye ulaştırdığı, davalının internet sitesinde markalarını tescilli oldukları şekilde kullandığı tespit ve görüşüne yer verilmiştir.Dosya kapsamına göre, davalı markalarının asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin sigortacılık hizmetlerini tanımlayan bir ibare olduğu açıktır. Ancak yukarıda yer verildiği üzere 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 25/6 maddesi hükmü gereğince, tescilden sonra yoğun kullanım ile kazanılan ayırt edicilik tanımlayıcı ibareyi mutlak ret nedeni olmaktan çıkaran bir istisnadır. Davalının … ibareli markasını tescilden itibaren tanıtım ve reklam faaliyetleri ile birlikte yoğun olarak kullandığı , toplumda bilinir hale geldiği, markalarda ayrıca renkli bariz şekil unsurunun bulunduğu,bu şekilde markaların bütüncül izlenim olarak özgün bir görünüme sahip oldukları ve kullanımla ayırt edici hale geldikleri , internet alan adının marka tescilinden çok daha önce kayıt edildiği ve kullanıldığı, yine bu ibarenin tescilli ticaret ünvanı olduğu dikkate alındığında hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı, internet alan adının kullanımının hukuka uygun olduğu, tescilli marka ve ticaret ünvanındaki kullanımların bu hali ile dürüstlük kurallarına aykırı haksız rekabet oluşturacak bir yönünün bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen deliller kapsamında kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve 2018/72 E. 2019/197 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023