Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1566 E. 2023/987 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1566
KARAR NO: 2023/987
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/317 E. – 2019/292 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ilk kez müvekkili ile … Yatırım Ortaklığı tarafından ihdas, istimal ve tescil ettirilmiş olan … sayılı “…”, 2004/02150 sayılı “…” ve … sayılı “…” ibare ve şekil markalarının, yasal, öncelikli hak sahibinin müvekkili ile … ait olduğunu, ancak hal böyle iken davalının, müvekkiline ait … tanınmış markalarının asli unsuru olan … ibaresini … şeklinde ve aynen iltibas suretiyle aynı sınıflarda 21/01/2013 tarih ve … sayı ile “… ” ibareli tescilinin bulunduğunu ve bu durumun müvekkili haklarına zarar verdiğini iddia ederek, müvekkilinin “…”, “….”, “…” ibare ve şekil markaları üzerinde önceki yıllara dayanan üstün ve öncelikli hak sahibi olduğundan, öncelik ve üstün hakkının tespitini ve davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, öncelikle huzurdaki davanın bu nedenle reddi gerektiğini, müvekkilinin “…” markası ile davacıya ait … ve … markalarının, tüketiciler nezdinde aldanmaya veya karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkilinin önceki tarihli tescil ve başvuruları ile … ibaresi üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu, müvekkilinin söz konusu markayı dünya çapında yoğun olarak kullandığını, bu nedenle müvekkilinin ve markasının bu yoğun kullanım neticesinde dünya çapında bilindiğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istediği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davalı adına … nolu markanın kısmı olarak HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, (36.sınıf için tamamen hükümsüzlüğüne, 43 sınıf için sadece “yemek tarifleri, ve yemek pişirme ile ilgili bilgi alanında veri tabanı sağlanması hizmetleri; şarap barı hizmetleri; şarabın özellikleri hakkında bilgi sağlanması hizmetleri; şarap garsonluğu hizmetleri; yani şarap ve şarap ile yemek eşleşmeleri ve seçimi hakkında tavsiye de bulunma hizmetleri; restorant hizmetleri) yönünden kısmi olarak HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, diğer sınıflar yönünden istemin reddine, Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna Enstitüsüne gönderilmesine,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı adına 36,43,44 sınıflarda tescilli … sayılı “…” esas ibareli ” …” markanın müvekkil …. A.ş İle …A.ş ‘nin “…” esas ibareli ortak seri ve cok tanınmış ödüllü hizmet markaları İle aynı 36,43,44 sınıflarındaki tescillinini iltibas oluşturması nedeniyle; Müvekkilin, …. ibareli markalar üzerinde öncelikli ve üstün hak salipliğinin tespiti ve davalı yanın kötü niyetli tescilinden dolayı davalı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talebiyle açıldığını, Davalı şirketin yabancı şirket olduğu, Google aramalarında (cruse seyahatleri sağlık ve spa gibi alanlarda) tüm faaliyetleri de yurt dışında gerçekleştirdiğini, türkiye de bir bilinirliği olmadığı, esas unsur olarak taşıyan bir marka ile Türkİye’de üstelik müvekkilinin tescilli olup; türkiye de ortak hizmet markası olarak tanınmış olduğunu, … markasını 2004 yılında ihdas eden, TPMK nezdinde tescil ettirerek kullanan ve bu markayı toplum nezdinde müvekkil şirketlerin ortak hizmet ve mallarının temsil eden bu şekilde tanınan bir marka haline getiren müvekkil şirket olduğunu,Müvekkil şirket ve Marka ortağı tarafından, “Karyon markasına ayrı bir önem vermiş, tescilinden itibaren onun tanınır ve bilinir hale gelmesi için yapmış oldukları yatırımları yıllar içerisinde sürekli arttırıldığını, Türkiye’nin çok güçlü ve tanınmış 2 büyük şirketinin …/ … BANKASI- … işbirliği ile oluşturulacak ortak marka hiç şüphesiz ortak faaliyet ve ürünlerin tanıtıcı ayırıcı ibare ve işaretidir. Ortak seri hizmet marka ve marka saliplerinin tanıtımlarınını yer aldığı www…com.tr alan adlı internet sitesi de olduğunu, müvekkiller, bakımından 2004 yılından itibaren TPMK tescilli ve “…” esas ibareli ortak seri hizmet markaları üzerinde bu bakımdan üstün, öncelikli ve yasal hak sahibi olduğu, tescilin üzerinden 15 yıl geçmiş ve müktesep hak olduğunu, marka tescil belgelerinden anlaşılacağı üzere “…” ortak marka ibaresi belli bir harf karakteri ile küçük harf veya büyük harfle yazıldığını, markanın 2004 yılında ihdas edildiği, o yıllardan beri kullanıldığı, tüm sınıflar da dahil tescil ettirildiği, toplumda tanınan bir marka haline geldiği, … marka tescili ile pekiştirildiğini, müvekkilin “…” üzerinde öncelikli hak sahibi olduğu, bu nedenle isim, logo, karakter ve her türlü ayırt edici unsurlar, müvekkilin izin ve onayı olmadan kullanılamayacağını, … tescil numarası ile davalı adına tescil ettirildiği, davalı tarafa adına … no ile 2011 yılında aynen tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilin çeyrek asra yaklaşan faaliyeti , yatırımları, müşteri kitlesinde yarattığı güven çerçevesinde türkiye çapında tanımışlık düzeyi yüksek seviyeye çıktığını, müvekkil şirket, “…” “… ” “…” ibare ve şekil markaları üzerinde öncelikli yıllara dayanan üstün ve öncelikli hak sahibi olduğundan, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın KABULÜNE karar verilmesini talep etmiştir. Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. Davacı davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın, davacı yanın … ibareli markaları ile iltibas oluşturduğu ve bu markalar üzerinden öncelikli ve üstün hak sahibi oldukları , tanınmış marka oldukları iddiaları ile davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi taleplidir. Dava tarihine göre somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nin ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Somut olaya gelince ; Davacının … ibareli 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44 ve 45. Sınıf hizmetleri içeren 30.01.2004/… sayılı, … ibareli 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44 ve 45. Sınıf hizmetleri içeren 14.06.2004/… sayılı … ibareli 35, 36, 37, 41, 42, 43, 44 ve 45. Sınıf hizmetleri içeren 30.01.2004/… sayılı markaların sahibi olduğu , davacı markalarının 2004 yılından itibaren tescilli olduğu, Davalının … ibareli 36, 43 ve 44. Sınıftaki hizmetleri içeren … sayılı markanın sahibi olduğu görülmektedir. Davalının müktesep hak oluşturduğu belirtilen markalardan sadece … sayılı … ibareli 1998 tarihli markasının 35,41,44.sınıslarda tescilli olduğu, eski tarihli diğer marklarının tamamen başka sınıflarda tescilli olduğu , bir kısmının ise davacı markasından sonra tescil edildiği görülmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda özetle; markaların iltibas oluşturacak şekilde benzerlik taşıdığı, markaların sınıfsal benzerliği yönünden de benzerlik bulunduğu , davalının uyuşmazlık konusu markasından önce tescilli markalarında 36. Sınıftaki gayrimenkul hizmetleri ile 43.sınıftaki hizmetlerin bulunmadığı, ancak eski tarihli ( 1998) markasının tescilli olduğu sınıflardaki bir kısım hizmetlerin 43. Sınıftaki hizmetlerle benzer olduğu , bu kapsamda sağlık ve dinlenme tesisi ( kaplıca) hizmetleri ile tatil ve konaklama hizmetleri yönünden davalının kazanılmış hakkı bulunduğu, 43. Sınıftaki bazı hizmetler yönünden ise eski tarihli bir tescil bulunmadığı, 44. Sınıftaki hizmetlerin tamamında ise davalı markasının 1998 yılından itibaren tescilli olduğu , 36. Sınıf yönünden de eski tarihli bir kullanımın olmadığı, davalı markasının 36. Sınıfın tümü, 43.sınıf yönünden ise kısmi hükümsüzlüğünün gerektiği belirtilmiştir. Marka hukukuna tescilde öncelik ve teklik ilkesi hakimdir. Yargıtay kararları ile , kazanılmış hak sağlayan önceki markaların belirlenmesi yönünden bazı ölçütler getirmiştir. Öncelikle kazanılmış hak sağlayan markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da kazanılmış hak sağlayan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması aranacaktır. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez. Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur. Mahkemece alınan rapor ve tescilli marka kayıtlarına göre; uyuşmazlık konusu markalarında yer alan … asli ibarelerinin benzerlik barındırdığı, yine davalı markasının tescilli emtialar yönünden de davacının markalarında aynı ve ilintili olduğu, markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça markalar arasındaki benzerliklerin ön plana çıkacağı nazara alındığında , davacının üç adet … ibaresini içeren markası dışında … asli unsurunu barındıran başkaca markalarının olduğu dolayısıyla seri marka oluşturduğu, davalı markasındaki okunurken başta olan ingilizce “…” ibaresinin … olarak okunacağı bu ibarenin davalı markasının asli unsuru olduğu , tüketici nezdinde tüketicinin iki markanın birleşmesi veya hizmetin menşeinin davacı şirket olduğu izlenimi oluşturacağı ve bağlantı kuracak nitelikte olduğu ve seri marka izlenimi bırakma ihtimali olduğu görülmektedir. Sonuç olarak davalının dava konusu markası ile davacı markalarının benzer olduğu, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.04.2017 tarih, 2015/14551 E., 2017/2007 K. sayılı ilamında da, “…” asıl unsurlu markalar ile dava konusu başvuruyla benzerlik taşıyan “…” ibaresinin benzer olduğunun iltibas oluşturduğunun kabul edildiği , somut olayda davalının eski tarihli markalarının müktesep hak teşkil eden sınıflar dışında kalan mal ve hizmetler yönünden verilen kısmi hükümsüzlük kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesi karanında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/06/2019 tarih ve 2017/317 E., 2019/292 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023