Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1610 E. 2023/992 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1610
KARAR NO: 2023/992
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2017/446 E. – 2019/555 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça keşidecisi …, lehtarı … ve cirantası … olarak düzenlenen 06/11/2013 tarihli, 67.000,00-TL bedelli bononun İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından takibe konulduğunu, müvekkiline yapılan tebligata ilişkin haber kağıdı bırakılmadığını, bu nedenle müvekkilinin icra takibinden haberdar olamadığını, bu bononun sahte imzalarla doldurulduğunu, müvekkilinin borcununu bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın REDDİNE,Davalı tarafın tazminat isteminin koşulları oluşmadığından REDDİNE,” karar verilmiştir.İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Açılan menfi tespit davasında yapılmış ıslah sonucunda dilekçede belirtilen “maddi olayı” ispatlamak açısından tanıkların dinlenmesine gerek bulunmadan karar verildiğini, tanık dinletim ve yemin isteminin red edildiğini, cumhuriyet başsavcılığına yapılmış şikayetinde beklenmediğini, bu sebeplerle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasındaki takibe konu bono üzerindeki ciranta imzasının kendisine ait olmadığını iddia etmiş ise de yapılan incelemeler sonrası bu imzanın davacı tarafa ait olduğu ortaya çıktığını, kararda icra inkar tazminatına ilişkin taleplerinin red diğini, müvekkilin alacağını tahsil edemediğinden ekonomik zarara uğradığını, yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda takibe konu çek üzerindeki imzanın davacı tarafa ait olduğu kesinleştiğini, Mahkeme tarafından davanın reddine karar verilip tarafıN haklı bulunmasına, davalının borçlu olduğu sabit olamasına rağmen kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, İstinaf incelemesi sonucunda işbu haksız kararın icra inkar tazminatına ilişkin hükmümün kaldırılarak davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Davacının dava miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın düzeltirelerek ononmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava İİK’nın 72/1. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit, istemine ilişkindir. Somut olayda ; takip konusu bonodaki imzanın davacı borçluya ait olmadığı ileri sürülmüş, yargılamanın devamında mahkemece imza incelemesi yaptırılmış, ibraz olunan bilirkişi raporunda “inceleme konusu, 06/11/2013 tanzim tarihli 67.000/Altmışyedibin TL bedelli, 05/08/2014 tediye tarihli senedin arka yüzünde “…” içerikli el yazıları altında atılı bulunan 1.ciranta imzasının ve cirantaya ilişkin yazıların davacı …’in el ürünü olduğu ” tespit edilmiş, davacı vekili 28.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile uyuşmazlık konusu bononun davalı alacaklıya bono bedelini tahsil etmesi için ciro yoluyla verildiği , bononun mal, hizmet veya para karşılığının bulunmadığı iddiasına dayanılarak borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir. Islah edilmiş haliyle, davacı gerçekte bononun karşılıksız olduğunu , tahsil için ciro edildiğini ileri sürdüğünden, bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. ve HMK 190 maddesi gereğince davacıya düşer. Bilindiği üzere İİK Madde 72/1 maddesi uyarınca , borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.Başka bir deyişle hukukî yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.Başka bir deyişle hukukî yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.Kambiyo senetleri temel hukukî ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerir. Bu kapsamda bono; ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Somut olayda , dava konusu İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı davalı … tarafından borçlular … ve … hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı , takibe konu bononun keşidecisinin …, lehtarın davacı … , 06/11/2013 tanzim tarihli, 05/08/2014 vade tarihli, 67.000,00 TL bedelli olduğu, bononun lehdarı olan davacı … tarafından ciro edilerek davalı …’a verildiği, senedin yasal unsurlara havi bono vasfında olduğu görülmektedir. Davacının senedin karşılıksız olduğu iddiasının yazılı delille ispatı zorunludur. Dava konusu bononun davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği, davacının ödeme iddiasının olmadığı ve imzayı inkarının yerinde olmadığının tespit edildiği , bononun karşılıksız olarak düzenlendiği , iddiasının HMK 200,201.maddeleri uyarınca tanıkla ispatına yasal olanak bulunmadığı , mahkemece tanık dinletme ve yemin teklif etme taleplerinin reddi kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Yine senede bağlı alacak hakkının tahsili amacı ile yapılan ciroya tahsil cirosu denir.TTK m. 688/I hükmü uyarınca , cironun tahsil cirosu olarak nitelendirilebilmesi için “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” veya sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydın içermesi gerekir. Uyuşmazlık konusu senetteki cironun tahsil cirosu olmadığı, bu nedenle iddianın davacı tarafından ispat edilemediği, ayrıca C.Savcılığına sahte imza atıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunan davacının bu dosyada ıslah dilekçesi ile imza inkarını geri çektiği dikkate alındığında ceza soruşturması sonucunun beklenilmesine gerek bulunmadığı , dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davanın reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, davacı taraf ihtiyati tedbir yoluyla icra takibini durdurmadığından davalının İİK’nın 72/4 maddesi gereğince talep ettiği tazminatın yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş olmasında da isabetsizlik söz konusu değildir. Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, taraf vekillerinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Taraf vekillerinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2019 tarih ve 2017/446 E. 2019/555 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Davacı ve davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın mahiyeti ve dava değeri itibarı ile kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023