Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1539 E. 2023/325 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1539
KARAR NO: 2023/325
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2015/243 E. – 2017/259 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı … Ltd. Şti.arasında imzalanan sözleşme gereği davalı şirketlerin ortak yapımcılığında çekilen “…” isimli filmin gişe ve sair gelirlerinin %10’unun davacıların da aralarında olduğu 39 oyuncu arasında paylaştırılacağı ve ayrıca her oyuncuya her ay düzenli olarak 1.000,00 TL ile 3.000,00 TL arasında anlaşılan aylık verileceğinin belirlendiğini, ancak bu ödemelerin yapılmadığını iddia ederek, ücret alacağının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı … Reklamcılık A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davacı arasında imzalanmış hiçbir sözleşme, muvafakat name bulunmadığını, davalının herhangi bir ödeme taahhüdünde bulunmadığını, davacının davalı şirket çalışanı olmadığını, diğer davalı … tarafından çekilmekte olan “…” isimli sinema filminin çekim sürecinde maddi sıkıntıların yaşanması üzerine davalı firmanın filme maddi destek vererek filme ortak olduğunu, diğer davalı … film tarafından davacıya ücret ve prim ödemelerinin eksiksiz yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında icracı oyuncu sözleşmesinin olduğunu, davacının diğer iş arkadaşları ile birlikte gişe bedelinin % 10 unu prim olarak aldığını, bu hususta hiçbir alacağının bulunmadığına dair ibra verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafça sunulan ibranamelerdeki imzaların müvekkillerinin eli ürünü olduğunu, ancak müvekkilinin düştükleri ekonomik kriz ve sıkıntı yüzünden bu ibranameleri imzalamak zorunda kaldığını, ibranamelerin hukuken geçerli olmadığını, müvekkillerinin birkaç tanesinin, yaşadıkları yerlerden ibranameyi imzalamaya giderken yol paralarını dahi bulamadığını, birkaç tanesine de kredi kartı veya benzer konularla ilgili ya icra takibi başlatılmış ya da başlatılmak üzere olduğunu, bahsi geçen paralar ödeneceği söylendiği zaman, müvekkillerinin bu paralara banka tarafından el konulacağını bildiklerinden dolayı elden kendilerine ödeme yapılabilip yapılayacağını sorduklarını, müvekkillerinin gerçek iradelerini yansıtmayan ibranamelerin geçersiz olduğunu, İbranameler ile ilgili irade fesadı olduğunu ve iradeyi sakatlayan durumlar olduğunu, bu durumun da senede karşı senetle ispat kurallarının istisnası olan durumlardan olduğunu, dolayısıyla tanık dinlenilmesi talebinin kabul görmesi gerektiğini, Bir an için müvekkilleri tarafından imzalanan ibranameler geçerli sayılsaydı dahi bu filmden elde edilen gelirin her geçen gün arttığını, bu açıdan bakıldığında da müvekkillerinin aldığı miktarın gerçek hakları olmadığını, kaldı ki filmin gerçek gelirinin hesabının da sağlıklı olarak yapılmadığını ve bu husustaki raporlara itiraz edildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava alacak davasıdır. Somut olayda, taraflar davacının “…” adlı sinema filminde oyuncu olarak çalışması karşılığında belirli bir ücret ödeneceği hususunda anlaşmış olup, davacı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği ”…” isimli filmde 1.000,00 TL ile 3.000,00 TL arasında anlaşılan aylık ücret verileceğinin sözleşme ile belirlendiğini ancak bu ücretin ödenmediğini iddia etmiştir. Dosyaya sunulan belge içeriklerine ve toplanan delillere göre, davacının ücretinin ödendiğinde dair davalı tarafça 21.04.2010 tarihli ibraname sunulmuş olup, incelenen ibranamenin “… isimli sinema yapımından (ESER) dolayı sözleşmenin bulunduğu yapımcı … Ltd Şirketinin (ŞİRKET ) Eserle ilgili oyunculara vaad edilen prim alacağından, 2010 yılı Nisan ayı itibari ile payıma düşen prim alacağımdan 4.499,27.TL yi aldığımı, Nisan 2010 ayı tarihi itibariyle şirketten prim alacağının kalmadığını belirtir, bu tarihe kadar olan prim alacağından dolayı şirketin gayri kabili rucu ibra ettiğimi beyan, kabul, taahhüt ederim. …- isimli Sinema yapımından (ESER) dolayı sözleşmenin bulunduğu Yapımcı … nden (ŞİRKET)ESER le ilgili oyunculuk ücrte alacağımı ŞİRKET ten aldığımı , Şirket ve diğer yapımcı … Yapım Dağıtım ve Reklamcılık A.Ş den oyunculuk ücreti adı altında alacağının bulunmadığını belirtir. İş bu ibraname ile oyunculuk ücreti alacağıma ilişkin ŞİRKET i ve … A.Ş gayri kabili rücu ibra ettiğimi beyan ve kabul ve taahhüt ederim” şeklinde beyan içerdiği, ibranamede davacıya atfen atılı imzanın inkâr edilmediği, ancak irade fesadı iddiasında bulunulduğu görülmüştür. Sunulu ibra belgesinin kapsamına göre, davacı tarafın davalı taraftan bir alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf her ne kadar, ekonomik olarak zorda olmasından istifade edilerek ibranamenin düzenlendiğini ileri sürmüş ise de; irade fesadının her türlü delil ile ispatlanacağı kabul edilmekle birlikte, salt tanık beyanlarının ispata yeterli olmadığı, davacı yanca ”zorda kalma” halinin dosya kapsamına göre başkaca delillerle de ispatlanamadığı, dolayısıyla Mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/12/2017 tarih ve 2015/243 E., 2017/259 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023