Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1543 E. 2023/406 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1543
KARAR NO: 2023/406
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2019
NUMARASI: 2017/545 E. – 2019/141 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarafından düzenlenen ön yüzünde kendisi borçlu, müvekkilinin alacaklı olarak göründüğü ve müvekkilince ciro edilerek … isimli kişiye devir edildiği, görünen bir adet emre muharrer senede dayanılarak yetkili hamil görünen … tarafından, müvekkilinin aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla alacak takibi başlatıldığı, bahse konu takip dosyası bilahare davalı …’e temlik edildiğini, adı geçen davalıların birlikte hareketleri ve hileler ile düzenledikleri senede bağlı olarak müvekkilini borçlandırıp, usul dışı tebligatla dosyanın kesinleşmesini sağlayarak taşınmazına haciz koydurmak suretiyle haksız kazanç elde etmeye tevessül etmiş olduklarını, bahse konu senet davacının eski nişanlısı … tarafından müvekkili ile sanal borç ve alacak ilişkisi kurulmak amacıyla gerçeğe aykırı tanzim ve imza edildiği ve bizzat kendisi tarafından yazılarak tamamlandığını, müvekkilinin …’den böyle bir alacağı olmadığını, … müvekkiline Gümüşyaka gece pazarındaki Pazar tahtaları işletmesindeki alacaklarını tahsil etmesi için … isimli bir kişiyi avukat olarak tanıştırdığını, … isimli kişi …’inde bulunduğu bir ortamda alacaklarını tahsil edeceğini bu gerekli sözleri üzerine ön ve arka yüzü boş olan bir kağıdın arka yüzünü imza ettirdiğini, … isimli gerçekte avukat olmadığı sonradan anlaşılan bu kişi tarafından müvekkiline imza ettirilen boş kağıdın daha sonra tanzim edilerek ve ön ve arkası doldurularak … borçlu, müvekkilinin alacaklı ve bilahare de müvekkilinin ciro etmesi sağlanarak birlikte üçüncü kişi …’a geçen bir senet haline dönüştürüldüğünü, müvekkilinin herhangi bir şekilde senet tanzim etmemiş ettirmemiş olduğunu, borç ve alacak ilişkisi olmayan, … ile gerek ticari gerekse sosyal hiçbir ilişkisi olmadığını, … tarafından alacakların tahsili amacıyla … isimli aslında avukat olmayan kişinin davacıya avukat olarak tanıştırılması ile devamında komplike birlikte hareketle bahse konu senet kötüniyetle ve ağır kusurla iktisap edildiğini, adı geçenlerce hile,desise, aldatma ve kötü niyetle açığa alınan imzaya dayalı olarak düzenlenmek suretiyle meydana getirilen senet ile müvekkilim öncelikle alacaklı, bilahare ciro yolu ile tanımadığı ilişkisi olmadığı bir kimseye senedin devir edilmesi sağlanarak borçlu durumuna düşürüldüğünü müvekkilinin ne alacak nede ciro etmek suretiyle borçlu yada borçlanma iradesi olmadığı gibi davalılarla hukuki hiçbir ilişkisi bulunmadığını, bu sebeplerle Yüksek Yargıtay’ın içtihatlarında açıklandığı üzere hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı-alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, bahse bu durumda müvekkilin takibi başlatan … ve bilahare takip dosyasını temlik ettiği … ile hiçbir ticari ilişkisi ve alışverişi olmadığını, alacaklı olmuş olsa dahi ilişkisi olmayan tanımadığı bir kişiye senedi ciro ederek vermesi mümkün olmadığından mevcut durumun senedin hile ve desise ile kötü niyetle ve ağır kusurla elde edildiğini, müvekkilinin …’den böyle bir alacağı olmadığı gibi,alacağını tanımadığı kimselere ciro yoluyla devir etmemiş ve senet vermediğini kendisi bir senede asla zilyet olmadığını, müvekkilinin davalılarla herhangi bir borç ve alacak ilişkisi ,kendi isteğiyle ciro ettiği senet bulunmadığını, bu sebeple davacının takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla iş bu davanın ikamesi zarureti hasıl olduğunu beyan ederek, müvekkilinin davalılara takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıyı tanımadığını, aralarında hiçbir ticari veya şahsi bir ilişki bulunmadığını, davanın husumetten reddinin gerektiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dosya alacaklısından (…) alacağından dolayı tarafına İ.İ.K. gereği temlik edildiğini, icra dosya borçlusu/davacı … Kurucu’nun dosyada borca ve imzaya itirazı bulunmadığını, bu nedenle imzayı ve borcu kabul etmiş olduğunu, davacının alacağı temlik almasından sonra Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nde davalar açmış olduğunu her iki davanın da reddedildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bu nedenle davacının nakden kaydı bulunan bonoların bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, celsede dinlenen tanıkların davacının iddialarını ispatlar şekilde olaylara vakıf olmadıkları, bilgilerinin duyuma dayalı olduğu, CBS dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafça davaya konu bonolar yönünden iddiaların ispat edilemediği, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının hile ile düzenledikleri senede bağlı olarak davacıyı borçlandırıp, usulsüz tebligatlarla dosyanın kesinleşmesini sağlayarak taşınmazına haciz konulduğunu ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bu durumun ispatlandığını, Davacının kendi serbest iradesiyle senet tanzim etmediğini ve takip alacaklısına vermediğini, hile, aldatma ile kötüniyetle açığa atılan imzaya dayalı olarak düzenlenen senet ile davacının öncelikle alacaklı, bilahare ciro yoluyla tanımadığı bir kimseye senedin devredilmesi sağlanarak borçlu durumuna düşürüldüğünü, Davacının ne alacaklı nede ciro etmek suretiyle borçlu olmak hususunda bir iradesi olmadığı gibi davalıyla hiçbir alacak verecek ilişkisi de bulunmadığını, Gerekçeli kararda her ne kadar iddiaların ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, iddiaların gerek tanık beyanlarıyla gerekse savcılık ve delil olarak bildirilen diğer dava dosyalarıyla ispatlandığını, Mahkeme kararında ”yemin deliline de dayanılmadığı” gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine” denilmiş ise de, delil listesinde ”her türlü delil” ibaresine yer verildiğini, bu nedenle yemin teklifi hususunda süre verilmesi gerektiğini, eksik inceleme sonucu verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olup, davacı; dava ve takibe konu senedin hile yoluyla açığa attırılan imzadan faydalanılarak oluşturulduğunu iddia etmiş, davalı; icra dosyasındaki alacağın kendisine temlik edildiğini, davacıyı tanımadığını ve davacıyla bir ilişkisinin bulunmadığını savunmuş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı; dava ve takibe konu senedin hile yoluyla açığa attırılan imzadan faydalanılarak oluşturulduğunu iddia ettiğinden, ispat yükü davacı üzerinde olup, davacının, irade fesadı hallerini her türlü delille ispatlayabileceği izahtan varestedir. Bu kapsamda, dinlenen tanıkların anlatımlarının, duyuma dayalı olduğu, bağlantılı soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve kararın ”itirazın reddi” kararı üzerine kesinleştiği görülmüştür. Diğer yandan, 03/03/2017 tarihli ve 2015/2 E. 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda tarafların yemin delilini başvuracaklarını dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde açıkça belirtilmesi gerektiğine, tarafın “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibareler kullanılmış olmasının açıkça yemin deliline dayanmış olduğu biçimde yorumlanamayacağına, bu bağlamda hakimin ispat yükü kendisine düşen ancak açıkça yemin deliline dayanmayan tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkını” hatırlatamayacağına karar verilmiş olup, somut dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından, davacının yemin teklifinde bulunamayacağı, bu nedenle aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2019 tarih ve 2017/545 E., 2019/141 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023