Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1626 E. 2023/978 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1626 Esas
KARAR NO: 2023/978
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/296 E. – 2019/544 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişkiden kaynaklanan borcu davalının ödemediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itirazları ile takibin durduğunu, takip konusu alacağın davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2016/636 esas sayılı dosyası ile görülen menfi tespit davasında tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ve dosyaya sunulan raporda her iki taraf kayıtlarının birbirini doğruladığını ve müvekkilinin 25.210,60 TL alacaklı, davalının da borçlu olduğunun tespiti yapıldığını beyan ederek, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, alacağa ticari avans faizi uygulanmasına, davalı aleyhine %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı davaya cevap vermemiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davalının dava konusu borcu takip tarihinden sonra ödediği, eldeki davada HMK 219 ve 220 maddesi uyarınca ihtaratlı ve kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunması konusunda gönderilen davetiye tebliğine rağmen davalı defterlerinin sunulmadığı, bu nedenle HMK’nın 220. maddesi gereğince davacının ticari defterlerindeki kayıtlarının doğru kabul edilmesi gerektiği, davacı ticari defterlerine göre de davacının alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 25.210,60TL asıl alacak bakımından iptaline, hüküm altına alınan asıl alacağın takip tarihinden itibaren (yıllık 9,75) oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, davalı tarafın takip sonrasında yapmış olduğu; 28.03.2018 tarihinde 1.000,00TL, 16.05.2018 tarihinde 1.000,00TL, 03.07.2018 tarihinde 1.000,00TL, 01.08.2018 tarihinde 2.000,00TL, 06.08.2018 tarihinde 2.000,00TL ve 31.12.2018 tarihinde 18.210,60 TL olmak üzere toplam 25.210,60 TL ödemenin icra müdürlüğünce infazında dikkate alınmasına ve de belirli olan 25.210,60 TL’ nin %20’si oranında icra inkar tazminat talebinin kabulüne,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden devam eden icra takibinin durmasını takiben davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazdan feragat ettiğini ve bu hususta dosya alacaklısı davacı ile haricen ödemeler konusunda anlaşıldığını, borcun haricen ödendiğini, dolayısıyla davanın konusuz kaldığını, mahkemece esasa dair karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken icra inkar tazminatı yönünden hüküm kurulmasının hakkaniyetle bağdaşmadığını, aynı zamanda bu nedenle davacının hukuki yararının da bulunmadığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde kesin bir şekilde herkesin hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunun düzenlendiğini, yine bu maddenin 2. fıkrasında da hakkın açık bir şekilde kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağının düzenlendiğini, mevcut davada tarafların ödeme konusunda haricen anlaşmasına ve davalının ödemelerine başlamasına rağmen davacı tarafça açılan işbu itirazın iptali davasının, tamamen icra-inkar tazminatı almak saikiyle, kötü niyetle açıldığını, bu davada icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının açık bir şekilde yasaya aykırı olduğunu,Davaya konu icra takibinin 09.03.2018 tarihinde başlatıldığını, itirazı takiben açılan itirazın iptali davasının açılma tarihinin 02.04.2018 olduğunu, dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda da açıkça belirtildiği üzere davalının ilk ödemeyi haricen 28.03.2018 tarihinde 1.000,00-TL olarak yaptığını, itirazın iptali davası açılmadan önce yapılan haricen ödemelerin itirazın iptali davasının bedelinde göz önüne alınması gerektiğinin açık ve kesin bir şekilde belirtildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava İİK’nun 67.maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.İstanbul İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağına dayalı olarak, 25.210,60 TL asıl alacak ve 444,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.655,07 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlu davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibinden sonra ancak dava tarihinden önce yapılan ödeme yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, dava tarihinden sonra yapılan ödemeler yönünden ise, davanın konusuz kalıp kalmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Dosyaya sunulan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, dava sırasında incelenen davacı ticari defterlerinin lehe delil niteliği taşıdığı, davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu, sonuç olarak haricen yapılan kısmi tahsilatlarla; asıl alacağın tamamının ödendiği, işlemiş faiz ve feriler yönünden, davacının davalıdan 1.708,56 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, yine taraflar arasında görülen ve iki ayrı çek nedeniyle açılan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/636 esas sayılı menfi tespit dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda, aynı döneme ilişkin olarak tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, taraf defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğunun tespit edildiği, gerek dava edilen miktar, gerek tarafların iddia ve savunmaları ve gerekse istinaf başvurusu yapılan nedenler birlikte dikkate alındığında, alacağın varlığı ve miktarı yönünden bir ihtilaf bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Dosya üzerinden yapılan incelemeye göre, takip tarihinin 09.03.2018, dava tarihinin ise 02.04.2018 tarihi olup, 28.03.2018 tarihinde borçlu davalı yanca borca mahsuben 1.000,00 TL ödeme yapıldığı, bilirkişi hesabına göre ise, yapılan ödeme işlemiş faiz ve ferilerinden mahsup edildikten sonra bakiye 24.338,55 TL alacağın kaldığı görülmektedir. İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 19-589 E, 645 K; 19.10.2011 gün ve 19-532 E, 640 K; Dairemizin 07.02.2013 tarih ve 2012/5291 E, 2013/634 K sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.Borçlunun dava açıldıktan sonra yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı ise mahkemenin davayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkar tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda, sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazda nazara alınması belirtilmelidir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.12.2015 tarih ve 2014/19- 525 E., 2015/2839 K. Sayılı ilamı ) Somut olayda, 28.03.2018 tarihinde borçlu davalı yanca borca mahsuben yapılan 1.000,00 TL miktarlı ödemenin, takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce yapıldığı, yukarıda yapılan açıklamalara göre; takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığı, fakat dava tarihinden sonra yapılan ödeme ile borcun tamamının ödendiği dikkate alındığında, davanın konusuz kaldığı, Mahkemece davanın kabulüne yönelik kararın bu yönüyle hatalı olduğu, dolayısıyla bu yöndeki davalı istinaf başvurusunun yerinde olduğu görülmüştür. Açıklanan sebeplerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın 1.000 TL’lik kısmı yönünden reddine, kalan kısım yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/05/2019 tarih, 2018/296 E., 2019/544 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda;3- Dava tarihinden önce yapılan 1.000,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, bu kısım yönünden davanın REDDİNE, kalan kısım yönünden dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,4-Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile 25.210,60 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 5.042,12 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,7- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;7/a- Tarafların dava açılışındaki haklılık durumuna göre 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.653,83 TL karar harcından peşin alınan 302,26 TL’nin mahsubu ile 1.351,57 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 35,90 TL başvurma harcı, 302,26 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 42,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 985,36 TL’nin, tarafların dava açılışındaki haklılık durumuna göre, 945,94 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 8- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;8/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,8/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 29,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 150,30 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,8/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,8/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,9- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023