Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1584 E. 2023/969 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1584
KARAR NO: 2023/969
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI : 2017/389 E. – 2019/187 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gıda ve temizlik bakım ürünleri başta olmak üzere bir çok sektörde lider firmalardan biri olduğunu, bir çok tanınmış markası bulunduğunu, “…Şekil” markasının da dahil olduğu tanınmış “…” markalarının ve bu markaların kullanıldığı çay ürünlerinin satışa sunulduğu paketlerin özgün yaratıcısı, ambalaj kompozisyonunun fikir sahibi, yaratıcısı ve ilk kullanıcısı olduğunu, “..” markasının gerek ulusal, gerek uluslararası düzeyde yüzlerce tescili bulunduğunu, davalının ise yiyecek sektöründe faaliyet gösterdiğini ve … numaralı “… Şekil” markasını aralarında “çaylar, buzlu çaylar ve bitki çayları” emtialarının da bulunduğu bir kısım gıda maddeleri için tescil ettirdiğini, davalının … numaralı markasının davacının “…” adlı ürün ambalajları dizaynı ile ayniyet arz ettiğini, özellikle davacıya ait …, …, …, …, … ve … sayı ile tescilli markaların bileşimi ile birlikte ana zemin rengi, … markalarının konumlandırma biçimi, … markalarının arka fonunda parlayan güneş figürü, çay yaprağı, çay yaprağı üzerindeki damlacık, … markalarını çevreleyen sarı renkli hare, çay bardağı, arka fondaki çiçek desenli unsurlarının kopyalandığı ve aynı konumlandırma ile kullanıldığını, davalının davacıya ait tescilli marka ve ambalajları taklit ederek tüketiciyi yanıltmayı ve haksız kazanç elde etmeyi amaçladığını, bu itibarla kötü niyetli olduğunu, bu sebeplerle davalı adına tescilli … numaralı “… Şekil” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının Türkiye çay pazarında davacıdan çok önce var olan, tanınmış marka tesciline sahip, köklü ve itibarlı bir firma olduğunu, müvekkili markaların tescil tarihinin davacının dayanak gösterdiği markalardan çok öncelere uzandığını, davacının dilekçesinde yer verdiği görselin marka tescilinin bulunmadığını ve tescilsiz olarak kullanıldığını, davacının markasının “…” ibaresi olduğunu ve ambalaj üzerinde tekel hakkı elde etmesinin mümkün olmadığını, ürünle bağlantılı olan şekillerin ve renklerin başkaları tarafından da ambalaj üzerine konulmasının mümkün olduğunu, ambalajda yer alan renk, çay filizi, demlik poşeti, çay bardağı figürleri üzerinde davacı tarafın tekel hakkı bulunmadığını, karşılaştırılan ambalajların görsel algı bütünlüğü açısından ve detaylarda kullanılan ögeler açısından birbirinden farklı olduğunu, “…” ve “…” markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporuna itibar edilerek;”her iki tarafın kullanımının çay emtiası üzerinde olduğu, ürünlerin market raflarında yan yana dizilerek satışa sunuldukları, ambalajlar üzerindeki “… ve “…” sözcük markaları farklı olsa da, ortalama dikkati haiz tüketicilerin öncelikle sözcük markasına bakmaksızın ambalajına bakarak ürünü satın alabileceği, ambalaj benzerliği yaratmanın iltibas yaratmanın temel yöntemlerinden biri olduğu, ambalajın bir ürünün ayırt edici kimliğini oluşturduğu, dava konusu ambalajın davalının ambalaj markasını tecsilinden önce davacı tarafça kullanılmakla öncelik hakkının davacıya ait olduğu, davalı şirketin aynı ticari konuda faaliyet göstermesi nedeniyle, davacının ambalajından haberdar olması gerektiği, pek çok seçenek mevcut olduğu halde, yüksek derecede ayırt edici niteliğe ve kendine özgü bir görünüme sahip olan davacının ambalajına benzer bir markayı tescil ettirdiği, bu nedenle marka olarak tescil ettirdikleri ambalaj desenini davacının ambalaj desenine yaklaştırmaya çalıştıkları, tescilin kötü niyetli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, asıl markası olan ve TPMK nezdinde tescilli bulunan “…” ibaresine birtakım tali unsurlar eklemek, ambalajında birtakım değişiklikler yapmak suretiyle seri marka niteliğinde marka başvurularında bulunarak yatırımlarını bu alanda da sürdürdüğünü, bu kapsamda “…” markasının müvekkili şirketin uzun yıllardır TPMK nezdinde 29/30. sınıflarda tescilli markalarından birisi olduğunu, dava konusu marka ile seri marka oluşturan ve müvekkili adına çay emtialarını da içeren tescilli birçok marka bulunduğunu, nitekim davacı şirket tarafından dava konusu edilen “…+Şekil” markasının da gerek ambalajı gerekse kombinasyonu ile TPMK nezdinde tescilli seri markalarının yeni bir devam markası olarak özgünce hazırlandığını, davacı markasına yaklaşma gibi bir amaçlarının bulunmadığını, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını,Marka sahibinin önceki marka tescillerinde yer alan ayırt edici unsur değiştirilmeksizin, seri marka yaratma çabası ile yeni marka tescil başvurusunda bulunması durumunda, bu başvuruya konu marka, başvuru sahibinin kendisinin kök markalarından sonra ancak yeni marka başvurusundan önceki bir marka ile benzer olsa bile, önceki markalarından dolayı kazanılmış hakkı nedeniyle yeni markasının tescilinin söz konusu olacağını, müvekkilinin ”…” markası yönünden kazanılmış hakkı olduğunu, müvekkilinin, hükümsüzlüğü talep edilen ambalaja benzer nitelikli ambalajları 2011 tarihinden çok daha önce tescilli olarak kullanmaya başladığını, … markalarının konumlandırma biçimi harcıâlem bir kullanım olup çay sektöründe faaliyet gösteren neredeyse tüm firmalar tarafından yaygın olarak kullanılan bir biçim olduğunu, sektördeki diğer firmalar gibi davalının da tüketici nezdinde dikkat çekmesi adına ambalajlardaki ayırt edici unsur niteliğini taşıyan … markasını ambalajların odak noktası olma potansiyeline sahip orta kısmına yerleştirdiğini ve bununla ürünlerinin satışını arttırmayı amaçladığını, bununla beraber, ambalajın odak noktasına yerleştirilen … markası “…”un 2002 yılından beri müvekkili şirket adına tescilli olarak çay emtiaları için kullanılmakta olup tüketici nezdinde tanınır olma niteliğini haiz olduğunu, asıl marka olan “…” ibaresinin ambalajın ortasında konumlandırılmış olmasının iltibasa sebebiyet vermeyeceğini, aksine bu şekilde bir konumlandırma sayesinde ilgili tüketicinin dikkatinin çevresel diğer unsurlar yerine asıl marka olan … ibaresine çekildiğini, satın alma iradelerini müvekkilinin esas markası aracılığı ile etkilemeyi amaçladıklarını, İlgili sektör özellikleri dikkate alındığında çay tüketicisinin, ürünün markasına dikkat ettiğini, gelişi güzel çay satın almak yerine tadını ve aromasını beğendiği ve bildiği çay markalarını ve hatta markalardaki çay türlerini tercih ettiğini, bulunduğumuz toplumda çayın, her zaman özel bir yere sahip olduğunu, bu noktada çay tüketicisinin de damak tadına uygun bulduğu çay markasına sadık bir tüketici olduğunu, Dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen ambalajın kullanıldığı kutuda davalı şirketçe üretilen 100 adet poşet çay ürünü bulunduğunu, davacı şirketçe kullanılan ambalaj kutusunun içerisinde de 100 adet poşet çay bulunduğunu, dolayısıyla aynı sayıda benzer ürünün satıldığı iki adet kutunun, boyutları bakımından benzer olmasının doğal olduğunu, kaldı ki gerek çevreyi korumak gerek ise tüketiciler bakımından paket taşıma işlemini kolaylaştırmak adına müvekkili şirket tarafından seçilen kutu boyutu, herhangi bir başka markanın taklit edildiğine dayanak gösterilemeyecek kadar açık, işletmesel bir tercih olduğunu, Çay sektöründe üretim yapan firmaların birçoğunun ambalajlarında sarı-turuncu-yeşil renk birleşimlerini kullandığını, hal böyle iken, davacı şirketin sarı-turuncu renk kombinasyonunu yalnızca kendi firmaları tarafından kullanılmasına ve bu kapsamda tekel oluştuğuna dair iddialarının kabul edilemez olduğunu, Müvekkili şirkete ait ambalaj markası ile davacı şirketçe tescil edilmeksizin kullanılan ambalaj üzerinde yer alan yazıların birbirinden farklı fontlarda ve boyutlarda kullanıldığı açık iken her iki ibarenin içerisindeki kelimelerin baş harflerinin büyük yazılmış olmasının, iltibas ihtimalini destekleyebilecek nitelikte bir durum olarak kabul edilemeyeceğini,Çay yaprağı figürünün müvekkili şirkete ait tescilli hemen hemen tüm çay emtiası ambalajlarında kullanıldığını, davacı şirket adına … tescil numarası ile tescilli olan çay yaprağı görselinde yaprağın üzerinde damla işareti mevcut olup müvekkili şirketçe kullanılan çay yaprağı görselinde böyle bir detay söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin asla ve kati surette davacı şirket adına tescilli yaprak görselini taklit yoluna başvurmadığını, bir anlamda müvekkil şirketin seri markalarının bir kolunun da bu yaprak görseliyle oluşturulmuş olup dava konusu ürün özelinde ve davacının ürünlerinden taklit ile marka oluşturulmasının söz konusu olmadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli … numaralı ” …Şekil” markasının davacıya ait “…” adlı ürün ambalajları dizaynı ile ayniyet arz ettiği iddiası ile açılan hükümsüzlük davası olup, Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilince istinaf edilmiştir.Denetime elverişli bilirkişi raporu, toplanan delillere göre; eldeki davanın, ambalaj markasının hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, davacının “…” logolu sarı zemin üzerine sol alt tarafta kulplu çay bardağı ve sağ alt tarafta çay yaprağı figürlerinin yer aldığı “…” ambalajını 05.04.2011 tarihli … Ürün Portföyünde yer vermek suretiyle kullandığı; ….” ve “…“ sözcük markaları arasındaki farka rağmen, hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın, görselleri dosya içeriğinde yer alan davacı ambalajına “ambalaj kompozisyonu” yönünden genel görünümü ve muhtelif unsurları itibariyle benzediği, ortalama tüketicilerin bir kısmının “…” ve “….” sözcük markaları arasındaki farka rağmen ambalaj kompozisyonlarındaki benzerlik nedeniyle ürünlerini birbirine karıştırması ihtimali bulunduğu, dolayısıyla somut olayda, dava tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 42.maddesi kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/14766 Esas, 2017/2613 Karar sayılı ilamı ile Dairemizin 2020/1008 Esas, 2022/560 Karar sayılı ilamı).Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2017/389 E., 2019/187 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023