Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1587 E. 2022/1855 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1587
KARAR NO: 2022/1855
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2017/556 E. – 2019/220 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Gideril. İstemli)|Marka (Manevi Taz. İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” markasının TPMK nezdinde ozel/… tescil numarası ile koruma altında olduğunu, yine müvekkili şirkete ait “…” ibareli bir çok marka tescili bulunduğunu, “www….com” alan adlı web sitesinin yetkililerinden biri olan …’un “….com” uzantılı e-mail adresi üzerinden davacı ile iletişime geçerek bu alan adının kendisine ait olduğunu ve davacıya devretmek istediğini bildirdiği, teklifin kabul edilmemesi üzerine bu forumun davacı şirketle ilgili olumsuz eleştirilerin yer bulacağı bir portala dönüşeceğini ve kendisine ait “www….com” sitesine yönlendirme yapabileceğini bildirdiği, web sitesi içeriğinde ve alan adında müvekkilinin tescilli markasına haksız ve hukuka aykırı şekilde yer verildiğini, İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/64 D.İş sayılı dosyası ile davalıya ait internet sitesine tedbiren erişim engeli konulduğunu, site yetkililerinin isimlerinin tespit edilemediği iddiasıyla, alan adı sahiplerinin mahkemece tespit edilmesine, davacının tescilli markalarına yapılan tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulmasına, tecavüzün giderilmesine ve devamının önlenmesine, www….com alan adına erişimin kalıcı olarak engellenmesine, 20.000,00 TL manevi zararın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Şahsına ait olan www…com alan adlı internet sitesini lisansüstü eğitimi ve bilişim teknolojisi alanında akademik çalışmalar yapmak adına eğitim amaçlı olarak 15.000,00 TL ve iletişim gereçleri bağışı karşılığında davacı şirkete devredeceğini bildirdiğini, davacı şirkete karşı kesinlikle şantajda bulunmadığını, davacının vekili olan Av. … ile 07.07.2017 tarihinde GSM hattından görüştüklerini ve kendisinden fiyat teklifi istediklerini, kendisinin internet sitesinde … ibaresini kullanmasının davacı şirkete hiç bir şekilde zarar vermediğini, … logosu ve logosunu oluşturan zemin, sembol, şekil, işaret gibi hiç bir unsurun internet sitesinde yer almadığını, 2015 yılından beri yayında olan sitede davacı aleyhine en küçük bir eleştiri, şikayet veya olumsuz yorum dahi yayınlanmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davalı eylemlerinin davacının markasından doğan hakka tecavüz niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının davacıya ait tanınmış … esas unsurlu markalarının esas unsurunu www…com isimli internet sitesinin alan adında ve içeriğinde kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, Davacının tescilli markalarına yapılan ve tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, tecavüzün giderilmesine ve devamının önlenmesine, www…com alan adına erişimin kalıcı olarak engellenmesine, alan adının iptaline, 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 19.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin 15.000,00 TL’lik manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Manevi tazminatın, davacının uğradığı manevi zararın karşılığı olması, bir başka deyişle bu zararı tazmin edici yani giderici nitelikte olması gerektiğini, ancak Mahkemece hükmedilen 5.000,00 TL miktarlı manevi tazminatın zararı giderici nitelikte olmadığı gibi caydırıcılıktan da uzak bir miktar olduğunu, Dava konusu vakıaların müvekkil şirketin ticari itibar ve saygınlığını, adını ve güvenilirliğini zedelemeye yönelik ve şantaj mahiyetinde olduğunu, bu sebeple yerel mahkeme tarafından da tespit edilen hukuka aykırılığın, müvekkilinin haklarını ciddi ölçüde zedelediğini beyan ederek, yüksek miktarda bir manevi tazminata hükmedilmesini taleple, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde özetle; HMK’nın 6. (1) maddesinde yetkili mahkemenin davalının ikamet ettiği yer mahkemesi olduğu açıkça belirtilip, HMK 19. (1) maddesinde ise yetki itirazının her zaman yapılabileceği hükmü yer almasına rağmen dava sürecindeki yetki itirazlarının süresinde yapılmadığı gerekçe gösterilerek reddedildiğini, ilgili mahkemenin yetkisi olmadığı halde hüküm kurduğunu, Mahkeme kararında, marka tescili ile alan adı kavramı ayrımının gözetilmediğini, cevap, ikinci cevap ve sair beyan dilekçelerde izah olunan müstenitli delillerin nazara alınmadığını, alan adı vasıtasıyla marka hakkına tecavüzden bahsedilebilmesi için “ticari etki yaratma” unsurunun varlığı gerekirken hiçbir surette ticari faaliyeti ve herhangi bir geliri bulunmayan davalı aleyhine tazminata hükmedildiğini, dava konusu alan adının davalıya sağladığı iddia edilen ticari menfaat hakkında somut vakıa/belge öne sürülmediğini, Mahkemece talep edilen bilirkişi raporunda marka hakkına tecavüz edildiğine dair bir neticeye varılmadığını, dava konusu alan adının marka hakkına tecavüz içeren herhangi görsel veya işitsel materyali barındırmadığının davacı vekilleri tarafından da ikrar edildiğini, davacı vekili ile dava öncesi yapılan telefon görüşmesinde davacı vekilinin davalıdan alan adı devri için şartları sunmamı talep ettiğini ve bunun akabinde davalının koşulsuz şartsız dava konusu alan adının devredileceğini bildirerek eğitim bağışı temennisinde bulunduğunu, bu durum davacının diğer vekilleri tarafından çarpıtılarak “ticari menfaat gayesiyle şantaj” olarak dillendirilse de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın konuya ilişkin olarak takipsizlik kararı verdiğini, Alan adı kavramı, IP adresi denilen karmaşık, ezberlenmesi zor rakamlar bütününü hatırda kalıcı söz öbeklerine çeviren bir isim sistemi olup, sadece içerikleri itibarıyla marka hakkına tecavüz fiiline konu olabildiklerini, davacının katılan sıfatıyla yer aldığı Darende Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren yargılamada Ankara Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesi’ne bilirkişi raporu aldırılması için talimat yazıldığını ve aldırılan bilirkişi raporunda dava konusu durumun marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin açıkça belirtildiğini, İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Eldeki dava, davacı adına tescilli “…” ibareli markaların davalıya ait www…..com alan adlı internet sitesinde ve içeriğinde kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, giderilmesi, alan adına erişimin engellenmesi ve manevi tazminata ilişkin davadır. Davalı istinaf dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de; somut olayda yetki itirazının SMK’nın 156.maddesinden kaynaklandığı ve kesin yetki kuralının bulunmadığı, davalı yanca cevap dilekçesinde yetki itirazının ileri sürülmediği, Mahkemece 11.12.2018 tarihli celsede ileri sürülen yetki itirazının reddine karar verildiği, 6100 sayılı HMK’nın 19.maddesi karşısındadavalı yanca süresinde yapılmayan yetki itirazının artık ileri sürülebilmesinin hukuki olarak mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalının ”davaya bakan Mahkemenin yetkili olmadığına” yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına göre, davacı adına kayıtlı … numaralı “…+ Şekil” ibareli, … numaralı “…+ Şekil” ibareli, … numaralı “… İletişim Hizmetleri A.Ş.” ibareli markaların bulunduğu, davalının ticari veya hukuki bir bağı olmamasına rağmen, “…” ibaresini ”www…com” isimli internet sitesinin alan adı ve içeriğinde kullandığının gerek davalı ikrarı ve gerekse denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit olduğu, söz konusu markasal kullanımın aynı zamanda internet sitesi içeriğinde de yer alması ve davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle SMK’nun 7/3-d maddesinde belirtildiği gibi ticari etki yaratacak biçimde gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği, davalı eyleminin bu suretle SMK’nın 29.maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, Mahkemece tecavüzün tespitine, men ve ref’ine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Diğer yandan davacı her ne kadar Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının zararı karşılamaktan uzak olduğunu iddia etmiş ise de; somut olayın özelliklerine, ihlalin derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre, hükmedilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu anlaşılmış olup, bu itibarla Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekili ile davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2019 tarih ve 2017/556 E., 2019/220 K. sayılı kararına karşı taraflarca yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 86,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 255,55 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022