Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1598
KARAR NO: 2023/17
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2017/649 E. – 2019/597 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd. Şti’nin hamili bulunduğu, … A.Ş. tarafından basılan ve keşidecisinin diğer müvekkili … Tic. Ltd. Şti. olduğu … ve … No’lu çeklerin müvekkili … Tic. Ltd. Şti’nin rızası hilafına zilyetliğinden çıktığını, bu sebeple İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde söz konusu çeklerin iptali için dava açılmış olduğunu, aynı zamanda söz konusu çeklerin müvekkilin elinden rızası hilafına çıktığı için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dolandırıcılık suçlamasıyla 2016/186008 soruşturma numarasıyla yürütülen bir soruşturma da mevcut olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı takip dolayısıyla müvekkili şirketlerin borçlu olmadıklarının tespitine, İcra İflas Kanunu çerçevesinde yatırılacak teminat ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu vakıaları inkâr ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davalı hamilin kötüniyeti ispatlanamadığından davanın reddine, yargılama sırasında İİK’nnun 72/3.maddesi kapsamında tedbir talebinin kabulüne karar verildiğinden tazminat talebinin kabulüne,” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu çeklerin müvekkilinin elinden rızası hilafına, dolandırıcılık yoluyla çıktığını, bu hususa ilişkin şüpheliler hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dolandırıcılık suçlamasıyla 2016/186008 soruşturma numarasıyla bir soruşturma yürütülmekte olduğu halde,Yerel Mahkeme tarafından anılan soruşturmanın sonucu beklenmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Takip konusu alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki kararın hukuka aykırı ve hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, icra takibinden sonra açılan ve kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, uyuşmazlık; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen, 15.04.2017 keşide tarihli 36.500,00 TL bedelli çekten dolayı davacıların alacaklı davalıya borçlu bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı, söz konusu çekin dolandırıcılık yoluyla elinden rızası hilafına çıktığını iddia etmiştir.Dava konusu çek incelendiğinde; davacılardan … yayıncılığın keşideci, diğer davacı … Ltd.Şti.’nin lehtar olduğu, sırasıyla … ve … isimli cirolardan sonra ciro silsilesi ile son olarak davalının hamil bulunduğu anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdadına yahut menfi tespite karar verilebilmesi için davacının, dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep eden davacı yana ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldıracaktır.Somut olayda davacı taraf, çekin iradesi dışında elinden çıktığını iddia etmiş, ancak çeki elinde bulunduran ve takip alacaklısı olan son hamil davalının ağır kusuru yada kötü niyetle çeki iktisap ettiğine dair iddiayı ispata yarar bir delil sunmamıştır. Bağlantılı ceza soruşturmasında yapılan şikayetin mahiyetine ve yukarıda yapılan açıklamalara göre, soruşturma dosyasının beklenilmesinin eldeki dosya açısından hukuki bir fayda sağlamayacağı anlaşılmakla aksi yöndeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Diğer yandan, İİK’nun 72/4.maddesinde, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olup, somut olayda İİK’nun 72/3.maddesi kapsamında ”icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi” yönünde Mahkemece tedbire hükmedildiği ve tedbirin İcra Müdürlüğü’nün 17.04.2018 tarihli cevabı yazısına göre uygulandığı, davanın ise alacaklı lehine sonuçlandığı görülmekle, Mahkemece talebe bağlı olmaksızın yazılı şekilde tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle aksi yöndeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih ve 2017/649 E., 2019/597 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 88,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 91,10 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2023