Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1586 E. 2023/989 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1586 Esas
KARAR NO: 2023/989
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2017/429 E. – 2019/213 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1960 yıllarından beri fiili olarak “…” esas unsurlu markasını eğitim sektöründe kullandığını, şirketin başta … tescil numaralı “… ” markası olmak üzere “…” esas unsurlu birçok markasının 41. sınıfta tescil edildiğini, eğitim öğretim sektöründe aktif olarak kullanılan müvekkili markasının bu alanda ciddi tanınmışlık statüsünde olduğunu, davalıların ise http://www….com alan adlı internet sitesinde “…” ibaresini kullanımının, “İstanbul … Merkezi San ve Tic. Ltd. Şti.” unvanını kullanımının ve ” … KURUMLARI” ibaresini tescil ettirmek üzere marka tescil başvurusunda bulunmasının müvekkillerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalıların bu sayade haksız kazanç elde ettiklerini, davalı şirketin sahipleri olan davalı şahısların müvekkili şirketin eski çalışanları olduğunu, bu durumun da kötü niyetli olduklarını gösterdiğini, İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2016/12 D.İş sayılı dosyası ile yapılan delil tespitinde de söz konusu tecavüzün tespit edildiğini, bu sebeplerle marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın ve 1.000,00 TL itibar tazminatının avans faizi ile brirlikte davalılardan tahsiline, www…com internet sitesine erşimin engellenmesine ve içeriği ile birlikte yayından kaldırılmasına, hükmün masrafı davalıdan alınmak suretiyle tirajı yüksek bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bu markanın … A.Ş.’ne ait olduğunu, önce o şirket tüm halkın malı olan “…” kelimesinin davacının markasına kesinlikle bir tecavüz oluşturmadığını, davacının markasının “… DERSANELERİ”, müvekkilinin markasının ise ” … ETÜD MERKEZİ” olduğunu, müvekkili markasının davacı markası ile hiç bir bağlantı içinde yer almadığını, markalar arasında ayniyet ve benzerlik de bulunmadığını, esas unsuru “…” olan binlerce marka bulunduğunu, bu markaların bir kısmının davacı şirketin marka tescilinden daha önceki tarihlerde üçüncü kişiler tarafından tescil edildiğini belirterek, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Davanın REDDİNE,” karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu … numaralı … etüd merkezı” ibaresi kullanan davalıların müvekkil şirketin eski çalışanı olduğu hatta kurdukları şirketin müvekkil şirkette eski çalıştıkları şubeyle aynı sokakta olduğu, burada en önemli husus davalıların müvekkil şirketin eski çalışanları olduklarını, davalılardan şirket yetkilileri olan … ve … müvekkil şirket … dersanesi çekmeköy şubesinde fizik öğretmeni olarak 07.07.2015 tarihine; … ise sosyal bilgiler öğretmeni olarak 13.07.2015 tarihine kadar çalıştığını, ancak devamsızlık yapmalarından ötürü iş akitleri müvekkil şirketçe haklı nedenle sona erdirildiğini, davalı şirketin istanbul ticaret odasının sicil kayıtlarına bakıldığında şirket kuruluşunun 28.05.2015 tarihi olduğunu, davalılar, müvekkil şirket … dersaneleri’nde öğretmen olarak çalışırken müvekkil markasının birebir aynısını ticari unvan olarak haksız davalı şirket yetkililerinin aynı zamanda müvekkil şirketin eski çalışanları olmaları nedeniyle işbu marka tecavüzü ve haksız kazanç davranışları, müvekkil şirket ile aralarında imzalanan işyeri disiplin yönetmeliği imzaladıklarını 2 yıl süre boyunca müvekkil şirket ile aynı kolda bir başka şirkette faaliyet göstermeyeceklerine ilişkin düzenlenen ve davalılarca imzalanarak kabul edildiğini, şirketlerini 28.05.2015 tarihinde faaliyete geçirirken, tamemen rekabet yasağına aykırı bir şekilde 07.07.2015 ve 13.07.2015 tarihlerine kadar müvekkil şirkette çalışmaya devam ettiklerini, davalılar müvekkil şirket ile aynı adreste faaliyet göstererek müvekkil şirketin tescilli markası “… dersaneleri” nin tüketici bazındaki tanınmışlığından yararlanmayı ve böylece haksız kazanç sağlamayı amaçladıklarını, 2008 yılından faaliyetlerimizi başarıyla sürdürdürdüklerini,’’ denilmek suretiyle daha 2015 yılında kurulmuş olan bu davalı kötü niyetli şirketin 2008 yılından beri faaliyetlerini sürdürdüklerini beyan etmesi aslında müvekkil şirkette çalışırken tanımış oldukları öğrenci ve velilerini de kendi yanlarına çektiklerini, tüketicileri yanıltarak yanlış algı oluşturduklarını, dava dosyasındaki hiç bir bilirkişi raporunda bu can alıcı nokta dikkate alınmdığını, yerele mahkemenin gerekçe olarak gösterdiği ”…” ibaresine ilişkin aleyhe hususları kabul etmediklerini, marka müvekkil şirket markaları ile aynı/benzer hizmetlerde kullanıldığını, müvekkil şirketin tescilli markalarının 41. sınıfta yer alan emtialar ile itiraza konu markanın tescil edilmek istendiği 41. Sınıfın aynı olduğunu, müvekkil adına türk patent enstitüsü tarafından 24.04.1998 tarihli ve …tescil sayılı belge ile tescil edildiğini, müvekkil şirket … esas öğeli markasını 1960 yıllarından bu yana fiili olarak kullanmakta olup müvekkil şirketin kurumsal çatısı altından büyüyen “…” markasını eğitim sektöründe 46 yıldır fiili ve 98 yılından beri de tescilli olarak kullanıldığını, aşağıda liste halinde müvekkile ait “…” esas öğeli markalar yer aldığını, 1969 yılında istanbul’un … semtinde tek şubeli bir dershane olarak eğitime başlayan ve adını da bulunduğu ve kurulduğu ilçeden alan … dershanesi kurulduğu günden beri sadece ilköğretim/ortaokul/lise seviyesindeki öğrencilere hizmet verdiğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın KABULÜNE karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap: Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı markasının … dersaneleri davalıların kullandıkları markanın ise ” … Etüd Merkezi” olduğunu, Müvekkillerinin kullandığı markada bulunan “…” kelimesinin coğrafi alan kelimesi olduğundan tarafından kullanımının mümkün olduğunu, tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağını, “İSTANBUL …” markasının davacıya değil … A.Ş.’ ye ait bir marka olduğunu, davacı şirketten çok daha önce tescil edildiğini, … ibareli çok sayıda tescilli marka olduğunu, davalıların davacı şirkete ait dersanede öğretmen olarak çalışmış olmaları ve davacı şirketten ayrıldıktan sonra da 2 yıl süre ile aynı iş kolunda başkaca bir işte çalışmayacağının kararlaştırıldığı iddiasının dava ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, işten ayrılma süreçlerine dair gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, müvekkil şirketin kuruluş tarihinin 28.05.2015 tarihi olduğunu, ancak bahsedildiği gibi …’un 07.07.2015, …’un 07.07.2015, …’in 13.07.2015 tarihlerinde işten ayrıldıkları iddiası gerçek olmadığını, 1 haziran 2015 tarihi itibarı ile resmi yıllık izinlerine çıktıklarını çalışırken aynı alanda şirket kurup fiili olarak çalıştırıp müşteri yönlendirdiklerine dair iddianın gerçek olmadığına, yasal izinlerini kullanırken haklı olarak yasal izin başlangıç tarihinde kurulan şirket üzerinden yine yasal olarak eski iş yerlerinden ayrıldıktan sonra fiili olarak yollarına devam ettiklerini, müvekkil şirketin faaliyet gösterdiği sokakta aynı isimde ve aynı alanda hizmet veren davacı şirkete ait herhangi bir eğitim kurumu bulunmadığnı, Davacı şirket aynı sokakta … BİLİMLERİ TEMEL LİSESİ olarak faaliyete devam ettiğini, Bu da tüketici nazarında şaibeye yanılgıya yol açacak ikinci bir kurumun olmadığını, Müvekkiller ise aynı sokakta ” … Etüd Merkezi” adı altında “ORTA OKUL ÖĞRENCİLERİNE” etüd merkezi olarak hizmet verdiklerini, Davacı yan söz konusu sokakta “LİSE” olarak faaliyet gösterirken müvekkiller “ETÜD MERKEZİ” olarak faaliyet gösterdiğini, bu sebeplerle vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı yana yükletilmesini, davalı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markalarının aynı veya benzerinin davalılar tarafından iltibas oluşturacak şekilde kullanılması ile marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkini, 1.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın ve 1.000,00 TL itibar tazminatı istemlerine ilişkindir. Dava 30.05.2016 tarihinde 6769 sayılı SMK’nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce açıldığına göre 6769 sayılı SMK’nın geçici 1/1 maddesi uyarınca, münhasıran açılan hükümsüzlük davaları ile tecavüz davaları yönünden SMK’nın 192. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 554 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 556 Sayılı KHK’nin 9 ve 61. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu nedenle bağlantı ihtimali de dâhil halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin, markanın tescilli olduğu mallarla aynı veya benzer mallarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinden bahsedilmek için halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Başka bir deyişle, tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve sesçil (fonetik) yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti kabul olunacaktır. 556 Sayılı KHK’nin 9/1-b maddesinde “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bununla birlikte halk, aldığı mal veya hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bilse fakat güvendiği işletme ile mal veya hizmet aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse bile “karıştırılma ihtimali” olduğunun kabulü gerekmektedir (Tekinalp, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, …, 2012, s. 434). Buradaki “halk” kavramından ortalama niteliklere sahip olan tüketicilerin anlaşılması gerekir. Marka hakkı tecavüze uğrayan kişi, 556 Sayılı KHK’nin 61. maddesindeki tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavize karşı 556 Sayılı KHK’nin 62. maddesi gereğince; marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması; tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini; marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulması; el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması; el konulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası ve mahkeme kararının ilanı taleplerinde bulunabilir. Diğer taraftan, haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilen kurallardır. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2018, s. 350).6102 Sayılı TTK’nın 55/1-5 maddesine göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Bu durumda, kişinin bir başkasının haklı olarak kullandığı mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması iltibasa yol açar ve haksız rekabet teşkil eder. O hâlde 556 Sayılı KHK’nin 61. maddesindeki tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavizin eylemi aynı zamanda haksız rekabet teşkil etmektedir. Öte yandan,hangi hâllerde kötü niyetli marka başvurusunun söz konusu olduğuna dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak genel olarak kötüniyetli marka başvurusu; hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde de tescil için başvuruda bulunulması veya başvurunun tescil ettirilmesi olarak tanımlanabilir. Kötü niyetle marka tescilinden bahsedebilmek için marka başvurusunda bulunan kişinin, markaya konu mal ve hizmeti üretip pazarlamaktan daha ziyade başkalarının ticaretine engel olmak, marka tescili yoluyla başkalarından haksız para koparmaya çalışmak veya vekâlet, bayilik, dağıtıcılık, acentelik vb. ilişki nedeniyle kendisine duyulan güvene ve ticari dürüstlük kuralına aykırı davranış içerisinde bulunması gerekir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; TPMK kayıtlarına göre ; 193161 numaralı “…” markasının 27.04.1999 tarihinde, 41. Sınıfta (eğitim öğretim hizmetleri) davacı adına tescil edildiği, bu tarihten sonra “…” ibaresi yer alan çok sayıda markanın davacı adına tescilli olduğu, son olarak … numaralı “… ETÜD MERKEZİ” ibareli markanın 15.04.2016 tarihinde davacı Demsan şirketi adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Dava tarihi itibariyle davalı adına tescilli marka olmadığı ,… numaralı ” … EĞitim KURUMLARI” ibareli markanın 41.sınıfta kurum nezdinde başvurusunun olduğu, ancak itiraz üzerine iptal edildiği yargılama devamı sırasında ” …+Şekil” markasının ve “ÖZEL …+Şekil” markasını 41. sınıfa tescil davalı adına tescil edildikleri görülmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarının yeterli incelemeye dayalı denetime elverişli olmadığı, davacı vekilince raporlara itiraz edildiği, raporların itirazları tam olarak karşılar mahiyette olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında taraf markalarının aynı hizmet sınıfında kullanıldığı, davacı markalarının tanınmış olmadığı ve … ibaresinin coğrafi yer adı olduğu tespit edilmişse de; davacı markalarının tescil başvuru tarihleri gözetilerek sunulan deliller kapsamında kullanımla ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı, davalıların davacı şirketin eski çalışanları olup olmadığı, markanın somut olayın özelliklerine göre kötüniyetli olarak tescil edilip edilmediğinin ve davalı tarafın kullanımının bulunduğu hizmet sınıfı gözetilmek suretiyle … ibareli kullanımlarının davacı markalarına tecavüz teşkil edip etmediğinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın işaret edilen hususlarda, konusunda uzman yeni bir heyetten tarafların tüm iddia, savunma, önceki raporlara itirazları ve dosyadaki tüm deliller kapsamında denetime elverişli, rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2-İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 16/07/2019 tarih, 2017/429 E. 2019/213 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/19/2023