Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/158 E. 2020/463 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/158
KARAR NO: 2020/463
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2017
NUMARASI: 2015/1200 E. 2017/494 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hazır beton işiyle iştigal ettiğini, davalı ile aralarında olan ticari ilişki kapsamında fatura alacağının oluştuğunu, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ikametgah adresinin Zeytinburnu İstanbul olduğunu, bu nedenle yetkili ve görevli mahkeme ile icra dairelerinin Bakırköy Mahkemeleri olması gerektiğini, taraflar arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını beyan ederek, müvekkilinin borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; taraflar arasında hazır beton sözleşmesi imzalanarak sözleşme kapsamında inşa edilecek olan inşaatın talep edilen miktarda m3 betonun davacı adına üretim yapacak bir firma aracılığıyla üretilmesi, transmikserler ile taşınması, mobil pompa ile pompalanması hususunda taraflarca anlaşmaya varıldığı, davacı tarafından sözleşme kapsamında belirtilen birim fiyatları, ödemenin ne şekilde yapılması gerektiği, ürünün ne şekilde teslim edileceği ve ödemelere ilişkin vadelerin ne şekilde olacağının belirlendiği gibi bu hususta taraflarca da bir ihtilaf sözkonusu bulunmayıp, uyuşmazlığın borç alacak ilişkisine dayandığı, her ne kadar davalı tarafından mahkemenin yetkisine ve görevine itirazda bulunulmuş ise de taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğu ve davacının ikametgah adresi kapsamında mahkemenin görevli ve yetkili olduğundan davanın esasına geçilerek yargılamaya devam olunduğu, tarafların kabulünde olan sözleşmede de ticari ilişkinin kapsamına dair sürenin belirlenmediği ve taraflarca mal ve hizmet alımı sağlanması karşılığında düzenlenen fatura bedellerinden bir kısmının davalı tarafından davacıya ödendiği, ancak bakiye cari hesap alacağının kaldığı hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğinden davacı dava konusu icra takibini başlatmakta haklı olduğu gerekçesiyle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın belirli ve likit olması, davalının da itirazında haksız olması nedeniyle alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi yönünde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece, yalnızca davacı kayıtlarını esas alarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Taraflar arasında sözleşme imzalanmadığını, Dosyaya sunulan imzasız sözleşmenin ve müvekkilinin imzasını içermeyen bir kısım sevk irsaliyelerinin alacağın varlığını ispatlamaktan uzak olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağı nedeniyle yürütülen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalı ile imzaladıkları beton alımına ilişkin sözleşme kapsamında alacaklı olduğunu iddia ederken, davalı sözleşmenin ve ticari ilişkinin varlığını inkâr etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı alacaklının cari hesap alacağı olan 10.000 TL ye yıllık ile işlemiş faizden oluşan toplam %10,50 oranında faiz işletilmek suretiyle tahsili amacıyla davalı borçluya karşı ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içinde borca itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacının itirazının iptali amacıyla İİK.’nın 67. maddesinde öngörülen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, dosyanın mali bilirkişiye tevdi edildiği, davalı tarafın tacir olmaması nedeniyle yalnızca davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, sunulan raporda, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 10.000,00 TL cari hesap alacağının bulunduğu şeklinde kanaat bildirildiği, mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf sözleşmenin ve ticari ilişkinin varlığını inkar etmiş olup, sözleşmenin varlığını ispat yükü davacı üzerindedir. Bu kapsamda dosyaya sunulan imzasız sözleşme her ne kadar sözleşmenin varlığını ispatlamaktan uzak olsa da, bilirkişi raporu ekinde dosyaya sunulan ve lehdarı davacı, keşidecisi davalı olan bir kısım çek suretleri üzerindeki davalıya ait imzalar ile davacı tarafça dosyaya sunulan bir kısım sevk irsaliyesi suretleri üzerinde ”teslim alan” kısmında yer alan imzaların çıplak gözle yapılan incelemesinde dahi birbirine benzediği, davacının usûlüne uygun tutulmuş defterlerine göre de, davalıdan 10.000,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davalının inkâra yönelen savunmasına itibar edilmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2017 tarih ve 2015/1200 E. 2017/494 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 171,00 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan512,10 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2020