Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1570 E. 2022/1729 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1570
KARAR NO: 2022/1729
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2017/288 E. – 2018/1128 K.
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Bankası Kemerburgaz Şubesi ile 2000 yılından itibaren çalışmaya başladığını ve 2002 yılında çalışmasına son verdiğini, bütün hesaplarını kapattığını, davalı … Yönetiminin İstanbul … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, müvekkilinin davalı 2 şirkete de hiç bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin hesabı olmadan kredili mevduat hesabı açıldığını, borcun kaynağının 600,00 TL’lik bakiye olduğunu, bu bakiye üzerinden faiz yürütüldüğünü, iş bu sebeplerden ötürü, müvekkilinin davalı şirketlere borcu olmadığının tespit edilmesine, aksi kanaat getirildiği takdirde, takibe esas teşkil eden borcun 14 sene önce olmasından dolayı borcun zamanaşımına uğradığının tespit edilmesine karar verilmesini talep edilmiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Bankanın davacıdan olan alacaklarının … A.Ş’ne (…’ın ismi daha sonra … olmuştur. … daha sonra … A.Ş. ile birleşmiştir) devredildiğini, iş bu sebeble davanın pasif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının kendisinden habersiz hesap açıldığının ve bu hesaba faiz işletildiğinin gerçek dışı olduğunu beyan ederek, öncelikle davanın pasif husumet yokluğundan reddine, bu talepleri kabul edilmez ise, davacının banka nezdindeki hesabından kaynaklanan faiz tutarları yönünden borçlu olduğunun tespiti ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı (alacağı temlik alan) … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; borçludan habersiz kredili mevduat hesabı açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, borçlunun İstanbul … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyasına süresi içinde itiraz etmediğini, bu sebeple davacı borçlunun menfi tespit davasının haksız olduğunu, davacının zamanaşımı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, ilgili icra müdürlük dosyasından süresi içinde icra işlemlerine devam edildiğini beyan ederek, davanın reddine ve davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve takip konusu alacağın % 10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”… açılan dava takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır, öncelikle davalı banka davacıdan olan alacaklarını temlik etmiş olduğundan pasit husumet ehliyeti bulunmayıp davalı … bankası yönünden bu sebeple davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalı … A.Ş. Yönünden sie yaptırılan ayrıntılı denetime açık bilirkişi incelemesine göre davalı temlik eden banka tarafından davacıya kullandırılan kredili mevduat hesabına göre davacının takip tarihi itibariyle bankaya 5.009,12 TL borçlu olduğu, bu sebeple temlik alan davalının takipte asıl alacak yönünden takip hakkının bulunduğu ve alacaklı olduğu fakat temerrüt faizinin %80 oranında değil %34,08 oranında talep edilmesinin mümkün olduğu aşkın olarak talep edilen 6.601,98 TL temerrüt faizi talebi yönünden davacı, davalı …’a borçlu olmayıp bu sebeple davanın kısmen kabulüne…” şeklinde gerekçeyle, davalı … Bankası yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, sonuç olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin davacı tarafın İstanbul …İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında asıl alacak yönünden borçlu olmasına rağmen talep edilen temerrüt faizi yönünden 6.601,38-TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine dair kararının yasa ve hukuka aykırı olduğunu, Söz konusu alacağın müvekkili şirkete devir ve temlik edildiğini, müvekkili şirketin temlik veren tarafından davacı borçlu ehine tesis edilen ve kullandırılan kredilerden dolayı alacaklı olduğunu, davacının temlik veren Banka Kemerburgaz Şubesi nezdindeki 2.500,00 TL limitli ve … nolu kredili mevduat hesabı üzerinden defalarca çek ödemesi, üçüncü şahsa ödeme vs işlemler yaptığının bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini, Temlik veren banka tarafından keşide edilen Eyüp … Noterliği’ nin … yevmiye nolu, 23/03/2009 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile davacı tarafın temerrüde düştüğünü, her ne kadar Yerel Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, temlik veren bankanın takipte kredili mevduat hesabı için % 80 temerrüt faizi talep etmiş olmakla mevzuata aykırı hareket ettiği kanaatine varılmışsa da, bilirkişi tarafından hatalı değerlendirme sonucu ortaya çıkan faize ilişkin hesaplamanın gerçek alacak miktarını yansıtmadığını, ticari işlerde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceğine ilişkin düzenleme dışında temlik veren banka ile davacı borçlu arasında imzalanan sözleşme gereğince faiz oranlarının geçerli ve bağlayıcı olacağının davacı borçlu tarafından kabul ve taahhüt edildiğini, KMH için Merkez Bankası oranlarının ancak 27/05/2013 tarihi itibariyle uygulanabileceğini, daha öncesi için sözleşme faizlerinin uygulanması gerektiğini, bu sebeple 25 Mayıs 2013 tarihinden önce banka tarafından belirlenen sözleşme faiz oranlarının uygulanması gerektiğini, Yerel Mahkemenin davacının talep edilen temerrüt faizi yönünden 6.601,38 TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine dair kararının yasa ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava menfi tespit davası olup, uyuşmazlık; kredili mevduat hesabından kaynaklanan alacağı temlik alan davalı … Yönetiminin, davacı aleyhine yürütmüş olduğu icra takibinde talep ettiği faizin ne kadarlık bir kısmından davacının sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Eyüp … Noterliğinin 23.03.2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlu şirket adına; “Sözleşme uyarınca kredi hesaplarının 23.03.2009 tarihi itibarı ile kat edildiği, hesap kat tarihi itibarı ile toplam borcun 4.720,66 TL (anapara, faiz ve ferileri toplamı) olduğu, bu borcun derhal ödenmesi, ödenmediği takdirde ödeme tarihine kadar işleyecek faiz, gider vergisi ve sair ferileri ile birlikte tahsili için yasal yollara başvurulacağı” ihtar edilmiştir. İhtarnamenin davacı borçlunun bilinen adresine (müşteri başvuru formunda bulunan adres ile ihtarnamenin gönderildiği adres aynıdır) keşide edildiği görülmüştür. Davacıü, banka tarafından borçluya gönderilen hesap kat ihtarına İİK 68/b-l ve 2 fıkra uyarınca her hangi bir itirazda bulunulmadığı dosya kapsamı belgelerin incelenmesinde anlaşılmıştır.İhtarnamenin, davacının bildirdiği adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre gönderildiği, ancak gösterilen adreste “… Cad. No: … bulunmadığı” ve “muhatabın tanınmadığı” sebeplerinden ötürü muhtar onayı ile 13.04.2009 tarihinde iade edildiği ilgili Noter şerhinden anlaşılmıştır.Bankacılık Hizmet Sözleşmesi’nin 150. maddesinde; “…Müşteri … yeni adresi derhal noter aracılığı ile… bankaya bildirmeyi, bildirmedikleri takdirde bu sözleşmede yazılı adreslerine gönderilecek her türlü tebligatın kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt eder…” ve 151. maddesinde; özetle “…Müşteri ikametgahını değiştirse bile aynı şehirde derhal yeni ikametgah göstermeyi taahhüt eder. Ancak bu surette yeni ikametgahını F 1 ya noterlik eliyle tebliğ ettirmediği takdirde, belirttiği ilk ikametgah adreslerine gönderilecek her türlü tebliğlere itiraz hakkı olmayacağını kabul eder.” hükmü mevcut olmakla birlikte, davalı banka tarafından davacıya gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayılması gerektiği anlaşılmıştır.2004 Sayılı İİK’nın 68/b maddesinin ”Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” hükmü gereğince de yapılan tebligatın geçerli olduğu anlaşılmıştır.Buna göre; Davacının hesap kat tarihi olan 23.03.2009 tarihi itibarı ile temerrüte düştüğü kabul edilmiştir.Faiz oranlarına gelince; İstinafa gelen davalı her ne kadar, kredili mevduat hesabı için Merkez Bankası oranlarının ancak 27/05/2013 tarihi itibariyle uygulanabileceğini, daha öncesi için sözleşme faizlerinin uygulanması gerektiğini, bu sebeple 25 Mayıs 2013 tarihinden önce banka tarafından belirlenen sözleşme faiz oranlarının uygulanması gerektiğini ileri sürmüş ise de; 25 Mayıs 2013 tarihli 28657 Sayılı Resmi Gazete’de (Sayı: 2013/8) :” “Sayı: 2006/l)’in 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, kredili mevduat hesaplarında uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranları» 2/4/2006 tarihli ve 26127 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğ (Sayı: 2006/1)’in 3 üncü maddesinde belirlenen akdi ve gecikme faiz oranlarını geçemez.” Davalı Bankanın, yıllar itibarı ile kredili mevduat hesabı için uyguladığı akdi faiz oranının tespit edilememiş, olmasına, davacının 2009 tarihinde temerrüte düşmüş olmasına ve bu tarih itibarı ile Merkez Bankasının Genelgesine göre yapılan bilirkişi faiz hesaplamasının yerinde olmasına göre, aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından Davalı … A.Ş vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2018 tarih ve 2017/288 E., 2018/1128 K. sayılı kararına karşı davalı … A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 450,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 474,94 TL’den mahsubu ile fazla alınan 24,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … A.Ş’ye iadesine, 3- Davalı … A.Ş tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022