Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1577 E. 2022/1854 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1577
KARAR NO: 2022/1854
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/499 E. – 2019/241 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı sebebiyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 37. sınıfında … sayı ile tescilli markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin marka isim hakkını 18.10.2016 tarihinde tescil ettirdiğini, kooperatifin sınıf emtiasının inşaat hizmetleri ve diğer sair hususlar olduğunu, kooperatifin, Silivri bölgesinde gerçekleştirecek … Silivri Orta Ölçekli Oto Sanayi Sitesi Projesi adlı büyük projenin sahibi olduğunu, ilgili projenin salt imar ve etüt işlemlerinin yapılması amacıyla davalı şirketle 17.05.2016 tarihinde bir düzenleme şeklinde ön anlaşma imzalandığını, davalı şirketle söz konusu ön anlaşma imzalanması ve gerekli imar ve etüt işlemlerinin başlamasından sonra, müvekkiline sözleşme dışı üçüncü şahıs … Müşavirlik Ltd.Şti tarafından 29.03.2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtarnamede davalı şirketin kendi şirketiyle çözüm ortaklığının bulunduğunu ve müvekkili kooperatifin davalı şirketle imzaladığı ön anlaşmaya yönelik olarak tüm imar ve etüt çalışmalarının kendi şirketi tarafından gerçekleştirildiğini, ancak yapılan çalışmanın karşılığı olan 10.030.000 TL’den sadece 2.934.979 TL’nin ödendiğini, kalan bakiye olan 7.095.021 TL’nin ödenmediğini, kalan bu bakiyenin ödenmezse imar ve etüt işlemlerine devam edilemeyeceğinin bildirildiğini, bu ihtarnameden sonra müvekkilinin davalı şirkete 10.04.2017 tarihinde Beyoğlu … NoterIiği’nin … yevmiye sayılı ihtarname gönderdiğini ve kooperatif tarafından davalı şirkete 7.726.452 TL para gönderildiğini, bunun sadece 2.934.979 TL’sinin davalı şirket tarafından 3. kişi şirkete gönderdiğini, gerisini zimmetine geçirdiğini, yapılan ön anlaşma çerçevesinde güvenin tekrar kurulamayacak derecede zedelendiğini belirterek, 17.05.2016 tarihinde yapılan ön anlaşmanın feshedildiğini ve ihtarnamenin netice kısmında kooperatife ve kooperatifin projesine ait isim, unvan, logo, resim, görsel ve benzerlerinin hiçbir şekilde davalı şirket tarafından kullanılmamasını, bu çerçevede hareket edildiği takdirde kooperatifin uğradığı veya uğrayacağı zarar ve ziyanın davalı şirketten tazmin edileceğini açıkça ihtar ve ihbar ettiklerini, ancak 10.04.2017 tarihinde sözleşmenin feshedilmesine rağmen davlı tarafından, müvekkiline ait projeyi farklı mecralarda ve farklı bir proje ismiyle kendi projesi gibi lanse etmeye başladığını, müvekkilinin logosunu hukuka aykırı eylemlerle sosyal medyada ve belirli internet sitelerinde kendi şirket logosuyla beraber kullanarak Silivri’de yapılacak projenin kendi projesi olduğunu belirttiğini, müvekkili kooperatifle bu projede beraber olduğunu ve çözüm ortaklığı varmış imajı vererek projenin inşaatına başlayacaklarını iddia ettiğini, davalı şirketin Silivri’de bulunan eski işyerine asılan afişte de müvekkilinin onayı olmamasına rağmen, müvekkilinin marka logosunu kendi şirketiyle beraber göstererek müvekkilinin kendisine bağlı bir kooperatifmiş gibi göstermeye çalıştığını, davalının müvekkili adına imza atarak üçüncü kişi mülk sahiplerine projeden yer satacağına yönelik kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını ve davalı yanın söz konusu eylemlerinin müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men ve önlenmesi ile durdurulmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 20.000,00 TL.’nin, eylem tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, müvekkili kooperatifin marka isminin, unvanının, videolarının, resim ve görsellerinin www.facebook.com/… adresinden, www…org adresinden, www…com adresinden tamamen kaldırılmasını, aksi halde ilgili sitelere erişimin engellenmesini, müvekkili markasının, logosunun, unvanının, işaretinin, görsel ve videolarının davalı şirket tarafından SMK 7/3/ç madde bendine göre iş evrakı ve reklamlarında kullanılmasının yasaklanmasını, SMK 7/3/d madde bendine göre markasının, logosunun, unvanının, işaretinin, görsel ve videolarının internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adi, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılmasının yasaklanmasını, videoların SMK 7/3/e madde bendine göre müvekkili markasının, logosunun, unvanının, işaretinin, görsel ve ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanmasını, müvekkili marka ismi olan …’un davalı şirketin diğer internet adresi olan www…com’da, marka isminin … olarak kullanılmasının engellenmesini, davalı şirketin www…com adresinde müvekkili kooperatifin proje yapacağı alan ve arsaları müvekkilinden yetki ve görev almadan “…” şeklinde marka ismini de kullanarak proje arsalarını sanki kendi mülkiyetindeymiş gibi satışa çıkarmasının engellenmesini, davalı şirketin, müvekkili kooperatif adına yetkisi olmamasına rağmen projeden 3. kişilerle satım vaadi sözleşmesi yaparak projeden yer temin etmesinin engellenmesini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “davanın kısmen kabulüne, davalının davacı adına tescilli “…” markasından doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, menine, durdurulmasına, önlenmesine, bu meyanda davalının davacıya ait marka ve unvanının internet adreslerinden çıkarılmasına, 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan karşılanarak yurt çapında yayınlanan 3 gazeteden birinde ilanına, fazlaya dair talebin reddine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin söz konusu davacı kooperatif ile yüklenici sözleşmesi imzaladığını, dava konusu uyuşmazlığın da buna dayandığını, söz konusu sözleşmeye göre müvekkili şirketin yüklenici olarak hareket ettiğini, gerekçeli karar incelendiğinde söz konusu sözleşmenin hiç incelenmediğini, sözleşmenin haklı olarak feshi irdelenmeden karar tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yüklenicinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kendi namına ve müşterisi hesabına hareket ettiğini, Projenin yüklenicisi olarak hareket eden müvekkilinin bu durumunun yargılamanın seyri açısından önemli olduğunu, bilirkişi raporunda ve kararda bu hususa hiç değinilmediğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.”… Silivri Orta Ölçekli Oto Sanayi Sitesi Projesi” adlı projenin imar ve etüt işlemlerinin davalı tarafından yapılması amacıyla taraflar arasında sözleşme imzalandığı, daha sonra davacı yanca sözleşmenin feshedildiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak davacı taraf; sözleşmenin feshine rağmen, kendilerine ait markanın davalı yanca kullanılmaya devam edildiğini, davalı tarafından, davacı logosunun sosyal medyada ve belirli internet sitelerinde kendi şirket logosuyla beraber kullanıldığını, Silivri’de yapılacak projenin kendi projesi olduğunu belirttiğini iddia etmiş, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespit ve meni ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise istinaf başvurusunda, sözleşmenin ve sözleşmenin feshinin incelenmediğini ileri sürmüştür. Eldeki dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davası olup, taraflar arasında imzalanan ve yukarıda bahsedilen sözleşmenin eldeki davanın konusunu oluşturmadığını, söz konusu bu sözleşmenin davacı tarafından haklı sebeplerle feshedilip feshedilmediği hususlarının ayrı bir yargılamanın konusunu oluşturduğu, eldeki davada; sözleşmenin feshine rağmen davacı markasının davalı tarafından kullanılmaya devam edildiğinin bilirkişi tespitleriyle sabit olduğu, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu itibarla davalı yanın istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2017/499 E., 2019/241 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022