Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1524 E. 2023/941 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1524
KARAR NO: 2023/941
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
NUMARASI: 2018/685 E. – 2019/500 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 12/07/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıyla birlikte dava dışı … A.Ş’nin … AŞ’den kiraladığı, makine teçhizatı için düzenlenen finansal kiralama sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, müvekkilinin icra baskısı altında toplam 105.921,22-EURO ödemede bulunduğunu, davalının sözleşmeyi imzalayan kefiller yönünden 1/3 oranında sorumlu olduğu, 35.307-EURO’yu talep edilmesine rağmen ödemediğini, söz konusu alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itiraz edildiğini, bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; öncelikle davaya bakma görevinin AHM’ye ait olduğunu ve ayrıca müvekkilinin adresinin Beşiktaş olması nedeniyle yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu nedenlerle davanın görev ve yetki yönünden usulden ve ayrıca müvekkilinin kefil olarak herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından davanın esastan reddine verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “taraflarca inkar edilmeyen … numaralı finansal kiralama sözleşmesinin davacı ve davalı tarafından müteselsil kefil olarak imzalandığı, sözleşmeye göre asıl borçlunun … AŞ ve müteselsil kefillerin ise davacı ve davalıyla birlikte … olduğu, davacının müteselsil kefil olarak icra baskısı altında alacaklı tarafa bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere toplam 643.082,76-EURO ödemede bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle TBK 167/1 ve 587/2 maddesi gereğince yapmış olduğu toplam 105.921-EURO’nun davalının 1/3 hissesine düşen (sözleşmede üç kefil bulunduğundan) 35.307 EURO’yu talep etme hakkı bulunduğu, bu nedenlerle asıl alacak yönünden icra takibine yönelik haksız itirazın iptaline, icra takibinden önce davalı tarafın temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından takipten önceki faiz isteminin reddine, davalı tarafın likit olan alacağa yapmış olduğu itiraz nedeniyle hükmedilen alacağın TL karşılığının %20’si üzerinden hesaplanan 36.154-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin adresinin ‘… Cad. … No:… Blok Kat:.. D:… Beşiktaş/İstanbul olduğunu, alacaklı tarafından gönderilen ihtarnamelerin de bu adrese tebliğ edildiğini, İstanbul Çağlayan Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, -İş bu dava dosyası ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/669 E., 2019/262 K. sayılı dava dosyalarının konusunun aynı olduğunu, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/669 E., 2019/262 K. sayılı ve 28.02.2019 tarihli kararı ile; “Davacının açtığı davada; yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeni ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE”, şeklinde karar verildiğini,-Davanın ticari nitelikte bir dava olmadığını, tarafların da tacir olmadıklarını, Yönetim Kurulu üyesi gerçek kişilerin sırf bu sebeple tacir kabul edilemeyeceğini, uyuşmazlığın TTK’ nın 4. maddesinde sayılan hususlara ilişkin olmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, -Davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından ödenen taksit tutarlarının bedelinin öncelikle asıl borçlu olan … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ den, tarafına ödenmesini istemesi gerekirken, asıl borçludan hiç talep edilmeden doğruca müvekkilinden talep edilmesinin kötü niyetli olunduğunun göstergesi olduğunu, davalı … A.Ş. de doğrudan kontrol sahibi olduğunu, şirketin borçlarını ödeyememesinde kusuru varsa araştırılıp ona göre kusuru oranında indirim yapılması gerektiğini, -Aynı yargı çevresindeki iki ayrı mahkemede görülmekte olan davalarının birleştirilmesi taleplerinin değerlendirilmediğini, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda davacının talebinin ticari nitelikteki finansal kiralama sözleşmesine dayalı alacağa ilişkin itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 4(1).f madde ve bendince tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para vermeye ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğu, davalının kefili olduğu ve davacı ile asıl borçlu arasında, düzenlenen sözleşme tüketici sözleşmesi olmayıp ticari kredi sözleşmesi mahiyetinde olduğundan uyuşmazlıkta Ticaret mahkemesi görevlidir. Davalı vekilinin göreve ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalının sözleşmede yer alan adresinin … Mah. … Cad. No:.. İç Kapı No:.. Bakırköy/ İstanbul adresi olduğu, bu adres değişikliğinin bildirildiğine dair dosyada belge bulunmadığı, sözleşme adresi dikkate alınarak açılan davada yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca İcra takibinin ilk olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünde yapıldığı, davalının bu icra takibine adresinin Bakırköy olduğu iddiasıyla itiraz ettiği, dosyanın Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderildiği, bu nedenle sunulan yetki itirazının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiş olup, diğer dosyadaki davalının adresinin farklı olması nedeniyle verilmiş olan yetkisizlik kararının bu dava dosyası yönünden bağlayıcı olmadığı, bu yöndeki istinaf isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 587. ve 596. maddeleri (818 sayılı BK’nın 488. ve 496. maddeleri) birlikte kefalet ve kefilin rücu hakkına ilişkin düzenlemeler içermektedir. Buna göre; birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak, borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olacaktır. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Borcu ödeyen kefil alacaklının haklarına halef olup, asıl borçlu ile diğer kefillere rücu edebilir. Müteselsil kefil, kendi payından fazla ödediği kısım için diğer müteselsil kefile ancak onun payı oranında rücu edebileceğinden somut olayda payından fazlasına ilişkin borcu ödeyen kefil, aksine anlaşma olmadıkça toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir. Davalının, kefile müracaat şartlarının oluşmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2019 tarih ve 2018/685 E., 2019/500 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.348,46 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.088,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.260,46 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/09/2023