Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1525 E. 2023/174 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1525
KARAR NO: 2023/174
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2017/1284 E. – 2019/105 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, davacı banka aleyhinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü nezdinde 30.10.2017 tarihinde … esas numaralı ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip talebinde 17.000,00 TL asıl alacak ile 320,44 TL işlemiş faiz talep edildiğini, davacı banka, davalı ile olan üye işyeri sözleşmesi gereğince davalının icra takibini yapmakta haksız olduğunu talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şahıs şirketi olup giyim üzerine mağazası olan bir işletme olduğunu, post cihazı ile satmış olduğu mallara ilişkin davalı bankaya pos sliplerini götürüp parasını almak istemesi üzerine ilgili banka parasını veremeyeceğini, paranın bloke edildiğini bildirdiğini, süresinde slipleri ibraz ettiklerini, bütün uğraşlarına rağmen hakkı olan parayı alamadığını, bunun üzerine taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takip kesinleştiğini, davacı şirket söz konusu post sliplerine istinaden müvekkiline ödeme yapmamakta takip başlatıldıktan sonra dosyaya ödeme yapmadığını, davanın reddi ile davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, davalıya ait iş yerinden yapılan alışverişlere dair slip çıktıları, bankaya yazılan müzekkere cevapları ve bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde; davacı banka tarafından, yapılan bloke işleminin bankacılık uygulama ve kurallarına uygun olduğu belirtilmiş ise de, … T.A.Ş.ne yazılan müzekkere cevabında belirtildiği üzere, işlemlerin şifreli olması ve şifreli işlemlerde sorumluluğun müşteride bulunması nedeniyle müşteriye olumsuz dönüş yapıldığının ve chargeback hakkının bulunmaması nedeniyle herhangi bir inceleme süreci başlatılmadığının belirtilmesi, ayrıca işlemlerin şifreli olması nedeniyle üye işyerinin kimlik tespiti, kart hamilinin imzasını talep etmesi vb. uygulamaları gerçekleştirme yükümlülüğünün bulunmaması karşısında davacının yapmış olduğu bloke işleminin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı tazminat talep etmiş ise de, takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmediği, haciz işlemleri yapılmadığı, icra veznesine para girdiğine dair bir bilgi bulunmadığı, davacının zarara uğramadığı anlaşıldığından davalının tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili ile davalı arasında 11.09.2013 tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi ve Taksitli İşlem Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmelere istinaden müvekkili banka nezdinde davalı adına pos hesabı açıldığını, daha sonra Davalı … (… Giyim) tarafından müvekkili banka aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, pos hesabında bloke edildiğini, 17.000-TL’lik tutar için haksız olarak icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz süresinin kaçırılmış olması sebebiyle, işbu tedbir talepli menfi tespit davası açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, davacı tarafından imzalanan üye işyeri sözleşmesi uyarınca; normal bir harcama işleminde; üye işyeri kredi kartını POS’tan geçirmek suretiyle sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen yükümlülükleri de yerine getirerek kredi kartı bankasından provizyon alabileceğini, sözleşmenin 3. maddesi uyarınca; “Madde 3.2: üye işyeri, kredi kartları ile Pos’dan yapıyorsa; Kart sahibinin kimlik ve imza kontrolü, Kartın ön yüzündeki numara ile POS ekranında görüntülenen kart numarasının karşılaştırılması, numaralar farklı ise “KOD 10” ile Merkez’in aranması, Satış belgesi’ nde; üye işyeri’ nin ticari unvanının, işyeri numarasının, geçerlilik tarihinin, alınmış ise provizyon onay kodunun ve üye’ nin imzasının bulunup bulunmadığının kontrolü ile yükümlüdür. Banka Kart’ların işlemi gerçekleştirmek için şifre klavyesi aracılığı ile Üye’nin şifresini girmesini sağlamakla, Kendisi tarafından kart hamiline verilecek 2 nüsha halindeki POS satış belgesini imzalamakla yükümlüdür.” buna göre bu madde de belirtilen üye işyeri’ne ait olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda her türlü sorumluluğun üye işyeri’ nin üzerinde olacağını, Banka’ nın bu hususlardan dolayı hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü bulunmadığını, bu sözleşmeye göre Chargeback riskinin oluşması halinde, risk nedeni ile üye işyeri bankası olan müvekkilinin, bu risk nedeni ile müşteri hesabında bulunan tutarı risk süresi bitinceye kadar blokede tutma hakkı bulunduğunu, davalının takibe konu iddia ettiği alacak ile ilgili, davalı firmanın … numaralı üye işyerinden 27.08.2017 tarihinde … numaralı … kartı ile gerçekleştirdiği dava dilekçesinde detayları belirtilen riskli işlemler nedeniyle onay alan 4 adet 17.000 TL tutarındaki işlem tutarının blokeye alındığını, Chargeback kuralları gereği fraud nedenli itirazlar için işlem tarihinden itibaren 120 günlük chargeback risk süresi bulunduğunu, Uluslararası kredi kartı çıkaran kuruluşlara ait kurallar uyarınca, kredi kartı ile gerçekleşen harcamaya kart hamili tarafından itiraz edilmesi nedeniyle, müvekkili banka tarafından ilgili satış işlemine ilişkin olarak belgelerin gönderilmesi talebinin davacıya iletildiğini, talep edilen belgelerin üye işyerine tanınan süre içerisinde hiç ibraz edilmemesi veya yetersiz olarak ibraz edilmesi durumunda; söz konusu işlem tutarının, işyeri bankası tarafından ilgili işyerinden tahsil edildiğini ve kart sahibi bankaya aktarıldığını, borçlunun müvekkili bankadan ilgili parayı talep etme süresi henüz dolmadan müvekkili hakkında haksız olarak takip başlatması nedeni ile takibin iptal edilmesine karar verilmesi gerekirken, Yerel Mahkemece alınan ve haklılığımızı kanıtlar nitelikteki bilirkişi raporuna rağmen davalarının reddine karar verilmesinin tamamen hatalı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında … kredi numarası ile 30.12.2016 tarihli tüketici kredi sözleşmesinin de imzalandığını, davalının kredi ödemelerini süresinde ödemediğinden davalıya 23.10.2017 ve 11.09.2017 tarihli iki adet ihtarname tebliğe çıkarıldığını, ihtara rağmen kredi borçlarını ödemeyen davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Davalı ile müvekkili banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği müvekkili davalıdan alacağının olması nedeni ile davalının hesaplarında bulunan paralar üzerinde rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğunu, müvekkil bankanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına konu borç nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %20 kötü niyet tazminatı, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflarına icra inkar tazminatı ve vekalet ücretine hükmetmemesinin hatalı olduğunu, her ne kadar mahkeme gerekçesinde takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmediği, haciz işlemleri yapılmadığı, icra veznesine para girdiğine dair dosyada bir bilgi bulunmadığını ve davalının zarara uğramadığı anlaşıldığı gerekçesiyle icra inkar tazminatına hükmedilmemiş ise de gerek davacının dava dilekçesindeki talebi, gerek icra dairesine 17.11.2017 tarihinde 20.325,19 – TL yatırıldığı icra dosyasında mübrez olduğunu, HMK 330/1 maddesi gereğince davanın reddi ile taraflarına vekalet ücretine hükmedilmemiş olduğunu, mahkemenin icra inkar tazminatı anlamında gerekçesi verilen karar ile çeliştiğinden ayrıca davanın reddi sebebi ile tarafımıza hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin de ilamda yer almaması sebebi ile davanın reddi baki kalmak kaydı ile vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı banka ile davacı arasında akdedilen kredi kartı üyelik sözleşmesi gereği chargeback kurallarının işletilmemesi nedenine dayalı olarak davalıya yöneltilen harcama itirazına ilişkindir. Uyuşmazlık; davalının davacı nezdinde sahibi olduğu POS cihazından ve dava dışı banka kredi kartından pos cihazı kullanılarak alışveriş yapılması işlemlerinden hangi tarafın sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır.Davacı vekili istinaf başvurusu incelendiğinde;Dosya kapsamının incelenmesinden; davalının, davacı banka nezdinde POS cihazı kullanıcısı olduğu, POS cihazında kullanılan dava dışı şahsın karttan 27.08.2017 tarihinde … numaralı … kartı ile gerçekleştirdiği işlemler ile toplamda 4 adet 17.000 TL’lik harcama yapıldığı, dava dışı şahsın harcamalara itiraz ettiği ancak yapılan işlemlerin şifre girilerek gerçekleştirildiği, alışverişin sanal pos yani mail order yöntemiyle gerçekleşmediği, işlemlerin günlük limitler dahilinde gerçekleştirildiği, bu durumda dava dışı bankanın chargeback etme olasılığı bulunmadığı, 5446 Sayılı Yasanın 15. maddesi uyarınca kredi kartını ve şifresini koruyamayan dava dışı şahsın kusurlu olduğu, davalı ise yapılan işlemler nedeniyle kusurunun bulunmadığı alınan bilirkişi raporuyla anlaşılmaktadır. 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun ”Kart Hamillerinin Yükümlülükleri” başlıklı 15/1 maddesinde, ”Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanununun 16/1.maddesi, “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.” hükmünü, “Kartın haksız kullanımı ve sigortalanması” başlıklı 12/1. maddesi ise, “Kartın ya da 16 ncı maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmidört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.” hükmünü içermektedir Yasanın 16. maddesi ile banka kartları ve şifrelerinin özenle korunması, bilgilerinin saklanması hususunda kart sahiplerine görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Kart hamilinin ayrıca kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek yükümlülüğü de bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, kredi kartı sahibi, Banka ile sözleşme imzaladığı ve kartın kendi zilyetliğine geçtiği andan itibaren anılan yasa gereğince kendisine tevdi edilen kredi kartını, gerekse bu kartın kullanılması ile ilgili bilgileri koruma ve saklama ile yükümlü olduğu gibi, davalı Banka da, gerekli güvenlik önlemlerini almak zorundadır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19/10/2011 tarihli ve 2010/16966 E., 2011/7829 K., 11/12/2012 tarihli, 201/13821 E., 2012/28364 K.; 05/12/2012 tarihli ve 2012/17799 E., 2012/27777 K. sayılı kararları, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 21/11/2019 tarih ve 2017/2830 Esas, 2019/5257 K. ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/03/2014 tarihli ve 2013/18094 E., 2014/5891 K. sayılı kararları). Somut olayda, davalının POS cihazı kullanılarak kredi kartından yapılan dört ayrı işlemin kart şifresi girilerek yapıldığı; dava dışı şahsın kredi kartının kopyalandığına, işlemin mail order yoluyla veya limit aşılarak yapıldığına dair delilin bulunmadığı, şifre kullanılarak işlemlerin yapıldığı ve dava dışı …’ın Chargeback kurallarını da işletmediğinin ve işletmeyeceğinin sabit olduğu, bu sebeplerle, somut olayda işlemin yapılış şekline göre, şifre kullanılmak suretiyle gerçekleşen olayda davalının sorumluluğunun bulunmadığı ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Davalı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde;Davacı vekili her ne kadar Mahkemece reddedilen kısım için istinaf yoluna başvurmuş ise de; karar tarihi itibariyle istinaf kesinlik sınırının 4.400,00 TL olduğu, istinaf edilen miktarın ise, kesinlik sınırı içerisinde kaldığı, bu sebeple davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 341/2 ve 346/1 maddeleri kapsamında, 352/1/b. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davalının kusursuz olduğunun tespiti nedeni ile davanın reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. ve 346/1. maddeleri kapsamında, 352/1/b. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih ve 2017/1284 E., 2019/105 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince, ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. ve 346/1. maddeleri kapsamında, 352/1/b. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,8-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023