Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1528 E. 2022/1749 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1528
KARAR NO: 2022/1749
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2018/329 E. – 2019/583 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı konumunda olan davalıdan kesinlikle borç almadığını, yaptıkları iş sırasında teminat olarak kendisinden tarihsiz ve boş senet alındığını, kendisinin alacaklıdan kesinlikle nakden para teslim almadığını, senedin düzenleme tarihi olan 1506/2016 tarihinde Gürcistan’da olduğunu, 13/06/2017 tarihinde Gürcistana girdiğini ve 16/06/2017 tarihinde çıkış yaptığını, bu senedin geçersiz olduğunu beyan ederek, takip konusu bonolar sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanca ileri sürülen iddiaları inkâr ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Davacı takip konusu bonoların davalıya boş olarak verildiğini, keşide tarihinin sonradan yazıldığını,keşide tarihlerinde yurt dışında olduğunu beyan etmiş ise de, 6102 sayılı T.T.K.’nun 776/2 -f ve 680. maddeleri uyarınca, açığa bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, bonoların anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki keşideci davacının iddialarını yazılı delil ile kanıtlaması gerektiği, uyuşmazlık konusu bononun kambiyo senedi olduğu, sebepten mücerret olduğu, bononun hamili olan davalının bu bonoların düzenlenmesine sebep olan hukuki ilişkiyi ispat etme zorunluluğunun bulunmayışı, davacının keşide tarihinde yurt dışında bulunmuş olmasının bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu sonucunu doğurmayacağı, bunun yanı sıra davacının bonoların keşidecisi olduğu müracaat borçluları arasında yer almadığı bu sebeple keşideci davacı hakkında TTK’nun 714 ve 730. maddeleri uyarınca takip için bonoların protesto olmasına gerek bulunmadığı, yine davacı tarafından bonoların teminat bonosu olduğu iddia edilmiş ise de bono kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içerdiği, teminat senedi olduğu iddiasını ve hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerinde yazılmadığı gibi davacı tarafından bu kapsamda yazılı delil ibraz edilmediği bu sebeple teminat bonosu olduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme yapılarak, davacının borçlu olup olmadığı hususunda bir karar verilmediğini, davacının keşide tarihinde yurt dışında olduğunu, bu durumun bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğunun delili olduğunu, düzenleme tarihinin sonradan doldurulması sebebiyle bonoların geçersiz olduğunu, Bonoların teminat amacıyla verildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerinden olan ve icra takibine konu edilmiş bonolar sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istemlidir. Davacı, dava ve takip konusu bonoların boş olarak teminatlı amaçlı verildiğini, sonradan kötüniyetli olarak doldurulduğunu, bonoların düzenleme tarihinde yurt dışında olduğunu iddia etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 778/2/f ve 680. maddeleri uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkün olup bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ve teminat amaçlı verildiği yönündeki iddianın da davacı keşideci tarafından yazılı delille kanıtlanması gerektiği, somut olayda davacı tarafından gerek teminat gerekse senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddialarının ispatına yarar yazılı delil sunulamadığı, bu itibarla Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih ve 2018/329 E., 2019/583 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022