Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1613 E. 2023/1018 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1613 Esas
KARAR NO: 2023/1018
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2019
NUMARASI: 2015/363 E. – 2019/558 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı takip dosyasının dayanağı olan çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, taraflarınca icra dosyasına ihtirazi kayıtla icra tehdidi altında ödeme yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile ödenen paranın ödeme tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından keşide edilmiş olan … Bankası Kütahya Şubesine ait 31/03/2014 keşide tarihli 10.000,00-TL bedelli … seri numaralı çekin, … Ltd. Şti. tarafından 09/09/2013 tarihli Yurtiçi Faktoring Sözleşmesine istinaden 09/09/2013 tarihli kambiyo senedi tevdi formu ile müvekkiline teslim edildiğini ve faktoring yapıldığını, çekin …Ltd. Şti. tarafından davacıya kesilen 02/09/2013 tarihli … numaralı 4.320,00-TL bedelli faturaların ödemesi olarak verildiğini, dava konusu çekin 31/03/2014 tarihinde bankaya ibraz edildiğini ancak karşılığının çıkmadığını, bu nedenle borçlular aleyhine icra takibini başlatıldığını, davacıya ait adreste Kütahya … İcra Müdürlüğü … T. sayılı dosyasıyla haciz yapıldığını, dosya borcunun davacı keşideci tarafından 20/03/2015 tarihinde ödendiğini, çekin başkası tarafından imzalanabilmesi için öncelikle davacı elinden rızası hilafına çıkmış olması veya kaybedilmiş olması gerektiğini, dava konusu çekin keşide ve bankaya ibraz tarihinin 31/03/2014 olduğunu, çekin ödeme olarak verildiği faturaların ise 2013 tarihli olduğunu, fatura tarihlerinden de anlaşılacağı üzere dava konusu çekin 2013 yılı içinde … Ltd. Şti.’ne verildiğini, davacının söz konusu çek açısından hukuki prosedürü başlatabilmesi için gerekli ve yeterli zamanı mevcutken bir girişimde bulunmadığını, çekin iptali için veya menfi tespit talepli dava açmadığını, davacının bunca süre sessiz kalmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle davacı tarafından ödenen çeklerin ilgili bankalardan celbini ve yapılacak bir incelemede bunların temel alınmasını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından ödenen bedelin 998,95-TL’sinin tahsil harcı olduğunu, imkan olmasına rağmen menfi tespit davası açmayan davacının bu miktarın ödenmesine kendi kusuruyla sebep olduğunu, anılan miktar yönünden davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davalı factoring şirketince dosyaya alınan ilk bilirkişi raporunda keşideci imzasının davacıya ait olmadığının tespiti üzerine suç duyurusunda bulunulmuş ise de, kendi çek yaprağını başkasının imzaladığını ileri süren davacının, çekin takip konusu yapılarak ödeme emrinin bizzat kendisine tebliğ edildiği 26.05.2014 tarihinden karar tarihine kadar hiçbir suç duyurusunda bulunmaması, çek yaprağının elinden rızası dışında çıktığını ispatlar hiçbir iddia ve delilin bugüne kadar ileri sürülmemiş ve sunulmamış olması, icra dosyasında 18.03.2015 ödeme tarihine kadar imza inkarına dayalı menfi tespit davası açarak tedbir kararı almak suretiyle borçlu olmadığının tespitini isteme imkanı varken bu imkanı da kullanmamış olması, sadece (imza incelemesi tespiti ve kararı maddi anlamda kesin hüküm doğurmayan) icra hukuk mahkemesinde itiraz yoluna gitmiş olması, takip dosyasının infaz edilerek kapanmış olması, kendi imzalamadığı çekin dolaşıma girmesine bizzat kendisinin sebep olması, davalının bu çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu ele geçirdiğini ispatlar bir delilin dosyaya sunulamamış olması, factoring şirketinin dava dışı lehdar cirantadan temlik aldığı çekteki keşideci imzasının sıhhatini kontrol etme imkan ve yükümlülüğünün bulunmadığı hususları birlikte değerlendirilerek, davacının davalıya cebri takip sırasında ödediği bedelin istirdadı talebinin yerinde olmadığı kanaatiyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takibe konu çekte yapılan bilirkişi inçelemelerinde keşideci imzasının davacıya ait olmadığının birçok kez sabit hale geldiğini, takibe konu çekin çek vasfını taşımamasına rağmen müvekkilinin haksız yere borç altına sokulmasının hukuka aykırı olduğunu, Davalının basiretli tacir gibi davranmadığını, müvekkilin imzasını incelemeden söz konusu çek bedelini tahsil etmeye çalıştığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibinin dayanağı olan çek bedelinin ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin istirdadına yöneliktir.Dava konusu olan, …. Bankası Kütahya Şubesine ait 31/03/2014 keşide tarihli 10.000,00-TL bedelli … seri numaralı çekte, davacının keşideci, dava dışı … Ltd. Şti.’nin lehdar olduğu, çekin arkasında sırasıyla birinci ciranta olan lehdar … Ltd. Şti., ve son hamil olup çeki icra takibine koyan davalı …Ş’nin yer aldığı görülmektedir.Ancak davacı çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ve dosyaya sunulan ilk bilirkişi raporunda sadece keşideci imzası incelenmiş ve çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı belirtilmiş, yine imza incelemesine yönelik Adli Tıp Kurumu raporunda da aynı görüş benimsenmiştir. Ancak Adli Tıp Kurumu raporunda keşide tarihi düzeltme imzasının davacının eli ürünü olduğu görüşü bildirilmiş, bunun üzerine Mahkemece ilk raporu sunan bilirkişiden bu hususta ek rapor talep edilmiş, ek raporda; keşide tarihi yanındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı görüşü bildirilmiş, keşideci yanındaki imza yönünden raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle bu defa dosya Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu tarafından değerlendirilmiş, sunulan raporda, ilk Adli Tıp Kurumu raporundaki görüş benimsenmiş, Mahkemece de, çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş olmakla birlikte, keşide tarihi düzeltme imzasının davacının eli ürünü olduğu kabul edilmiştir. Dairemizce de bu görüş benimsenmiştir.Her ne kadar dava konusu çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı teknik raporlarla sabit olsa da, keşide tarihi düzeltme imzasının davacının eli ürünü olduğu hususunun Adli Tıp raporunda tespit edildiği görülmüştür. Bu nedenle bağlantılı İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/191 Esas, 2020/161 Karar sayılı dosyasında, dava dışı lehdar Sezon Çanta yetkilisinin dava konusu çeki davacı ile yapmış oldukları ticarete dayalı olarak fatura karşılığında aldığını beyan etmiş olması da dikkate alınarak, çeke dayanak olduğu iddia edilen fatura veya faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, BA BS formları ile ilgili vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, çekin davacı başta olma üzere dava dışı … ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususlarının araştırılıp, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2019 tarih, 2015/363 E. 2019/558 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/10/2023