Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1532 E. 2023/934 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1532 Esas
KARAR NO: 2023/934
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2017/109 E. – 2019/127 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin toptan satış mağazacılığı alanında köklü bir firma olduğunu ve ülke çapında 165 adet mağaza ile faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 35.sınıf da dahil olmak üzere “…” ayırt edici unsurlu seri markaların sahibi olduğunu, bu markaların görsel ve yazılı basın başta olmak üzere ilgili tüm mecralarda yapılan tanıtım çalışmaları ile Türkiye’de tanınmış marka hale geldiğini, davalının ise “… ” ibaresini kullanmak suretiyle müvekkili firmanın marka haklarına tecavüz ettiğini, bu kullanımın aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, Trabzon ili ve bağlı ilçelerinde işletmelere numara vermek suretiyle “…. ” ibaresinin kullanıldığını, bu durumun müvekkili tarafından fark edilmesi üzerine iş bu markayı kullanan üç işletmeye karşı Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2012/231, 2012/232 ve 2012/233 Esas sayılı dosyaları ile dava açıldığını ve bu davaların müvekkili lehine sonuçlandığını, kararların Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından kesinleşmesi üzerine 2016 yılında kararın infaz edildiğini, ancak kesinleşen yargı kararlarına rağmen “…” markasının kullanılmasına halen devam edildiğini belirterek, davalıların “…” ibaresini, davacının markalarının tescilli bulunduğu sınıflar kapsamındaki hizmetler üzerinden tek başına, yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullanmasının, bu markalar altında ürün üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, satışa arz etmesinin, ithal ya da ihraç etmesinin, elde bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanılmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımının yapmasının davacı aleyhinde marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığının tespitine, marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının davacıya ait “…” ibaresini davacı şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki ürün ve hizmetler üzerinde tek başına yahut tali unsurlar ile brilikte taşıyan ürünler üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, bulundurmasının, satışa arz etmek üzre depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaşlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesine ve men edilmesine, davalıya ait bu markayı taşıyan ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakının ve iş bu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde, iletilen, satılan, sağlanan,dağıtılan, satışa arzedilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlar ile kullanılan relam, promosyon ya da tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakına el konularak, esasa ilişikin hükmün keisnleşmesini müteakip imhasına esastan da karar verilmesine, kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilgililere tebliğine ve kamuya yaın yoluyla duyurulmasına, kullanımın ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu olayda hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkiline ait tabelada “…” ibaresinin yer almadığını, horon tepen figürler bulunduğunu, müvekkillerinin bakkal olduğunu ve davacının “…” ibaresinin men talebinde hukuki menfaati bulunmadığını, davalı müvekkillerinin bakkal olup halka tek tek satış yapıyor iken davacının toptancı olduğunu ve bakkal gibi esnaflara toptan satış yaptığını, her iki tarafın hedef, kitle ve iş alanlarının farklı olduğunu, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ” Somut olay incelendiğinde, Trabzon ilinde faaliyet gösteren davalılara ait bakkal dükkanında “…” ibaresinin işletme adı olarak ve markasal olarak kullanıldığı, davacı vekili ile davalı vekilinin sundukları davalıların marka kullanımına ilişkin fotoğraflar incelendiğinde, davacıya ait “…” ibaresinin davalıların iş yeri tabelasında aynen kullanıldığı, “İ” harfleri yerine horon oynayan insan figürü koyulmuşsa da, işitsel, anlamsal ve görsel benzerliğin yüksek olduğu, davacının 35. sınıfta tescilli olan markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin tescilli oldukları sınıf ile aynı olan 35. sınıfa dahil hizmetlerde davalılar tarafından aynen kullanıldığı, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, benzer konuda daha önce görülen davalarda, markaların karıştırılma ihtimali bulunduğuna dair verilen kararların Yargıtay’dan geçerek onandığı, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı anlaşılmakla, ” gerekçesiyle Davanın KABULÜNE, davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini işyeri tabelasında kullanmak sureti ile marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tepitine, davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresini davacı şirketin tescilli markalarının tescilli olduğu markalar sınıflar kapsamındaki ürün ve hizmetler üzerinde tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullanmasının bu ibareyi taşıyan ürünler üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, buldurulmasının, satışa arz etmek üzere depolanmasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesine ve men edilmesine, davalıya ait bu markayı taşıyan ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi , basılı evraklar, faturalar vb.hertürlü ticari evrakın ve bu dava sonucunda verilecek esas hükme aykırı şekilde iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihrac edilen, elde bulundurulan, satışa arzetmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlar ile kullanılan reklam, promosyon ya da tanıtım malzemesi , basılı evraklar, faturalar vb.hertürlü ticari evrakına el konulmasına ve esasa ilişkin hükmün kesinleşmesine müteakip masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına, hüküm özetinin masrafın davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına, davalının ticaret ünvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından ticaret sicilinden , ticaret ünvanının terkini talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleple bağlılık ilkesi gereği eldeki davada öncelikle değerlendirilmesi gereken hukuki durumun davacının taleplerinin hukuki ve hakka uygun olup olmadığı olduğunu, davacının … markasının kendi tanınmış markası olduğunu iddia ettiğini ancak … markasının TPE’de dava dışı … San. ve Tic A.Ş. Adına kayıtlı olduğunu ve davacının tanınmış markası olmadığının tespit edildiğini, “…” ibaresi davacının tanınmış markası olsaydı dahi davacının “… ” ibaresinin önlenmesini ve men edilmesini talep etmiş olması nedeniyle taleple bağlılık gereği mahkemece “…” ibaresinin menine karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesi gereği hukuka uygun olmadığını, yine usul hukuku açısından terditli talep oluşturabilecek idiyse de şartlı talep oluşturulamayacağından davacının “…. ibaresinin ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine” şeklindeki talebinin yerinde olmadığı görüldüğünde mahkemece davacının diğer talepleri haklı olsa bile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalının ticaret unvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından ticaret sicilinden ticaret unvanının terkini talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına şeklindeki hükmü istinaf etme zorunluluğu doğduğunu, davanın açıldığı tarihte müvekkillerin tabelada veya iltibas yaratacak başka bir şekilde “…” markasını kullandığına dair hiçbir delil bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte kullanıldığını iddia eden tarafın dava açmaya yakın davalının kullanımını tespit etmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki talepleri incelendiğinde davacının tanınmış marka olduğu iddiasının da son bilirkişi raporu ile gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, “…” ibaresinin iltibas teşkil etmeyecek şekilde başkalaştırılarak kullanıldığını, davacı markasının hem tanınmış marka olmayıp hem de İ harflerinin yerinde dans eden insan figürlerinin olduğu … ibaresi ile “..” ibaresinin karıştırılma ihtimalinin olması da haksız rekabetin varlığının da kabul edilebilir olmadığını, kimi bakkalların “…” ibaresini kullanmadığını, kiminin harflerin yerinde farklı figürler olduğu tabela ve poşet gibi ürünlerin kullandığını, kimi bakkalların ise sürekli maruz kaldıkları davalardan bunalarak … ibaresindeki “… bile dava tarihinden önce sildirdiğini, gerekçede İ harfleri yerinde horon oynayan insan figürü koyulmasının da markalar arasındaki iltibası ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı şeklindeki tespitin eksik inceleme sonucu oluşturulduğunu, topluca Trabzon ilindeki bakkallar aleyhine Anadolu 1. FSHHM’de davaların ikame edildiğini, her bir dosyanın kendi içerisinde farklılıklar gösterdiğini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde sundukları fotoğrafların davalıların dava açılış tarihinde kullandığı tabelaların görüntüleri olduğunu, gerekçeli kararda i harfinin yerinde horon oynayan insan figürleri konulsa da markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğunun belirtildiğini, davalının, davaya dayanak olarak gösterdikleri fotoğrafın güncel olmadığına ilişkin iddiasını ispatlayamadığını, davalı tarafın taleple bağlılık ilkesi açısından iddialarının yersiz olduğunu, SMK’ya göre marka sahibinin izni olmaksızın tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak tanımlandığını, davalı tarafın “…” ibaresinin esaslı ve belirleyici unsurunun bakkal olduğu iddialarının gerçekten uzak olduğunu, davalıların müvekkil şirkete ait … esas unsurlu markaların zayıf marka olduğuna dair iddiasının yersiz olduğunu, davalıların istinaf başvuru dilekçeleri ile … ibaresini kullandıklarını kabul ettiklerinin görüldüğünü, davalıların istinaf başvurularının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile, önlenmesi ve durdurulması istemlidir. Davacı; kendi adına tescilli “…” esas unsurlu markaların davalı tarafından aynı hizmet ve mal sınıfında iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığını iddia etmiş, davalı iddiaları inkâr etmiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde;… numaralı “…” ibareli markanın 17.07.2000 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 07.06.2004 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 01.06.2006 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda,… numaralı “…” ibareli markanın 09.05.2006 tarihinde 5, 16 ve 41.sınıflarda, … numaralı “… C+C” ibareli markanın 19.02.2008 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “… ” ibareli markanın 14.04.2009 tarihinde 16, 38 ve 41.sınıflarda, … numaralı “… ” ibareli markanın 27.08.2012 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 17.05.2016 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 13.12.2017 tarihinde 35 ve 36.sınıflarda, … numaralı “… ” ibareli markanın 18.04.2017 tarihinde 35.sınıfta davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.Türk Ticaret Kanununun 55. maddesinde ise dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların haksız rekabet olduğu belirtilmiştir.Dosyaya davacı vekili tarafından sunulan fotoğraflar, aldırılan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı adına kayıtlı “…” ibareli markanın, davalı tarafından işletme tabelasında “…-… Gıda” şeklinde kullanıldığı, daha önce dosyaya fotoğraflarda tabelada markalar arasında şekilsel bir benzerlik olmasa da, birbirlerine fonetik olarak eşdeğer oldukları ve aralarında kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, davacı markası ile davalı kullanımındaki esas unsurun ”…” ibaresi olduğu, davalı kullanımındaki ”…” ibaresinin tanımlayıcı nitelikte olduğu ve markaya bir ayırtedicilik katmadığı, davacının 35. sınıfta tescilli olan markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin tescilli oldukları sınıf ile aynı olan 35. sınıfa dahil hizmetlerde davalı tarafından aynen kullanıldığı, bu durumun ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği, sonuç olarak Trabzon ilinde faaliyet gösteren davalının, kendisine ait bakkal dükkanında “”… ibaresini işletme adı olarak markasal nitelikte kullanmaktan ibaret eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davalıların iş yerinde sadece tabelayı kullandıkları, davacının diğer talepleri yönünden kullandıkları ispatlanamamıştır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1883 Esas, 2021/2744 Karar, 2012/231 Esas, 2014/19705 Karar, 2012/232 Esas, 2014/18767 Karar, 2014/11689 Esas, 2014/18693 Karar sayılı ilamları).Davacı vekilince dava dilekçesinde, ”Kullanımın ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine,” şeklinde talepte bulunulmuş olup, Mahkemece; ”davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı” gerekçesiyle bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; ayrı bir dava şeklinde görülebilen ve somut dava yönünden objektif dava yığılması şeklinde değerlendirilmesi gereken söz konusu talebin, eldeki dava açıldıktan sonra konusuz kalmadığı, zira Mahkemenin kararında da vurgulandığı gibi, davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı, bu sebeple somut talebin reddine karar verilmesi gerekirken, ”karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin hatalı olduğu, bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden yerinde olduğu anlaşılmıştır.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, müvekkilinin tabelada yada iltibas yaratacak başka şekilde “…” markasını kullandığına dair delil bulunmadığını ileri sürdüğü, dosya kapsamında bulunan fotoğraflardan, davalının tabela dışında kullanımının ispatlanamadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince tabela dışındaki kullanımlar yönünden tecavüzün tespiti, meni ve refi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin bu kısma yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini işyeri tabelasında kullanmak sureti ile marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiilinin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm özetinin masrafın davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına, davacının, davalının ticaret ünvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından, ticaret ünvanının terkini talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak, kazanılmış haklar saklı tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarih, 2017/109 E., 2019/127 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,3-Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini işyeri tabelasında kullanmak sureti ile marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine Davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Hüküm özetinin masrafın davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına, Davacının, davalının ticaret ünvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından, ticaret ünvanının terkini talebinin reddine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 134,80 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 702,20 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, kabul red oranı gözetilerek 351,10 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre marka hakkına tecavüz davası nedeniyle (kazanılmış hak ilkesi gereğince) 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/g- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddine karar verilen talepler yönünden davalı lehine 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılar tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 242,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,5/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 45,00 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin üzerinde bırakılmasına,5/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/09/2023