Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1530 E. 2023/966 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1530 Esas
KARAR NO: 2023/966
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/01/2019
NUMARASI: 2017/712 E. – 2019/4 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … markası adı altında 2002 yılından bu yana başta menşe ülkesi Amerika olmak üzere dünyanın neredeyse tamamında kullanılan ve tanınan enerji içeceklerinin sahibi olduğunu, … markası ile özdeşleşen ve tüm dünyada tanınan … şeklinin de müvekkili tarafından ayırt edici hale getirildiğini ve uzun yıllardan bu yana kullanıldığını, … izini andıran şeklin Türkiye’de ve dünyada tescil ettirilip koruma altına alındığını ve özellikle müvekkilinin sponsoru olduğu otomobil yarışları ve motorspor organizasyonlarında … izini andıran şeklin sıklıkla kullanıldığını, tüketicinin zihninde … algısı yaratıldığını, davalının ise … izini andıran şekli kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı tarafın kullanımı ile müvekkilinin kullanımı ve tescilli markaları arasında ayırt edilemeycek derecede benzerlik olduğunu, bu benzerlik nedeniyle tüketici nezdinde iltibas tehlikesi yaratıldığını, her iki markanın benzer ürünler üzerinde kullanılması sebebiyle benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin arttığını, davalının söz konusu işareti iltibas yaratacak şekilde araç modifikasyonu alanında kullandığını, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, marka hakkına tecavüzün durdurulmasını, maddi zararın tespitini, yoksun kalınan kazancın davalının elde ettiği kazanca göre hesaplanmasını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince;”davacı markasının tanınmış marka olduğu, bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalının markasal kullanımlarının davacının davaya dayanak gösterdiği salt logo üzerinden olmadığı, logo ile birlikte ” …” ibaresinin bulunduğu, her ne kadar görsellerde yer alan bir kısım araç fotosunda kaporta üzerinde logo yer almakta ise de, ”…” ibaresinin aracın değişik yerlerinde belirtildiği, salt logo üzerinden değerlendirme yapmanın hatalı olacağı, davanın niteliği dikkate alındığında markasal kullanımın değerlendirilmesi gerektiği, davalı kullanımları ele alındığında tüketici nezdinde bir iltibas veya karıştırılma ihtimalinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının … izini andıran işaret logosunu tek başına da kullandığını, bilirkişi raporunda, arabaların bir yerinde … izini andıran¸ başka yerinde … ibaresi yer aldığının belirtilmesine rağmen, bu unsurların birlikte kullanım olarak sayılmasının hukuk dışı olduğunu, davalının davaya konu … izini andıran¸ unsurunun, … yahut başka bir ibare ile birlikte kullanıp kullanmadığının önem taşımadığını,Dava bakımından irdelenmesi gereken hususun, davalı tarafından kullanılan … izini andıran¸ unsurunun varlığı, müvekkili markaları ile benzerliği ve karıştırma ihtimaline verdiği sebebiyet olduğunu, somut iddialarının, … izini andıran işaretinin tek başına kullanılması olduğunu, ancak tek başına kullanılmaması, farklı bir ibare ile kullanılıyor olmasının da iltibas ihtimalini ortadan kaldırmayacağını,Tüketicilerin … izini andıran ibaresini gördüğünde, doğrudan ya da dolaylı şekilde müvekkili markaları ile ilişki kurabileceğini, “…”nün müvekkili ile özdeşleştiğini, “….” şeklini tüm dünyaya tanıtan müvekkili firmanın markaları karşısında, davalının “…” şekli kullanımını gören tüketicinin, doğrudan müvekkili markaları ile irtibat kuracağını,Müvekkili markasını özellikle otomobil ve motor sporları için yoğun şekilde kullandıklarını, davalının da otomobil modifikasyon işi yaptığını, kendi ifadesinde de belirttiği üzere müvekkili markasının bu yöndeki sponsorluklarını gayet iyi bildiğini, yine otomobiline modifikasyon yaptıracak müşterilerin de müvekkilinin markasını bilmemesinin neredeyse imkansız olduğunu, nitekim müvekkiline ait … izini andıran işaret markasının gerekçeli kararda da açıkça “tanınmış marka” olarak kabul edildiğini, müvekkilinin tescilli markasını havi sticker/giydirme ürünleri de bulunduğunu,Davalı yanın kendilerine gönderdiği bir mektupta, kullanımları için önemli miktarlar harcadığını ve kendisine 500.000 TL ödenmesi halinde markanın internet ortamında kullanımlarına son vereceğini bildirdiğini, bu durumun davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, sonradan ortaya çıkan ve yargılamayı geciktirme amacı taşımayan bu mektubun delil olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talepli davadır.Davacı; kendi adına tescilli … izini andıran şeklin tanınmış marka olduğunu, her ne kadar enerji içecekleri alanında tanınan bir marka olsa da, anılan şekil markasıyla otomobil sporlarına sponsor olduğunu, davalının da otomobil modifikasyon alanında söz konusu markayı tek başına kullanarak davacı markasıyla iltibas tehlikesi doğurduğunu iddia etmiş, Mahkemece dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itibar edilerek; davalının anılan logoyu ”…” ibaresi ile birlikte görsellerde yer alan araçlar üzerinde kullandığını, bu şekildeki kullanımın marka hakkına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı adına tescilli … şeklinde markanın, davalı tarafından ‘… ” ibaresiyle birlikte veya tek başına kullanımının davacı markası yönünden iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yapılan tespitlere ve toplanan delillere göre, davacının … şeklindeki markasının tanınmış bir marka olduğu, davacı enerji içeceği sektöründe faaliyet gösteriyor olmakla birlikte, davacının otomobil sporlarındaki bazı organizasyonlara bu markayla sponsor olduğu, davalının da otomobil modifikasyonu alanında faaliyet gösterdiği, her ne kadar bilirkişi raporunda ”davalının davacıya ait aynı markayı tek başına kullanmadığı, … ibaresi yanında bir logo olarak kullandığı” belirtilmiş ise de, dosyaya sunulan görseller incelendiğinde; bazı otomobillerin kaporta kısmında aynı markanın tek başına kullanıldığının da görüldüğü, kaldı ki birlikte kullanıldığının kabulü halinde dahi, tanınmış markanın, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretler olduğu, her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzeyin tanınmış markalarda daha yüksek olduğu, davacıya ait … şeklindeki marka ayırt edicilik düzeyi yüksek olan bir işaret olup, işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden ortalama tüketici nezdinde derhal çağrışım yapabilecek nitelikte olduğu, dolayısıyla davalının aynı markayı birlikte veya yalnız kullanmış olmasının marka hakkına tecavüz oluşturması bakımından sonuca etkili olmayacağı, diğer yandan davacının sticker ve çıkartmalara ilişkin markalarının da bulunduğu, davalının bilirkişi raporunda yer alan görsellerdeki sticker ve çıkartmalardan ibaret kullanımları da dikkate alındığında, davalının davacıya ait işaret markasının aynısını kullanmaktan ibaret eyleminin SMK’nın 29.maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğu, aynı kanunun 7/2.maddesi uyarınca davacının davalının fiillerinin önlenmesini ve 149.maddesi uyarınca maddi ve manevi zararının tazminin talep edebileceği gözetilmeden, eksik ve hatalı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmuş olması kaldırmayı gerektirmiştir.Mahkemece yapılacak iş; dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davacının tüm talepleri değerlendirilip, varılacak sonuca göre karar verilmesidir.Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/01/2019 tarih, 2017/712 E. 2019/4 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023