Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1623 E. 2023/994 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1623
KARAR NO: 2023/994
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2018/428 E. – 2019/302 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde “…” ibareli 42. Sınıfta … tescil sayılı ve 37. Sınıfta … tescil sayılı ve “…” ibareli 27 ve 42. Sınıflarda … tescil sayılı markaların sahibi olduğunu, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/262 D. İş sayılı dosyasından alınan 06.09.2018 tarihli rapor ile tespit edildiğini iddia ederek, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesini, uğranılan zararın tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL tutarında maddi tazminat, yoksun kalınan kazanç sebebi ile SMK md. 151/2-b bendi “ tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” hesabına göre şimdilik 10.000 TL ve uğranılan manevi zarara karşılık 100.000,00 TL tutarında manevi tazminat ile tecavüz tespiti için yapılan noter ve tespit dosyası masrafları için toplam 829,78 TL masrafın davalıdan tahsili ile verilecek karar özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Henüz davacının mimarlık hizmetlerini içerir 42. sınıfta “…” adına başvurusu yokken, davalının “…” adını kullandığını, davacının “…” ibaresini marka olarak tescili için davalı bu isimle faaliyete başladıktan 2 yıl sonra 09.10.2017 tarihinde kötüniyetli olarak TPMK’ya başvurduğunu, bundan 3 gün sonra 12.10.2017 tarihinde henüz üç gün önce başvurusunu yaptığı “…” ismini ticaret sicil kayıtlarında da geçtiği şekli ile şirket ismi ve büro adı olarak kullanan davalı aleyhine halihazırdaki yasal ismini kullandığı gerekçesi ile tespit yaptırdığını, davacının “…” İsmi ile mimari hizmetler sınıfında marka başvurusu yokken davalı şirket yetkilisi Mimar … bürosunu açtığı ve büro adı olarak ”… ” ibaresini kullandığını, davacı tescilinin kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davacının davasının REDDİNE,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde ”…” ibareli 42. Sınıfta … tescil sayılı ve 37. Sınıfta … tescil sayılı ile ”…” ibareli 37 ve 42. Sınıflarda … tescil sayılı markaların sahibi olduğunu, faaliyetleri neticesi üretim kalitesi, piyasada tanınırlığı ile haklı bir üne kavuştuğunu, iyi bir pazar payı oluştuğunu, davalı tarafından müvekkili aleyhinde ilamlı takip yapıldığını, icra emrinin vekil olarak tarihinde davalı şirket yetkilisi … … sayfasında paylaştığı telefon numarası aranarak durumun kendisine bildirildiğini, bu düzeltme olmaması üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 12.10.2017 tarihli … yevmiye sayılı E-Tespit tutanağı ile ihlallerin devam ettiğinin kayıt altına alındığını, 21.02.2018 tarihinde davacı şirket adına kayıtlı telefondan davalı şirket yetkilisinin telefonuna whatsapp üzerinden antetli kağıt ile tescilli markalarının kullanılmamasının, bu sebeplerle , ilamın icrasının isitnaf incelemesi sonuna kadar durdurulması yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kubulüne, giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mimar …’ün 15.04.2014 tarihinde mimarlık faaliyetleri konusu ile vergi açılışı yapıldığını, serbest mimarlık hizmetlerine ilişkin tmmob mimarlar odası’nda tescilli ismi “…”olduğunu, vekil edenin 30.04.2014 tarihinden itibaren proje müellifi olarak eskişehir’de yaptığı işlerdeki resmi kayıtlarda … büro adı, … oda sicil numarası, 26-236 büro tescil belge numarası bulunmadığını, o tarihte çizdiği projelerde de “…” ibaresi bulunmadığını,Henüz davacının mimarlık hizmetlerini içerir 42. Sınıfta “…” adına başvurusu yokken Mimar … adına açılan serbest mimarlık hizmetleri veren ofis “…” adını kullandığını,Mimar …, … Tic. Ltd. Şti.’yi kurmuş, 03.03.2016 tarihinde Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğüne şirketin kaydı yapıldığını, Davacı ise “…” ismini vekil edenimiz bu isimle faaliyete başladıktan 2 yıl sonra 2017 yılının 10. ayında tescil için TPE’ne başvurduğunu,Mimar … henüz davalının “…” ismi ile mimari hizmetler sınıfında marka başvurusu dahi yokken bürosunu açmış ve büro adı olarak “…” ibaresini kullandığını,Davacı şirket ise “…” ismini hiçbir şekilde kullanmadığını,09.10.2017 Tarihinde “…” ismi ile kötü niyetli bir marka başvurusu yapmış, bu başvurudan üç gün sonra …San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin “…” ismini kullandığı gerekçesi ile noterde tespit yaptırdığını,“… ” ve “…” isimlerini TPE nezdinde tescil ettiren davalı bu kez şirket sahibi … rahatsız etmeye başladığını, … korku ve baskı ile yıldırarak şirketin ismini değiştirmeye zorlandığını, bu sebeplerle davalı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması ve maddi-manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanmak suretiyle markayı taklit etmek marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Somut olayda; davacı sahibi olduğu “…” marka haklarına davalı yanın kullanımlarının tecavüz teşkil ettiği ileri sürülmüştür.TPMK kayıtlarına göre; … sayılı “… ” ibareli markanın 42. Sınıfta 02/07/2014 tarihinden itibaren, … sayılı aynı ibareli markanın 37. Sınıfta 18/04/2016 tarihinden itibaren, … sayılı “…” ibareli markanın 37 ve 42. Sınıfta 09/10/2017 tarihinden itibaren davacı adına tescillidir. SMK 6/3 maddesi hükmüne göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” Bu düzenlemede bir markanın tescilsiz olsa bile eskiye dayalı kullanımı korunmakla gerçek hak sahipliği ilkesi benimsenmiştir. Diğer yandan Marka hukukunda tescilde öncelik ve teklik ilkesi hakimdir. Ancak bu hakkın sınırsız olmadığı , SMK 7/5 maddesiyle sınırlama getirildiği görülmektedir. Bu yasal düzenlemeye göre; Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez.Bilirkişi raporunda ; ibaresinin davalı şirketin tek ortağının soy ismi olması ve kendisinin mimarlık mesleği ile iştigal etmesi, ayrıca davalı kullanımının 2018/262 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre Eskişehir ile sınırlı olması, ve eskiye dayalı kullanım olması , davalının … ibaresini kullanımının hukuka aykırı olmadığı ve davacının aynı ibareli markalarından doğan haklarını ihlal etmediği, davalının … ibaresi bakımından önceye dayalı hak sahibi olduğu, bu sebeple Yargıtay içtihatları ışığında, davalı her ne kadar davacı markasının tesciline itiraz etmemiş ve hükümsüzlük davası açmamış olsa da, tescilli marka hakkı sahibi olan davacı şirketin, bu işareti önceden beri kullanan davalıyı, bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan hukuken men edemeyeceği belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, davalı vekilinin cevap dilekçesinde 15/04/2014 tarihli TMMOB’de tescilli isminin … olduğunu ve Eskişehir’de 30/04/2014 tarihinden itibaren … ismiyle faaliyette bulunduğunu beyan ettiği, mahkemece bu kayıtların dosyaya getirtilmediği anlaşılmıştır. Davalı şirketin ticaret sicil kaydından 03/03/2016 tarihinde … ticaret unvanının tescil edildiği, 20/11/2018 tarihinde ticaret unvan değişikliğine gittiği, davacı şirket kuruluşu ve ticaret unvan tescilinin 16/11/2018 tarihli olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan tespit dosyasındaki bilirkişi raporunda, davalının 10/11/2015 tarihinden itibaren … ibareli logoyu kullandığı beyan edilmiştir. Davacının 42. Sınıfta … sayılı … ibareli markasının 02/07/2014 başvuru tarihinden itibaren, … sayılı aynı ibareli markasının 18/04/2016 tarihinden itibaren, 37 ve 42. sınıfta … sayılı … markasının 09/10/2017 tarihinden itibaren koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin davasında davalının … ibareli kullanımları yönünden talepte bulunduğu anlaşılmakla, her iki ibare yönünden davalının önceye dayalı gerçek hak sahipliği iddiası üzerinde durularak, ayrı ayrı değerlendirme yapılarak sonuca varılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2018/428 E. 2019/302 K. sayılı kararına karşı 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.