Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1547 E. 2022/1745 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1547
KARAR NO: 2022/1745
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/276 E. – 2019/224 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sayılı “…” markasının 23,24,24 ve 25. sınıflardaki emtiaları kapsayacak şekilde sahibi olduğunu, davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının ise 14. sınıftaki kuyumculuk eşyaları için tescilli olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin 2014/167-166 Esas sayılı dosyasında, … sayılı “…” markasının, 14. sınıftaki söz konusu mallarda kullanılmasının iltibas yaratacağına hükmedildiğini, dolayısıyla mahkeme kararında, 14. sınıf ile müvekkili markasının tescilli olduğu tekstil ürünlerini benzer görüldüğünü, markaların benzerliği hususunda ise, hem Ankara 3 FSHHM’nin 2014/151, 2014/168 sayılı kararlarında, hem de mahkemenin 2012/6 Esas sayılı kararında “…” ile “…”nın, “…” unsurları sebebiyle iltibas yaratacağına hükmedildiğini, bu durumda da, eğer “…” markası, “…” unsuru sebebiyle “…” markasına iltibas yaratıyorsa, somut olayda da davalının tek başına “…” ibaresini benzer ürünlerde kullanmasının doğal olarak müvekkili markası ile iltibas yaratacağını iddia ederek, … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” markasının tescili ile birlikte KHK çerçevesinde marka korumasını elde ettiğini, 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b kapsamında müvekkilinin tescilli markası olan “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkininin mevzuata ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, “…” markasının Türkiye çapında tanınırlığının, müvekkili şirketin yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri sayesinde … markası ile birlikte bilinir ve popüler olduğunu, kaldı ki bir markanın gerçek sahibinin, onu tescil ettiren kişi değil, markayı ihdas eden ve piyasada tanıtan kişi olduğunun Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davalı adına … sayı ile tescilli “…” markasının hükümsüzlük koşullarının “heykeller ve biblolar” emtiaları hariç olmak üzere oluştuğu gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kısmen kabulüne, Davalı adına tescilli … nolu markanın kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil), altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kritavat iğneleri, saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler,metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil) emtia sınıfları yönünden kısmi olarak hükümsüzlüğüne, heykeller ve biblolar yönünden hükümsüzlük isteminin reddine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Birbiriyle çelişkili ilk iki heyet raporundan sonra dosyaya sunulan üçüncü heyet raporunun çelişkili ve eksik değerlendirmelerle hazırlandığını, raporda, davacı markasının siyah renkte olup sonda ver alan “…” ibaresinin, dikkati kısmen “…” ibaresinden uzaklaştırdığı, düşük seviyede grafik benzerliği bulunduğu belirtilmesine rağmen, devamında, markalar arasında orta düzeyde benzerlik bulunduğunun belirtildiğini, Taraf markalarının benzer olmadığını, markaların bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, bu hususların 08.08.2016 tarihli raporda tespit edildiğini, zira davacı markasının “…” değil “…” olduğunu ve tüketicinin bunu bir bütün olarak, yani “…” olarak telaffuz edeceğini, “…” ibaresinin davacı marka kombinasyonunda ön plana çıkarılmadığını, Taraf markalarının benzer sınıflarda tescilli olmadığını, davacının dava konusu markasının kullanmadığı 23. 24. ve 26. sınıflarda Bakırköy 1 FSHHM’nin 2017/69 Esas sayılı kararı ile iptal edildiğini, 21.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda 14. sınıfta yer alan mal grupları ile 25, 26. sınıfta yer alan mal gruplarının tamamlayıcı olduğuna ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, söz konusu ürün gruplarının satış kanalları ve tüketici kitlesinin farklı olduğunu, söz konusu markalar ve sınıfların benzer değil iken karıştırılma ihtimali gerçekleşeceğinin belirtilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, sınıfların tamamlayıcılığını değerlendirmek için bölgenin tüketici alışkanlıkları ve ticari teamüllerinin dikkate alınması gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, ilk rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemli olup, uyuşmazlık; davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının, davacı adına tescilli … sayılı “…” markası ile iltibas oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece iddia ve savunmalar kapsamında iki ayrı heyetten bilirkişi raporu aldırılmış, bu raporlar arasında, iltibasın varlığı yönünden yapılan değerlendirmelere ilişkin olarak çelişkiler bulunması sebebiyle üçüncü bir heyetten bilirkişi raporu aldırılmış, aynı doğrultuda değerlendirmeler içeren ikinci ve üçüncü heyet raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar yukarıda belirtilen sebeplerle davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı adına tescilli “…” ibareli markada, “…” ibaresinin şirket unvanında bulunan bir ibare olduğu, markada vurgunun “…” ibaresinde gerçekleştiği, dolayısıyla markanın esas unsuru “…” ibaresi olup, “…” ibaresinin markaya ayırt edicilik sağlamadığı, diğer yandan davalı adına tescilli “…” markası ile davacı markası karşılaştırıldığında, her iki markanın işitsel olarak yüksek düzeyde benzerlik gösterdiği, ayrıca markaların her ikisinin de düz metin haricinde grafik unsurlar içerdiği, davalı markasının, fuşya tabir edilebilecek renk ve kelebek şekli içermekte olup el yazısıyla yazıldığı, davacı markasının ise, el yazısıyla yazılmış olmasa da düz metin olmadığı ve el yazısına kısmen benzer biçimde olduğu, aralarında düşük seviyede grafik benzerliği bulunduğu, hale göre taraf markaları arasında işitsel ve görsel yönden benzerlik bulunduğu, Mahkemece bu yönde yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Diğer yandan, her iki markanın tescilli olduğu sınıfların tamamlayıcı olmadığı iddia edilmiştir.Davacı markası 23. 24. 25. ve 26. sınıflarda tescilli olup, davalı markası 14. sınıflarda tescilli olduğu, Malların ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliğinin saptanmasında, tebliğ ile düzenlenen sınıflar ve grupların dikkate alınması gerektiği, ancak bu durumun tek başına değerlendirmede yeterli olmadığı, ayrıca malların ve hizmetlerin doğası, son kullanıcıları, kullanım yöntemi ve malların yada hizmetlerin birbiri ile rekabet halinde mi, yoksa birbirini tamamlayıcı nitelikte mi olduğu gibi kriterlerin dikkate alınması gerektiği, bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; denetime elverişli ikinci ve üçüncü heyet raporlarına göre davacı markasının tescilli olduğu “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve orgu iplikleri, tireler, esnek iplikler. “t “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri (bayraklar, flamalar, mendiller dahil).”Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. “, Danteller ve nakışlar (aplikeler), güpürler, fistolar, dar dokumalar, şeritler ve kürde lalar, ekstraforlar, fitiller, giysiler için kumaştan yapılmış hazır harfler ve rakamlar, armalar, rütbe işaretleri, vatkalar. Giysiler için düğmeler, kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer tokaları, perçinler, yapışkan bantlar, bağlar, toplu iğneler, iğneler, dikiş iğneleri, dikiş makinası iğneleri, lığlar ve Örgü şişleri, iğne kutuları ve iğnelikler. Yapma çiçekler, yapma meyveler. Takma saçlar ve saç aksesuarları.” mallarından oluşan 25. sınıf ile davalı markasının tescilli olduğu ”Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları, (kronometreler, metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil).” mallarından oluşan 14.sınıf arasında birbirlerini tamamladığı, giyim eşyalarının sıralandığı 25. sınıf ile kuyumculuk eşyaları ile takılar, kol düğmeleri ve saatlerin tıpkı giyim eşyaları gibi insanların günlük yaşamlarında üstlerinde taşıdıkları ürünlerle amaç itibariyle aynı olduğu ve giyim eşyası ile takıların birbirlerini tamamlama özelliklerinin bulunduğu, tüketici kitlesinin de aynı olduğu, sonuç olarak 25.sınıftaki mallar ile davalı markasının tescilli olduğu (heykeller ve biblolar hariç olmak üzere) malların benzerlik gösterdiği, Mahkemece bu yönde yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2017/69 Esas, 2018/97 Karar sayılı dosyasında, eldeki davanın konusunu oluşturan markanın kullanmama sebebiyle iptaline yönelik dava görüldüğü, davacının dava dışı gerçek kişiler, davalının ise eldeki davanın davacısı olduğu, yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne, dava konusu markanın 23. 24. ve 26. sınıflar yönünden iptaline, 25.sınıf yönünden davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf aşamasından geçtikten sonra temyiz edildiği, yapılan sorgulamada halen Yargıtay’da olduğu anlaşılmış olup, markanın iptaline yönelik bu kararın geleceğe etkili sonuçlar doğuracak olması sebebiyle eldeki dava açısından beklenilmesinde hukuki bir fayda bulunmadığı anlaşılmakla aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, somut olayda hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarih ve 2017/276 E., 2019/224 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022