Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1556 E. 2023/488 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1556
KARAR NO: 2023/488
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/03/2019
NUMARASI: 2017/375 E. – 2019/71 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Manevi ve Manevi Tazminat İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı “… Sanayi A. Ş.”nin 1981 yılında İstanbul’da kurulduğunu, soğuk ve sıcak içecek ürünlerine konsantre olduğunu, otuzdan fazla ülkeye direkt ihracat yaparak üretiminin %70’ini ihraç ettiğini, kendi bünyesinde bulunan Ar-ge departmanı ile sürekli yeni ürünler geliştirmekte olduğunu, sektöründe öncü durumunda olduğunu, davacının geliştirmiş olduğu ürünlerle bu güne kadar onlarca tasarım ve faydalı model tescili aldığını, davacının bünyesinde geliştirilmiş ve tasarlanmış ürünlerden birisinin de “…” olup, bu ürün için 11.05.2015 tarihinde Endüstriyel Tasarım Tescil başvurusu yaptığını, bu tasarımın 01.07.2015 tarihli ve 231 nolu Resmi Endüstriyel Tasarım bülteninde yayınlandığını ve 6 aylık itiraz süresi içerisinde herhangi bir itiraz gelmediğinden tescilin kesinlik kazandığını ve … tescil numarası ile belgelendirilmiş olduğunu, davacının ürünlerini tescilli “…” markası ile sattığını, www…com, www…com.tr, www…com.tr ve www…com.tr alan adlı internet sitelerinde ürünlerini tanıttığını, dava konusu ürünün tasarım olarak tescilli olmasına rağmen, davalının, davacıdan izin almaksızın ayırt edilemeyecek kadar aynısını üreterek www…com, www…com sitelerinde yayınlandığı ve satılmaya başlandığı tespit edilince davalı firmaya ihtar gönderildiğini, ancak davalının ihtara rağmen ürünleri sitelerden kaldırmadığını, davalının davacı tasarımı ile ayırt edilemeyecek kadar aynısını yapmış olduğunu belirterek, 554 Sayılı KHK’nin 63-64. maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek, tasarım hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulmasına ve tasarımdan doğan haklara tecavüz edilerek üretilen ve satılan ürünlere el konulmasına, 554 Sayılı KHK’nin 49. maddesi uyarınca; davalı fiillerinin tasarım hakkına tecavüz olup olmadığının hükmen tespitine, tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine, dava konusu tasarımın taklidi olan ürünlerin davalıya ait; www…com, www…com sitelerindeki yayınının durdurulmasına ve ilgili sayfalara erişimin engellenmesine, tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara, kalıplara el konulmasına, tasarım haklarına tecavüz fiillerinin giderilmesine, müvekkili firmanın tasarım tescilli tasarımlarının taklit edilmesinden dolayı uğramış olduğu zararlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren isleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte şimdilik 30.000,00 TL. maddi tazminata, 554 Sayılı KHK 52. maddesine göre dava tarihinden itibaren isleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte şimdilik (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) 60.000,00 TL yoksun kalınan kazancın tazminine, 554 Sayılı KHK’nin 54 ve 49/c maddeleri uyarınca 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, masrafı davalıdan alınmak üzere kararın kesinleşmesinden sonra kararın gerekçe özeti ile hüküm fıkrasının tüm Türkiye’de yayınlanan en yüksek tirajlı üç gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın hak iddiasında bulunduğu ve ‘tasarım’ olarak adlandırdığı söz konusu ürünün görünümü, şekli, yapısı, içeriği; bir tasarımın tasarım olması için gerekli olan, olmazsa olmaz olan, yokluğu halinde söz konusu olguyu tasarım olmakta çıkaran “yenilik, daha önce kullanılmamışlık, dünyanın hiçbir yerinde bilinmiyor olmak…” koşullarını karşılamadığını, davacının koruma başvuru tarihi olan 11.05.2015 tarihinden önce, gerek müvekkilin 2014 yılına ait; “endüstriyel mutfak ürünleri” başlıklı fiyat listesinde, gerekse dünyanın birçok bölgesinde, (http://www… söz konusu ürün 2011 yılında internet sitesine yüklenmiştir.’) söz konusu tasarımın hali hazırda kullanılagelmekte olduğunu, anılan nedenle ve somut durum karşısında davacının ürününün şekil, görüntü ve fiziksel ve teknik yapısı bakımından yeni ve orijinal olmadığı gerçeğinin ortada olduğundan, söz konusu koruma hükmünü içerir … başvuru numaralı tasarımın iptalini talep etme zorunluluğun hâsıl olduğunu, söz konusu ürünler, işlevsel anlamda incelendiğinde de dünyanın her yerinde kullanılagelen, yalnızca bir şirketin münhasıran kullanımına özgülenemeyecek nitelikte genel özellikleri haiz ürünler olduğunu, davacı/karşı davalı lehine söz konusu haksız ve hakkaniyete aykırı ve teknik, endüstriyel ve ticari hayatın olağan akışına ve mantığına aykırı şekilde koruma temin eden … başvuru numaralı tasarımın bu nedenle de iptalinin gerektiğini, aksi halde; genelde dünyanın ve özelde ülkemizin genelinde, neredeyse her yerde ve söz konusu sıvı gıdaların soğutulması ticari faaliyetiyle iştigal eden her ticari işletmenin kullandığı dava konusu tasarımın yalnızca davacının inhisaren kullanabileceği, başkaca kimsenin söz konusu ürünü kullanamayacağı gibi absürt, hakkaniyete aykırı bir durum ortaya çıkacağını belirtmiş, “Yenilik, daha önce kullanılmamışlık, dünyanın hiçbir verinde bilinmiyor olma” özelliklerini taşımayan, davacının 11.05.2015 tarihli başvurusundan önce, gerek müvekkilinin 2014 yılında basılmış fiyat tarifesinde, gerekse davalıya gönderilen cevabi ihtarnamede yer alan örneklerde görüleceği üzere, dünyanın her yerinde kullanılagelen örneklerinin varlığı nedeniyle, davacı tarafından yapılan 11.05.2015 tarihli ve … numaralı başvurunun iptali ile hükümsüzlüğünü, TPE nezdindeki sicilden terkinine karar verilmesini, karşı dava olarak talep etmiş, davacının maddi-manevi zarar ve kazanç kaybı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile davacı-karşı davalının … numaralı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerinin mevcut olduğu, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı-karşı davacının ürününün tasarımı ile davacı-karşı davalının tescilli tasarımı arasında zorunlu unsurlar dışında belirgin farklılıklar bulunduğu, bu nedenle davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ait … numaralı tescilli tasarım haklarına tecavüz etmediği ” gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince müvekkillerinin tasarımı ile davalının tasarımının benzer olmadığına karar verildiğini, görevlendirilen ilk bilirkişi heyetinin tasarımı dış görünüşleri itibariyle ve doğru olarak bir bütün olarak değerlendirdiğini ve davalının tescilsiz tasarımının müvekkillerinin tescilli tasarımına benzer olduğunu ve davacının tasarım hakkına tecavüz edecek şekilde benzer olduğunun görüşünü bildirdiğini, her iki ürünün de görünüşleri ve teknik özelliklerinin benzer olduğunu, ortak özelliklerinin farklılıklarından daha çok olup davalının bu tasarımı daha farklı yapabilecek seçenek özgürlüğünün de çok olduğunu, bu tür tasarımların küçük ayrıntılarda farklı özellikler ihtiva etmesinin, tasarımların genel olarak benzerliğini ortadan kaldırmadığını, karara esas alınan son bilirkişi raporunda tasarımların küçük ayrıntıları konusunda görüş bildirildiğini, tüketicilerin ise bu ürünleri satın alırken bu kadar ayrıntılara bakarak değil, davalının ürününün davacının ürününün devamı olduğunu düşünerek birini diğerinin yerine satın almasının mümkün olduğunu, bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olmasının, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamında olduğunu, tüketici tarafından ürünlerin karıştırılması ve dolayısıyla davalının haksız fiilde bulunduğunun açık olduğunu, benzerlik nedeniyle müvekkillerinin maddi manevi zarara uğradığını, soğutucu açısından seçenek özgürlüğünün dar olmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından davacı ve davalı ürünleri arasında zorunlu unsurlar dışında belirgin farklılıklar bulunduğu gerekçesiyle ürünün davacı tasarımına tecavüz teşkil etmediğine karar verdiğini, ancak farklı ürünleri de bulunmakta iken müvekkilinin tasarımının genel formunu aynen kullanmasının zorunlu unsur olmadığını, müvekkili tarafından tek bir dava açıldığı halde 4 adet farklı vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davacının tasarımının hükümsüzlüğü açısından gerekli araştırmayı yapmadan hüküm kurmasının usule aykırı olduğunu, davacı tarafın ürününün yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olmadığını, tasarımın dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olmasının yenilik özelliği için şart olduğunu, tasarımın yeni ve ayırt edici özelliğinin bulunup bulunmadığı ürünün teknik özellikleri bakımından üreticiye seçenek bırakıp bırakmadığı, harcı alem olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu ürünün özellikle Çin ve uzak doğu ülkelerinde sıklıkla kullanılan bir ürün olduğunu, yenilik özelliği taşımadığını, ayrıca objektif dava birleşmesinde birleştirilen taleplerin birbirinden bağımsız olduğunda her bir talep için ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece her bir talep için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, karşı davanın reddine ilişkin kısmın kaldırılmasına, asıl dava yönünden davacı-karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu asıl dava yönünden tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine ilişkin maddi-manevi tazminat ve yoksun kılınan kazancın tazmini, karşı dava yönünden endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü davasıdır.TPE’ye ait yazıda ürün tasarımının meşrubat soğutucusu-… tescil numarasının … olduğu ve 6 aylık yasal itiraz süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığından tescilin kesinlik kazandığı belirtilmiştir. 26/09/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda davalı-karşı davacının ürünlerinin tasarım hakkına tecavüz olarak yer verilen fiillerden sayılabileceği, davacının dava tarihi itibariyle kâr mahrumiyeti tazminatının 9.969,56 TL olduğu, itibar tazminatı yönünden ispat edilemediği belirtilmiştir. Aynı bilirkişilere ait 19/03/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda tasarım yönünden ortada bulunan bu belirgin benzerliğin iptale gerekçe olarak ileri sürülemeyeceğini, zira üretilen ürünlerin üzerinde iptali istenilen tescillerden önceki bir üretim tarihi veya buna işaret sayılabilecek bir sembol veya işaretin görülmediği belirtilmiştir. 22/10/2018 tarihli başka bir bilirkişi heyeti tarafından düzenlenilen raporda asıl dava yönünden davacıya ait tescilli tasarım ile davalıya ait ürün örneği arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, bu sebeple farklı olarak algılandıkları, karşı dava yönünden tasarım tescili ile hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan ürün görselleri arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu bu sebeple farklı olarak algılandıkları davacıya ait tescilli tasarımın başvuru tarihi 11/05/2015 tarihi itibariyle koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olduğu belirtilmiştir. Her iki rapor arasında davacı-karşı davalı tasarımı ile davalı-karşı davacı tasarımlarının benzer olup olmadığına dair çelişki bulunduğundan, bu çelişkinin giderilmesi için dosyanın tasarım uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği, tasarım uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 16/01/2019 tarihli raporda asıl dava yönünden davacıya ait endüstriyel tasarım tescil belgesindeki tasarım ile davalıya ait ürün tasarımının birbirinden farklı olarak algılandığı, karşı dava yönünden davacıya ait … nolu endüstriyel tasarımın başvuru tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik unsuruna sahip olduğu belirtilerek çelişki bu şekilde giderilmiştir. Davacıya ait … numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edici özelliğinin mevcut olduğu hükümsüzlük davasının koşulları oluşmadığı, davalı ürünün tasarımı ile davacının tescilli tasarımı arasında zorunlu unsurlar dışında belirgin farklılıklar bulunduğu bilirkişi raporu ile de tespit edildiğinden davalının davacının tescilli tasarıma tecavüz etmediği anlaşıldığından, mahkemece asıl dava ve karşı dava yönünden ret kararı bu nedenle isabetlidir. Asıl dava yönünden, objektif dava birleşmesi söz konusu olduğunda her bir dava yönünden mahkemece ayrı ayrı davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi de isabetlidir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarih ve 2017/375 E. 2019/71 K. sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL harcın davacı/karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL harcın davalı/ karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023