Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/153 E. 2020/399 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/153
KARAR NO: 2020/399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2017
NUMARASI: 2015/625 E., 2017/660 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının yıllardır Tekirdağ bölgesinde imamlık yapan, kendi halinde bir devlet memuru olduğunu, davaya konu icra dosyasında ismi ve bilgileri sehven geçmekte olup ayrıca müvekkilinin gayrimenkulüne de haksız olarak haciz koyulduğunu, davaya konu icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesindeki … isminin yanındaki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının icra dosyasında bulunan tarafları da tanımadığını, ayrıca alacaklı … Bankası ile de hiçbir zaman ticari bir iş yapmadığını, yapılacak bir imza incelemesinde ve yapılacak adres araştırmasında davacının bu dosyası ile hiçbir alakasının olmadığının ortaya çıkacağını, davalı tarafların da bu durumu bilmesine rağmen sırf para tahsil edebilmek için usulsüz bir işlemler yaptığını, bu usulsüz işlemler neticesinde davacının mülkiyet haklarının kısıtlandığını, gayrimenkulünü satamadığını, üzerine kredi çekemediğini, ayrıca manevi yönden de aylarca sıkıntı yaşadığını, alacaklı tarafın defalarca aranmasına rağmen herhangi bir işlem yapılaması neticesinde icra dosyasına açılan talebin de müdürlükçe reddedildiğini belirterek, davacının takibe konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalıların %40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (eski …) A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının alacaklı … Bankası A.Ş tarafından kredi sözleşmelerinden doğan borcun tahsil edilebilmesi amacı ile başlatıldığını ve daha sonra söz konusu alacağın davalı şirkete temlik edildiğini, söz konusu icra takibine konu olan 02/03/2006 ve 14/06/2006 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi sözleşmelerinin müteselsil kefil sıfatı ile davacı … tarafından imzalandığını, bu hususta borcun ödenmesi için …’a Beyoğlu … Noterliği’nin 14/03/2007 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ve 13/04/2007 tarihinde T.K.21’e göre tebliğ edildiğini, davacı/borçlu adına ilgili icra dosyasından ödeme emrinin gönderildiğini, 13/04/2007 tarihinde tebliğ olduğunu ve takibin kesinleştiğini, dolayısı ile dosyanın borçlusu hakkında yapılan sorgulama sonucunda tespit edilen gayrimenkul üzerine haksız bir haciz işleminin yapılmasının söz konusu olmadığını, davacının iddia ettiği şekilde usulsüz bir işlem yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, dava dışı … Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin davacı … tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, söz konusu kredi sözleşmesine istinaden, adı geçen firmaya muhtelif nitelikte krediler kullandırıldığını, borçlu firmanın Genel Nakdi Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine borcun muaccel hale geldiğini, bunun üzerine asıl borçlu firma ve davacıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, daha sonra bu alacağın diğer davalı … A.Ş.’ne temlik edildiğini, bankanın davalı olarak gösterilmesinin husumet yönünden hukuka uygun olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı …’ın her ne kadar dosya borçlusu olmadığını iddia etmiş ise de icra dosyası incelendiğinde icra takibi başlatılmadan önce kendisine ihtarname gönderildiği ve ayrıca bahsi geçen icra dosyasından ödeme emrinin tebliğ edildiğinin görüleceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Davalı banka tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin kullandığı kredi sebebiyle genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, imzalanan bu genel kredi sözleşmesine … isimli bir şahsın aynı zamanda kefil olduğu, icra dosyası ile birlikte gerek dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. ile kefiller …, … ve … hakkında İstanbul 8. ATMnin 2007/396 D.İş sayılı dosyası ile alınan ihtiyati haciz kararı doğrultusunda ilamsız takip yapıldığı, gerek genel kredi sözleşmesinde, gerekse ihtiyati haciz kararında ve icra takibinde … isminin yanında kredi sözleşmesinde adres olarak gösterilen … D:… Atışalanı Esenler bilgisi dışında başkaca baba adı, anne adı, nüfusa kayıtlı olduğu yer, doğum tarihi, doğum yeri, TC kimlik nosu gibi ayırt edici bilgilerin bulunmadığı gibi, mahkemece bankaya yazılan yazıya verilen 02/02/2017 tarihli cevabi yazı göz önüne alındığında, …’dan kredi kullandırma esnasında kimlik bilgisi ve kimlik fotokopisinin de alınmadığının görüldüğü, yine davalı banka tarafından başlatılan bu icra takibinden sonra borçlu …’ın taşınmazlarına haciz konulması için yazı yazılması hususunda icra müdürlüğüne başvuru yapıldığı, daha sonra alacağın diğer davalı … A. Ş.’ye temlik edildiği ve … A. Ş. tarafından da aynı işlemlerin devam ettirildiği ve tespit edilen davacı taşınmazına haciz konulduğu, ancak mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davalı bankanın dava dışı şirketle imzaladığı genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinde imzası bulunan … ile davacı …’ın imzalarının aynı olmadığı, söz konusu genel kredi sözleşmesindeki imzanın … eli ürünü olmadığının tespit edildiği, ayrıca asıl kredi borçlusu … Ltd. Şti.’nin celp edilen ticaret sicil gazetesine göre de 2006 tarihi itibariyle de davacı …’ın asıl borçlu şirketle herhangi bir bağlantısının da bulunmadığı, dolayısıyla davalı tarafça takip başlatılan …’ın davacı … olmadığı, davacı ile takip başlatılan …’ın sadece isim benzerliğinin bulunduğu, gerek temlik eden davalı bankanın güven kurumu olan bir kurum olması sebebiyle, gerekse temlik alan varlık yönetim şirketinin de davalı banka işlemlerini takip eden ve davalı bankanın önderliğinde kurulan bir varlık yönetim şirketi olması, bu bağlamda davalı temlik alan varlık yönetim şirketinin de davalı banka gibi, gerek genel kredi sözleşmesi imzalarken kredi sözleşmesini imzalayan şahıs ve kurumlardan kişilere ayırt edici kimlik bilgisi, TC kimlik nosu gibi bilgilerin sağlıklı ve güvenli bir şekilde alınması gerektiği, ayrıca gerekse takip başlatırken aynı isim ve soyisimde pek çok şahıs bulunabileceği göz önüne alınarak, takip esnasında ve dava açarken kişilerin açık kimlik bilgilerinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde ve karışıklığa meydan vermeyecek şekilde yazmaları gerektiğinden, yine haciz talep ettiklerinde haciz talep ettikleri şahıs ile mal varlığı bildirilen şahısların aynı şahıs olduğu hususunda emin olmaksızın işlem yapmamaları gerekirken, her iki davalının birlikte müteselsil bir şekilde önce davalı banka tarafından kimlik bilgileri alınmadan kredi kullandırıldığı, akabinde yine kimlik bilgileri olmayan … hakkında ihtiyati haciz başvurusu ve takip yaptığı, akabinde haciz talep ettiği, daha sonra temlik alan davalının da söz konusu yanlış işlemleri bile bile devam ettirdiği, bu nedenle davacının davasının kabulü ile davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas (Yeni Esas No: …) sayılı dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği, yine davalılar tarafından takibin ve bilahare devam eden icra işlemlerinin yukarıda açıklandığı şekilde bile bile kötü niyetli olarak yapıldığı, davacı tarafça icra dosyasına açık kimlik bilgileri bildirildiği halde, haciz işlemlerinin kaldırılmayarak kötü niyetin devam ettirildiği, her ne kadar davalı banka tarafından söz konusu alacak temlik edilmişse de, ilk başlangıçtaki işlemlerde sorumluluğunun bulunması sebebiyle inkar tazminatı noktasında her iki davalının da kötü niyetli hareket ettiği anlaşıldığından, her iki davalının da İİK nun 72/5 maddesi uyarınca % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; “1)-Davacının davasının KABULÜ ile, davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası sebebiyle (… Eski nolu) borçlu olmadığının tespitine, 2)-Davalılar hakkında takibin ve bilahare devam eden icra işlemlerinin kötü niyetli yapıldığı anlaşıldığından takip miktarı olan 118.852,49 TL’nin %40’ı oranında olmak üzere 47.541,00TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun her iki davalıdan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı … A. Ş. vekilinin istinaf sebepleri; Banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasına imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’ni davacı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, söz konusu borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.(yeni … E.) sayılı dosyası ile haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, ilerleyen süreçte dava dışı borçlu şirketten olan alacaklarının banka yönetim kurulu kararı ile 29/12/2010 tarihinde … A. Ş.’ye temlik edildiği, alacağın temlik edilmesi nedeniyle müvekkili bankanın icra takip dosyasında artık alacaklı sıfatının bulunmadığı, icra takibinin tarafı oladığı, bu nedenle müvekkili bankanın açılan davada husumet ehliyetinin bulunmadığı, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, kredi sözleşmesinin imzalanması sırasında gerekli dikkate ve özenin gösterildiği, icra takibi başlatılmasında davacı bankanın kötü niyetli olmadığı hususlarına ilişkindir. Davalı … A. Ş. vekilinin istinaf sebepleri; Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinin diğer davalı … A. Ş.’den alacağın temliki yoluyla devralındığı, Mahkemece yeterli araştırma yapılmadan, kredi sözleşmesindeki imzanın “…kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir kanaat raporudur.” şeklindeki muğlak ifade içeren rapor esas alınarak karar verildiği, alacağı temlik yoluyla devralan davalı şirketin kredi sözleşmesi dosya borçlusu veya kefillerinin imzalarının doğruluğunu araştırmasının mümkün olmadığı gibi bu gibi işlemlerde temlik eden bankaya güvenin esas olduğu, temlik alınan alacakların dayanak iş ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun alacağı temlik eden bankaya ait olduğu, davalı şirketin davalı banka ile birlikte sorumlu tutulmasının yanlış olduğu, müvekkili şirketin kötü niyetli olmadığı, ayrıca İİK 72/5. maddesi gereğince, % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken % 40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. maddesi gereğince menfi tespit talebine ilişkin bulunmaktadır. 1)Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibi, kredi sözleşmesi nedeniyle alacaklı konumunda bulunan davalı … A. Ş. tarafından başlatılmışsa da; … Bankası A. Ş. Başka icra takip dosyalarındaki alacağı ile birlikte davaya konu icra takip dosyasındaki alacağını Beyoğlu … Noterliği’nin 29/12/2010 tarih ve … yevmiye nolu “Tahsili Gecikmiş Alacak Satış Sözleşmesi” ile diğer davalı … A. Ş.’ye temlik etmiş bulunmaktadır. Bu durumda … Bankası A. Ş.’nin icra takip dosyasında alacaklı sıfatı sona ermiş, dosyada taraf sıfatı kalmamıştır. Davacı tarafça icra dosyasındaki alacağın temlik edilmesinden yaklaşık 5 yıl sonra 08/06/2015 tarihinde, alacağı temlik eden … Bankası A. Ş.’ye de husumet yöneltilerek dava açılmış bulunmaktadır. Davalı … A. Ş.’nin usulüne uygun bir şekilde düzenlenen alacağın temlik sözleşmesi ile dava açılmadan çok önce, icra dosyasındaki alacağını diğer davalı … Yönetimi A. Ş.’ye temlik etmiş olması nedeniyle açılan davada pasif husumet ehliyeti bulunmamakta olup, davalı … A. Ş. hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmaktadır. 2) Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapor ile kredi sözleşmesindeki imzanın “…kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı”nın tespit edilmiş olmasının yanında, davacının devlet memuru (imam) olarak çalışmasına, kredi sözleşmesindeki adreste hiç bir zaman oturmamasına, kredi kullanan dava dışı şirket ile herhangi bir bağının bulunmamasına, kredi sözleşmesinde kefil bilgisi olarak … ismi dışında kefile ait herhangi bir bilginin bulunmamasına göre kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan kişinin davacı olmadığının sabit olmasına, davalı … A. Ş.’nin, takibe konu alacağı diğer davalıdan temlik sözleşmesi ile temlik etmiş olması sebebiyle temellük eden kişi gibi sorumlu bulunmasına, davacı tarafça icra dosyasına açık kimlik bilgileri bildirildiği halde, haciz işlemlerinin devam ettirilmesi sebebiyle davacı hakkında başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun açık bulunması karşısında davalı şirket aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde bir hata bulunmamasına göre, davalı … A. Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. 3) Davalı … A. Ş. hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi üzerine 2004 Sayılı İİK’nun 72/5. maddesi gereğince davalı aleyhine % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken % 40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi hatalı bulunmaktadır. Tüm bu sebeplerle, davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle kabulüne, davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeplerle reddine, (3 ) nolu bentte gösterilen sebeplerle kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2017 tarih ve 2015/625 E., 2017/660 K. sayılı kararına karşı davalı … A. Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle KABULÜNE, davalı … A. Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeplerle REDDİNE, (3) nolu bentte gösterilen sebeplerle KABULÜNE, 1/1- Davalı … A. Ş. tarafından yatırılan 2.030,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı …Ş.’ye İADESİNE, 1/2- Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 2.0229,74 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının arar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … A.Ş.’ye İADESİNE, 1/3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/4- İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına, 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2017 tarih ve 2015/625 E., 2017/660 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- Davacı tarafından davalı … A. Ş. hakkında açılan davanın işbu davalının pasif husumet yokluğu sebebiyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN DOLAYI USULDEN REDDİNE, 2/2- Davacı tarafından davalı … (eski …) A. Ş. hakkında açılan davanın KABULÜ İLE; Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası sebebiyle (eski … Esas sayılı dosyası) davalı … A.Ş. (eski … A.Ş.)’ye BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 2/3- 2004 Sayılı İİK 72/5. maddesi gereğince takip konusu alacak miktarı olan 118.852,49 TL üzerinden % 20 oranında belirlenen 23.770,49 TL kötü niyet tazminatının davalı … A.Ş. (eski … A.Ş.)”den tahsiliyle davacıya verilmesine, 2/4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı … A.Ş. (eski … A.Ş.)’den alınması gerekli 8.118,81 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 2.029,71 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 6.089,10 TL harcın … A.Ş. (eski … A.Ş.)’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 2/5- Davacı tarafça yapılan ve 2.061,51 TL dava açılış gideri, 260,00 TL ATK rapor ücreti ile 188,00 TL posta, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.509,51 TL yargılama giderinin davalı … A.Ş. (eski … A.Ş.)’den tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, davalı … İçin yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 2/6- Davalı … Tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2/7- Davalı …(eski …) A. Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 2/8- Karar tarihinde (2017 yılı) yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 12.258,20 TL nispi vekâlet ücretinin davalı … A.Ş. (eski … A.Ş.)’den tahsiliyle davacıya verilmesine, 2/9- Karar tarihinde (2020 yılı) yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 7/2. maddesine göre, 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı …Ş.’ye verilmesine, 2/10- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, var ise bakiye gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/12/2020