Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1531 E. 2023/407 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1531 Esas
KARAR NO: 2023/407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI: 2017/710 E. – 2019/519 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin uluslararası ortaklık yapısına sahip yurt içi granit ve doğal taş ticaretinin yanında ithalat ihracat ile iştigal etmekte olduğunu, davacı şirketin farklı şehirlerde bulunan sahalara ulaşım ve müşteri ziyaretleri nedeniyle doğan araç ihtiyacını karşılayabilmek için dava dışı … San ve Tic Ltd Şti unvanlı şirketten uzun dönem araç kiralama yöntemi ile araç kiraladığını, sözleşmeye binaen araçların teslim alındığını ve kira bedellerinin her ay olmak üzere düzenli olarak ödenmeye başlandığını, davacı şirketin, dava dışı … şirketine kira ödemelerini düzenli olarak yapmakta iken davacılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, huzurdaki davanın davalısı olan ve aynı zamanda dava dışı … şirketinin yetkilisi ve tek ortağı olan … tarafından icra takibi başlatıldığını, dava dışı … şirketi ile irtibat kurulmasına rağmen, karşı tarafın alacakla ilgili herhangi bir açıklama yapmadığını, davacının davalı … ile hiçbir koşulda bir ticari ilişkisi bulunmadığını, beyan ederek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, alacaklıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip konusu emre muharrer senedin TTK’ nun 776.maddesinin (Eski TTK 688.maddesi) öngördüğü bütün unsurları taşıyan, kayıtsız ve şartsız mücerret borç ikrarını içeren bono niteliğinde ve takibe konu bono üzerindeki imzalar borçluya ait olduğunu, davacıların dava konusu bono sebebiyle davalıya borçlu olduğunu, dava konusu bono sebebiyle davacıya ödeme yapılmamış olduğunu aksini ispat yükü davacıda olduğunu, davacıların davasını açmakta hukuki yararının olmadığını belirterek davanın reddine, davacıların % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davacı iddialarının ispatlanamadığından bahisle davanın reddine, kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, araç ihtiyacını karşılayabilmek için dava dışı … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. unvanlı şirketten uzun dönem araç kiralama yöntemi ile araç kiraladığını ve ödemelerini eksiksiz olarak yaptığını, Davalı …’ın ise … şirketinin yetkilisi ve tek ortağı olduğunu, davacı şirket ve yetkilisi …’nun davalı …’ın yetkilisi olduğu şirketle olan araç kiralama sözleşmesi haricinde davalı … ile hiçbir ilişkisi olmadığını, Davacıların takibe konu edilen senetten takiple birlikte haberdar olduğunu, icra takibinden önce müvekkilinin senetle ilgili bilgisi olmadığını, senedin hiçbir şekilde müvekkil şirket ve yetkili … tarafından alacaklıya verilmediğini, senedin uzun dönem araç kiralama sözleşmesinin sanki bir sayfasıymış gibi müvekkili şirkete imzalatıldığının anlaşıldığını, nitekim davalının bu yöntemle onlarca kişi hakkında takip başlattığı ve haksız kazanç elde ettiği gerekçesiyle şikayetlerin bulunduğunu, yine davacılar tarafından yapılan suç duyurusunun mahkemeye bildirildiğini, Mahkemeden davalı …’ın taraf olduğu icra dosyalarının celp edilmesi ve bu yönden incelenmesi talep edilmişse de gerekçesiz olarak bu taleplerin reddedildiğini, Mahkemece deliller toplanmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, Davacıların davalı …’ın şahsı ile hiçbir koşulda bir ticari ilişkisi bulunmadığını, bu durumun bilirkişi raporu ile ortaya konulduğunu, davalı …’ın takibe konu senedin hangi ilişkiye karşılık alındığına ilişkin hiçbir açıklama yapmadığını, Davalı hakkındaki suç duyurularının celbi talebinin reddinin hatalı olduğunu, şikayetlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/56258 soruşturma sayılı dosyası ile işleme alındığını, İlk derece mahkemesine davalı hakkında aynı sebeple şikayette bulunulduğu ve onlarca kişinin mağdur olduğuna ilişkin beyanda bulunulduğunu ve aralarındaki benzerliğin anlaşılması bakımından bu dosyaların araştırılmasının talep edildiğini, bu talebin Mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğini, dava dosyasının bu yönüyle eksik kaldığını, Yine dava konusu senedin sözleşme ekinde habersiz olarak alındığına ilişkin bu hususta kendisi de mağduriyet yaşayan tanığının dinlenmesine izin verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu, Aynı sebeplerle, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olup, Mahkemece; davacı yanın ”davalı ile ticari ilişkileri bulunmadığı” yönündeki savunması üzerinde durularak, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, nihayetinde toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilince istinaf edilmiştir. Dava konusu senet incelendiğinde; bu senedin 10.01.2016 keşide tarihli, 10.10.2016 düzenleme tarihli, 12.000 TL bedelli, keşidecisi davacı … ve kefili davacı … San. ve Tic. Ltd Şti, lehdarı davalı … olan bono olduğu, söz konusu bononun lehtar davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğu görülmektedir. Mahkemece her ne kadar davacı yanın ”davalı ile ticari ilişkileri bulunmadığı” yönündeki savunması üzerinde durularak delil toplanmış ve değerlendirme yapılmış ise de; davacı yanın gerek dava dilekçesinde ve gerekse aşamalardaki savunmalarında, dava konusu senedin uzun dönem araç kiralama sözleşmesinin bir sayfasıymış gibi imzalatıldığını ileri sürmüş olması dikkate alındığında, senedin hile ile imzalandığı savunması üzerinde durularak, irade fesadı hallerinin her türlü delille ispatlanabileceğinin gözetilmemesi (Yargıtay HGK’nun 15/06/2021 tarih ve 2017/(23) 15-1815 esas ve 2021/769 karar), bu kapsamda davacı yanın dinletmek istediği tanık …’in dinlenmesi talebinin reddine karar verilmesi, devam eden soruşturmanın akıbetinin araştırılmasından vazgeçilmesi suretiyle dosyanın karara bağlanması hatalı görülmüştür. Kabule göre de; dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, İİK’nun 72/4.maddesi uyarınca; dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Mahkemece 22.08.2017 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, başkaca verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığı gibi, alacaklının zarara uğradığına dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı gözetilmeksizin kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş; senedin hile ile imzalandığı savunması üzerinde durularak, davacı tanığının dinlenmesi, bağlantılı soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılması ve bu hususta toplanacak delillere göre bir karar verilmesidir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2019 tarih, 2017/710 E. 2019/519 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023