Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1567 E. 2022/1744 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1567 Esas
KARAR NO: 2022/1744
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2017/228 E. – 2019/24 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) |Fikir ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi …’ın yöresel bir kemençe sanatçısı olduğunu, birçok eseri bulunduğunu, …’ın “…” isimli albümde yer alan “…” adlı eserin sözleri ve müziğinin kendisine ait olduğunu, davalılardan …’nin müvekkillerinin murisi …’ın … isimli kasetinde yer alan “…” adındaki eserini izinsiz olarak kullandığını ve eseri izinsiz olarak ismini ve sözlerini değiştirdiğini, davalıların albümde yer alan … adlı eserin müvekkilinin murisi …’a ait olduğunu ikrar ettiğini, iddia ile müvekkilleri adına ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın ve şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Herhangi bir hak ihlalinin söz konusu olmadığını, müvekkiline ait … isimli albümde kullanılan … isimli eser ile dava konusu ”…” isimli eserin birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacının müzik eser işletme belgesinin eser sahipliğini kanıtlayan bir belge olmadığını, müvekkillerine ait … adlı eserin sözlerinin anonim müziğinin ise …’a ait olduğunu, müvekkiline ait … isimli albümde yer alan … isimli esere ilişkin kartonnette yer alan “Söz- Müzik: …” şeklindeki ifadenin hatalı baskı ürünü olduğunu, … isimli eserin söz ve müziğinin …’a ait olduğunun taraflarınca ikrar edildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “soruşturma aşamasında alınan bilirkişi …’ın 17.2.2015 tarihli raporlarında RİTM, Söz MELODİ yönünden yapılan karşılaştırmada birbirinden tamamen farklı iki eser bulunduğunun belirtildiği, mahkemece alınan raporda ise, dava konusu … adlı eserin davacılara alt olup olmadığı ya da anonim bir eser olup olmadığı konusunda dosyada herhangi bir delil olmadığı, dolayısıyla bu konuda bir değerlendirme yapmanın doğru olmadığı, taraflarca yeterli delil sunulması halinde konunun yerel halk müzikleri konusunda uzman bir kişi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu sebeple 20.2.2018 tarihli oturumun 2 nolu ara kararı gereğince raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için aralarında müzikolog, söz yazarı ve sektör bilirkişisinin bulunduğu bir heyetten rapor alınması için ara karar oluşturulduğu ve davacıya bilirkişi ücreti olan 2.292. TL yi yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtar edildiği, ancak davacının kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı, ayrıca davacının davalı … Müzik hakkındaki davayı geri aldığını bildirdiği gerekçeleriyle, Davalı … yönünden açılan davada HMK 123. madde gereğince esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Davalı … hakkındaki davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı …’nin ”…” adlı eseri ile davacıların murisi …’ın ”…” Adlı eserinin farklı olduğu iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, Davalının, ”…” isimli albümünde ”…” adlı parçanın söz ve müzik kısmına ”…” yazmak suretiyle iddialarının ikrar edildiğini, davalının cevap dilekçesinde bu durumun hatalı baskı ürünü olduğuna ilişkin savunmasının gerçeklikten uzak, haksız ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, ayrıca, davalının 07.03.2014 tarihinde twitterda kendisine sorulan ”… şarkısı için izin aldınız mı?” sorusu üzerine, dava konusu eser ile ilgili olarak müvekkillerinin murisi …’ın ağabeyi …’dan gerekli izinlerin alındığına ilişkin açıklama yaptığını, davalı …’nin, eser üzerinde hak sahibi olmayan …’ın ağabeyi …’dan izin alındığını iddia ederek bu eser üzerindeki hak sahibinin … olduğunu zaten ikrar ettiğini, Bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin, gider avansı içinde değerlendirilmemesi gerektiğini, bunların delil avansı olduğunu, yatırılmaması halinde davanın usûlden reddi yerine ”delile dayanılmaktan vazgeçilmiş” sayılmasına karar verilmesi gerektiği, Yerel Mahkemenin HMK mad 114/g gereğince davanın reddine karar vermesinin açık kanun hükümlerine aykırı olduğunu, Davalının çelişki olduğunu iddia ettiği ve mahkemenin de yanılgıya düştüğü bilirkişi raporunun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasından alınmış yanlış parça üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlendiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68.maddesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, dava konusu uyuşmazlık; davacılar murisinin söz yazarı ve bestecisi olduğu iddia edilen “…” isimli eserin davalı … tarafından diğer davalı … Müzik Şirketince yapımı sağlanmak suretiyle ”…” isimli albüm içerisinde ismi değiştirilip ”…” isimli eser olarak davacının eserinden izinsiz ve işlemek suretiyle intihalde bulunulup bulunulmadığı noktasında toplanmaktadır. İstinafa gelen uyuşmazlık ise; Mahkemece, bilirkişi ücretinin verilen kesin süre içerisinde yatırılmamış olması sebebiyle, davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar Mahkemece; soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu ile eldeki dava dosyasına sunulan rapor arasında çelişki bulunduğu, eldeki dava dosyasına sunulan raporda ”… adlı eserin davacılara alt olup olmadığı ya da anonim bir eser olup olmadığı konusunda dosyada herhangi bir delil olmadığı, dolayısıyla bu konuda bir değerlendirme yapmanın doğru olmadığı, taraflarca yeterli delil sunulması halinde konunun yerel halk müzikleri konusunda uzman bir kişi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği” gerekçesiyle dosyanın yeniden bilirkişiye tevdine karar verilmiş ve davacı yanın, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; dosyaya sunulan bilirkişi kök ve ek raporunun, üniversite müzik bölümü öğretim üyeleri ile müzik editöründen oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlendiği, bağlantılı soruşturma dosyasında aldırılan rapora göre, bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli olduğu, eldeki dosyaya sunulan ek raporda sonuç olarak, her iki eserin aynı eser olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği, diğer yandan davalı …’nin dava konusu eseri icra ettiği albümün kapağında, ”…” adlı eserin söz ve müziğinin davacıların murisi olan …’a ait olduğunun belirtildiği, taraflar arasında geçen sosyal medya yazışmalarının da davalı yanca inkâr edilmediği anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle, dosyaya sunulan kök ve ek raporun bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli olması, ancak davalı yanca, davacının eser sahipliğini ispatlayamadığının iddia edilmiş olmasına göre, Mahkemece yapılacak iş; davacılar murisinin dava konusu eserin sahibi olup olmadığı hususunda dosyaya sunulan ve yukarıdaki paragrafta belirtilen delillerin, 5846 sayılı kanunun 11. maddesindeki yasal karine çerçevesinde tartışılması suretiyle varılacak kanaate göre bir karar verilmesi iken, hatalı değerlendirme ile, bilirkişi ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih, 2017/228 E. 2019/24 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022