Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1625 E. 2023/487 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1625
KARAR NO: 2023/487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2017/21 E. – 2019/253 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tasarımın İtibarının Kaybı NedeniyleTazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin züccaciye sektöründe faaliyet gösteren tanınmış bir firma olduğunu, … başvuru numarasıyla birinci sırada bulunan 23.07.2010 tarihinde çizimini tescil ettiği ve süresi içinde yenilediği çaydanlık takımı bulunduğunu, davalı yanın müvekkili adına tescilli bu tasarımın tıpatıp benzerini ürettiğini, “…” markası altında “…” isimli orta boy ve aile boy çaydanlık seti olarak piyasaya sürdüğünün tespit edildiğini, Bakırköy I. FSHHM 2016/131 D.iş dosyası kapsamında alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile de, iltibasa konu ürün ile davacı ya da ait tasarım arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik olduğu hususunun tespit edildiğini ve davalı yan fiillerinin müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğni iddia ederek, tecavüzün tespitini, men’ini, refini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 500,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi taminatın, dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 20/05/2019 tarihli dilekçesi ile, 500,00 olan maddi tazminat talebini, 4.579,62 TL arttırarak, 5.079,62 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın talepte bulunan sıfatıyla mahkemeyi yanıltmak amacıyla iddiası olan tescilli tasasarıma ait görsel değil, iddiası dışında kalan tescilsiz bir tasarımın görselini delil olarak dosyaya sunduğunu, söz konusu tasarımın TPE tarafindan düzenlenmiş tescil belgesi örneğini ve ilgili görsellerini içeren eklerini sunmadığını, bunun yerine … sayılı tasanmdan farklı olan “…” isimli tescilli olmayan başka bir çaydanlık modelinin yer aldığı bir kataloğu sunduğunu, ancak dayanak tescil ile sunulan katalogda yer alan … isimli çaydanlık modelinin aynı olmadığını, müvekkiline ait … isimli tasarım ile davacı adına tescilli … sayılı tasarım birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacı tarafin tescilli olmayan ancak 2016/131 D.iş dosyasında delil olarak sunmuş oldukları … isimli tasarımın davacı tarafından tescil edilmemiş olduğunu, herhangi bir koruma hakkına sahip olmadığını, söz konusu tasarımın, ilgili sektörde uzun yıllardır üretilip tüketiciler tarafından kullanılmakta ve birçok firma tarafindan da üretilip piyasaya sürülen harcı alem bir model olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, deliller, dosya kapsamı ile uyumlu ve yeterli olan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacı adına tescilli … tescil nolu çoklu tasarımın 1 numaralı çaydanlık tasarımı ile ayniyet derecesinde benzerini piyasaya sürmek suretiyle davacının tasarımdan kaynaklanan haklarını ihlal ettiği, bilirkişi raporuna göre istenebilecek maddi tazminat tutarının 5.079,62 TL olduğu, davalının bu eyleminin aynı zamanda davacının tasarımdan kaynaklanan manevi haklarını da ihal ettiği anlaşılmakla, ihlalin niteliği, tarafların ekonomik durumu ve manevi tazminatın amacına göre talep edilen 5.000,00 TL manevi tazminat uygun olduğundan,” gerekçesi ile, Davacının davasının kabulüne, davalının davacı adına tescilli … başvuru nolu 1 numaralı çaydanlık tasarımından doğan haklarına tecavüzünün tespitine, menine ve refine bu meyanda tecavüz oluşturan davalı ürünlerinin satışının, ithalinin ve üretiminin durdurularak ürünlere el konularak imhasına ve toplam 5.079,62 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 28/03/2018 25/06/2018 ve 24/01/2019 tarihli üç farklı bilirkişi heyet raporu aldırıldığını, 28/03/2018 tarihli üç kişilik bilirkişi raporunda dava konusu olan çaydanlık tasarımlarının benzer olmadığının tespit edildiğini, davacı tarafın … olarak belirttiği çaydanlığın tasarımının davaya dayanak … numaralı tasarım ile kesinlikle aynı olmadığını, itiraz üzerine 25/06/2018 tarihli rapor alındığını, bu raporun hatalı tespitler içerdiğini, normal tüketicinin çıplak gözle görebileceği ve tespit edebileceği birçok farklılık bulunduğunu, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesine karar verildiğini, 24/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini ve hatalı tespitler yapıldığını, itiraz gerekçelerini karşılayamadığını, yerel mahkemece son rapora istinaden karar verildiğini, usule ilişkin olarak mahkemenin kararının gerekçesiz ve denetime uygun olmadığını, dosyada mevcut üç farklı bilirkişi heyet raporu bulunmasına rağmen hangi rapora hangi gerekçeyle üstünlük tanındığı ve hükme esas alındığının kararda belirtilmesi gerekirken belirtilmediğini, yalnızca kanun maddesi yazılarak ve hiçbir gerekçe içermeksizin sadece bilirkişi raporlarına atıf yapılarak karar verilmesinin Yargıtay Yargıtay yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, 28/03/2018 tarihli raporda ürünlerin benzer olmadığı, müvekkile ait ürünün ayırt edicilik özelliğine sahip olduğunun tespit edildiğini, müvekkile ait … isimli ürün ile davacıya ait … sayı ile tescilli endüstriyel tasarımın benzer olmadığını, 24/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda dört farklı unsur tespit edilmiş olmasına rağmen devamında bu farklılıkların küçük ayrıntı olarak algılanarak önemsiz kılınmasının yerinde olmadığını, 28/03/2018 tarihli raporda ayırt edicilik unsuruna sahip olduğunun tespit edildiğini ve 24/01/2019 tarihli raporda dahil bu hususun kabul edilmiş olmasına rağmen davanın tümden kabulüne ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat yönünden kabul anlamına gelmemek kaydıyla üretimi davacının olumlu itibarını zedelediği hakkında hiçbir belge bulunmadığını, zararının somut delillerle desteklenemediğini, bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine, Daire aksi kanaatte ise davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; delil tespiti davası ve esas dava kapsamında mahkemece aldırılan tasarım benzerliğine ilişkin toplam beş bilirkişi raporunun dördünün müvekkilin lehine olup bu raporlarda tasarımların benzerliğinin ortaya konulduğunu ve aleyhe olan raporun yarattığı çelişkinin de son alınan bilirkişi raporuyla giderildiğini, yine davalı ısrarla müvekkilin tasarımının yenilik ve ayırt edicilikten yoksun olduğu iddiasında olsa da bu iddiasına güvenen davalının menfaati olan biri olarak müvekkile karşı hükümsüzlük davası ikame etmesi gerektiğini ki yaklaşık 3 yıllık yargılama sürecinde herhangi bir hükümsüzlük davası açmadığını, davalının manevi tazminatın reddine yönelik beyanları da yerinde olmadığını, SMK madde 149 da sınai mülkiyet hakkı sahibi tecavüze uğrayan kişinin mahkemeden talep eedebileceği hususlar tek tek belirtilmiş olup ç bendin de belirtilen ”Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. ” hususunun da bu taleplerden birini teşkil ettiğini, işbu sebeplerle davalının istinaf taleplerinin hiçbiri yerinde olmadığından tüm taleplerinin reddi ile ilk derece mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu tescilli tasarım hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi ile, maddi ve manevi tazminat davasıdır. TPE kayıtlarına göre … ile Çaydanlık-2 nolu tasarımın … Ltd Şti adına kayıtlıyken, … San. ve Tic. A.Ş.’ye devredildiği, akabinde davacı … Gereçleri San ve Tic A.Ş.’ye 23/03/2011 tarihinde devredildiği anlaşılmıştıır. Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar 1. Hukuk Mahkemesi’nin 2016/131 D.İş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu tasarımın aynılık derecesindeki benzerinin satışını ve ticaretini yapmakta olduğu belirtilmiştir. Ek raporda da dava konusu ürünün kulp ve kapak detaylarına sahip, form olarak dava konusu çaydanlık tasarımına benzer iki farklı formda ürün görüldüğü, dava dosyasına sunulan ürünlerin birebir aynı formda olan çaydanlığın görülmediği belirtilmiştir. Mahkemece 3 kez bilirkişi heyet raporu aldırıldığı, 28/03/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı tarafa ait TPE nezdinde tescilli … nolu 1. sıradaki Çaydanlık isimli tasarım ile davalı tarafa ait tescilli olmayan … isimli çaydanlık tasarımlarının her ikisinin de kendisine özgü tasarım formlarına ve hatlarına sahip olduğu, bilgilenmiş bir kullanıcı tarafından ayırt edilebilecek nitelikte olduğu, dolayısıyla tasarımların benzer olmadıklarının tespit edildiği, 25/06/2018 tarihli farklı bilirkişi heyetine ait raporda; davacıya ait tasarım ile davalıya ait … isimli çaydanlığın iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğu tescili tasarımın kullanımının tasarım kapsamında korunabileceği, D.İş dosyasındaki bilirkişi raporunun taraflarınca kabul gördüğü belirtilmiş olup raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan farklı üç kişilik bilirkişi heyetine ait 24/01/2019 tarihli raporda; tasarımlar arasında bulunan farkların küçük ayrıntılarda olduğu, ayırt edicilik niteliği oluşturmadığı belirtilmek suretiyle 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna katıldıklarını, davacıya ait tasarım ile davalı tarafa ait ürün görselleri arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, mevcut farklılıkların küçük ayrıntı olarak algılandığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları belirtilmiştir. Mahkemece maddi tazminat yönünden inceleme yaptırılmış, uğranılan zararın 5.079,62 TL olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı SMK 55. maddesinde “Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.” Aynı yasanın 56. maddesinde “Tasarım, yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu kanunla sağlanan haklar kapsamında korunacağı” 58. maddesinde “Tasarım sahibi kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu kanundan doğan haklarını kullanabileceği” düzenlemesi yer almaktadır. Aynı kanunun 81. maddesinde tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller düzenlenmiş olup tasarım sahibinin izni olmaksızın bu kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak olduğu belirtilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; “554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik”inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)” şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K). Mahkemece bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı ilk rapor ile ikinci rapor arasında mübayenet bulunduğu, mübayenetin giderilmesi için bir başka bilirkişi heyetine dosyanın tevdi edildiği,24/01/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacıya ait tasarım ile davalı tarafa ait ürün görselleri arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, mevcut farklılıkların küçük ayrıntı olarak algılandığı bu sebeple benzer olarak algılandığının belirtildiğinin tespit edildiği bu şekilde raporlar arasındaki mübayenetin giderildiği anlaşılmıştır. Tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı hususları dikkate alındığında mahkemece hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, aksi yöndeki davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarih ve 2017/21 E, 2019/253 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 688,54-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 172,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 516,39-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023