Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1573 E. 2023/970 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1573
KARAR NO: 2023/970
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/996 E. – 2019/661 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça Şarkışla İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla müvekkilleri aleyhine kambiyo takibi başlatıldığını, takibe konu çekin davalı tarafça müvekkillerinin iradesi dışında ele geçirildiğini, takip konusu çekin şirket işlerinde kullanılmak üzere ciro edildiğini ancak kullanılamadan davalının eline geçtiğini, davalı ile müvekkilleri arasında hiçbir ticari ilişki ve tanışıklık bulunmadığını, … isimli müvekkili şirketin eski ortağından şüphelenildiğini, eski ortağın davalı ile işbirliği yaparak çeki gizlice ele geçirip davalıya verdiğinin düşünüldüğünü, eski ortak ile davalının yakın hısım olduğunun öğrenildiğini, bu yüzden haklarında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek Şarkışla İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu olan çek nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine ve çekin davalıdan istirdatına karar verilerek davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çeki elinde bulunduran iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu, çekin kambiyo vasfını taşımadığı iddialarının yerinde olmadığını, Cumhuriyet Savcılığında yürütülen dosyanın bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “çekin hırsızlık ve dolandırıcılık suretiyle elde edilmediğinin soruşturma dosyası ile tespit edildiği, çekten ötürü borçlu olunmadığı iddiasına dayalı olarak açılan davada ispat yükünün davacı tarafta olduğu, tek taraflı olarak davacı şirketin defterlerinde yapılacak inceleme ile sonuca gidilemeyeceği, inceleme yapılmasının ispata faydası olmadığı, davacı tarafa yemin hakkının hatırlatıldığı, ancak davacının yemin teklif etme hakkını kullanmadığı, davacının takibe konu edilen çekten dolayı borçlu olmadığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalıların hukuka aykırı eylemlerinin suç oluşturmamasının hukuk mahkemesi hakimini bağlamadığını, davalıların eylemi suç oluşturmasa bile, haksız fiil ve irade sakatlığı (hile) eylemlerinin hukuki işlem niteliğini haiz olmadığından tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabileceğini,Dava dilekçesinde, davalının dava dışı şirket yetkilisinin yakın akrabası olduğu, şirket yetkilisinin şirket işlerinde kullanılmak üzere hazırlanan çeki hukuka aykırı şekilde gizlice ele geçirdiği ve yakın akrabası olan davalıya vermiş olabileceği, davalının kötü niyetli olduğu, davacı şirket ile ticari ilişkisi olmadığını ileri sürdüklerinden, Mahkemece dava dışı şirket yetkilisi … ile davalının hısımlık ilişkisini, aralarındaki hukuki ilişkiyi, davacılar ile davalı arasında ticari ilişki olup olmadığının araştırılması ve tanık dinlenilmesinin zorunlu olduğunu,Dava konusu çekle ile ilgili yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/146459 sayılı soruşturma dosyası kapsamında davalı … tarafından verilen ifadede, davacı şirketin Sivas ili Şarkışla ilçesindeki süt fabrikasının kurulması aşamasında nakit para desteği verdiğini, demir ve diğer hizmet işlerinde yardımcı olduğunu belirterek, davacı şirketten alacaklı olduğunu beyan ettiğini, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ise, müvekkilinin üç adet şirketi olduğu, inşaat ve demir çelik iş kolunda faaliyet gösterdiği, yani davalının tacir olduğunun beyan edildiğini, davalı tarafından dava konusu çekin, ticari ilişki nedeniyle davacı şirketten doğan alacağına karşılık verildiği iddia edildiği için borç nedeninin talil edildiğini, ispat külfetinin davalı tarafa geçtiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, çekten kaynaklı çek istirdat ve menfi tespit davasıdır.Davacı; davalının davacı şirketin eski ortağı olan dava dışı şirket yetkilisinin yakın akrabası olduğunu, şirket yetkilisinin şirket işlerinde kullanılmak üzere hazırlanan çeki hukuka aykırı şekilde gizlice ele geçirdiğini ve yakın akrabası olan davalıya vermiş olabileceğini, davalının kötü niyetli olduğunu, davacı şirket ile aralarında ticari ilişki olmadığını iddia etmiş, davalı; iyi niyeli hamil olduğunu savunmuş, Mahkemece; davacının ispat yükünü yerine getiremediği gerekçesiyle davanın reddine karar, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yanca istinaf başvurusuna konu edilmiştir.Davacı yan, dava ve takip konusu çekin rızası dışında ele geçirildiğini iddia ederek, HMK’nın 203.maddesi kapsamında tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, ayrıca ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, delilleri toplanmadan karar verildiğini ileri sürmüştür.Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 200. vd. maddeleri uyarınca, senede karşı senetle ispat zorunluluğunun bulunması, davacı yanın ileri sürdüğü hususların tanıkla ispatının mümkün olmaması ve davalı tarafın tanık dinletilmesine muvafakat etmediğini bildirmiş olması nedeniyle, davacı taraf tanıklarının dinlenmesi talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer yandan davacı yan her ne kadar çekten ötürü borçlu olmadığını, davalı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, çekin rızası dışında elinden çıktığını iddia etmiş ise de, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından yürütülen soruşturmada ”kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiği, kambiyo senetlerinden olan çekin illeten mücerret olması nedeniyle, çekten ötürü borçlu olmadığı iddiasına dayalı olarak açılan eldeki davada, ispat yükü davacı tarafta olup, tek taraflı olarak davacı şirketin defterlerinde yapılacak incelemenin sonuca bir etkisinin olmayacağı, davacının delilleri arasında yemine dayandığı, Mahkemece yemin hakkı hatırlatılmış olmasına rağmen davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmadığı anlaşılıyorsa da; davacı iddialarının HMK. 226/1-c maddesi gereğince yemine konu olamayacak vakıalardan olmakla ispat hususunda yemin deliline başvurulamayacakken ilk derece mahkemesince yemin delilinin hatırlatılarak yemin eda ettirilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, sonuca etkili olmadığından bu hususa işaret edilmekle yetinilmiştir. Çek ödeme aracı olup, kural olarak bir borcun ifası amacıyla verildiğine karine teşkil ettiği, davalı alacaklının çekin görünüşte düzgün ciro silsilesiyle hamili olup, çekten kaynaklanan alacağını ispat ettiği, davacının takip ve dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığını ispatlayamadığı anlaşılmakla, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2019 tarih ve 2017/996 E., 2019/661 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023