Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1609 E. 2023/1034 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1609
KARAR NO: 2023/1034
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/150 E. – 2019/389 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı …’a Bakırköy … Noterliğinin 12.11.2012 tarih ve … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile … Tic.Ltd.Şti. ( Ticaret Sicili; … )’ nin % 26 hissesi 150,000.00 Tl, bedelle devredildiğini, tarafların anlaşmaları ile …’ya devredilen hisselerin Ticaret Sicili Gazetesinde devir ilanlarının yapılıp satışın kesinleşmesine kadar işlemlerin güvencesi açısından satış bedeli tutarında garanti teminatı olarak bir adet senet verildiğini,tanzim olunan bu teminat senedi 150.000.00 TL. tutarında olup, vade tarihi açık bırakılmış olduğunu, … namına düzenlenmiş,” sözleşme ile ahzolunmuştur.” ibaresi yazılmış olduğunu, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtilmiş olduğunu, senedin düzenlenme tarihi olarak 01.12.2012 tarihi yazııldığını, davacılar tarafından imzalanmış olduğunu, devir işlemleri ve teminat olarak verilen senet tamamen güven esasına dayanılarak yapıldığını, ticaret şirketlerinin hisse devirlerinin usulü işlemleri prosedüre tabii olduğundan ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildikten sonra hüküm İfade ettiğinden gazete ilanlarının da zaman alması tarafların zarara uğrama ihtimalinin güvencesi olarak senet tanzim edilerek verildiğini,Senet aslı celp edildiğinde görüleceği üzere senet metninde 11 Sözleşme ile ahzolunmuştur” ibaresi mevcut olduğunu, senedin devredilen hisselerin Ticaret Sicili Gazetesinde ilanına kadar eski hisse sahibinin bu unvan altında ticari faaliyetlerini devam ettirerek haksız kazanç sağlamasını önlemek amacıyla verilmiş olduğunu,Şirketin hisse devir işlemlerinin 13 Ocak 2013 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilerek kesinleşmiş olduğunu, bu arada hiçbir şekilde şirket adına tasarrufta bulunulmamış, şirket bir borç veya bir alacak ilişkisini gerçekleştirmemiş olduğunu, ancak davalının teminat olarak verilen bu senedin iadesini yapmayıp, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile açık bulunan senet üzerine vade tarihini ilave ederek kambiyo senetlerine mahsus takip başlattığını, davalı-alacaklının kötü niyetli olarak hisse bedeli olarak ödediği miktarı geri almak gibi İşleme kalkışmış olduğunu, aldığı hisseleri bedavaya getirmek düşüncesini açıkça ve usulsüz olarak ortaya koyduğunu, dava aşamasında tüm delillerin davayı ispatlanacağını bildirerek, bedelsiz kalan senedin iptaline borçları olmadığının tespitine, icra takibinin ve işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacılar/borçlular … ve … müvekkili …’dan 150,000.TL nakit borç para almış olduklarını, almış oldukları borca karşılık 01,03,2013 ödeme tarihli ve 150.000.TL. bedelli bono verdiklerini,Davacıların borçlarını ödemediklerinden dolayı, İstanbul 32. ATM’nin 2013/201 Değişik İş sayılı dosyası ile verilen ihtiyati haciz kararı ile, davacılar/borçlular aleyhine ilgili bonoya istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, davacıların ileri sürdüğü ilgili şirketin hisse devri ile davaya ve icra takibine konu olan bono ile oluşan alacak/borcun tamamen birbirinden farklı olaylara ve nedenlere dayandığını, davalının … Tic. Ltd. Şti’nin 3.120 hissesini, Bakırköy …Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 12.11.2012 tarihli Limited Şirket Devir Sözleşmesi ile devir aldığını, şirket hisselerini, davacılardan değil … isimli şahıstan devir alınmış olduğunu, davaya konu olan bono iddia edildiği gibi hisse devrinin tamamlanması için verilmiş olsaydı borçlusunun … değil, ilgili şirketin hissesini devir eden …’nın olması gerektiğini, hisse devrinin noterde 12.11.2012 tarihinde gerçekleştiğini, bononun düzenlenme tarihinin, hisse devir tarihinden daha sonra 01.12.2012 tarihi olduğunu, bono teminat olarak verilse idi bononun düzenleme tarihinin noterde hisse devir tarihi ile aynı olması gerektiğini, davacıların ileri sürmüş olduğu nedenlerin yukarıda izah edildiği gibi hayatın olağan akışına tamamen ters düşmekte olup; borçtan kurtulmaya yönelik soyut beyanlar olduğunu, davacıların, senedin teminat senedi olduğunu yazılı deliller ile ispatlamak zorunda olduklarını, davacıların bu davada ileri sürmüş oldukları birebir aynı nedenleri açmış oiduklan İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/570 esas sayılı davada da ileri sürdüklerini, davacıların davasının reddine karar verilmiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan 01.12.2012 tanzim tarihli, 01.03.2013 vade tarihli …’in keşidecisi …’ın kefili, …nın lehtarı olan 150.000,00 TL’lik bonunun hisse devir sözleşmesini teminen verildiği, senedin teminat senedi olup hisse devir işlemleri kesinleştikten sonra senedin bedelsiz kalmış olması nedeniyle icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarını iddia etmekte iseler de incelenen 12.11.2012 tarihli hisse devir sözleşmenin …’nın 78.000,00 TL’lik hissesinin tamamının ayrı bedelle …’ya devrettiği, … Tic. Ltd. Şti’nin hisselerinin devredildiği, oysa icra takibine konu bononun … lehter olmak üzere … ve … tarafından imzalanarak verildiği, senedin keşide tarihinin hisse devir sözleşmesiyle aynı tarih olmayıp 01.12.2012 olduğu, ayrıca hisseler 78.000,00 TL bedelle satılmasına rağmen bononun 150.000,00 TL bedel içermekte olması, bononun üzerinde senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare içermediği, ispat külfetinin davacı tarafta olup senedin teminat senedi olduğu hususunun yazılı delille ispatlanması gerektiği, bu nedenle davacıların tanık dinlettirme talebinin reddedildiği, dava dışı …nın beyan dilekçesi sunduğu fakat tanık sıfatı olmadığı ve davanın tarafı olmadığından dilekçenin dikkate alınmadığı, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/570 Esas sayılı Yargıtay’dan onanmış kararında da senedin kambiyo senedi şartlarına haiz olup senedin teminat senedi olmadığı, bu hususun ispatlanamadığı belirtilerek davalılar tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmiş olduğu,” tüm bu nedenler gözetildiğinde açılan ve ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’nın Bakırköy … Noterliği’nin 12.11.2012 tarih ve … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile … Tic Ltd Şti’nin …’ya ait olan %26 hissesini vekaleten 150.000,00 TL bedelle …’den aldığını, tarafların anlaşmaları ile …’ya devredilen hisselerin Ticaret Sicili Gazetesi’nde devir ilanlarının yapılıp satışın kesinleşmesine kadar işlemlerin güvencesi açısından garanti teminatı olarak bir adet senet verildiğini, tanzim olunan bu senedin 150.000,00 TL bedelli olup vade tarihinin açık bırakıldığını, devir işlemleri için teminat oalrak verilen senetin tamamen güven esaslarına dayanılarak yapıldığından sözleşme ile ahzolunmuştur ibaresi yer aldığını, senetin devredilen hisselerin Ticaret Sicili Gazetesinde ilanına kadar eski hisse sahibinin bu unvan altında ticari faaliyetlerini devam ettirerek haksız kazanç sağlamasını önlemek amacıyla verildiğini, gazete ilanından sonra davalının teminat olarak verilen senedi iade etmediği gibi açık olan vade tarihini kendisi doldurarak icra takibine koyduğunu, yargılama esnasında bilirkişi incelemesi esnasında delil olmak üzere şirket defterlerinin ibrazını istedikleri halde defterlerin ibraz edilmediğini, çünkü bahsedilen devir parasının bu süreçte tamamen şirket için kullanıldığını ve defterler ibraz edilmediğinden bunu ispatlayamadıklarını, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık senedin teminat olarak alınıp alınmadığı, senedin kötü niyetli olarak icra işlemine konu olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ). Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Takip kambiyo senedine dayandığı zaman, ispat yükü yer değiştirir ve ispat yükü davacı/borçluda olur. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. “teminat senedidir,” “devredilemez”, “ciro edilemez”, ibareleri tek başına geçersiz olup, hiç yazılmamış kabul edilir. Aynı yönde (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2014/11410 E. 2014/13843 K. sayılı ilamı), bir senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda,İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlular … ve … aleyhine kambiyo senedine istinaden icra takibi başlatıldığı, takip konusu senedin 6102 sayılı TTK 776 maddesi uyarınca kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, Bakırköy … Noterliği tarafından tanzim edilen 12.11.2012 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi’nin …’ya vekaleten … ve … tarafından imzalandığı görülmüştür. Dava dışı …’ya ait beyan dilekçesi davacılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilmiş ise de …’nın dosyada taraf olmadığı, mahkemece 29/12/2017 tarihli 2. celse duruşmada verilen ara karar ile HMK 200 vb mad gereğince davanın mahiyeti, değeri ve karşı tarafın muvafakatinin olmaması da gözönüne alınarak davacı tarafça yapılan tanık dinlettirme talebinin reddine karar verildiği, dosyada tanık sıfatına haiz olmadığı, bonoda keşide tarihinin 01.12.2012 tarihi olduğu, hisse devir tarihinin 12.11.2012 tarihi olduğu, tarihlerin ve miktarların tutmadığı, davacıların hisse devir işleminde taraf olmadıkları, …’in … adına vekaleten devir sözleşmesini imzaladığı, davacılar dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde davalıya ait ticari defterlere dayanmadıkları da gözetildiğinde ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediği anlaşıldığından subut bulmayan davanın reddine karar verilmesi isabetlidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2019 tarih ve 2017/150 E., 2019/389 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacılardan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023