Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1624 E. 2023/1056 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1624
KARAR NO: 2023/1056
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/619 E. – 2018/1067 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’nin güvenliğini sağlamakla ilgili bir sözleşme imzaladığını ve bu sözleşmeden kaynaklı bütün ifalarını da yerine getirdiğini, dava dışı … A.Ş.’ye verdiği hizmetler karşılığında yine dava dışı bu firmanın talebi doğrultusunda davalı … A.Ş. ile bir sözleşme ve bu sözleşmeye ek İş Akış Protokolü” imzalandığını, faktoring sözleşmesinin davalı ile imzalanmış iken İş Akış Planı üç taraflı imza altına alındığını, taraflar arasında imzalan Factoring Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi tamamlayan ve değiştiren “İş Akış Planı” sözleşmesinde görüleceği üzere fatura bedellerinin ödenmemesinde …’ in hiçbir zararı yada hiçbir riski söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin ödenmeyen faturalarını kendisinin takip ettiğini, … İşletmeleri ile müzakerelerini kendisinin yaptığını ve faturaların tahsili konusunda bütün çabayı kendisinin gösterdiğini, … A.Ş.’ nin ödemeleri geciktirmesi ve ödeme yapmaması sonucunda müvekkilinin gerek … Aş. İle gerekse de … Faktoring ile yaptığı sözleşmelerin hukuka uygun bir şekilde feshedildiğini, müvekkilinin … Faktoring tarafından haksız uygulama sonrasında ticari itibarının sarsıldığını, müvekkilinin maddi zararlarının (şirket kredibilistesinin ve toplam şirket değerine olumsuz etkinin hesaplanarak) uğranılan zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 5.000-TL maddi tazminat ile müvekkili şirketin itibarının sarsılması nedeniyle 50.000-TL’ lik manevi tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesi özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında faktoring sözleşmesinin ve eklerinin imzalanmış olduğunu, bu sözleşmelere istinaden … Aş firmasının düzenlemiş olduğu faturalar devir ve temlik alındığını ve karşılığında davacı firmaya finansman sağlandığını, belirtilen faturalarda …Aş alacaklı ve … İşletmelerinin borçlu olduğunu, davacı firma hesaplarına müvekkili şirket tarafından belirtilen finansman ödemelerinin yapıldığını fakat faturalara konu borçların halen ödenmediğini, davacı hakkında mevzuata uygun bir şekilde bildirimde bulunduklarını, davacı tarafından maddi manevi zarara uğramış olduğu yönündeki iddialarını ve ayrıca bu zararlardan dolayı müvekkil şirketin sorumlu olduğuna yönelik iddiaların kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… Davacı vekiline kredi başvurusunun, davalının bildirimi sebebiyle olumsuz neticelendiğine dair delillerini sunması için iki haftalık kesin süre verilmiş, sonuçları hatırlatılmış, fakat davacı tarafça delil sunulmamıştır. Taraflarca sunulan deliller, faktoring sözleşmeleri, protokol ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça sunulan 10/11/2016 tarihli findeks raporunda herhangi bir risk kaydı görünmediği, öte yandan davalının davacının kredibilitesi ile ilgili sözleşmeye aykırı bildirimde bulunduğu iddiası kabul edilse dahi, davacının eldeki maddi ve manevi tazminat davasında bu nedenle uğradığı zararı ispat ile yükümlü olduğu, davacı tarafın uğradığı maddi zarara ve ticari itibar kaybı şeklinde teşekkül edebilecek manevi zarara ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, dava tarihi itibariyle davacı hakkında herhangi bir risk kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın esastan reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı müvekkili ….Şti. (… AŞ.) ile dava dışı … AŞ.’nin güvenliğini sağlamakla ilgili bir sözleşme imzalandığını, dava dışı … AŞ.’ye verdiği hizmetler karşılığında yine dava dışı bu firmanın talebi doğrultusunda davalı … AŞ. ile bir sözleşme ( … Faktoring Sözleşmesi) ve bu sözleşmeye ek “İş Akış Protokolü” imzalandığını, buna göre davacı şirketin faturaları … Faktoring’e vereceğini ve ancak … AŞ.nin ödeme yapmasından sonra … Faktoring’in davacıya ödeme yapacağını, … Faktoring’in, …AŞ.nin ödeme yapmaması halinde ise davacıya hiçbir ödeme yapmayacağını, fatura bedellerinin ödenmemesinde … Faktoring’in hiçbir zararı ya da hiçbir riskinin söz konusu olmadığını, faturaların tahsili konusunda bütün çabayı da davacı şirketin gösterdiğini, geciken ödemeler nedeniyle kendileri tarafından sözleşmenin feshedildiğini, ancak davacı şirketin bankalarla kredi sözleşmesi yapmak ve hisse satışı gerçekleştirmek istediğinde, gerek T.C. Merkez Bankası gerekse Findex kayıtlarında 1.000.006 TL’lik bir riskinin bulunduğunu (EK-5: T.C. Merkez Bankası risk verisi ve EK-6: Findex risk verisi), diğer deyişle “kara listede” kayıtlı olduğunu gördüğünü, … Faktoring tarafından yapılan haksız bildirimlerin olduğunu tespit ettiklerini, Mahkeme dosyasına gelen 2014,2015,2016,2017 ve 2018 yıllarına ait T.C. Merkez Bankası risk verilerine bakıldığından 2014 yılının 5.ayından 2016 yılının 12.ayına kadar müvekkilinin 1.004,723TL riski görüldüğünü ancak 2018 yılından alınan Banka Risk verilerinde 2017 yılının 2.ayından itibaren herhangi bir sorumluluk kaydı görünmediğini, … Faktoring şirketinin göstermesi gereken özeni göstermemesi nedeniyle riskin vekil eden üzerinde gösterildiğini ve zarara uğratıldığını, Mahkemenin 19.03.2018 Tarihli Duruşmasının 6 Nolu ara kararında delil için süre verildiğini ancak aynı celsenin 2-3 -4 ve 5 nolu ara kararları gereği sundukları delillerin davalarını kanıtlamaya yeterli iken 6 nolu ara karar gereği bir delil sunamadıklarından bahisle davalarının reddinin hatalı olduğunu, Yerel Mahkeme’nin Banka uygulamalarını bilen bir bankacı bilirkişiye dosyayı gönderdiğinde bankaların uygulamalarını, Risk görünen dönemlerde müvekkilinin kredi başvurularında çıkan oranlarla eğer bu risk görünmeseydi ortaya çıkması gereken kredi oranların yıllara göre neler olabileceğini belirleyebileceğini ve maddi zararını ortaya çıkarabileceğini, Davalı … Faktoring’in bu haksız uygulaması ile vekil edenin itibarını da sarstığını, Manevi Tazminat taleplerinin reddetmesinin hatalı olduğunu kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; …AŞ. firmasının düzenlemiş olduğu faturaların devir ve temlik alındığını ve karşılığında, davacı firmaya finansman sağlandığını, faturalarda … AŞ.’nin alacaklı ve …A.Ş. borçlu olduğunu, davalı firma hesaplarına finansman ödemelerinin yapıldığını ancak fatura borçlusu … firması veya temlik eden … AŞ. tarafından borçların ödenmediğini, davacıya finansman sağlandığını ve fakat davacı tarafından işbu finansman borcunun ödenmediğini, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından yayınlanan Risk Merkezi Genelgesi uyarınca bildirimlerin yapılması gerektiğini, Davacının kara listede olduğunu iddia ettiği durumun ortaya çıkmasından şirketlerinin sorumlu olmadığını, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık, davalının haksız bildirimleri nedeniyle zarara uğradığını ileri süren davacının haksız eylemden kaynaklı açtığı manevi tazminat ile kredi notunun düşürülmesinden kaynaklı maddi tazminat tazminat isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçelerle tazminat davasının reddine karar vermiş; bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.TBK 49. Maddesi hükmü uyarınca, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Öte yandan, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerli olup, gerçek zarar ise, kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir. Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur. Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz.6100 Sayılı HMK’nun 119/1 fıkra (f) bendinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği gösterilmelidir. 6100 Sayılı HMK’nun 194/1 fıkrası gereğince; taraflar dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. 2. fıkraya göre tarafların dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur. Bu maddenin amacı bir yandan ispatın genel hükümleri çerçevesinde temel bir kavrama yer vermek iken, bir yandan da uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçmektir. Bir davada ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulabilmesi gerekir. Dava dilekçesinde; davalının haksız bildirimleri nedeniyle Türkiye Bankalar Birliği tarafından kara listeye alındığını kredi çekemediği için zarara uğradığını beyan etmiş ise de, somutlaştırma söz konusu değildir. Davacının ne zaman, hangi finans kuruluşundan , ne şekilde veya hangi ticari ilişki veya borç için kredi çekemediği, ne tür bir haksız bildirim yapıldığı belirtilmemiştir. Davacı vekilinin iş akış protokolünde dava ettiği hükmün iş akış protokolünde olmadığı, davalı şirketin Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından yayınlanan Risk Merkezi Yönetmeliği 9/1-ç maddesine göre risk merkezine bildirim yaptığı,, davacının 2017 yılı 2. ayından itibaren sorumluluk kaydı bulunmadığı,, önceki kayıt ve risk nedeniyle de zararını sorumlaştıramadığı, bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi ilgili taraf için bir yük olup, bu yükü yerine getirmemesinin de hukuksal sonuçları oluşacak olup, davacı delilleri ile somutlaştırma yapamadığından davasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2018 tarih ve 2017/619 E., 2018/1067 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023