Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1568 E. 2022/1746 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1568 Esas
KARAR NO: 2022/1746
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2017/329 E. – 2019/269 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin suni deri sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin … sayılı belgedeki çoklu tasarımları ve … sayılı tasarım belgesi ile … sayı ile tescilli endüstriyel tasarımlarını, davalı yanın birebir kopyalayarak üretip sattığını ve pazarlamasını yaptığını, … adı altında kullanıp satıldığını ve pazarlandığını, karşı tarafa ihtarname gönderilmesine rağmen karşı tarafın haksız kullanımlarını sürdürdüğünü, İstanbul 2.FSHHM’de yaptırdıkları tespitte müvekkilinin endüstriyel tasarımlarının davalı yanca birebir taklit edildiğinin tespit edildiğini beyan ederek, tecavüzün giderilmesini, tecavüz sureti ile üretilen ürünlere el konulmasını, üretime yarayan tüm araç gerece el konulmasını ve gerekirse imhasını, 10.000,00 TL maddi tazminat, 5.000,00 TL manevi tazminat ve 5.000,00 TL itibar tazminata ve verilecek kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava ve tespit konusu derilerin üreticisinin müvekkili şirket olmadığını, bu kumaşları ürettiği söylenilen fabrikanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davacının ürünlerini taklit ettiği iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirkette tespiti yapılan malların davacının dışındaki üçüncü şahıslardan alındığını ve bu tasarımlar arasında da bariz farklar bulunduğunu, müvekkilinin üretici firma olmadığını, hangi malın kimin adına kayıtlı olduğunu bilecek durumda olmadığını, davacının ihtarı üzerine davaya konu ürünlerin alım ve satımını artık yapmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”… Toplanan deliller, davacıya ait tasarımlardan … nolu …’nin başvurusunun 22.3.2013 tarihinde yapılması, ilanın 1.6.2013 tarihinde yapılması, tescilin ise 22.3.2013 tarihinde yapılması, … nolu …’nin başvurusunun 8.10.2014 tarihinde yapılması, ilanın 1.12.2014 tarihinde yapılması, tescilin ise 8.10.2014 tarihinde yapılması, … nolu …’nin başvurusunun 5.4.2012 tarihinde yapılması, ilanın 1.12.2012 tarihinde yapılması, tescilin ise 5.4.2012 tarihinde yapılması, davacının delil tespitini ise 11.3.2015 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla tasarımın bültende ilan tarihleri ve tescil tarihlerinden çok sonra delil tespiti yapılmış olması ve işyerinde bilirkişi … tarafından yapılan tespitte her 3 …’nin birebir aynısının kullanıldığı tespit edildiğinden her 3 tasarım yönünden davacının dava dilekçesinde talep ettiği 10.000 TL somut olayda ihlalin süresi, ürünlerin niteliği, tasarımın tescil ve ilan tarihleri ile delil tespitinin yapıldığı tarihler arasındaki üretim ve satış miktarlarına göre hakkaniyete uygun bir maddi tazminat olarak belirlenmiştir. Zira her iki şirketin mali kayıtlarında ürün çeşitlerinin stok kod numarası verilerek, stok kaydı tutulamayacak derecede çok sayıda olması sebebiyle, her bir ürüne ait tasarım şekli için ayrı bir barkod ve stok kodu bulunmadığından ve bu alandaki ürün çeşitliliği de gözetilerek ihlale konu ürün ile ne kadar üretim ve satış yapıldığı tespit edilemediğinden ancak dava konusu ürün satışlarının, tüm ürün satıştan içerisindeki payının % 5 ve satışların istenildiği şekilde gerçekleşmemiş ve satılamamış olmasında diğer etkenlerin payının %60 olması durumunda; dava tarihine kadar olan dönemde, tüm ürün satışları dikkate alınarak, 554 sayılı KHK’mn 52/a maddesi kapsamında, davacının 2014 ve 2015 yıllarına ait dava konusu ürünlere ilişkin yoksun kalınan kazancı ile Envanter kayıtlarına göre, dava tarihindeki stok miktarı ve tutarı dikkate alınarak, 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesi kapsamında, davacının dava konusu ürünlere ilişkin yoksun kalınan kazancı BK hükümlerine göre 10.000 TL takdir edilmiştir… Manevi tazminat yönünden tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet gereği 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş ve toplanan tüm deliller alınan bilirkişi raporları ile birlikte incelendiğinde; Davalı eylemlerinin davacının tescilli tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,durdurulmasına, önlenmesine,davacının ilk ıslah dilekçesi ile seçmiş olduğu KHK 52/a maddesi uyarınca ve BK hükümlerine göre 10.000,00 TL maddi tazminatın 5000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsile ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,itibar tazminatı koşulları bulunmadığından bu yöndeki istemin reddine, huzurdaki davada davacı HMK 176. Madde kapsamında ıslah hakkını tazminat seçim yöntemi için kullandığından, 2. kez ıslah yapamayacağından talep halinde yatırdığı ıslah harcının artım bedeline ilişkin kısmının davacıya iadesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına, davalının davaya konu endüstriyel tasarım kapsamında her türlü üretim, satış ve ticari faaliyetinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine, araç gereç ve üretimde kullanılan aletlerin salt bu üretim için gerçekleştiği yönünde delil bulunmadığından araç ve gereçlere el konularak imha isteminin reddine karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.” şeklinde gerekçeyle davalı eylemlerinin davacının tescilli tasarımdan doğan hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Davacının ilk ıslah dilekçesi ile seçmiş olduğu KHK 52/a maddesi uyarınca ve BK hükümlerine göre 10.000,00 TL maddi tazminatın, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, itibar tazminatı koşulları bulunmadığından bu yöndeki istemin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 30.10.2018 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi olduğunu, burada miktar yönünden artış sağlandığını, ilk ve tek ıslah dilekçesinin sadece bu dilekçe olduğunu, Mahkemece tazminat yöntemine ilişkin dilekçenin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilip, daha sonra miktar arttırımına ilişkin olarak verilen dilekçeyle ikinci kez ıslah yapıldığı gerekçesiyle aleyhe karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bilirkişi heyet raporunda da, davalı şirketin müvekkiline ait tescilli tasarımların benzerlerini yaptığının tespit edildiğini, maddi tazminatın bilirkişilerce 41.366,77 TL olarak saptandığını, maddi tazminat isteminin de bu doğrultuda ıslah edildiğini, 5.000,00 TL itibar tazminatı talebi yönünden talebin reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini, davalı aleyhine en azından 5.000,00 TL itibar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Mahkeme kararında, tam kabul olarak 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine rağmen, ”reddedilen kısım yönünden” denilerek davalı lehine 600,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu tasarımları kendi özgün tasarımı gibi tescil ettirdiğini, ancak dosyaya sunulan tescil belgesine göre aynı tasarımlara başka firmaların da tasarım tescil belgesi aldığını, buna rağmen tasarımların özgün olup olmadığının bilirkişi raporlarında belirtilmediğini, Tespite ilişkin bilirkişi raporunda iş yerinde bulunmayan tasarımların fotoğraftan tespit edilmesi, iş yerinde bulunmadığı halde katalog üzerinde tespit yapılmasının usulsüz bir uygulama olduğunu, fotoğraftan tahmini olarak top adeti ve miktar belirlenmesinin mümkün olmadığını, eksik ve hatalı raporlara göre hüküm verildiğini,Davacının kazanç kaybına göre yapılan tazminat hesaplamasının tümüyle yanlış ve dayanaksız olduğunu, toplam satış bedeli maliyet artı kar marjı 7.500,00 TL olan tespit konusu mallardan dolayı davacının 10.000,00 TL kazanç kaybına uğramasının mümkün olmadığını, müvekkilinin bu topların hepsini satmış olsa dahi elde edeceği karın ancak 1.000,00 TL olacağını, tespitten sonra ise satış olmadığını, hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın fahiş olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı adına kayıtlı endüstriyel tasarımlara vaki tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men ve ref’ine, maddi, manevi tazminat ile itibar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemli dava olup, uyuşmazlık; davalının tekstil ürünleri alıp satmak suretiyle, davacı adına tescilli … sayılı belgede ki çoklu tasarımlar ve … sayılı tasarım ile … tasarımdan doğan haklara tecavüzde bulunup bulunmadığı, ayrıca 554 sayılı KHK nın 52/b maddesi gereğince davacının maddi tazminata, itibar tazminatına ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.Gerek dosyaya sunulan bilirkişi heyet raporları gerekse tespit dosyasına yansıyan deliller ve bilirkişi raporu dosyadaki diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafa ait …, … ve … no’lu tasarımlar ile davalı tarafın satmış olduğu ürünler arasında, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, davalının, davacı tasarımlarının konusu olan desenlere ilişkin ürünlerin satışının yapılması suretiyle suretiyle tasarımdan doğan hakka tecavüzde bulunduğu, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmış olup, aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde, maddi tazminat olarak ”yoksun kalınan kazanç” talep etmiş, ön inceleme duruşmasında, maddi tazminatın 554 sayılı KHK’nın 52/b maddesine ”Tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanca,” göre talep edildiğine yönelik tespite herhangi bir itirazda bulunmamış, bu tespit üzerinden dosya bilirkişi heyetine gönderilmiş, ancak tazminat hesabının yapılamaması üzerine bu defa sunulan dilekçe ile tazminat hesaplama yönteminin değiştirildiği belirtilmiştir. Bu dilekçe Mahkemece ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmiş ise de; kısmi ıslahın söz konusu olması sebebiyle, henüz maddi tazminatın hesaplanmadığı bir dönemde, tazminat hesap yönteminin değiştirilmesine yönelik dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Nitekim Mahkemece 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesine göre, ” tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile ile elde ettiği muhtemel gelire” göre hesap yapılması amacıyla dosya ek rapor aldırılması amacıyla bilirkişiye tevdi edilmiş, yapılan hesaplama üzerine bu defa davacı vekili tarafından ıslah harcı yatırılarak 30.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuştur. Açıklanan sebeplerle Mahkemece aksi yönde yapılan değerlendirme yerinde görülmemiş ise de; davacı vekilinin ıslah 30.10.2018 tarihli ıslah dilekçesini dayandırdığı 12.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı adına tescillere ait dava konusu tekstil desenine ilişkin ürünlerin satış miktarı ile tutarının tespit edilememiş olması sebebiyle tazminat hesabı yapılamadığının belirtildiği, Mahkemece hatalı olarak ikinci ıslah yapıldığı gerekçesiyle dahi olsa, tazminat miktarının hesaplanamamış olması sebebiyle dava dilekçesinde belirtilen tutarlar üzerinden TBK’nun 50.maddesine göre miktarın tayin edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, gerekçe hatalı olsa da, maddi tazminata hükmedilmesi yönündeki kanaatin sonuç itibariyle doğru olduğu, ürününün niteliği, davalı tarafın piyasaya sürdüğü ürün miktarı ve ihlalin derecesi dikkate alınarak miktarın 10.000,00 TL olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Davalının davacı şirketin ticari itibarını zedelediğine yönelik dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığından, Mahkemece itibar tazminatının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davacının aksi yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı hususları dikkate alındığında Mahkemece hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, aksi yöndeki davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak, davacı vekilinin dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olması ve Mahkemece bu miktarın kabulüne karar verilmiş olması sebebiyle reddedilen bir kısım bulunmamasına rağmen, talep kısmen reddedilmiş gibi davacı aleyhine vekâlet ücreti takdir edilmiş olması hatalı görülmüş, belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın gerekçe ve davacı aleyhine manevi tazminat talebi yönünden hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih, 2017/329 E., 2019/269 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince gerekçe ve davacı aleyhine manevi tazminat talebinden dolayı hükmedilen vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 3- Davanın KABULÜNE, 4- Davalı eylemlerinin davacının tescilli tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 5- Davacının ilk ıslah dilekçesi ile seçmiş olduğu KHK 52/a maddesi uyarınca ve BK hükümlerine göre 10.000,00 TL maddi tazminatın, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, 6- İtibar tazminatı koşulları bulunmadığından bu yöndeki istemin reddine, 7- İşbu davada davacı HMK 176. madde kapsamında ıslah hakkını tazminat seçim yöntemi için kullandığından , 2. kez ıslah yapamayacağından talep halinde yatırdığı ıslah harcının artım bedeline ilişkin kısmının davacıya iadesine, 8- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, masrafın davalıdan alınmasına, 9- Davalının davaya konu endüstriyel tasarım kapsamında her türlü üretim, satış ve ticari faaliyetinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine, araç gereç ve üretimde kullanılan aletlerin salt bu üretim için gerçekleştiği yönünde delil bulunmadığından araç ve gereçlere el konularak imha isteminin reddine, 10- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 10/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65 TL nispi karar harcından peşin alınan 877,63 TL’nin mahsubu ile bakiye 147,02 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 10/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 358,63 peşin harç, 519,00 TL ıslah harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 3.900,00 TL bilirkişi ücreti, 532,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 5.344,03 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre 4.008,02 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına 10/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 10/ç- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tescilli tasarım hakkına tecavüz talebi yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 10/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Haksız rekabetin tespiti talebi yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 10/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(2). maddesine göre maddi tazminat talebi yönünden 10.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 10/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. ve 13/(1). maddelerine göre manevi tazminat talebi yönünden 5.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 11- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 11/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 11/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 256,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,49 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 11/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 67,10 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 188,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,11/ç- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 11/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,12- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022