Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1620 E. 2023/1055 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1620
KARAR NO: 2023/1055
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI: 2016/867 E. – 2019/480 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hasılat Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkilleri hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlattığını, müvekkilleri ile davalı arasında akdedilen franchise sözleşmesinin 14. maddesine istinaden sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle 20.000.-EURO cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıya ait … markasının Levent şubesinin müvekkil şirketçe işletildiğini, müvekkilinin beş yıl boyunca franchise sözleşmesinden kaynaklanan ödemeleri yapamadığını, bu arada müvekkillerin talebi üzerine sözleşmenin taraflar arasında yenilendiğini, sözleşme yenilenmeden önce ödemelerin değişik tarihlerde yapılabileceği konusunda davalıyla anlaştıklarını, müvekkilleri ile davalı arasında ödeme tarihlerinin değiştirilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, ancak davalının sözleşmede belirtilen tarihten sonra ödeme yapılmasına dayanarak davalının müvekkil şirkete ihtar göndererek cezai şart bedelinin ödenmesi için noterlik marifetiyle ihtarname keşide ettiğini, esasen davalının ödemelerin gecikmesine neden olduğunu bildiğini, bunca zaman icra takibinden herhangi bir işlem yapmadığını ancak müvekkillerini takibi canlandırmakla tehdit ettiğini, davalının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalının marka değeri konusunda yanlış müvekkillerine yanlış bilgi vererek müvekkillerinin yanıltıldığını, royalty bedeli ve diğer komisyonların sözleşmede belirtilen brüt satış karı üzerinden hesaplanmadığını, davalının keyfi olarak müvekkillerinin tek kazanç kaynağı olan yemek sepetini kapattığını, bu çerçevede davalının basiretsiz ve kötüniyetli davranışları neticesinde müvekkilinin her ayı zararla kapattığını, davalının müvekkiliyle olan sözleşmeyi feshederek cezai şarta dayanarak icra takibi başlattığını buna karşı müvekkil şirketin maddi tazminat davası açtığını buna sinirlenen davalının da icra takibini canlandırarak haksız kazanç sağlama peşine düştüğünü, bu nedenle işbu menfi tespit davasını açmak zorunda kaldıklarını ve takibin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını sonuç olarak müvekkilinin icra takibine konan senet nedeniyle 20.000,- EURO borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını yönünde ihtiyati tedbir karan verilmesine, davalının kötüniyetli hareket ettiğine dayanarak % 20 icra inkâr tazminatı ile mahkûmiyetine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dava dilekçesinde iddia edilenin aksine davalılar hakkında başlatılan İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı icra takibinin feshedilen sözleşmeden kaynaklanan cezai şarta senede dayalı olarak başlatılmadığını, davalının franchıse sözleşmesi tahtında özellikle ödemeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu çerçevede davacılara noterlik marifetiyle ihtarnameler keşide edildiğini, davacıların sözleşmeye dayanan ödeme tarihlerinin zımnen değiştirildiği konusundaki iddialarının hilafı hakikat olduğunu, davalılara Beyoğlu … Noterliği vasıtasıyla toplam beş adet ihtarname gönderildiğini, davacıların geç ödeme yapıldığı konusundaki iddialarının ikrar niteliğinde olduğunu, davacının ödemelerin gecikmesinde müvekkiline kusur atfetmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, huzurdaki davanın MK’nun iyiniyet hükümleri çerçevesinde de reddedilmesi gerektiğini, davacıların takibin durdurulması konusundaki ihtiyati tedbir talebini reddettiklerini, sonuç olarak davanın reddine müvekkil lehine tazminata mahkûmiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… Alacaklı … Şti. nin vekili tarafından icra dosyası alacağından feragat edilmesi sonucunda icra müdürlüğünce dosyanın kapanmasına karar verildiği, incelenen davalı taraf ticari defter kayıtlarında icra takibine konu edilen faturalar ticari defterlerine kayıt edilmiş ise de yevmiye numaraları bulunmadığından tespitinin yapılamadığı, alınan muavin (yardımcı) defter dökümünde yine fış numaralarının belirtilmediği, ancak söz konusu muavin defter dökümünde takip tarihi olan 17.08.2015 tarihinde … Şti. nin davacı …Şti. nden 20.925,65 TL alacaklı olduğunun raporda tespit edildiği, düzenlenen faturalara ilişkin cari hesap bir alt kodda tutulmadığı, toplam hesapta da bakiye toplam olarak görüldüğünden kesin tespiti bilirkişi tarafından yapılamadığı, Yevmiye numaraları tespit edilememiş, davalının 2011-2012-2013-2014-2015 ve 2016 yıllarına defterlerinin lehine delil niteliği taşımadığı bilirkişi raporunda tespit edilmiş, davacıların sözleşmeden kaynaklanan franchise bedellerini davalıya ödemede temerrüde düştüğü, davalı tarafın bu bedellerin tahsili hususunda ilamsız icra takibine giriştiği davalının taraflar arasındaki Franchise sözleşmesinden kaynaklı 7 adet faturaya ilişkin davacı hakkında başlattığı İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosya alacağından feragat ettiği, bu feragatinin aynı Franchise sözleşmesindeki 20.000.-Euro tutarında cezai şart ödenmesine dair başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün … esas sayılı dosya alacağını da talep etmesine engel teşkil edeceğinden davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün … esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, Davacının %20 kötü niyet tazminatının İİK 72/5. Madde şartları gerçekleşmediğinden reddine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Taraflar arasında imzalanan 28.11.2011 tarihli Franchise Sözleşmesinin 7.35 maddesi uyarınca cezai şart alacaklarının doğduğunu, sözleşmeye aykırılıkların giderilmesi amacı ile ihtarnameler keşide edildiğini, ödeme yapılmayınca müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden Sözleşme kapsamında belirlenen cezai şart alacağı için İcra takibi başlatıldığını, sözleşmeden kaynaklı iki kalem alacak olduğunu, cari hesap ve fatura alacağı ile cezai şart alacaklarının farklı icra dosyaları ile talep edildiğini, müvekkilinin faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki alacağından feragat ettiğini ve bu feragatin işbu davanın konusu İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan cezai şart alacağının ödemesine engel teşkil ettiğine yönelik Mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, taraflar arasında akdedilen Franchise Sözleşmesinin 7.35. maddesi dayanak alınmak sureti ile cezai şart alacağının davacılardan tahsili amacı ile başlatıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden 17.08.2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin borçlular tarafından tebellüğ edildiğini ve icra takibinin de dosyaya davacılar tarafından herhangi bir itiraz sunulmadığından kesinleştiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile huzurdaki davaya konu dosyanın alacak tutarları ve sebeplerinin birbirinden tamamen bağımsız olduğunu, davacılar aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu borcun takibin kesinleşmesi üzerine davacılar tarafından ödendiğini ve davacıların dosya borcunu ödemeleri neticesinde dosyadan davacılar tarafından gönderilen harç da yatırılarak feragat edildiğini, cari hesap alacağına ilişkin diğer dosyadan feragat edilmesinin, cezai şart alacağından feragat ettiği sonucunu doğurmadığını,-İşbu dosyaya konu icra takibinden hiçbir aşamada feragat edilmediğini, Beşiktaş … Noterliğinin 18.09.2012 tarih ve .. yevmiye numaralı ihtarnamenin bir temerrüt ve edime davet ihtarı olduğunu, davalı Şirketin Sözleşmeye aykırılıklarının giderilmesinin ve cezai şart ödemesinin talep edildiğini, aksi takdirde Sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, sözleşmenin ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin bahsi geçen ihtardan sonra da senelerce devam ettiğini, Franchise Sözleşmesinin 5 yıllık süre sonunda davacılar tarafından feshedildiğini, Davacılar tarafından bu hususa ilişkin müvekkiline gönderilen İhtarnamelerden biri olan Beşiktaş … Noterliğinin 11.11.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi olduğunu, davaya konu icra takibinin ise 17.08.2015 tarihinde yani Sözleşme süresi içinde ve fesihten bir yıldan fazİa süre önce başlatıldığını ve takip tarihi itibari ile müvekkilinin davalı Şirketten alacaklı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinin yasaya, hukuka ve dosya münderecatına aykırı olması nedeniyle kaldırılarak davacıların tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine açtıkları İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/216E. Sayılı tazminat davası kapsamında düzenlenen bilirkişi raporunda davalının müvekkilden 5 yıllık frenchise döneminde 220.754,22 TL fazla royalty bedeli, 42.480,74 TL reklam katılım bedeli olmak üzere toplam 263.234,96 TL fazla ve haksız yere aldığının tespit edildiğini, 5 yıllık frenchise dönemi boyunca taraflar arasındaki hesap ilişkisi cari hesap ilişkisine dönüştüğünü, davalının, fahiş cezai şart ile tehdit ettiği müvekkillerinden hukuka aykırı olarak toplamda 263.234,96 TL fazla bedel aldığını, müvekkilinden tahsil ettiği ödemeleri bu uydurma hesaplara saydığını, kendi hesabına göre kalan 9.662, 43 TL bakiye için de faturalar ödenmedi diyerek cezai şart sebebi ile icra takibi başlattığını, oysa ki hangi faturaların ödenip ödenmediği hususunun davalı defterlerinden anlaşılamadığını, ilişkinin açık hesap ilişkisine döndüğünün bilirkişi tarafından da tespit edildiğini, davalının yaptığı itirazların reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalılar tarafından davacıların aleyhlerine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı ilamsız icra takibinde davacıların borcu olmadıklarının tespitine ilişkindir. Taraflar arasında 28.11.2011 tarihli Franchise Sözleşmesinin imzalandığı, davalı tarafça Beşiktaş …. Noterliğinin 18.09.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiği, ancak bu ihtardan sonra da taraflar arasındaki sözleşmenin devam ettiği, Beşiktaş …. Noterliğinin 11.11.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtar ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır.İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden sözleşme kapsamında belirlenen cezai şart alacağına ilişkin icra takibi olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasındaki alacağın ise ödenmeyen fatura alacağından kaynaklı olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi incelemesinde, TTK 64/3. maddesi uyarınca ibraz edilen 2011-2012-2013-2014-2015 ve 2016 yıllarının yevmiye defteri açılış tasdiki yapıldığı, TTK 64/4. maddesi uyarınca 2011-2012-2013-2014-2015 ve 2016 yıllarının yevmiye defteri kapanış tasdiki yapılmadığı, TTK 65. maddesi ve VUK kayıt nizamı hükümleri uyarınca defterler ve gerekli diğer kayıtlar TÜRKÇE tutulmuş olup, kazıntı ve silintiye rastlanmamış, ancak defterlerde kapanış fişlerinin kapanış tasdikleri bulunmadığından Yevmiye numaraları tespit edilememiş, davalının 2011-2012-2013-2014-2015 ve 2016 yıllarına defterlerinin lehine delil niteliği taşımadığı kanaati bildirilmiştir.Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevketmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i nitelikte olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. (Bkz.Tunçomağ Kenan; Türk Borçlar Hukuku I.Cilt Genel Hükümler İstanbul 1976 Sh.853 vd., Eren Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 5.Bası, Cilt 2 Sh.1169-1171; Kılıçoğlu M.Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 4.Bası Sh.575-577; Reisoğlu Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 12. Bası Sh. 362.) 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur. Taraflar arasındaki franchise sözleşmesinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir. TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/II. md. değil, 179/I. md. hükmü uygulanacaktır. Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md. hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikte olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. (Bkz. Tunçomağ Kenan; age sh. 875 vd.; Eren Fikret age sh. 1173 vd. ; Kılıçoğlu M. Ahmet age sh. 579 vd.; Günay Cevdet İlhan, Cezai Şart Ankara 2002 sh. 83 vd.; Uygur Turgut; Açıklamalı – İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, İkinci Cilt 1990 sh. 740) TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. TBK’nun 179/II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Somut olayda, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın ifaya ekli ceza niteliğinde olup, asıl alacağa bağlı olan cezai şart alacağının muacceliyet kazanması için asıl alacağın ispatlanması gerektiği, davacı tarafça cezai şart alacağının 2016 yılından önceki alacaklara ilişkin olduğu beyan edilmişse de, incelenen davacı ticari defter ve kayıtlar ile asıl alacağın ispatlanamadığı, davacı tarafça 17/08/2015 tarihinde başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında 9.662,43 TL cari hesap alacağının tahsilinin talep edildiği, aynı tarihte davaya konu icra takibi ile 20.000 USD cezai şart alacağının tahsilinin talep edildiği, daha sonra 23/10/2013 tarihinde cari hesap alacağından feragat edildiği ve feragat ederken cezai şart alacağının saklı tutulmadığı, 6098 Sayılı TBK 179/2 maddesi gereğince davacıların borçlu bulunmadığının tespiti kararının usul ve yasaya uygun olduğu, saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2016/867 E., 2019/480 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.535,78 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.133,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.401,83 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023