Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/16 E. 2020/7 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/16 Esas
KARAR NO: 2020/7
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2017
NUMARASI: 2016/153 E. – 2017/381 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili, dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında öteden beri devam eden bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalı şirketin ticari ilişkiden kaynaklanan faturalardan doğan cari hesap borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, yargılama giderleri ile ücreti vekaletinde davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların defter ve cari kayıtlarında yer alan belgelere göre alacak konusu faturalardan önce davacı tarafa ödemeler yapıldığını, yani ödemelerin mal tesliminden önce yapıldığını, bu kapsamda davacıya verilen çeklerin davacı şirket ortaklarının kardeşi olan ve o tarihlerde davacı firma ile iş ilişkisi içinde bulunan … isimli kişi tarafından teslim alındığını, bu çeklerden 14/10/2011 tarihli ve 45.000.-TL bedelli çekin talep üzerine aynı kişilere ait olduğu zannedilen … Ltd.Şti. adına düzenlendiğini ve yine … isimli kişi tarafından teslim alındığını, davalı şirket kayıtlarında da bu çekin davalı kayıtlarına işlendiğini ve cari hesap borcu olarak 12.193,10.-TL ana para borcu kaldığını, fatura alacağı olarak talep edilen tutarın 4,5 yıl gibi bir süre geçtikten sonra bu kadar yüklü bir tutar için takip yapılmasının manidar olduğunu beyanla neticeten davanın reddine, dava konusu miktar yönünden %20 den aşağı olmamak üzere haksız icra tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince, “Davalı, davacıya verilen çeklerin, davacı şirket ortaklarının kardeşi olan ve o tarihlerde müvekkili firma ile iş ilişkisi içinde bulunan … isimli kişi tarafından teslim alındığı, ihtilaf konusu 14/10/2011 tarihli ve 45.000.TL bedelli çekin ise davacı şirketin talebi üzerine” aynı ortaklara ait olduğu zannedilen … Ltd.Şti. adına düzenlendiği ve yine … tarafından teslim alındığı iddiasında olup, davalı tarafından dosyaya sunulan belgelerin tetkikinde; Davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ne düzenlenen, Keşide yeri İzmit, keşide tarihi 14/10/2011 olan, … seri nolu, … İzmit Şubesine ait 45.000.-TL bedelli bir çekin mevcut olduğu, iş bu çekin 20/07/2011 tarihinde … tarafından imza ile davalı şirketten teslim alındığı görülmektedir. Ayrıca davalının, yukarıda açıklanan iddiasını ispatlamak amacıyla dosyaya sunmuş olduğu, dava konusu olmayan, ancak yine davalı tarafından davacı şirkete düzenlenen ve davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan 30/09/2011 keşide tarihli 45.000.-TL lik çekin, aşağıda gösterildiği üzere 01/07/2011 tarihinde … adlı şahsa teslim edildiğine dair ibare bulunmaktadır.Diğer yandan, davalı tarafından dava dışı …Ltd.Şti. ne ilişkin hesap ekstresi dosyaya sunulmuş olup, dava konusu çekin bu hesap ekstresinde kayıtlı olmadığı ve dava dışı şirkete herhangi bir borcu ve alacağının bulunmadığı görülmektedir. Sonuç olarak, davalı defterlerine göre, davalının ihtilaf konusu bu 45.000.-TL lik çeki dava dışı … firmasına vermesini gerektirecek herhangi bir borcu mevcut bulunmamaktadır.Davacı, asıl alacak yanında işlemiş faiz talebinde de bulunmuş olup, dosya içerisinde gerek taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmeye ve gerekse de davacı tarafından davalıya gönderilen herhangi bir temerrüt ihbarına rastlanılmadığından, davacının işlemiş faiz talebinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davanın Reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalının kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş isede davacının kötü niyetle takip yaptığı kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine ” gerekçesi ile karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf sebeplerine ilişkin olarak; -davalı yanın, davacının cari hesabında görülmeyen ve dava dışı 3. bir firmaya keşide ettiği çeki, davacı şirketle aralarındaki ticari iş ile ilgili olarak verdiğini iddia ettiğini, dava dışı 3. şirkete yapıldığı iddia edilen ödeminin ve çek teslim edilen … isimli kişinin davacı şirket ile bağlantısının olmadığını, 30.09.2011 keşide tarihli 45.000,00-TL tutarlı davacı şirket emrine düzenlenen davalı şirket tarafından keşide edilen çekin teslimine ilişkin … tarafından imzalanan bir tutanak bulunmadığını, şirket çalışanları tarafından “…’e teslim edildi 01.07.2011’ de” şeklinde not bulunduğunu, dava dışı 3. Şirkete emrine keşide edilen çek … tarafından teslim alınan çekin, hangi ticari ilişki kapsamında alındığının ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, -davalının davaya konu ödemeleri davacı şirkete yapmadığına açık ikrarı ve davalı şirketin usulüne uygun tutulmayan defterleri,ihtilafa konu çek bedelinin ödendiğine ilişkin belge bulunmadığı, davalı tarafça, dava dışı 3. Şahısa ilişkin cari hesap ekstresi dosyaya sunulmuş ise de usulüne uygun olarak tutulmayan defterlerinde mevcut dava dışı 3.firmanın cari hesabı ile karşılaştırılmayan ekstrenin kabulü mümkün olmadığından Mahkeme kararının kaldırılmasını içerir dilekçe sunduğu görülmüştür.Dava; davacının, davalı ile ticari ilişkisi kapsamında cari hesaptan kaynaklı alacağına başlattığı takip nedeniyle açılmış olan itirazın iptali talebine ilişkin olup, uyuşmazlık cari hesap kapsamında davalı tarafından verilen keşide yeri İzmit, keşide tarihi 14/10/2011 olan, … seri nolu, … İzmit Şubesine ait 45.000,00 TL çekin, davacı adına verilip verilmediği, davacı tarafından tahsilinin yapılıp yapılmadığı hususunda toplanmaktadır. Davalı yanın, aradaki ihtilafı oluşturan 14/10/2011 keşide tarihli 45.000,00 TL. lik çekin, davacı şirket ortaklarının kardeşi olan … isimli şahsa teslim edildiği ve çekin davacılara ait olduğu sanılan …Ltd.Şti. adına düzenlendiği yönündeki iddiasının doğru olduğu kabul edilerek Mahkemece hüküm kurulmuş ise de, …’in o tarihte davacı şirket ortağı olmadığı, şirketi temsile yetkili kişi olmadığı, dosyadaki mevcut delillere göre, ispat yükü davalıda olup, davalı çek bedelini davacıya ödediğini ispat etmesi gerektiğinden, davalının ispata yarar yemin delilinin de deliller arasında olmadığı, davalının ödemeyi ispat edemediğinin sabit olduğu ve borç davalının kabulünde olduğundan ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 133.maddesi “yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur,özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz’’ hükmü gereği, çek verilmesi suretiyle cari hesap borcunun sona erdirildiği konusunda taraflar arasında bir sözleşme sunulamadığına ve bu konuda açık iradeleri bulunduğu kanıtlanamadığına göre, alacaklı tarafından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla cari hesap ilişkisine dayanılarak da alacak talep edilebileceğinden, davanın itiraz edilen kısım olan 45.000,00 TL asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsiz olup Mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 24/05/2017 tarih, 2016/153 E., 2017/381 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-İlk derece Mahkemesi hükmü yerine geçmek üzere;Davanın KISMEN KABULÜNE, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu itiraz edilen kısım olan 45.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının itirazının iptali ile takibin DEVAMINA, alacak yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin ve faiz talebinin REDDİNE,4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca hesap olunan 3073,95 TL karar harcından peşin alınan 1160,81 TL’nin mahsubu ile 1913,14 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına, b-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 4910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 4910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: bilirkişi ücreti tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 764,00 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş (%66 kabul) olması nedeniyle, 504,24 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;a-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacılar tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması için davacılar tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 130,70 TL’nin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,c-İstinaf incelemesi dosya üzerinden duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,d-6100 Sayılı HM-K’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/09/2020