Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1616 E. 2023/786 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1616
KARAR NO: 2023/786
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/712 E. – 2019/786 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yetkili hamil olarak elinde bulundurduğu ve ticari ilişki içerisinde bulunduğu üçüncü şahsa gönderdiği 6 adet çekin kargo aracında çalındığının öğrenildiğini, çekler arasında dava konusu edilen 35.400,00 TL bedelli çekin de bulunduğunu, çeklerin tümünde müvekkilinin hamil olduğunu, çeklerin bankaya ibraz edilip karşılığının alınmaması yönünde Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/395 Esas sayılı dosyasında çek iptali davası açıldığını, dava konusu çekin son cirantasının davalı olarak göründüğünü, müvekkilinin mağduriyete uğramaması bakımından bu davayı açtıklarını belirterek dava konusu çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu çekte meşru ve iyiniyetli hamil olduğunu, ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığını, müvekkili meşru hamil olduğu için çekin rıza dışı elden çıktığı iddiasının ileri sürülemeyeceğini, davacının iyi niyetli bulunan müvekkiline karşı ileri sürebileceği bir defi bulunamadığı, davacının müvekkilinin kötüniyetli olarak çeki iktisap ettiğini ve ağır kusurlu olduğunu kesin ve inandırıcı delillerle ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin gerçek kişi olması nedeniyle defter tutma yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenle davacının bu yöndeki talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacının ciranta ve yetkili hamili bulunduğu …bank Maslak Şubesi’ne ait dava konusu 35.400,00 TL bedelli çekin kargoda çalındığı iddiasına dayalı olarak davacı tarafından çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle iş bu dava açılmış olup, olaya uygulanması gereken TTK’nın 792.maddesine göre çekin herhangi bir suretle hamilin elinden çıkması halinde çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla bu maddeye dayalı olarak dava açılabilmesi için çekin rıza dışı elden çıkmış olması, çeki ele geçiren kişinin bilinmesi, çeki ele geçiren kişinin çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Dolayısıyla ispat yükü davacıdadır. Somut olayda davaya konu çekte ciro silsilesi düzgün olup, çalındığı iddia edilen söz konusu çeke ilişkin soruşturma dosyasında davalı şüpheli olarak yer almamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere davalının çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat yükü davacıda olup, bu husus kanıtlanamamıştır. Bu itibarla davanın reddine karar vermek gerekmiş, takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmamış olduğu anlaşılmakla koşulları oluşmayan davalının tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu çekin de içinde bulunduğu 6 adet çekin çalındığının polis ifade tutanakları ve belgelerinden anlaşıldığını, müvekkilinin Savcılık suç duyurusunda bulunma aşamasında ilgili çeklerin çalındığını ancak çeklerin kimin elinde olduğunu bilmesinin mümkün olmadığından davalı …’ın savcılık şikayet dosyasında yer almadığını, bu nedenle Mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, -Çeklerin kimin elinde olduğu öğrendiğinde menfi tespit davası açıldığını ancak tedbir taleplerinin kabul edilmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını ve telafisi imkansız maddi ve manevi zarara uğradıklarını, -Çeke ilişkin davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarından, davalı şahsa ciro ile teslim edildiğinin araştırılmadığını, müvekkilinin ticari defterleri incelenmesi halinde, davalı şahısla herhangi bir ticari ilişkisi olmadığının davalıya herhangi bir borç alacak ilişkisi olmadığının ortaya çıkacağını, -Çalınan çeklerin kötü niyetli iktisap edildiğini, davalının bunda ağır kusuru olduğunu, çalının çekler nedeniyle kötü niyetli 3.kişilerce icra takibine konulması ile iflas eşliğine gelen müvekkili şirketin, kredi ödemelerinin yapamadığını ve bankalar ile kredi ilişkilerinin bozulduğunu, maddi ve manevi zarara uğradığını kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, çalınan çek nedenli borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu çekin … LTD. ŞTİ. lehine düzenlendiği, son cirantanın davacı taraf olduğu, davacı vekilince, kötüniyetle çekin davalı uhdesine geçirildiği, ticari faaliyetlerinin bulunmadığı ileri sürülerek buna ilişkin şirketlerin ticari defterleri, ticari sicil kayıtları, hırsızlık dosyası vs delil olarak dava dilekçesinde gösterilmiştir. Çeklerin davacının elinden rızası hilafına çıktığı benimsense bile, TTK’nın 792. maddesi gereğince davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiğini veya ağır kusurunun bulunduğunu, davacının ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında, davalının çekleri kötüniyetli olarak ele geçirdiği veya ağır kusurunun bulunduğuna dair delil sunulamadığından davalının iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay içtihatları da aynı doğrultudadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin Esas No:2014/10768- Karar No:2014/20288 Karar Tarihi. 23.12.2014). Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/5363 Esas, 2018/7977 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Emsal nitelikteki Yargıtay 11. HD’nin 2014/10768 Esas- 2014/20288 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Çek üzerindeki ciro silsilesi şeklen tam olup, davalının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rızası dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’ nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Kötüniyeti kanıtlanamadığı sürece çekin bedelsiz kaldığı ileri sürülemeyecektir. Davacı, ticari defterlerin incelenmediği gerekçesiyle de istinaf talebinde bulunmuştur. Davacının defterlerinin incelenmesi sadece davacının bu çekleri almış olduğunu kanıtlar. Zaten bu konuda ihtilaf bulunmamaktadır. Ticari defterlerin incelenmesi, davalının kötü niyetini kanıtlamaya yeterli olmayacaktır. Her ne kadar Savcılık dosyasında, davalının isminin sonradan öğrenildiği iddiasıyla isminin bulunmadığı istinaf istemi olarak öne sürülmüş ise de, hırsızlık dosyasında Savcılığın sunulan isimlerle bağlı olmadığı, re’sen araştırmada yaptığı ancak davalının şüpheli olarak mevcut durumda yer almadığı, bu nedenle dosyada bekletici mesele yapılması gereken bir durumun olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve 2018/712 E., 2019/786 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2023