Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1555 E. 2023/986 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1555 Esas
KARAR NO: 2023/986
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2016/603 E. – 2018/1171 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Depo ve Tahsis Sözleşmesi imzalanması için görüşmeler yapıldığını, bu görülmeler neticesinde ve davalı şirketin talebi üzerine davalı şirketin hesabına depozito açıklaması ile 26/01/2016 tarihinde 45.000 USD nin yatırıldığını, ancak anılan sözleşme görüşmeleri kapsamında verilen taahhütler yerine getirilmemiş ve kendilerine düşen yükümlülükler yerine getirilmediğinden sözleşmesel ilişkinin kurulamadığını, müvekkili tarafından gönderilen tutarın iadesinin talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından bu tutarın iade edilmediğini, bunun üzerine istanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya karşı herhangi bir borçlarının bulunmadığını, borca itiraz etliklerini, rakip konu belgenin de taraflarına tebliğ edilmediğini beyanla neticeten borca, faize ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiklerini, itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında Depo ve Tahsis Hizmet Sözleşmesi imzalanmasına yönelik bir görüşme gerçekleştirildiği görüşmeler çerçevesinde bir sözleşme metni hazırlandığı sözleşme metnine göre sözleşmenin imzalanmasına müteakip davacı şirket tarafından müvekkili şirkete 45.000 USD nin ödendiğini, böylelikle sözleşme ilişkisinin fiilen yürürlüğe girdiğini, davacı tarafından getirilecek benzinin Mersin’de depolanacağı ve buradan diğer yerlere bölgelere satışı yapılacağını, davacı şirketin lisansı olmadığı içİıı 1500 ton için ton başına 52.USD ödeme yapılacağını, davacıdan alınan depozitonun sözleşmeye uygun olarak deponun tahsis edilebilmesi amacıvla dava dışı şirkete ödendiğini,, müvekkili şirketten kaynaklanan nedenlerle sözleşmenin kurulamadığını iddia eden davacının bunu ispat etmesi gerektiğini beyanla neticeten davanın reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletümesinc karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın kabulü ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle müvekkil şirketin davalı şirketten 45.000,00-USD asıl alacak, 207,12-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara davalı şirketin itirazının iptaline, takibin asıl alacak 45.000,00-USD’ye takip tarihinden itibaren %7 faiz oranını geçmemek üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsi mevduata uygulanan en 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak ve TBK’nın 99. maddesinin infaz aşamasında nazara alınması kaydı ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,Türk Parası Kıymetini Korunması Kanununa yönelik olarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin infaz aşamasında nazara alınmasına, Alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete verilmesine” karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı borçlu arasında “Depo ve Tahsis Sözleşmesi” imzalanması için görüşmelerde bulunulmuş; işbu görüşmeler kapsamında, davalı borçlu şirketin talebi ile birlikte yine davalı borçlu şirketin yarattığı güven neticesinde, depozito açıklaması ile icra takibine asıl alacak olarak konu edilen 45.000,00-USD (Kırkbeşbin ABD Doları), 26.01.2016 tarihinde, davalı borçlu şirkete ait hesaba sözleşmenin imzalanmasını beklenmeksizin transfer edildiğini, Ancak, sözleşme görüşmeleri kapsamında davalı şirket tarafından verilen taahhütler yerine getirilmediğini, Davalı şirket kendi üzerine düşen yükümlülükleri ifa etmemiş, depo tahsisini sağlayamamış ve gerekli izinleri alamadığını, Müvekkil şirketin tüm yazılı ve sözlü taleplerine rağmen davalı şirketin ödemeyi yapmaktan imtina etmesi nedeniyle davalı şirkete Beşiktaş … Noterliği’nin 09 Mart 2016 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi keşide edildiğini, Davalı şirket mezkur ihtarnameye cevap vermemiş ve huzurdaki dava açıldığını, Davalı şirket, dava konusu icra takibine dayanak depozito açıklaması ile transer edilen 45.000,00-USD’nin hesabına geçtiğini kabul ettiğini, Ticari defterlerin incelenmesi sonucunda takip tarihi itibariyle davalı şirketten 45.000,00-USD alacaklı olduğumuz ve 207,12-USD faiz alacağın bulunduğu 28.02.2018 tarihli bilirkişi raporuyla sabit olduğu, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin devamına karar verildiğini, Ancak bununla birlikte, Yerel Mahkeme Türk Parasının Kıymetinin Korunması Kanunu’na yönelik olarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin infaz aşamasında nazara alınmasına şeklinde bir hüküm kurduğunu, Dava konusu olayda da gecikmiş ve/veya haksız şekilde tahsil olunmuş ve ihtara karşın müvekkil şirkete iade edilmemiş bir depozito alacağı bulunmadığını, Burada sözleşmesel ilişki gereği yerine getirilmesi gereken edimin döviz cinsinden ifası değil; davalı şirketin sebepsiz yere zenginleşmiş olduğu bedelin iadesi talep edildiğini, sözleşme tutarından birisinin ifası yahut ifa edilmemesinden kaynaklanan bir alacak olmayıp; culpa in contrahendo sorumluluktan doğan bir sebepsiz zenginleşme olduğu, Dolayısıyla akdi ilişkinin kurulmamış olduğu nazara alındığında mezkur Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin konu kapsamında değerlendirilmesi de mümkün olmadığını, Nitekim, davaya ve icra takibine konu alacak bir edimin ifa edilmemesinden de kaynaklandığını, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın KALDIRILMASINA karar verilmesini talep etmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında Depo Tahsis ve Hizmet Sözleşmesi imzalanmasına yönelik görüşmeler gerçekleştirilmiş ve bu görüşmeler neticesinde de bir sözleşme metni hazırlandığını, Müvekkil şirket Enerji Bakanlığı tarafından dağıtıcı ruhsatı verilmiş bir şirket olduğundan kararlaştırılan akaryakıt depolama ve hizmeti vs işi nedeniyle ilk başta 1.500 M/TON akaryakıt tankı tahsis edilecek, ilk parti için M/TON başına 52 USD (Amerikandoları) sonraki partiler için de M/TON başına 37 USD müvekkil şirkete dağıtıcı olması nedeniyle hizmet bedeli olarak ödenecektir. Ayrıca depo ücreti olarak ta CBM başına aylık 8-USD ödenmesi hususunda anlaşıldığını,Davacı tarafından getirtilecek olan benzin müvekkil şirketin dağıtıcı lisansına sahip olması nedeniyle Mersin de depolanacak ve buradan da başta Suriye olmak üzere diğer yerlere bölgelere satışı yapılacağını, Davacı şirketin lisansı olmadığı için lisans sahibi müvekkil şirkete açıklandığı üzere ilk parti olan 1.500 ton için ton başına 52-USD ödeme yapılacağını Depolama işinin yapılacağı Mersin de Benzin deposu bulunmadığını, Müvekkil şirket tüm bu çalışmaları yapmış, dava dışı şirketlerle anlaşmalar yapmış, davacı ile yapılan sözleşmeye güvenerek sözleşme süresince taahhüt altına girdiğini, Tüm bu işlemleri yaparken de davacı tarafından ödenen 45.000-USD dışında daha da fazla paralar ödemek suretiyle üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, Davacı tarafça gerek dava dilekçesinde gerekse de müvekkile gönderilen ihtarnamede müvekkil şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin imzalanmadığı iddia edilmişse de, müvekkil şirketin hangi taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getirmediği hiçbir şekilde açıklanmamış, sadece soyut ifadeler kullanıldığını, Yapılan yargılama sırasında da bu hususta hiçbir beyanda bulunulmadığını, Buna rağmen Sayın Mahkeme tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, Aksini iddia eden davacı tarafın hangi yükümlülük ve taahhütlerin yerine getirilmediğini ispat etmesi gerektiğini, Ancak bu husus davacı yanca ispat edilemediğini,Davacı tarafından müvekkil şirkete gönderilen depozito sözleşmeye uygun olarak deponun tahsis edilebilmesi amacıyla dava dışı şirkete ödendiğini, Buna ilişkin kayıt, belge ve faturalar dosyaya ibraz edildiğini, Davacı taraf kendi üstüne düşen yükümlülüğü yerine getirmediği için sözleşme imzalanamaadığını, Davacının, müvekkilin davacıya depo tahsis etmek amacı ile dava dışı şirkete ödenen 45.000 USD ‘yi müvekkil şirketten talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Zira bu para müvekkil şirkette bulunmayıp yukarıda açıklanan nedenlerle davacıya depo tahsis edilebilmesi için dava dışı şirkete ödendiğini, davacı tarafın sözleşmeyi imzalamaktan kaçınması nedeniyle müvekkil şirket de menfi olarak zarara uğradığını, Davacının sözleşmeden cayması nedeniyle müvekkil şirket zorda kalmış ve davacıya güvenerek dava dışı şirketlere karşı yükümlülük altına girdiğini, davacı şirketin ticari defterleri esas alınarak bir karar verildiğini, vekillikten istifa ettiklerini yapılacak olan tebligatların davalı asil şirkete yapılmasını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın REDDİNE karar verilmesini talep etmiştir. Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava İİK’nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından İstanbul … İcra Miidürlüğü’ııün … E. sayılı dosyası ile 45.000,00-USD asıl alacak ve 207,12-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD üzerinden 07.04.2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlu davalının itirazı üzerine 26.04.2016 tarihinde takibin durduğu, iş bu itirazın iptali istemli davanın 27.05.2016 tarihinde süresi içinde ikame edildiği görülmektedir. Taraflar arasında Depo Tahsis ve Hizmet Sözleşmesi için görüşme yapıldığı, davacı tarafından akdedilecek bu sözleşmeye istinaden 45.000USD nin davalı şirket hesabına “.. .Depo Kira Depozitosu ” açıklaması ile 26/01/2016 tarihinde banka aracılığı ile yatırıldığı, davalının söz konusu ödemeyi aldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı tarafından keşide edilen Beşiktaş … Noterliği’nin 09/03/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “…taraflar arasında yapılamayan sözleşme için ödenen 45.000USD nin üç gün içerisinde iadesinin gerektiği…” ihtarının davalıya yapıldığı ve ihtarnamenin 10/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, sözleşmenin akdedilmediği ve davacının ödediği bedelin tahsili istemiyle takibe geçtiği görülmektedir.Davalı sözleşme gereği üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, davacının sözleşmeyi imzalamaktan kaçındığını beyanla delil olarak dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalıya düzenlediği 31/03/2016 tarihli “2016 Ocak,Şubat,Mart Depo Kira” açıklamalı faturayı ibraz etmiştir. EPDK kayıtlarına göre , davalı şirketin ve faturası sunulan dava dışı şirket lisansına kayıtlı bir depo olmadığı gibi yine Mersin ili içerisinde herhangi bir akaryakit depo lisansına sahip bir şirketle de davalının depo kiralanması üzerine de bir anlaşmanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Eldeki dosyada, davacı, sözleşmenin davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle kurulamadığını ileri sürerken, davalı edimleri yerine getirdiği halde davacının sözleşme yapmaktan sebepsiz yere vazgeçtiğini bu bedenle ödenen depozitonun istenemeyeceğini savunmuştur. Bu nedenle uyuşmazlık konusu sözleşmenin imza edilmemesinde tarafların kusurlu olup olmadıkları ile buna bağlı olarak depozito açıklaması ile davalıya ödenen bedelin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükler sadece edim yükümlülüklerinden müteşekkil değildir. Tarafların sözleşme kurma amacıyla biraya geldikleri andan, başka bir deyişle sosyal temasın gerçekleştiği andan itibaren taraflar arasında güven ilişkisinin beslediği ve geliştirdiği dürüstlük kuralından kaynaklanan koruma yükümlülükleri doğar. Koruma yükümlülükleri esasında gerekli dikkât ve özenin gösterilmesini ifade etmekte olup, tarafların dürüstlük kuralına dayanan özen gösterme, koruma, açıklama, uyarma, bilgi ve tavsiye verme olarak ortaya çıkan çeşitli yükümlülüklerini kapsamaktadır ( Kırca, Çiğdem: Bilgi Vermeden Dolayı Üçüncü Kişiye Karşı Sorumluluk, Ankara, 2004, s. 156 ).Taraflar arasında sosyal temas ile oluşan ve güven ilişkisinden hareketle ortaya çıkan sorumluluk türü ise güven sorumluluğudur. Kendine özgü mahiyet arz eden güven sorumluluğu bir kişinin veya kuruluşun davranışlarıyla başkalarında oluşturduğu haklı beklentiler nedeniyle oluşan güven ilişkisinden kaynaklanır. Başka bir deyişle güven sorumluluğunu ortaya çıkaran durum, aralarında belli bir ölçüde güven ilişkisi kurulan kişilerin bu haklı güven nedeniyle oluşan beklentilerinin bir nebze boşa çıkmasıdır ( Demircioğlu, s. 162 ). Bu itibarla güven sorumluluğu, aralarında belli bir ölçüde güven ilişkisi kurulan kişilerin bu güvene aykırı hareket etmesi neticesinde ortaya çıkan zarardan dürüstlük kuralı gereğince sorumlu olunmasını ifade etmektedir.Somut olaya gelince, davacı tarafından yapılan ödemenin depo kira depozitosu açıklaması ile ödendiği, taraflar arasında akdedilecek sözleşmeye istinaden önceden ödenen bedel olduğu dolayısıyla TBK’nun 177.maddesinde düzenlendiği üzere, bu bedelin cayma bedeli olarak kabulünün mümkün olmadığı, taraflarca akaryakıt depo tahsis ve hizmet sözleşmesinin akdedilmesi amacıyla görüşmeler yapıldığı, ancak akaryakıt depo tesisi işinin izin ve ruhsata tabi ve alınması uzun prosedür gerektirdiği ne var ki, ne davalı adına ne de bu işler için anlaşma ve ödeme yapıldığı savunulan dava dışı şirket adına EPDK kayıtlarına göre düzenlenmiş herhangi bir lisansın bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. O halde sözleşme görüşmeleri aşamasında davalının TMK 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına uygun davranmadığı, sözleşmenin kurulamamasının sorumluluğunun davalıda olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacı tarafından akdedilecek sözleşmenin kurulmaması nedeniyle yapılan ödemenin iadesi gerektiği açıktır. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen deliller ile kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre, davanın kabulü yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin istinafına gelince; mahkemece kurulan hükümde , “Türk Parası Kıymetini Korunması Kanununa yönelik olarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin infaz aşamasında nazara alınmasına,” denilmiştir. Bakanlar kurulu tarafından alınan 07.08.1989 tarihli 32 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karar alınmış, kararın uygulanmasına ilişkin en son 19.04.2022 tarihli 31814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2008-32/34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2022-32/66 sayılı Tebliğ ile değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliğin Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdettikleri/akdedecekleri menkul satış sözleşmeleri konusu ödeme yükümlülüklerine ilişkin olup, Türkiye’de yerleşik kişilerin;19.04.2022 tarihinden önce düzenlenmiş faturalar kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi şartının aranmaması ilkesi benimsenmiştir. Bu nedenle somut olayda 32 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin C.başkanlığı tebliğinin uygulama yeri olmadığı değerlendirilmiş, davacı vekilinin, istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,3-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/12/2018 tarih, 2016/603 E. 2018/1171 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm KURULMASINA,4-Davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle müvekkil şirketin davalı şirketten 45.000,00-USD asıl alacak, 207,12-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 45.207,12-USD alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara davalı şirketin itirazının iptaline, takibin asıl alacak 45.000,00-USD’ye takip tarihinden itibaren %7 faiz oranını geçmemek üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD cinsi mevduata uygulanan en 1 yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak ve TBK’nın 99. maddesinin infaz aşamasında nazara alınması kaydı ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,Alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesine 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.079,00 TL karar harcından peşin alınan 1.628,97 TL’nin mahsubu ile 7.450,03 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 29,20 TL başvurma harcı, 1.628,97,00 peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.000 TL bilirkişi ücreti, 186,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 6.079,11 TL’nin, davanın kabul edilmiş olması sebebiyle, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 21.298,70 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.079,00-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 2.270,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.809,00-TL daha harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 171,30 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıdan verilmesine,6/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023